nietzsche'nin ahlak felsefesi adına en önemli eserlerinden birisidir. ahlaki ön yargıları sorgular. zaten kitabın tam adıda tan kızıllığı: ahlaksal ön yargılar üzerine düşüncelerdir.
--spoiler--
hayvanları ahlaksal yaratıklar olarak görmeyiz. ama siz hayvanların bizi ahlaksal yaratıklar olarak gördüklerini mi sanıyorsunuz? - konuşabilen bir hayvan şöyle demiş: insancıllık, en azından biz hayvanların acısını çekmediği bir önyargıdır.
--spoiler--
nietzsche'nin aşmış eserlerinden birisidir. ahlakı, insanı, yaşamı konu alır.
Şu sıralarda okuduğum Friedrich Nietzsche eseridir.

Altını çizdiğim bir çok cümle oldu;
"Özgür insan ahlaksızdır, çünkü o her bakımdan geleneğe değil, kendisine bağlı olmak ister"
"Gelenek nedir? Bize yararlı olan şeyleri emrettiğinden dolayı değil, bize emrettiğinden dolayı itaat ettiğimiz yüksek bir otoritedir."
"ahlaklılık törelere itaat etmekten başka bir şey değildir, töreler ne tür olurlarsa olsunlar bu ilke değişmez; bununle birlikte töreler geleneksel tarzda davranmak ve değerlendirmelerde bulunmaktır. Geleneğin emretmedıgi şeylerde ahlak yoktur; ve gelenek yaşamı ne denli az belirlerse, ahlaklılık çemberi o denli küçülür."
"bilimdeki gayret uyandırıcı şey, hokkabazın sanatındaki gayret uyandırıcı şeyin karşıtı konumundadır. Çünkü hokkabaz, gerçekte eylem olarak çok karmaşık olan bir nedenselligi çok basit bir nedensellik olarak görmemizi sağlar. Buna karşın bilim, bizi basit nedenselliklere olan inancımızdan vazgeçmeye zorlar"
"insan var olan her şeyi ahlakla iliskilendirdı ve dünyanın omuzlarına etik bir anlam yükledi. Bunun, günün birinde, bugün güneşin erkek mi yoksa disi mi olduğu konusundaki düşünceden daha fazla bir değeri olmayacak"

yazıların hepsi altı cizilir nitelikte. Evrensel ahlak yasaları üzerinde düşünmeye, sorgulamaya itiyor.
Zerdüşt otuz yaşındayken yurdunu ve yurdunun gölünü bırakarak dağa çekildi. Orada on yıl boyunca bıkmadan, usanmadan ruhunu dinledi. Ama sonunda gönlünde bir değişiklik duydu. Bir gün tan kızıllığında kalktı, güneşin karşısına geçti ve ona şöyle seslendi.
"Ey büyük yıldız, aydınlatacak bir şeyin olmasa yazgın ne olurdu? On yıl var ki buraya, mağarama çıkıyorsun. Eğer ben, kartalım ve yılanım olmasaydık ışığından ve yolundan bezerdin.
Fakat biz her sabah seni bekledik. Işığının fazlasını aldık. Ve bunun için seni kutsadık.
Bak: Ben, fazla bal toplamış arı gibi uzanacak ellere muhtacım.
insanlar arasında akıllılar deliliklerine, fakirler ve zenginliklerine bir defa daha sevininceye kadar armağanlarımı paylaştırmak istiyorum.
Bunun için aşağılara inmeliyim. Nasıl ki sen, cömert yıldız, akşamları denizin arkasına iniyor ve arka dünyaya ışık götürüyorsun bende senin gibi, inmek istediğim insanların aralarına inmeliyim.
Ey, en büyük mutluluğu bile kıskanmadan görebilen tok göz, beni kutsa.
Taşmak isteyen kadehi kutsa ki içinden su, altın gibi aksın ve mutluluğun parıltılarını her tarafa taşısın.
Bak, bu kadeh yine boşalmak, Zerdüşt yine insan olmak istiyor."
Zerdüşt"ün inişi böyle başladı...
şu an okumaya başladığım niçe eseridir. kitap, birçok kısa bölümden oluşarak; felsefe ve psikoloji konusunun alt başlıklarını incelemiş. biraz ahlâk yasasını eleştirmiş. geleneklere eleştiri yöneltmiş.