bugün

entry'ler (64)

koyu renk perde

80lerin vazgeçilmez perdeleridir. koyu renk (genellikle bordo veya kahverengi) eşşek ölüsü ağırlığında kadifelerdir bunlar. 90larda çocuk olan herkes bilir bu perdeleri. şuanda da ne zaman bu perdelerin asılı olduğu evleri görsem "aha öğrenci evi" derim. nitekim ben de öğrenciyken bu perdeleri evime asmıştım ve çoğu arkadaşımında evlerini süslüyorlardı.

bursa ya veda etmek

4 sene boyunca sık sık bursaya veda ettim. bir bursalıydım ve şehir dışında okuyordum. ilk zamanlar her veda çok acı veriyordu ama 2. senenin ortalarına doğru bursaya veda etmeye can atıyordum. trafiğinden, garip gurup insanlarından, aynı mekanlardan, azıcık arkadaşlarımdan, evde ailemle hayat sürmekten çok bunalmıştım. bursaya veda etmek demek benim için özgürlüğe merhaba demekti. gün geldi okul bitti ve bu sık sık vedalaştığım şehire geri döndüm, iş buldum. mutlu muyum derseniz, değilim. ama başka bir şehirde düzen tutturamayacağımı da anladım. bursa çok garip bir yer. bir bağın burda kaldı mı zor onu tamamiyle terk etmek.

2 haftalık sevgilisiyle cinsel ilişkiye giren kız

hayatında 1-2 yıldır kimse olmayan ve o adamı bulduğunda hormonlarının da etkisiyle yapmış olan kızdır. 2 sene boyunca kimseyle flört etmemesi ve sevişmemesi sonucunda hayatına soktuğu insanla seks yaptığı için "kaşar" damgasını vuranlara da muhtemelen siktirin gidin ipneler diye gülüyordur. sahi bir ipne vardı ne oldu ona?

dünyaya iki bacak arasından bakmak

su altındaki dünyaya ben hep iki bacak arasından bakarım. hatta bu olayı pek bir severim. çocukken de oynardık. biri derdi hadi bacaklarının arasından geçicem. karşı taraf hemen bacaklarını açardı sonra hoooop bir dalış hamlesiyle süzülürdün. hatta bazen daha uzun yerlerden dalış denemeleri yapardın nefesin yetmezdi filan. sonra bazen de sırf muzurluk olsun diye o iki bacağı tutardın öyle salak salak iki bacak arasından mavi dünyanın balıklarına, deniz analarına, yengeçlerine bakardın.yani siz yeni nesil çok fesatsınız. hemen iki bacak görünce pis pis yakıştırmalar yapıyorsunuz. hiiiç tasvip etmiyorum. cık cık cık.

21 yüzyılda hala evden internet e giren fakirler

çok hakir zavallı ezik büzük domates kafalı görüyorum ben bu tipleri. yani sen tut evinden gir. ıyyyy! oysa ki biz aristokratlar olarak "ne verecem olum internete para" deyip alıyoruz laptopumuzu gidiyoruz beleş wireless veren yerlere mis gibi sömürüyoruz. haaa evde ne halt yediğimizi sorarsan non-stop sevişiyoruz canım. giyiyorum röbdaşambırımı elimde viski alıyorum kucağıma da beleş wirelessden faydalanarak indirdiğim pornoları, gelsin eğlence. sevişiyoruz demiş miydim? evet elimle ben çok sevişgeniz.

burberry week end

yeni kullanmaya başladığım parfüm. ama bir daha hayatta kullanmam, ne o öyle liseli ergenler gibi kokuyorum. ayrıca ne hikmetse kokusunu da öyle beğenmedim. parfüm dediğin daha ağır kokar.

14 ekim 2010 bursa da okulların tatil olması

yok efendim felaket sel oluşmuş, yok efendim her yer berbatmış diye okulları tatil ettiler. bence asıl amaç bok gibi trafiği daha da bok hale getirmemekti. bu arada okullar tatil olunca neden iş yerleri de tatil olmuyor yahu? bak iş hayatına atıldık bu durum kafama takılmaya başladı. eyyy güzel devletim okullar tatil olunca iş yerlerini de tatil et. şehirde bi grup tatil iken diğer grubun çalışması hiç adil değil! (bkz: adalet istiyorum sözlük)

uludağ üniversitesi ekonometri bölümü

ohh çok kolay bi bölüm lan bu. böyle erkeksen taşşaklarını yaya yaya kadınsan göğsünü gere gere geçebilirsin. o derece... hele bir de kafayı sıyırtıp benim gibi mastera bu bölümde başladıysa kesin hem taşşak hem göğüs kombinasyonuna sahipsindir. yani bir nevi travesti olursun; gelen geçen -kadın erkek hiç fark etmez- her daim koyar çünkü.
yazarın dip notu: bu yazım götüme çok pis girebilir.

uzak mesafe ilişkisi

ottur boktur püsurdur ya da her neyse. 2.5 sene uzak mesafe ilişkisi sürdürüp vuslata erdiremeyen biri olarak dip notlar:
1- eğer ki 2-3 sene içinde yan yana gelme imkanınız yoksa başlamayın.
2- güven en önemli şeydir, karşı tarafa veya kendi götünüze güveniniz yoksa başlamayın.
3- telefona veya internete bağımlı yaşamayı göze alamıyorsanız, ben çok sosyal adamım gezer tozar keyfime bakarım arada da öyle bir ararım diyorsanız başlamayın
4- bahar aylarında hormonlarınız iyice azıp herkes cıvıldayan börtü böcek misali el ele dudak dudağa gezip, kıskançlık krizlerine girecek ve niye yanımda değilsin triplerine gireceksiniz başlamayın
5- hasrete, özleme dayanıklı değilseniz başlamayın
6- normal bir ilişkiden kat kat fazla özverili ve ilgili olmak zorundasınız. eğer ki karşınızdakine tahammülünüz az ise veya çok ilgi görmekten/göstemekten hoşlanmıyorsanız başlamayın
7- çer çöp sebeplerden kavga edeceksiniz, özür dilemeyi bilmiyorsanız veya alttan almak ne demektir en ufak bir fikriniz yoksa başlamayın

kısacası başlamayın dedik ya olum. hala ne okuyorsun?

var mısın yok musun mevlüt

(bkz: balon kafa)

sırça tuzak

bana hiç birşey katmayan kitap. üstüne üstlük korkularımı depreştirdi. gece evde tek başıma uyuyamadım ya içimdeki şeytan pörtlerse diye. hayalperestliğin uç boyutları kötü bir şey. hem kitabın başında, ortalarında okuyucuğu yemlemek için birkaç olaylar yaratıldı. sonunda o olaylara hiç değinmeden bitiriliverdi. saçma. ucu çok açık bir kitaptı ve devamını okumak istediğimden emin değilim. ayrıca kitaptaki koca herifin karısıyla aşkının tasviri de beni çok boğmuştur. durmadan bir mık mık mık ilişki tasviri, yok dudağından zırt pırt öpmeler bilmem ne. anladık aşkları çok büyük de bu kadar bayma be nermin'ciğim. hani okuyorsan diye şey ettirdim.

anneanne

sol tarafına felç gelen, 2 hafta hastahanelerde sürünen ve eve çıkıp tam düzeldi derken kalçasını kıran yüce insan. her daim size verdiği emekleri helal eden, onu ziyaret etmenizi dört gözle yatağında bekleyen pamuk prenses. o şimdi sırt üstü yatmaya mahkum ve bir bebek gibi bakıma muhtaç. 83 yaşında başına gelenler kolay değil. gözlerinde iki damla yaş göremeyeceğiniz moral deposu. o sizin hayatınızın anlamı ve sizin ellerinizde eriyip biten, hayata sıkı sıkı tutunmaya çalışa bir tontiş. işte o süper kadın bir anneanne.

mugla sozluk

komik sözlük. valla bak. adminin tepesi atmış "sıkıldım, uzun süre kapatıyorum ulayn" tarzında yazı döşeyip kapatmış. allah akıl fikir versin diyoruz.

uludağ sözlük

yakında beni de moderatör yapacak sözlüktür. toplam 50 entry ile sözlükteki herkesten çok ben hak ediyorum bu görevi.

kedilerin yalanarak temizlenmeleri

bazen olaya kendini fazlasıyla kaptırıp önüne ne gelirse * * yalamasına neden olan durum.

ota boka dilekce yazan insan

hakkını savunmanın zaman zaman cılkını çıkaran insanlardır. kimi zaman apartman yöneticisi, kimi zaman etrafınızdaki bir kişi olabilir.

böyle kişiler kimi zaman üstüne vazife olmayan işlere bile burnunu sokar. mesela üniversiteden bir arkadaşım çimenlerin sulanma saatine fena halde takmıştı. muğla'da okuyoruz ve bahardan itibaren sıcaklar feci bastırıyor. neymiş efendim üniversitedeki görevliler çimenleri saat 13'te suluyorlarmış. o saatte güneş zaten en tepedeymiş. hem boşuna su masrafı oluyormuş hem de çimenler yanıyormuş. sulanma saati 18'den sonra olmalıymış. bir güzel dilekçeyle bunu okul yönetimine bildirdi. okul yönetimi de üşenmeden cevap yazdı. görevlilerin işinin saat 17'de bittiğini bu nedenle çalışma saatlerinde çimenleri sulamaları gerektiğini ve yapabilecek hiç birşeyleri olmadığını bildirdiler.

aynı kişi yüksek lisansa başvururken de bütün belgelerinin noterden onaylatması gerektiğini öğreniyor. bir hesaplama yapıyor 120 ytl'ye mal olucak. üşenmeden gene okula dilekçe yazıyor. bütün belgelerinin aslını okula ileteceğini ve okulunda onaylamasını rica ediyor. başvuracağı enstütü başkanı hiç üşenmeden adama cevap veriyor. böyle bir şeyin normalde olmayacağını ama bir kereliğe mahsus bunu yapabileceklerini bildiriyor. ama ne yazık ki okul bunu kabul etmiyor ve adam 120 ytl'yi notere veriyor.

sonuç olarak arkadaş arasında boş işler müdürü damgası yiyen arkadaşımız hala gerekli gereksiz yerlere dilekçe yazmaya devam ediyor.

kibarlaştırılmış meslek isimleri

apartman görevlisi - kapıcı.

7 ekim 2007 şırnak saldırısı

bütün gün aklıma getirmedim şehitleri. hatta o kadar hayvanım ki gazete almadım, haber sitelerine girip okumadım. aklımdan çıkardım onları. haberleri açtım. daha ilk görüntüyle ağlamaya başladım. gördüm ki bir çoğu benimle yaşıttı. sanırım bu, gözyaşlarımı daha da fazla akıtmama neden oldu. durdum, düşündüm. ne hayvansın sen ya dedim. yok vizeden kötü aldım, yok şu olmadı diye bıkbıklanıp duruyorsun. 15 can gitti orada. bir çoğu seninle aynı zamanda yaşamına başladı. sen evinde otur, okuluna git diye onlar dağlarda çatışmaya girdi. kendi ailemden, sıra arkadaşlarımın yerine koydum gidenleri. iki dua okudum. elimden gelenin en iyisi. rte'nın siyasi hesaplaşmaları çıktı haberlerde. bir de dtp'li diyarbakır milletvekili. sinirimden gözyaşlarım durdu. kapattım televizyonu. iki de küfür ettim bize bunları yaşatan herkese. ama en büyük küfürü kendime ettim. hala bunlara bir dur diyemediğim, yarın hayatıma o 15 can gitmemiş gibi devam edebileceğim için.

pammuk

çıtır bir kişiliktir kendisi. geceleri yatmasını dört gözle bekliyorum ki sözlüğün çıtır kontenjanı bana kalsın.

cumartesi tum gun cnbc e izlemek

muğla'da yaşıyorsanız, uydu veya digiturkunuz yoksa imkansız olan durumdur. (bkz: ne kıskandırıyorsunuz)