bugün

buraya bir şeyler karalamayı özledim.
her gece uyumadan önce "yağmur sesi-gökgürültüsü-piyano sesi" karışımını dinliyorum. başka türlü tutmuyor uyku.
insanlara uğur getirdiğimi düşünüyorum fakat kendime bir faydam olmuyor. Sanki bir yere gittiğimde orası değerleniyor. Ama kendime gram faydam yok.
Lise 2'de kendime fan hesabı açmıştım.
16 yıllık sözlük hayatımda bir kere bile sansasyonel bir olaya karışmadım, nickim bile geçmedi.

bu kadar değişik insanın arasında hiç bir sansasyona karışmadan onca yılı geçirebilmek de bir başarı sayılmalı.
Annemden borsada oynayacağım diye aldığım 5 binin 2 binini yanlış hissede oynayarak erittim.1 aydır uykularım kaçıyor.
Bunaldım..

bunalmak:
nesnesiz (nesne almayan) eylem
1.
güçlükle soluk alıp vermek, soluk almakta güçlük çekmek.

2.
MEC.
aşırı ölçüde sıkılmak, çok sıkıntı duyumsamak.
Ağır yıkığım.
Sabah 6 ya kadar itlik serserilik yaptım. Güya bırakmıştım. iflah olmam ben.
görsel
Yalnızlıktan nefret ediyorum. ¤
seboreik dermatitim olduğu için ağlayınca gözyaşlarım cildimi yakıyor. iki kat acı çekiyorum.
Camasır suyu ve cifle ovarak bir yere yazdığım notu sildim, keşke aklımdan icimden de böyle silebilsem. Hiç izi kalmasa, mis gibi koksa sonra.
Aklımda sürekli nereden hatırladığımı bilmediğim saçma sapan kötü anılar. Yavaştan yavaştan deliriyorum sanki.
Zamanında sözlük hesabımı tamamen sildiğim için, bazı sebeplerden bazı yerlerde bulunan anılarımı silip attığım için pişmanım. insan seneler sonra geçmişteki kendine objektif bir şekilde dönüp bakmak istiyor. Bazen üzüldüğü için kendine ah be güzelim, niye bu kadar üzülmüşsün diyerek şefkat göstermek istiyor. Ya da ne bileyim ne mutluymuşsun be helal olsun sana diyebilmek... Anıları bir anlık sinir, üzüntü, mahcubiyet vb. Herhangi bir hisle bu kadar kolay silip atmamak gerekiyor. Bu da gelecekteki kendime not olsun.

Edit: şunu da söylemek isterim; kendimle barışığım kadar iddialı bir cümle kuramayacağım ama mutsuzken de mutluluk yaratmayı öğrenmeye başladım sanırım. Şükretmeyi, kabullenmeyi, kabullenemezsem şayet adım atmayı. Öpüyorum kendimin omzundan!
Ben çok çabuk silen, kesen, not veren bir insan değilim.

Ama eğer ben birisini hayatımdan çıkardığıma "iyi ki" diyebiliyorsam..
Gerçekten iyi ki çıkarmışımdır.

Yanlış, ilkesiz, ağırbaşlılıktan nasibini almamış, sıradan, tabiri caizse ucuz insanlarla yakın olmayı kendime yediremiyorum.

Bazı insanlara gerçekten yazık.
Şimdi bazı insanlar da vicdan farklı işleyebiliyor. Ne bok yersen ye, dudakların alakasız insanların dudaklarıyla parçalanmış olsun, her türlü çarpık ilişkinin, kullanmanın ortasında ol.
Yine de kendini haklı çıkarabilir.

Allah vicdanı düzgün, adalet terazisi düzgün insanlar çıkarsın karşımıza.
Ve aksi olan insanları ne arkadaş ne dost olarak dahi tanımayalım.

Çünkü kişinin dostu, arkadaşı neyse.
Kendisi de odur.

istisnalar ve sınanmaları hariç bırakır isek.
Doğru doğruyu, yanlış yanlışı bulur.

Neyse ki hayatıma giren özel kişilerin hiçbiri şu kategoriye girecek insanlar değildi.
Korkum o kadar kötü ki dünya, insanların çoğu kötü. Sonrası ne olur, bilemiyorum.

Ve son sözüm.
Kişi kendine yakışanı, karakterine uyanı yapar.
Karaktersizlerden, en büyük karakter varlığı Microsoft word'dan ibaret insanlardan bize ne.
her seferinde ilişkiye başlamadan önce ve flört döneminde çok çok istekli oluyorum, sonra karşıdakinin sevmediğim bir kelimesinden ya da hareketinden sonra soğuyorum ve umursamaz oluyorum. “Ayrılalım” derse, “ok ayrılalım kendine iyi bak” diyorum ya da ayrılmak için her şeyi yapıyorum falan... sonrasında da bazen bu umursamaz tavrımdan dolayı pişman oluyorum. Bunun farkındayım amaa herhangi bir çözüm bulmuyorum.
ben bazen kendimi kendim bile anlayamıyorum.

acaba ne istiyorum ne yapmaya çalıştım kim bilir..
cüzdanımda 5 tl saklıyorum.
sağ ayağımın altında nasir var geçmiyor bir türlü.

not: sevişmeye engel değildir.
insanlarla ilişkilerimi minimum seviyede tutuyorum. merhaba merhaba bile yok amk!
sor bi neden?
millet kafayı yemiş.
Bugün bir kaç arkadaşımın düğününü hayal ettim. Birinin kızıyla diğerinin düğününde dans ettim hayalimde. Bunu hayal ederken ne hayalimdeki gelinin ne de o küçük kız çocuğunun haberi olmadı. Olsaydı muhtemelen gelin gülümser, küçük kız ise garipserdi ama kesinlikle bundan mutlu olurdu.

Sonra başka bir arkadaşımın (kadın) başka bir kadınla Türkiye'de evlenebilme ihtimalini düşündüm. Sosyal yaşamdaki bakışları, zorluklarını, hayatlarını...

Tüm bunları düşünürken bir ortak nokta buldum. Kendim hariç herkes zihnimde en az bir kere evlendi. Herkes için ütopik ama mutlak mutluluğun olduğu bir dünya hayalim var. Yeni yıldan dileğim bu sanırım. Geçmişi unutturacak kadar mutluluk dolu bir yaşama sahip olmak.

Kendim için yeni yıl dileğim ise denizi olan bir şehre taşınmak.
tencerem var tavam var
coni dep gibiyim havam var.
Siklemeyince değere binip,çok sikleyince değersizleşmek bok gibi la.
Sanırım o akıldaki belki bize göre tutarlı gibi görünen "ideal insan" diye bir şey yok.

Böyle gelmeyecek bir kişiyi beklemek yerine seni karşılıksız olsa dahi seven ve geleceğe adım atmanın en mantıklı olacağı kişiyi seçip devam etmek.

Hayır deneme yanılma.
Deneme yanılma.

Kardeşim bu da can.
Oldubitti Gaziantep'e damat gidebilirim sözlük.

Değer verene değer vereceğim.
Ne olursa olsun sevene. Ha anlaşamıyoruz belki ama olsun, hak ediyor en azından.

Böyle bir şeyler gelecek, düzelecek, gökten inecek.
Yok.

Veya yalnızlık rahat.
Dertsiz başıma bela arıyorum.