bugün

bugün hayatımı karartan olay yaşanalı tam 1 yıl oldu. tam 1 yıldır onun yüzünden mutsuzum.
ne kadar aklınız başınızda cin gibi biri de olsanız anlık saflığınızı buluyorlar.
içerik bulunamadı.
insanlardan nefret ediyorum

bir diğer demek istediğim de yakın zamanda kitlesel çekimler veya genç tetikçiler hakkında bir forum sitesi açmayı düşünüyorum.

Türkiye'de bu tür konulara ilgisi, merakı olup bunları araştıran bir elin parmağını geçmeyecek insanlardan biride benim ve bu yüzden forum sitesi yabancı olacak.
deli rüzgarlarım vardı; ovalar bana çok dardı.
Sanırım içinde bulunduğum durum bir nemfomani.

Her seferinde daha fazlasını, daha çılgınını istemeye devam ediyorum.

Daha büyük memelisi, daha çok kadın, daha fazla grup seks. Onu da deneyeyim, bunu da deneyeyim...

Her seferinde dayanamayıp yapıyorum. Ve bundan müthiş keyif alıyorum. Bittiği an benim de hevesim kaçıyor. Birkaç gunlugune rahatlıyorum. Belki o kadar bile sürmüyor, sabahına uyandığımda yine yanımda birden fazla kadın olsun istiyorum. ikisini, üçünü beraber istiyorum. Bazen biriyle yaparken diğeri izlesin istiyorum. Ondan çıkarıp ötekinin ağzına veriyorum. Müthiş keyif alıyorum. Bitince vicdan yapıyorum. Hemen uzaklaşmak istiyorum o ortamdan. Normal hayatıma geri dönüyorum.

Aradan kısa bir süre geçtikten sonra yine aynı ben oluyorum. Doyumsuz. Daha fazlasını ve daha farklısını arzulayan kişi.

Kendime itiraf edemediğim ya da henüz teşhisi konulmamış bir hastalığım olabilir. Bunun adi nemfomani olabilir. Ama bunun tedavi edilmesini de istiyor değilim. Mümkün olduğunca farklılık istiyorum ölene kadar. Kendimi bu yüzden kötü hissediyorum. Kötü biri değilim. iyi bir insanım. Ama bu yüzden partnerlerime yalanlar söylemek zorunda kalıyorum. Yalan söylemek her şartta ve durumda bir insanı kötü yapar mı bilmiyorum.

Neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkında bir fikrim yok. Evrimini tamamlayamamış bir insansı bile olabilirim. içgüdülerime yenik düşmeye devam ediyorum.
amirimin işten ayrılması ile işleri bana devredilecek. inanılmaz korkuyorum sözlük. hem büyük bir fırsat ve ön açılması ama bana işkence gibi geliyor. yine korkaklığımın ve kendine güvensizliğimin bana uykusuz geceler yaşattığı bir dönemdeyim. hiç bir şey bilmiyor gibiyim hiç bir şeyi yapamayacak gibi hissediyorum. yetmeyecek sanki bir şeyler. kendine güvenim neden yok. başkaları göbek atar 7 cihana duyurur beni sorumlu yapıyorlar yönetici yapacaklar diye. ben gece 2 de uyanıp uykusuz geceler geçiriyorum.

iş yerinde yaşadığı gerginlikleri atlatan, kendine güvensizliğini yenen, önerisi olan yeşillendirsin.
Kimsesiz kalmak istemiyorum. iyi veya kötü de olsa birine bakayım veya o birisi bana kötü de davranacak olsa beni arada da olsa sorsun istiyorum. Buna ister bencillik ister bambaşka bir şey deyin fakat ben gerçekten tek başıma kalmaktan korkuyorum.
olması gereken buymuş rahatlıgı hissediyorum hayatımda... başımdan aşağı kaynar sular döküldü ama olması gereken buymuş.
Atıldığı ilk entry den bu yana belki bir sürü yazarın not bırakıp yıllar sonra dönüp okuduğu başlıktır. Bu başlık çok kutsal bi başlıktır. Dönemin bazı yazarlarının buraya bıraktığı şeyleri eşleriyle okuyup hey gidi bak ne salak mışım dediği anlar gördü bu gözler.
Benim hiç arkadaşım yok biliyonuz mu?
Nasıl 31 çekilir bilmiyorum.
canım sıkılınca burada saçma sapan şeyler yazıp stres atıyorum.
insanlardan iğreniyorum.

Eskiden az içerdim sigarayı zararlı diye. Şimdi düşünmeden içiyorum.

Zaaflarımdan kurtulmaya çalışmıştım. Birden olmadı. Ama teker teker kurtuluyorum. Bu korkulardan da arınmayı getiriyor.

Kimseye ama kimseye zarar verme eğilimim yok. Zaten kimseyle saçma sapan meselelerde muhatap olmak istemem. Tek zararım kendime. Kimse bana karışmasın ben de kimseye karışmayayım modundayım. Ama buna rağmen birisi beni rahatsız ederse amına koyarım. Takıntılı tip çok.

insanlarla arkadaşlık kuruyorum, sohbetim de sarar. Ama fazla yüzgöz olmuşsam birden irite olduğumu hissediyorum. Ve açık sözlülükle bir daha takılmak istemediğimi ifade ediyorum yüzüne. Tebrik ederim kendimi.

Çok yorgunum. Bu oyun nerde biter bilmiyorum. Acımıyorum kendime. Gördüğünüz, tanıdığınız, bildiğiniz herkes ölecek. O en kibirlileriniz de, en güçlülüleriniz de, en zenginleriniz, en popülerleriniz, en idealistleriniz. Hepsi. Tıpkı sayısını hesap edemeyeceğimiz kadar çok olanlar gibi.
insanlardan iğreniyorumdan sonra like attım.
zırıl zırıl ağlayasım, bağırıp çağırıp kavga edesim geliyor ama hiçbir şey olmamış gibi günaydın! o da geç kalmazsa tabii. bunu da buraya neden yazıyorum bilmiyorum. ilerde bir gün okuyup ne günlerdi geldi geçti demek için herhalde. belki de hatırlamam bile neden böyle hissettiğimi. zaman çoğu şeyi önemsizleştiriyor. ve aksine kendime şans tanıyorum hep.
iki vizeye girdim ikisi de iyi geçmedi. Çokta kötü de geçmedi. Nasıl geçti bilmiyorum.

Hava soğuktu. Ama insanlar kadar değil. insanlar robot olmuş insan değiller. Görünce kalbim mıknatıs gibi itiyor onları benden.

Bazı kadınlar ise çok hoş. Şeker gibiler.

itiraf: bu yazıyı sözlük yazarlarının söylemek istedikleri isimli başlığa yazacaktım. Baktım bugün çok entry girilmiş o başlığa. Dedim buraya yazayım en üstte olsun. Ben de işte böyle bir insanım.
1 yıldır içerisinde bulunduğum sözlük camiasındaki en favori entry mi yazacağım şimdi.

ne yapıyorum ediyorum uykumu bir türlü düzene sokamıyorum. uzun aylardır bu uykumu düzene koyabilmeye çalışıyordum aslında yıl başı öncesinden beri çalışıyordum. olmuyor, kendimi bildim bileli gececiyim ben.

boyumun kısa kalmasının da sebebi buydu. çocukken tüm akranlarım mışıl mışıl uykudayken ben 12-13 yaşında gece 2 de salonda televizyonu açıp suç belgeselleri izlediğimi hatırlıyorum.

bir diğer demek istediğim : zamanın kısıtlı oluşu ve benim inatla hiçbir şey yapmayaşım beni günden güne öldürüyor.

yurt dışındayım diye hayatı toz pembe yaşadığımı düşünen türkiye de yaşayan kafatasında beyin yerine benim spermim olanlar yüzünden daha da moralim bozuluyor. kendimi iyi hissetmiyorum dersem ''almanyadasın ne kötüsü olacaksın lan'' tarzı mesajlar alırım.

önüne gelen bana çıkışıyor ve bu gidişatla bir gün onları sikebilirim. geberin lan hepiniz, dolar kurunu incelerim hep. doların 12 yi geçmesiyle alakalı güzel bir yazı yazıyorum veya güzelce siyaset yapıyorum bana verilen ortak cevap şu

''sana ne dolar kurundan aq, ibneye bak euroları eziyor gelmiş türkiye ekonomisi hakkında konuşuyor'' o ibne size arkadan fena vuracak bir gün yalnız.

bu saatten sonra da bu konuyla ilgilenmeyi bıraktım. dolar 20 leri görsün, batın ulan hepiniz, sonuna kadar hak ediyorsunuz. ahir vaktindeyiz dünya menfaat dünyası.

günümüzdeki arkadaşlıklara bakın en yakın arkadaşınız sandığınız kişi ölürseniz cenazenize bile gelmez, gelse dahi defin esnasında eve kaç kilo domates lazımdı muhabbetleri yapacak.

bu görüşüm yüzünden nefret edilen bir insan olabilirim evet ama gerçekleri konuşuyorum. böylesine her şeyin menfaat, kendini düşünme, para olduğu bir dünyada niye pollyanacılık oynayayım.

kendim, ailem, babaanem ve dedem dışında kimsenin iyiliğini istemiyorum. saf olmaya, enayi olmaya gerek yok, kendimi düşünüyorum evet yine erdoğana oy vereceğim. hangisi benim işime geliyorsa o partiye oyu vereceğim.

çocukluğumdan beri etrafımda sevilen bir insan olmadım. özellikle lise yıllarımda pek çok zevkten ve eğlenceden mahrum bırakıldım. kızlı erkekli herkes birbirine yürürken bu ömrümde hiç bir kızla mesajlaşmadım dahi.

instagramdan beni takip eden bir tane yaşıtım kız yok. cinsiyeti kız olup da beni instagramdan takip eden tek kişiler annemin teyzeleri. şu ömrümde sadece bir kez yaşıtım bir kızdan mesaj aldım. ona da kapitalizm hakkında bir görsel atmıştım.

cevap olarak bana ''eyw'' yazdı. tek kelime, 3 harf... başka hiçbir türlü ama kesinlikle bir kızla aramda diyalog dahi geçmedi.

samimi olduğum bir arkadaşım da yok. ben yalnızlığa mahkum kalacak bir insanım. dünyadan ve tüm insanlardan nefret ediyorum.

siz, 25 yıllık yıkık dökük apartman daireleriniz oturup ekonominiz günden güne kötüye giderken biz yurt dışındakileri kıskanıp haksız yere laflar ederken kendimi, hayalimi gerçekleştirebilmiş bir vaziyette 2 katlı bahçeli evimde oturduğumu ve yanı başımda iri memeli eşimi hayal ediyorum.

beni ayakta tutan tek şey geleceğe dair hedeflerimdir. neden bu siktiğimin menfaat dünyasında başkalarını düşüneyim ?

neden tüm insanlar bu kadar karamsar, bencil iken, hayata toz pembe bakayım, saf olayım. sizden ne eksiğim var ? ben, ben ve ben yine ben sadece ben.. kendimi düşünüyorum sadece.
öyle memeli bir anım yok ama sünnetimden sonra boncuklu tabancanın namlusunu belimdeyken çekeyim dedim. pipimin bi kısmı boncuklu tabancanın ucuna sıkışmıştı. sonrasında hastaneye zor yetişirdiler istanbuldan üç dört cerrah çağırdılar büyük ameliyat için falan.

buda böyle bir anımdır.
5 tane kimliğim var kaçağım ben, şu ana kadar 5 tane yolsuzluk yaptım. Şaka lan şaka nasıl bir itiraf bekliyorsunuz.
Kendime yalan söylemeye bayılırım.
Çirkin çocukları sevemiyorum. Yüzlerine bile bakamıyorum. Ayıp olmasın diye ay canım çok minnoş falan derken içimden aman allahım nasıl bu kadar çirkin olur diye dehşete düşüyorum.
Son günlerde kendimi hayatın boş olduğuna, bir şekilde çözülmesi mümkün olan sağlık harici şeylerin dert edilmemesi gerektiği konusunda telkin etmeye ve uygulamaya çalışıyorum.

Maalesef Güzel ülkem buna izin vermemek için direniyor. Her gün işini iyi yapmayan, ahlaktan, etikten yoksun tipler canımızı sıkmak için bütün gayretleriyle üzerimize geliyor.

Ben hayatta iki elinin emeğiyle ayakta durmaya çalışan tek tabanca bir kadınım, bana karşılığını verip satın aldığım bir işte, sabrettiğim her olayda yapılan haksızlığın hesabını Allah'ın soracağına inanıyorum.

Bilmiyorum öyle içimden geldi.
9 yılı biraz geçti. bazen bir kadıköy sokağının kokusu -hiç sevmezdim kadıköy'ü, bensiz kadıköy'ü tattığını ve neler yaşadığını bilmediğim için kıskanırdım çok, ah çocuk ah.-, bazen bir şarkı. hemen bir kül kokusu burnuma dolabiliyor. onu evli gördüğümde yüzümde istemsiz bir gülümseme olmuştu. "onun için istemsiz mutlu oluyorsan, artık geçti."demiştim.

şimdi mutluyum, kendi hayatım, sevdiklerim var. yaşlandım. sadece gençlik anılarımı hatırladım. şarkı dinledim, yine kül koktu. ben senden razıyım, arkandan bir gün bile kötü laf etmedim. senden sonra senin öğrettiğin neyi yaşadıysam içimden de olsa sana teşekkür ettim. yolun son kez açık olsun.

bu closure'a ihtiyacım vardı. sana da son kez teşekkür ederim uludağ sözlük. hayatımın en boktan 2 senesinin gelgitlerini seninle yaşadım. artık gençliğim ile ilgili kapatacak bir şeyim kalmadı.
sanki Genco Erkal'ın adı Gencay filanmış da samimi olduğu kişiler adamın adını Genco diye kısaltıyorlarmış gibi hissettiğim için kendisinden bahsedilirken ismini kullanamıyorum saygıdan.