bugün

uyuyamamak. çok acayiptir benim için. benim gibi miskin bir insan nasıl olur da direk uyuyamaz, hele ki sabah erken kalkacağını bile bile.
(bkz: naruto ile ilgili yazdığım hikaye).
http://inci.sozlukspot.co...C4%B1-anlatmasam-m%C4%B1/... olay budur üstad.
kafamın üstüne basketbol potası düşmüştü.
sözlük yazarlarının acayip hikayeleridir.
bir keresinde kuzenimle birlikte bir fareyi yapıştırıcı sürülmüş bir tuzağa yapışmış vicir vicir vicirderken gördük. hemen koştuk ve kartonu aldık. elimize poşetler geçirip farenin acı içinde kıvranmasına aldırmadan fareyi yapıştırdığı yerden kazıdık. oracıkta öldü. sonra kuzenim bir bıçak yardımıyla farenin göğsünü yardı ve iç organlarını inceledik. ardından anneannemin kulaklarımızı çekmesiyle fareyi çöpe atmak zorunda kaldık. anneannem içeri gidince fareyi çöpten alıp arka bahçede hunharca yaktık. bunu neden yaptık bende bilmiyorum.
çok ilginçtir ki, başıma hiç ilginç bir olay gelmedi.
Sözlükte okudukların zihninde çok acayip bilgiler uyandırır. Her şeyi bildiğini sanırsın. Ama öyle bir gün olur ki akbilini evde unutursun. Otobüse binersin ve şoför bıyıklarını burmaya başlar. Ve sonra sorar:"Akbil" işte o an, ne sözlüktekiler aklındadır. Ne de bir şey. O an istediğin tek şey otobüste bir tanıdığın ve güzel kızların olmamasıdır.
17 yaşındayım. Üniversite olmadı , açıköğretim fakültesine kayıt yaptırmaya gittim. O sırada bir hastanede çalışıyorum. Neyse , beni büroya bıraktı yanında çalıştığım doktor , gittim kaydımı yaptırdım. Kitaplarımı aldım. Çalıştığım yere döneceğim, dönemiyorum. Kayboldum. Site var yakınlarda. Bir tane de park var. Parkın içi upuzun ağaçlarla dolu. Hani yukarıya bakınca da sadece yapraklar , dallar var.

Bir banka oturdum. Yorulmuştum. Parkta karanlık ve küçük bir park. Bir anda karşımdaki banka yaşlı bir kadın geldi. Görme engelli , saçları kınalı , çok yaşlı bir teyze. Yanında da 3 tane benim kadar sokak köpeği. Kangaldan bozma tipteler üçü de. Neyse , köpekler başıma tünedi.
Patilerini attılar üzerime. Zarar verirler mi bilemiyorum. Her şeyi düşünmem gerekiyor o an.
Bende sevmeye başladım onları. Kafalarını okşuyorum , arayı hoş tutmaya çalışıyorum. Salyaları üstüme akıyor hepsinin. iyice şımarıyorlar. Dakikalar geçiyor , köpekler gitmiyor. Bırakmıyorlar beni.
Yorulmuşum , kaybolmuşum , doktor beni bekliyor . kadın konuştu bir anda "ya işte dedi hayvanlar nasıl biliyorlar ama sevildiklerini " dedi. "Yoksa hiç gelirler miydi yanına ?" dedi. Ne desem bilemedim. Karşımda görme engelli yaşlı bir kadın. Tepemde üç kocaman köpek. Zorla kendilerini sevdiriyorlar ve gitmiyorlar.
Alice , harikalar diyarı ' nda ... Kadın kalktı birden , onu parka getiren köpekler de peşin sıra gittiler. Hemen kaçtım. Parktan bir çıktım . otobüs durağı. çölde su bulmuş gibi sevindim o an. insanlar falan.

O nasıl bir parktı hala unutamıyorum. "Çarpıldım herhalde " diye düşünmüştüm. Sık agaçlardan dolayı karanlık, dışarısı görünmeyen , sesten izole... Sadece canlandırın aklınızda.
Bir gün arkadaşla uyumadık. Sabaha karşı 5 gibi fırına gidip bir şeyler almaya karar verdik.
Yaz mevsimi. Apartmandan çıktık, tatlı bir rüzgar esiyor. Malum izmir. Üşümek hoşumuza gidiyor o an. Denizin kokusu yayılmış iyice.
Hava hala karanlık. Yürüyoruz. Konteynerda siyah bir kedi çöpleri karıştırıyor. Sadece hayvanı gördüm ama ne yaklaştım ne bir temas. Kedi birdenbire bana doğru koşmaya başladı tıslaya tıslaya geliyor. Arkadaş bir anda ayrıldı. Hedefi benim. Dört döndürdü beni sokakta. Dönüyorum o da dönüyor. "Ne oluyor la ? " dedim. Hedef falan şaşırttım kurtuldum manyaktan.
Eve geri dönerken de korka korka döndüm. Gitmişti. Niye beni kovaladı hala anlamış değilim.
Normalde kediler beni çok sever , gelip kucağıma atlarlar çat diye. Hatırladıkça gülüyorum.
Kedi tarafından kovalanmakta değişik bir anı.
Babaannemin öldüğü gece bir arkadaşıma yatıya gitmiştim. Gece klasik kız muhabbeti yapıp , kahve falı bakacaktık. Birden üzerime bir ağırlık çöktü. Kolumu bile kaldıracak halim kalmamıştı.
"Kızlar ben çok kötü oldum, uyusak mı ? Sabah söz fala bakarım " dedim. Anlayışla karşıladılar.
Kış mevsimiydi. Kızlar ranzada uyuyordu. Bana da odadaki çekyatı açtılar. Birdenbire uykum kaçtı. Işık kapalıydı, oda kapkaranlıktı.

"iştt , hahahaha , iştt iştt " şeklinde sesler duymaya başladım. Yorganı başıma çektim , korkudan. yorganımı çekti resmen bir şey. Geri çektim. Gözlerimi hiç açmadım. Kalbim çatlayacaktı. Bir şey de söyleyemedim. Çok çekingen bir insanım zaten. Sesleri duymaya devam ediyordum. Resmen alay ediyordu bu sesler benimle.

Uyuyakalmışım en sonunda. Sabah bir telefon sesiyle kalktım. Normalde en yüksek seslerde bile zar zor uyanan ben 4 odalı evin , giriş kapısının yanındaki duvarında duran ev telefonun sesine uyanmıştım ve o yetmiyormuş gibi hiçbir yabancı evde yapmadığım bir şeyi yaparak çalan telefona koşmuştum. Evin annesi ile telefonun yanında karşılastık ve tam açarken " ... Teyze telefon bana" dedim. Kadın bir yandan telefondaki sesi dinliyor bir yandan da fal taşı gibi açılmış gözleriyle bana bakıyordu.

Telefonu kapatti ve "... Babaannen rahatsızlanmış , annen eve gitmeni söylüyor " dedi. ".... Teyze, babaannem öldü , ben biliyorum " dedim. Bir hışımla giyinip ,eve gittim. Nasıl gittiğimi de hatırlayamıyorum. Eve vardığımda yüzlerce çift ayakkabıyı gördüm kapıda. Bu zaten doğruluyordu.

Daha önceki sabah , ben okula giderken bana sarılıp , "kızım sende halaların gibi öğretmen ol e mi demişti ." aklıma hiç öleceğini düşünerek söylediği gelmemişti.

Akşam , kalabalık bir şekilde bizdelermiş. Ne hikmetse babaannem 7 ' şer çift patik getirmiş ablamla benim çeyizimize. Börek yapmış o gün. Çayla yemişler. Çok güzel börek yapardı babaannem. Aşağı inmişler.dualarını okumuş yatmadan evvel. Gece birden bire kalakalmış. Halam başındaymış. Birdenbire bağırmaya başlamış halam. Herkes yanlarına gitmiş. Yandaki hemşire kadın koşarak dil altı getirmiş.
Annemin kollarındaymış o an. Dil altını bile alamamış. Annem " o zaman ölüydü zaten" diyor. Ambulans gelmiş . "kalp krizi direkt x olarak gelmiş " demişler. Cenazeyi bırakıp gitmişler.
Universiteye hazirlandigim zamanlar bana ygs-lys kitaplari almaya gitmistik ablamla. Bir suru kitap, defter, kalem aldik. En iyilerinden. Oradan cıktık. Burger kinge oturup cılgınca yemek yedik. Duraga dogru yuruyorduk cok temiz yuzlu bir teyze mendil satiyordu. Normal de dilenenlere para vermem ama mendil satanlardan genel de calisiyor diye mendil alirim. Kadini es gectim. Uc dort adim attim atmadim ablama o kadar yedik ictik karnimiz doydu kadindan mendil alayim sevap olsun dedim. Geri dondum kadin yok. Cok islek bir cadde ve gitmesi mantiksiz. Diyelim ki gitti uc dort adimlik mesafe en fazla karsiya gecebilir. Aradim döndüm dolaştım. Kadını bulamadim. O zaman cok etkilenmistim. Yedigimin ictigimin sevabini kazanabilecekken bir anlik tereddut yuzunden bu firsati kacirdigimi dusunmustum.
Dedemin vefat ettiği gece daha çocuk yaştayım.
Dedem epeydir yatalaktı. Son günlerde bilinci de yerinde değildi. Beni bile tanımıyordu. Başka şeyler görüyor , başka birileri ile konuşuyordu sürekli.
Ölümü bekleniyordu yani ama "dede " işte. Çok zaman ayırmıştı bu adam bize. ablam ve benle çok ilgilenmişti. Babamız gibiydi. Hasta olana kadar hiç kopmamıştık. Dedemi çok seviyordum. Sevgiden öteydi ve çocukken daha da küçükken "dedem ölürse intihar edeceğim " diye karar almıştım , hiç unutmam.

O gece saat 23.25 ' te dedem hakkın rahmetine kavuştu. Müstakil evde yaşıyorduk. Hemen koşarak çatıya çıktım. Gökyüzü yıldızlarla doluydu. "Allah ' ım ne olursun bir deprem olsun da hepimiz ölelim " dedim. Çocuğum işte. Ağlamaktan baygın düştüm. Yatağımda yatıyorum. Saat baya geç olmuş. Annem bir anda elinde battaniye ile odaya daldı , " deprem oluyor kalkın , çıkın hemen " dedi. Benim tepkim şu oldu " olsun, olsun ne güzel !" hayatımda ilk kez deprem yaşıyordum ve o da dedemin öldüğü geceye denk gelmişti ve ben ölmekten hiç korkmamıştım. Zaten depremde 5.5 şiddetinde falanmış. Ben yeterince yıkılmıştım zaten.
Beş - altı yaşlarındayım. Karşı binada zeliha adında bir kadın var. Kadının hiç kızı olmamış,
Dört tane oğlu vardı. Sanıyorum bu sebeptendir ki beni çok seviyordu. Anneme hep "bu kızı bana ver ne olursun " diyerek şakalar yapardı. Bende çok severdim zeliha teyze ' yi.

Bir gün hasta olduğunu öğrenmiş. Beyninde tümör varmış. Doktorlar ameliyat olursa " % 1 ihtimal kurtulabilir " demişler hatta. Çocukken her duyduğunu kaydeden çocuklardandım.
Üzüldük hepimiz. Ameliyatta olmadı zeliha teyze. 6-7 ay geçti. O şen kahkahalar duyulmuyordu, onu göremiyordum hiç. Çocuk olduğum için görüp etkilenmemi de istemezdi annem.

Bir gün babaannemin yanında oturuyordum yine.
" bak .... Sarı bir kuş uçtu şimdi camdan gördün mü ? Zeliha öldü galiba ? " dedi. Kalktım cama çıktım , sarı bir kuş arıyorum. Göremedim. O an karşı binadan çığlıklar yükseldi, ölmüştü sahiden de zeliha teyze.

Bizim ailede bir acayiplik var zaten işin aslı.
Baba tarafında. Halalarımda böyle pisişik. Dedemin vefatında , uzaktaki halam hamile diye haber vermemişlerdi geceden Ama halam dedemi dizinde otururken görmüş , sonra dedem " kızım ben gidiyorum " demiş ve yola düşüp gelmişler. sabah izmir' delerdi.
Lisede bir arkadaşımın babası ölmüştü. Hemde bir hafta içinde teşhis koyulmuştu ve hemen yoğun bakıma girip , vefat etmişti. Babası da daha 48 yaşındaydı.

Kız harap bitap haldeydi. Mezarlığa gittik. Durmaksızın ağlayan kız birden sustu. Gülümsemeye başladı. Bir şey oldu herhalde diye korktum. Eve döndük. Hala aynıydı. Hiç ağlamıyordu. Dedi ki : " Babamı gördüm , kızım sakın ağlama, ben çok iyiyim , çok rahatım. Kardeşlerine de söyle sakın ağlamasınlar " dedi. Hala tüylerim diken diken oluyor.
Çocuğum , miniciğim yine. Bahçede amaçsızca dolaşıyorum. Oynayacak bir şeyler arıyorum derken büyük siyah bir şeyin koşarak gittiğini gördüm.
Arkasından bende koştum. Yere yan yatırılmış ve duvara dayanmış büyük bir inşaat merdivenin arasında duruyordu sıçan kardeş. Yaklaştım ve tıslamaya başladı bana. Bende direkt dokunamayacağımı anladım ve 40 santimlik ince bir ağaç dalı buldum. Uzattım dalı sıçana. Bu birden ayağa kalktı ve dalın ucunu tuttu , çekti. Bende çektim. Sonra yine çekti. Dalı bir o çekiyordu bir ben. Bu şekilde dakikalarca oynadık. ( daha doğrusu ben oynadığımızı sanıyorum , hayvan neyi yaşıyor bilmiyorum )

Babam geldi. Bakkala gidiyordu kahvaltı için. " sen napıyorsun ?" Dedi bana. " hiiç dedim bir şey yapmıyorum " ama yer mi ? Yemedi? Yere çömelmişim , merdivenin arasına dal uzatıyorum. Babam eğilip baktı araya. Gitti. Bir kaç dakika geçmedi , elinde koca bir kürekle babam döndü. " çekil bakayım " dedi. "Pat " diye sıçana vurup öldürdü onu. Şoka girdim. Ağzım açık kaldım. Hiç beklemiyordum böyle bir şeyi. Ağlamaya başladım. Ne söylese ikna olmuyorum. Zırıl zırıl saatlerce ağladım o gün. Babam, arkadaşımı öldürmüştü.