bugün

ve bir gece ansızın televizyonların sinyali
kesildi, sonra bir görüntü belirdi. tüm
kanallarda aynı görüntü vardı. o sırada
internette bir şeyler oldu, girilen tüm siteler
tek bir sayfaya yönleniyordu, sayfada ise bir
yazı vardı "televizyonu aç". televizyon başına
geçti herkes. görüntüde bir adam ve bir
salona tıkılmış ülke lordu, bakanlar, halk
vekilleri vardı. adı çamuriyet olan bu ülkede
günler geceler huzursuzlukla geçiyordu.
yalanın, dolanın döndüğü, zengin iktidarların
ve yandaşlarının halkın servetine konduğu
fakat halkın günden güne yoksullaştığı bu
ülkede iktidar sevdalıları da ülkenin neredeyse
yarısını oluşturmaktaydı . bizzat kendileri de
yoksullaştığı halde kendini iktidara aşık
olmaktan alıkoyamayan o insanlara gerçekleri
göstermek pek kolay değildi. konuşmak,
anlatmak bir işe yaramıyordu, göremiyorlardı.
şimdi ise iktidarı seven sevmeyen herkes
televizyon başındaydı. şaşkınlık
içerisindeydile r. korku dolu yüzleriyle
bakanlar oradaydı, lord en yakınındaydı
adamın. ve adam kameraya döndü, halkı
selamladı, insani mücadelede yaşamını
yitirenleri selamladı, onları andı. bu gece, neler
olup bittiğini anlattı. dedi ki "bugün, gezegen
tarihine geçecek bir gündür". lord başını öne
eğmişti, kameraya bakamıyordu. devam etti
adam "yalanların ortaya çıkacağı bugüne
selam olsun. işte halkı kandırdığını bas bas
bağırdığımız herifler burada, hepsi burada, ne
eksik ne fazla". önce lorda uzattı mikrofonu,
lord tüm olayları tek tek anlattı, halkı nasıl
dolandırdığını, bu yalanlarla nasıl kişisel
menfaatler edindiğini bir bir anlattı, ne eksik
ne fazla. felanca bakana nasıl talimat verdiğini
ve bakanın nasıl yalan söylediğini bir bir itiraf
etti, bahsettiği bakanlar tek tek öne çıkıp
doğruladı.
elbette bu itirafları yaptıran bir şey vardı,
kameraların göstermediği bir şey, gerekli olan
bir şey. günahlarından arınırcasına tüm
suçlarını itiraf eden bu yüzlerce adamı izleyen
halktan iktidarı sevmeyenlerin kalbi heyecanla
atıyor, iktidarı sevenler ise şaşkınlıkla,
kandırılmışlığı n verdiği hayalkırıklığıy la
izliyorlardı. tüm bu itiraflar saatler sürdü. ve
sonrasında sağ kolu olmayan bir adam geldi.
bu adam lordun sürekli aşağıladığı,
ötekileştirdiği , adeta "ülkede yerin yok"
dediği bir adamdı. sol koluyla lordun yüzüne
bir yumruk attı. sonra sol kolu olmayan kadın
geldi, bu da lordun bir ötekisiydi, lordun
karnına tekme attı. sonra kel adam geldi,
lordun talimatıyla köylerine bombalar
yağdırılan keldi bu adam. lordun gözüne öyle
bir yumruk attı ki, başkan oracıkta kör oldu.
ve bu şekilde ötekiler uzun bir süre belirip
hırslarını aldılar.
iktidardan faydalananlar ekranları başında
büzülüp kalmış, sığınacak bir eş dost
düşünüyorlardı. sonsuza dek süreceğini
sandıkları bu düzende keyif çattıkları eşi
dostu aramaya kalkışıyorlardı , fakat
telefonlar çekmiyordu. gürültü duydular
dışardan, sesler geliyordu, cama çıktılar, halk
yürüyordu, kapattılar camları, perde
arkasından gizlice seyre saldılar. sabaha kadar
uyumadı kimse, dışarda yattı yüzbinlerce
insan. öğlen yine o adam belirdi ekranlardan,
fakat başkanlar, bakanlar yoktu bu sefer.
onlara ne olduğunu da kimse bilmiyordu
şimdilik, sadece o adam ve o adamın
yanındakiler biliyordu. ülkenin kanun kitabını
yaktı, sonra da "insan canını, özgürlüğünü
hiçe sayan kanunlar yok olmaya mahkumdur"
dedi, bir ülke yeni baştan kuruluyordu ve bu
ülke gezegeni sarsmaya yetmişti.