trabzon da bulunan dünyaca ünlü manastır
dik bir yamaca oyularak inşa edilmiştir.
altındere vadisi milli parkı sınırları içinde kayalar oyularak inşaa edilen, deli karadeniz rüzgarının estiği zamanın ibadethanesi. insan sormadan edemiyor, ebe kardeşim deli mi kovaladı sizi dağın tepesine manastır yapıyosunuz pes yani...
Trabzon'un Maçka ilçesinin güneyinde Karadağın bir tepesinin yamacına yapılmış olan bu manastıra halk tarafından Meryemana manastırı söylenir. Meryem(panaghia) adına kurulan bu manastırın, gerekçe "SUMELA" adının esasını, kara-siyah karanlık anlamına gelen Melas kelimesinden aldığı söylenir. Semavi Eyice'ye göre;"evvelce burada saygı gören siyah Meryem tasvirinden Sumela adını aldığı ve bu dağın adıda manastırdan dolayı Oros Mela-karadağ olduğu"kabul edilir.

Sumela Manastırının kuruluşu efsaneye göre: iki Atina'lı Barbabas ile yeğeni Sophronios rüyalarında Hz.Meryem'i görmüşler, rüyada Meryem onlara bir manastır yaptırmalarını ve yerini, nasıl gideceklerini tarif etmiştir.

Bunlar St.Luka!nın yaptığı rivayet olunan tabloyu da beraberlerinde alarak yola çıkıyorlar, deniz yoluyla Trabzon'a gelip, karadağın sarp yamacında kiliseyi kurmak için karar kılıyorlar ve Theodosios devrinde (375-395)ilk kaya kilisesini kurarlar. Bu tarih, tesisn kesin kuruluş tarihi değilse de bahsedilen tarihler arasında yapıldığı sanılıyor. Bazı araştırmacılara görede burası M.S.385 yılında bazılarına göre ise 472 yılında yapıldığı belirtilmektedir.

Bu tarihler ve efsaneler bir tarafa bırakılacak olursa, manastırın tarihini Trabzon komnenosları devrinden sonra incelemek mümkündür. Trabzon komnenoslarından III.Alexios burasını yeni bir tesis halinde 1360 yılında inşa ettirerek 17 metre yüksekliğinde, 40 metre uzunluğunda, 14 metre ğenişliğinde 72 odalı bir tesis yaptırmıştır. Trabzon kralları bu manastıra vermiş oldukları hediye ve haklarla, halkın desteğini sağlamışlardır.

Trabzon, Türkler tarafından alındıktan sonra, Osmanlı sultanlarıbu manastırın haklarına dokunmamışlardır. Manastıra Yavuz I.Selim (1512-1520) iki şamdan armağan etmiştir. Ayrıca Trabzon fatihi II.Mehmed'in de manastırın haklarını tanıdığını bildiren bir fermanı muhafaza ediliyordu.Yine Sultan I.Beyazıt, I.Selim, II.Selim, III.Murat, ibrahim, IV.Mehmet, II.Süleyman, Mustafa ve III.Ahmet tarafından verilmiş fermanların bulunduğu bildirilmektedir.

1962 yılında merdivenleri ile kapısı tamir ettirilerek turistlerin ziyaretine elverişli bir duruma getirilmiş olan görkemli yapı görenlerin hayranlığını uyandırmaktadır.1972 yılında ise örenyeri olarak ziyarete açılan yapı'ya orman içersinden 25-30 dakikalık bir patıka yolla ulaşılabilindiği gibi manastırın 200 metrelik yakınına küçük vasıtalarla da ulaşılabilir.

Manastırın bulunduğu alan Orman Bakanlığınca Milli Parklar statüsüne alınmış olup Kültür Bakanlığınca da aslına uygun olarak onarımı devam etmektedir.

Trabzon'un turizminde önemli bir yer tutan Sumela Manastırını kente gelen her bireyin mutlaka gezmesi gereklidir.
gidipte hayran kalmamak elde değil, muhteşem bir yapı, böyle bir eserin ülkemizde olmasından dolayı çok şanslı olsakta değeri pek bilinmemektedir.
yürüyerek ulaşmaya çalıştığınızda sizi heyecanlandıran fakat yorulduğunuzda nerede bu manastır dedirten,ama kafanızı kaldırdığınızda aman allahım bu da nesi tepkisi yaratan fantastik yapı.
meryem ana adına yapılmış manstır. altındere vadisi içinde bulunur.
on yıl öncesine kadar içerisi moloz yığını ve yakıldığı için is bağlamış şekilde bulunan fakat harika bir restorasyonla kullanıldığı yıllar ki kadar güzel bir hale getirilmiş, bir mağaranın ön kısmına bina şeklinde inşa edilmiş olan manastır. ayrıca içerisinde bulunduğu milli parkta geyikler de yaşamaktadır.
ulaşmak için kat ettiğiniz yol da ayrı doğal güzelliklerle dolu,
etkileyici bir yer,
ayrıca caanım sanat eseri mozaiklerden arda kalanların üstüne yazılan yazıların sadece % yirmisinin türkçe oluşu düşündürücüdür.
eğer gezmeyi seviyorsanız paranız da varsa ülkemiz de ilk görülecek yerlerden.
be kardeşim başka işiniz yok mu idiki dimdik dağı oyup içine hastanesinden postanesine kadar bir şehir inşa ettiniz.
(bkz: sözlükteki gezginler)
sabır ve çalışkanlık abidesi yapılar bütünü, gezince anlıyorsunuz. yalnız tarihi değerlerimize verilmeyen hassasiyeti görünce de biraz üzülüyorsunuz, zira son gördüğümde insanlar tarafından hali hırpanlanmıştı. ama bilmezler ki sırf burayı görmek için on binler trabzon ve çevre illere gelip konaklıyor ve burada günlerini geçirip esnafa para bırakıyor.
Çıkması bir dert inmesi bir dert ama görülmesi gereken bir dünya harikası.
çıktığımızda saat 5 olması sebibiyle nöbetçisinin elinde anahtarlarla "kapattık kardeşim,bugün git yarın gel" tarzında bir cümle ile içini görmemizi engellediği manastır.dışardan pek bir heybetliydi keşke içini de görebilseydik dedirtir insana.
yolu trabzon'a düşenler için kesinlikle kaçırılmayacak bir fırsattır sümela manastırını görmek. vadiye gelinip de yukarıya doğru baktığınızda o dağın içine elle yerleştirilmiş gibi duran manastırı gördüğünüzde tüylerinizi ürperecektir. yukarıya doğru çıkmaya başladığınız zaman ise o güzel ağaçlı yolda yürürken aşağıda gürül gürül akan derenin sesini duyarken kendinizi mükemmel hissedeceksiniz ve biraz da yorulmuş olarak tabiki... ama emin olun buna değecektir.
(bkz: ölmeden önce görülecek yerler)
halen devam eden restorasyon çalışmalarının bir film stüdyosuna dönüştürdüğü tarihi eserimiz. bu derece yenilenmesinin sebebinin ibadete açılacağı rivayetleri muhtelif ve kuvvetlidir. zira restorasyondan öte, manastır girişinde bir inşaat şirketi tabelasına rastlamanız ve akabinde inşaat halinde, baştan yapılan bir yapı görmeniz mümkün artık.

manastır yamacına kadar araçla gidilebildiğinden, 2-3 dakika gibi kısa bir sürede manatır içinde oluyor, üzerine "ayşe seni seviyorum", "mhp", "yasemin" gibi yazıların bulunduğu duvar süslemelerini görebiliyorsunuz. ayrıca bu duvar süslemelerinin düzenli bir şekilde taşla kırılmış, çalınmış kısımlarınada bakabilmeniz mümkün.

ruhunu hissedebildiğiniz sürece bir inanç harikasıdır sümela manastırı. kestirme tabir edilen patika yoldan indiğinizde dizleriniz biraz titrer ama herşeye rağmen görmeye değer.
o keçiyolunu çıkanın bir pişman, çıkmayanınsa bin pişman olduğu şaheser.
yılda dört yüz binin üstünde turistik gezdiği manastır.
biraz once sozluge giris yapmak uzareyken hemen giris bolumunun saginda resmi yer almis, rehberlik yapilan onca sene icerisinde surekli olarak restorasyonda kalan manastirdir. simdi gidin eminim ki hala restorasyon calismasi suruyordur. sanarsiniz manastiri yikmislar yeni bastan insa ediyorlar, ne yazik ki ulkemizde restorasyon calismasi deyince akla yikip yeniden yapma ya da ilk halinden eser birakmama seklinde bir anlayis hakim.
o keçiyolunu çıkan önce pişman olduğunu sanır içinden küfreder zira arabayla daha kısa bir yol vardır(bilmeyenlere).. ama yürüyerek çıkınız ve binlerce yıllık bir medeniyetin izlerini görünüz..duvarlara isminizi diğer hayvanlar gibi kazımayınız tarihi eser ulan o..
4. yy da maçka civarındaki bir yamaca kurulan tarihi manastırdır. duvarlardaki freskler kazınmış ve epey zarar görmüş olduğundan restorasyonu uzun sürmüştür.
karadeniz denilince hırçın dalgalardan sonra akla gelen 2. yer..
kardeşin cebinde unuttuğu araba anahtarı nedeniyle yarısına kadar indiğimiz keçi yolunu tekrar tırmanmak zorunda kaldığımız muhteşem manzaralı tarihi yer.
değdi mi? valla değdi.
Trabzon'un Maçka ilçesinin Altındere Köyü sınırları içinde Altındere vadisine hakim Karadağ'ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerinde kurulmuş olan Sumela Manastırı, halk arasında "Meryem Ana" ile anılır. Vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür.

Meryem Ana adına kurulan manastırın "Sumela" adını siyah anlamına gelen "melas" sözcüğünden aldığı söylenmektedir. Bu ismin manastırın kurulduğu koyu renkli Karadağlardan geldiği düşünülmekte ise de, Sumela kelimesi buradaki Meryem tasvirinin siyah rengine bağlanabilmektedir.

Rivayete göre; Bizans imparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina'dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır 6. yüzyılda imparator Justinianus'un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine generallerinden Belisarios tarafından tamir edilmiştir.

Sumela Manastırının şimdiki durumuyla varlığını 13.yüzyıldan itibaren sürdürdüğü bilinmektedir. 1204 tarihinde kurulan Trabzon Komnenosları Prensliği'nden III. Alexios (1349-1390) zamanında manastırın önemi artmış ve fermanlarla gelir sağlanmıştır. III. Alexios'un oğlu III. Manuel ve sonraki prensler döneminde de Sumela yeni fermanlarla zenginleştirilmiştir.

Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesini takiben Osmanlı Padişahları pek çok manastırda olduğu gibi Sumela'nın da haklarını korumuşlar, bazı imtiyazlar vermişlerdir.

Sumela Manastırı'nın 18. yüzyılda bir çok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlar fresklerle süslenmiştir. 19 yüzyılda büyük binaların ilave edilmesi ile manastır muhteşem bir görünüm kazanmış, en zengin ve parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemde son şeklini alan manastır pek çok yabancı seyyahın ziyaret ettiği, yazılarına konu edilen bir yer haline gelmiştir.

Trabzon'un 1916-1918 yılları arasındaki Rus işgali sırasında manastıra el konulmuş, 1923'den sonra tamamıyla boşaltılmıştır.

Sumela Manastırı'nın başlıca bölümleri; Ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazmadır ve bu yapılar topluluğu oldukça geniş bir alan üzerine inşa edilmiştir.

Manastırın girişinde su getirdiği anlaşılan büyük su kemeri yamaca yaslanmış durumdadır. Çok gözlü olan bu kemerin bugün büyük bir bölümü yıkılmıştır.

Dar ve uzun bir merdivenle manastırın ana girişine ulaşılmaktadır. Giriş kapısının yanında muhafız odaları bulunmaktadır. Buradan bir merdivenle iç avluya inilmektedir. Solda, manastırın esasını teşkil eden ve kilise haline getirilen mağaranın önünde çeşitli manastır binaları bulunmaktadır. Sağ tarafta kütüphane yer almaktadır. Yine sağda yamacın ön yüzünü kaplayan büyük balkonlu bölüm keşiş odaları ve misafir odaları olarak kullanılmıştır ve 1860 yılına tarihlenmektedir.

Avlunun etrafındaki binalarda odalardaki dolapları, hücreleri, ocakları ile Türk sanatının etkileri de görülmektedir.

Manastırın ana ünitesini meydana getiren kaya kilisesinin ve ona bitişik şapelin iç ve dış duvarları fresklerle donatılmıştır. Kaya kilisesinin içinde avluya bakan duvarda III. Alexios dönemine ait fresklerin varlığı tespit edilmiştir. Şapeldeki freskler ise 18. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir ve üç ayrı devirde yapılan üç tabaka görülmektedir. En tabakanın freskleri daha üstün niteliktedir.

Sumela Manastırında yer yer sökülerek alınmış olan ve oldukça harap bir görünüm taşıyan fresklerde işlenen başlıca konular incil'den alınmış sahneler, Hz. isa ve Meryem Ana hayatıyla ilgili tasvirlerdir.
*
manastıra çıkarkende inerkende ayaklarım taşlara değmekten sancı çekmişti ama bu sancıya değer bir manzarayla baş başa kalmak muhteşemdi. tek sinir olduğum ise resimli duvarlara kazıya kazıya yazı yazmalarıydı. bu kadar mı bilinçsiziz be kardeşim.
açılımın kokusunu alan geliyor!

http://www.hurriyet.com.t...ndem/12284330.asp?gid=229