bugün

lafta bir eminlik değil bu. özde bir eminlik. kalpte ve yürekte o'nun varlığına dair hiçbir şüphe bırakmamak. iyiliğin de kötülüğün de o'ndan olduğunu bilip şükretmek. her şeyi sevmek. yaratandan ötürü. yunus emre'yle, mevlana'yla dost olabilmek için aşk dergahının kapısında yüzüstü beklemek. taptuk emre içeri geçerken sizin üzerinize basıp da geçmesini göze almak.

koşmak. aşk denizine yüzme bilmeden atlamak. tanrı'nın varlığının bir parçası sanıp atılan tokatlara diğer yanağı dönmek. isa'nın şifasını, musa'nın sihrini, muhammed'in hoş görüsünü kalbe yerleştirip dolaşmak. gece-gündüz demeden. nereden gelip nereye gidildiğini bilerek fazla yük biriktirmemek ruhta. dünyayı bir han olarak görüp, yolcu mahiyetinde yaşamak hayatı.

ve, ölümden korkmamak. ölümü, tanrı'yla yüz yüze görüşme fırsatı belleyip tedirgin olmamak. tüm arayışlara, tüm çabalayışlara, tüm yalnızlıklara tanrı katında son vermek. meleklerin varlığından şüphe duymayıp hiçbir zaman yalnız kalınamayacağı gerçeğini bellemek.

tanrı'nın varlığından emin olmak: özde bir eminlikle o uğurda yaşamak. emrettiği gibi, emrolunduğu gibi dosdoğru. örnek gösterilecek bir insan gibi. tüm hesapları bu tarafta halledip öbür dünya için sadece o muhteşem silueti izleme şerefine nail olmak adına beklemek.

"artık, varlığından eminim varlığımın neden olan sen" deyip, tanrı'nın da rahatlamasını sağlamak!
tanrıyı bilmem ama allahın varlığından emin olmaya biz iman etmek diyoruz.
yolunda yürümek, karşılıksız sevmek, iman etmek.
büyük bir rahatlama. allah'ı inkar etmek için kırk çeşit yöntem denemekten, üzerindeki manevi gücü göz ardı etmeye çalışmaktan, gördüğün rüyaların gerçeğe dönüşmesi ve daha nice aklı aşan olayı tesadüf kelimesine sıkıştırmaya çalışmaktan vazgeçmek...

gitgide eminliğin artıkca onun sana daha da yaklaşması; yaşadığın kimi olaylarla "allah'ım beni seviyor olmalısın" diyerek sevinçten ne yapacağını bilememen...

çok güzel bir duygu allah'ın varlığından emin olmak.

hem düşünsenize ben varım diyoruz, işte benim ayağım diyoruz,işte kolum. ama kol ben değil, ayak ben değil. vücud ben değil. ben dediğim şey bile benim gördüğümüm içerisinde. ama kendi varlığımızdan eminiz. öyleyse bana şah damarımdan daha yakın olana niye inanmayayım. o'nun varlığına inanmasam kendi varlığımada inanmam.
onu duymak veya görmek ile mümkün olabilecek eylem ki onu yüreğinde hisseden ulu müminler lütfen emin olmak kavramının sözlük anlamına bakınız. görmediğiniz veya duymadığınız bir şeyden emin olabiliyorsanız, bu sizin yalan söylediğinize işarettir ki dünyada yaşadığınıza göre lütfen bizim normlarımıza göre yorumlarda bulunun eğer başka evrenlerden sözlüğe entry girmiyorsanız.

tarafsız düşünmek gerekir ve islam dininin kurallarına göre düşünürsek, hayatın bir sınav olduğunu ve allahın bizi sınadığını söyleriz hep. sınamak demek, sınanan kişinin kesin olarak emin olamadığı olguları ölçmek ise allah sizi sınamıyor öyle mi? siz zaten ne olup bittiğini biliyorsunuz yani?

zaten bilindiği üzere allah kendi varlığını hissettirdiği kişileri kolay kolay cennetine almazmış. o yüzden onun varlığından emin olan zatlar; ne yazık ki işiniz çok zor.
hz ali'nin "ben allah'ı gördüm, bildim de iman ettim. ben görmediğim, bilmediğim rabbe iman etmem" diyerek özetlediği ruhani olgunluk.
(bkz: emin olmak iman etmektir dedik kardeşim)

göremediğinden , duyamadığından emin olmayan kişi insanlığından emin olabilir mi acaba?

hayır o da görülmez , duyulmaz ya!
gözlerini en güvenilir ölçüm aracı olarak gören,
mantık denen yetersiz kriterin yeterliliğinden emin olan ama iman etme iradesinden yoksun olan insanların anlayamayacağı durum.
+ tanrı'nın varlığından emin misiniz?
- eminim.
+ son kararınız mı?
- ee, kem, küm! joker hakkımı kullanmak istiyorum.
+ telefon joker hakkınız var. kimi aramak isterdiniz?
- hocaefendiyi.
+ anlamalıydım. hocaefendiniz cevaz vermese sıçmazsınız da siz.
tanrı gözle aranmaz. kalp ile aranır. bu yüzden gerekli bir eylemdir. kalben inanıp emin olacaksın sonra da inanacaksın.
allah(cc) varlığından emin olmak için, insan ilk önce kendine bakmalı. nasıl bir yaratık ki; kalbinin bir damarı yıprandığında, bacağında ve kolunda yedekleri bulunmaktadır. işte bunları düşünerek insanoğlu allahın varlığından emin olmalıdır. dara düştüğümüzde sığındımız tek kapı neresi, kimin yanı.. yüce rabbimizin yanıdır. en belirgin olarakta ihlas suresinde anlatılmaktadır.
allah'ın varlığından emin olmak için 5 duyu organını kullanmak gerekli değildir. bir kalp, bir akıl.

bizler salak insanlarız ki, allah'ı anlamakta ve bilmekte sıkıntı çekeriz.

insan-ı kâmil olmak için çok dert çekmek lazım. o yol, dikenli yoldur. kolay kolay kimse dünyanın nimetlerinden vazgeçip bu yolu seçmez. seçip de allah'ı bulanlar ise tarihe geçmişlerdir.

anlamadan yazdım, önemsemeyin.
- allah'ın varlığından emin olmak için, insan ilk önce otomobiline bakmalı. nasıl bir araç ki; bir lastiği patladığında, arkasında stepne ve bagajında bijon anahtarı bulunmaktadır. işte bunları düşünerek insanoğlu allahın varlığından emin olmalıdır.

+ ama onlar kul yapısı!

- tamam. benim şimdi kapatmam lazım. dönerim ben sana...
mümin, emin, iman aynı kökten olan kelimeler. allah "ey iman edenler" diye müminlere hitap eder.

mümin kişi emin kişidir. emin olduğun şeyi bir de görürsen bu sefer kesin bir inançla görüşe ulaşırsın.

hep beraber görüş sahibi olabilmek dileğiyle...
(bkz: allahçı ne demek lan)
(bkz: bir duyu organı olarak kalp)
2+2=3 kondisyonunu saglamaktir.
doğruluğu olmayan önermedir.hiçbir kimse tanrı'nın varlığından emin değildir.içten içe herkes sorgular ve yorumlar.kabul ettiği,hissettiğidir.
bir yaratıcı yoksa bile gücünü tesadüfi kombinasyonlardan alan evrensel bir güç kesin vardır. *
hayatınız boyunca beklediğiniz iş teklifine geç kalmak. geç kalma sebebinin ise sizi aldattığını öğrenip tüm gece uyuyamamanızsa ve giderken giderken yağmurdan sırılsıklam olduysanız ve topuğunuz da kırıldı ve seke seke görüşmeye gittiyseniz. evet inanın tanrı var.
descartes şöyle açıklar bu olayı:

1- aklımda sonsuz bir idea yani tanrı fikri var.
2- bütün ideaların bir sebebi vardır.
3- tanrı fikrimin de bir sebebi olmalı.
4- bu sonsuz ideanın sebebi de kendisi kadar mükemmel olmalı.
5- ben sınırlıyım.
6- aklımdaki tanrı ideasının sebebi ben olamam.
7- öyleyse mükemmel ve sonsuz bir varlık, yani tanrı, var olmak zorunda.

edit: buna da kötü oy verebilen zihniyetler var ya bu sözlükte..
bakış açısına göre değişen bir olaydır.
biri tek bir atomda görür,biri koca evrene bakarak.
varlığı nefes alışımız kadar kesindir.beynimizin kavrama kapasitesine göre emin olabiliriz.

somut olarak tek bir dünya vardır.
ancak bir olgu daha vardır ki tek dünyada milyarlarca insan yaşar ve her insan bir dünyadır.bir sitemdir.
kişinin dünyası ne kadar büyükse ve sistemi ne kadar karışıksa bir yaratıcının varlığından o kadar emin olunur.
(bkz: hislerine itimat etmek)bu kadar mükemmellik bu uyum nasıl olur da tesadüfi olur diye düşünüp , yaratana hatta mutlak yaratana inanan kişi eylemidir..
hayy bin yakzan'ın korkular, karanlıklar, yalnızlıklar içinden O'nun güneşi kendisi için doğurmasıyla inşiraha, aydınlığa, vuslata kavuştuğu anda içinde bulunduğu ''hâl''dir.

'beni seven biri var...'
Kişinin yeteneğine kalmıştır. iki yöntem ana tarz olarak belirlenebilir. aralardakileri hangisine yakınsa onunla ilişkilendirin.

1- Körü körüne inanmak. Kendisine inan dendiği için inanmak
2- Bilerek inanmak. Buradaki araştırma kutsal kitapları okumak, hocalara din alimlerine sormak değil? O 1. şıkka girer. Başkasının lafına inanan körükörüne inanmıştır. Bu şık ilim irfan bilmek, öğrenmek demek. Kainat nasıl oluşmuş, öncesinde sonrasında ne varmış, yaratılışın sırları nelermiş vb konuları irdelemek. Bunların cevaplarına ulaşmaya çalışmak ve karar vermektir ki, bence doğrusu budur.

Bana göre Allah ın olmadığını söylemek, her şeyi çok sıfırlı şanslarla açıklamak bazı şeyleri görmezden gelmek demektir. Ama kutsal kitaplarda hiç bir şeyin açık açık yazıldığını da düşünmüyorum. Yani Adem ile Havva cennetten kovuldu ve dünyaya gönderildi değil bence. Hayatın başlaması için Allah izin verdi ve hayat insanla değil, mikro organizmalarla başladı.
Allah akıl verdi, kalp *verdi, kullanalım diye. Bilelim ve hissedelim diye...