bugün

Macbook pro, ipad pro, iphone pro max, aldım bugün. Total 29.000 lira para verdim.

Her ne kadar yeni cihazlarım pro olsa da amatör ruhumu kaybetmemeye çalışacağım.
beceriksiz biriyim aslında. hayatımda kazandığım her şeyi çabuk kaybediyorum.
dayımın ayarladığı ve 1 gündür çalıştığım işten istifa edeceğim bugün. dün 13 saat ayakta çalıştım, maaş konuşulmadı ve sigortam yok. muhtemelen temmuzun 10'una kadar da olmayacak. çalıştığım yer gıda üretilen bir yer olmasına rağmen pislik içinde ve kimse bunu dert etmiyor. istifa etmek istediğim için suçlu hissediyorum hem dayıma hem de dayımın tanıdığı adama karşı. ama bu şekilde devam ederse temmuzun 9'una kadar günde 13 saat ve sigortasız çalışmak zorunda kalacağım.
bu kız beni mutlu ediyor.
Bazen tanıdığım kim varsa hepsiyle aramdaki bağı koparıp hayatımdan herkesi çıkarmak istiyorum. Sabah bir gün uyandığımda telefonumda ne tek bir bildirim ne de mesaj hiçbir şey görmek istemiyorum. Bunu kötülük gördüğümden veya olumsuz bir durum olduğundan istemiyorum, sadece içimdeki engel olamadığım uzaklaşma arzusundan.
O kadar çok soru var ki, aslında ihtimal diyelim. Beynim kaldırmıyor bu kadarını evet. Sikerler böyle işi dememe az kaldı.
istifa edemedim arkadaşlar. Alt orta sınıf bir işsiz olduğum aklıma geldi çünkü.
Güzel giden her şeyin içine sıçmak mı, en sevdiğim.
geçen sene istanbul'da eğitim verdiğim bir dönemde büşra diye bir kızla böyle konuşuyorduk. Belki flörtte denebilir buna. büşra dedi ki "hayatında biri var mı veya birileri falan" diye sordu. bende dedim ki hayatımda çok fazla insan girmedi veya ben sokmadım. ancak bir kişi çok ciddi etki bıraktı benden falan" dedim. " yaa öyle mi anlatsana biraz" falan deyince bi başlamışım 1 saat falan hakkında konuştuk sonra o bana anlattı. dahada yakın olduk şimdi falan diye konuştuk. akşam bi kafeye falan gideriz diye konuştuk, tam vedalaşırken ben;

tamam ben seni ararım "elif".

dedim ve kız çok bozuldu ve akşamda benle gelmedi.

tam bir "usta, yengeye elif dedin" vakası.

olaydan çıkarılacak ders, aklındaki ve gönlündeki farklı ise diğer organların her zaman gönlündekini dinliyor.
görsel
kaç ay oldu hala acısını çekiyorum. beni bana küstüren beni bana kırdıran kalpsizin hiç suçu yok mu sözleri tam benim işte. kendime verdiğim değer azaldı. her ne kadar toparlasam da hala içimde aynı gibiyim. üzülüyorum zevk almıyorum. hiç mutlu değilim be sözlük hiç. ilahi adalet diyorum ama ben çektirdim de çekiyorum, o da çektirdi zamanı gelir çeker de. bunu derken bile o mutsuz olsun istemiyorum ki hala kıyamıyorum...
Sözcükler onlara mecbur olduğumu hissettiriyorlar. oysa hiç konuşmadan daha iyi anlaşabilirdik.
bugün tam 00.00 da denk geldim eski günleri yâd etmek için 00.00 itirafı girecektim pusuya yattığım zamanlardaki gibi. Zall abimiz sürekli boş bos entry giriyon diye uyarı verdi giremedim. O yüzden de bütün başlıklara yazdım bunu yazabilmek için .
edüt. eskiden de böyle 00.00 da girince eksi yağmuruna tutulurduk heheheu. Yapmayın lan eksi vermeyin.
Hiç bir işim rast gitmiyor. Lanetliyim sanırım.

Her şeyi satıp savıp sıfırdan başlamak istiyorum hayatıma..

Çok sıkıldım.
Bir günümü bile düşünceler içerisinde kaybolmadan, kendimi kaptırmadan geçiremiyorum. Düşünmek istemiyorum ama düşünmeden edemiyorum.
Hem zeki olduğunu hem de salak olduğunu nasil düşünebiliyorsun. Aslan burcu sen nelere kadirsin..
Günlerimi cok boşa harcadığımı düşünüyorum ancak yapacak hicbir şey yokken de bu çok normal geliyor ve her şeye aşırı üşeniyorum.
Biri var yazmadığı zaman keşke yazsa diyorum yazdığı zaman keşke yazmasa diyorum, sevse keşke sevmese diyorum sevmese keşke sevse diyorum, allah benim belamı vermiş olabilir. Tşk rabbim.
intikam almadığım hiç kimse yok. Bilip bilmemeleri umrumda değil yapana yapıyorum.
Bugün ilk defa saplantılı bir aşığı olmanın nasıl bir duygu olduğunu merak ettim.

Düşünsenize, siz onu sevmeseniz bile sizden vazgeçmeyecek kadar çok seven biri. Üstelik sizden tek beklentisi onu sevmeniz...

Saplantılısını geçtim, adam akıllı sevilmedik ya, her neyse. itiraf da sayılmaz gerçi. içimi dökeyim dedim.
Nickimi ilk aldığımda pişkin pişkin sırıtıyordum. Gayet memnundum.
Ancak ne zaman biri entrysinde nickimden bahsetse kahkaha.com'da aldığım champion_girl mailinin benzeri bir utanç yaşıyorum. Başkası adına utanır gibi.

Zamanım dolunca yapacağım ilk iş bunu değiştirip başka utanç duyacağım müthiş bir nick seçmek olacak.
Yanlış seçimler hep böyle yapılır zaten, başka seçimin olmadığına kendini inandırarak.. bu yanlış seçime kandırdık kendimizi, doğru olanı yaptık diye.

"Taş olsan dile gelirdin,
işte öyle sevmiştim,
Susacak kadar bile yanımda değilmişsin, geç fark ettim.."

Aramızda şehirler var ama bazen gözlerimi kapatıp hissediyorum seni. Gülümsemen geliyor gözümün önüne, derin nefes alıyorum, sanki kokunu içime çekiyor gibi.. senin bunların hiçbirinden haberin yokken..

Şimdi sana eskilerden bir şarkı armağan ediyorum; "sevmesen de beni, özledim sesini.."
babamla 2 haftadır tek kelime etmedik birbirimize. Günaydın bile denmedi. Yüzlerimize bile bakmıyoruz. Bu süreçte şunu daha iyi anladım, zaten bugüne kadar manevi anlamda hiçbir zaman yanımda hissetmemişim. Çünkü şuan hayatımda bir eksiklik görmüyorum. Aksine daha da rahatladım denilebilir. Bilmiyorum, tek hatam doğmak sanırım. Neyse, bu bana biraz daha güç veren bi durum oldu işin açıkçası. Çünkü artık birilerinden sevgi, onay beklemeyi bıraktım bu sayede aslında. Bugüne kadar sürekli babamda sevgi ve onay görmek için yaptığım şeylerin hiçbir anlamının olmaması, sonra tanıdığım tüm kişilerdeki olsa da olur olmasa da napalım insanı olduğumu gördüm. Ve bu durum istisnasız bir şekilde kimi aklıma getirsem doğrulandı kendimce. insanlara bu hissi kendimin verdiğini biliyorum açıkçası, çünkü ne olursa olsun yanlarında olan, her dediğine eyvallah çeken insanı kaybetme korkusu yaşamıyorlar çünkü hep orada olacağımın garantisini verdim onlara bir şekilde. Şimdi devam ettirebilirsem eğer çok farklı bir bakış açısıyla yaşamaya çalışıyorum. Tamamen yalnız olduğumu, yani elbette arkadaşlarım dostlarım var, ama gerçek anlamda yalnız olduğumu kabullendim. Kendimden başka kimsenin olmadığını, kimseden de bir şey beklememek gerektiğini düşünüyorum. Bu dünyada en çok kendimi sevmediğim sürece tam anlamıyla mutlu olamayacağım. Şuana kadar mutlu olamadım çünkü. öyle işte.
Hayatında hiç sevgilisi olmayan bir bayanla muhabbetimiz oldu kısa süre önce tam ulan ne şanslıyım hatasız kusursuz sıfır km hatun buldum diye iç geçiriyordum ki. Kız bana asker arkadaşım gibi davranıyor amk. Şaşırıyordum hayatında nasıl birinin sevgilisi olmaz diye. Kız bana yiğido diyor amk buluşurken bi el ense çekmediği kaldı yemin ederim. Böyle kızlara 12 ay karşı cinsle nasıl muhabbet edilir eğitimi vermek lazım. Ve sonuç olarak yine gol değil..
Bayadır buraya aforizmalar yazıyorum sözlüğe yani bu başlığa değil. Bunların çoğunu telefonda not defterine yazdım düzenli bir şekilde. 22 sene böyle yaşayıp birden öbür tarafa geçmeyi beklemek hem absürt olur hem de kendimi yormuş olurum. Arada yine eski halime dönecek gibi olduğum geceler oluyor, biraz daha yoğun hissettiğim gecelerde dokunsalar ağlayacak moduna giriyorum. O yüzden telefon rehberimdeki herkesi "not defteri" ismiyle kaydettim. Zaten genelde çok arama yapan biri olmadığım için bir sıkıntı olmadı şuana kadar. En kötü wp den bakıyorum kim olduğuna. Bu sayede ne zaman hislerim yumuşasa, ne zaman affetmeye meyillensem, ismini okuyorum. Ordan notlarıma giriyorum notları okuyorum. gerçekten de işe yarıyor. insan beyninin eğitilebileceğine inanıyorum, durumum kötü ama umutsuz vaka da değilim. Ayrıca kendime söylediğim yalanlara çok kolay inanıp onları benimseyen bi yapım var. Herhangi bi olay hakkında kendime böyle olduğunu söylersem, o şekilde aklımda yer ediyor. Şimdilik iyi gidiyoruz bakalım. Gelişmeleri yazarım.