bugün

Az önce hayatımın kazığını yedim.
Çok sağlamdı sözlük, 1 sene boyunca yemişim hatta oh mis. Ama helal olsun şu insanlara, bu ülkede sağlam oyuncu potansiyeli var, kullanamıyoruz.
kız dediğin her önüne gelene yeşil ışık yakmaz.
bir şarkıyı 3 gün boyunca aralıksız dinlemiştim. şuan o şarkıdan nefret ediyorum.
artık bu başlığın hiç bitmeyeceğini düşünüyorum.
4 sene önce, kış günü iyi hatırlarım. içime bi bilim sevdası, açıklanamıyanı bulma sevdası oturmuş, anlatamam. tabi stephen w. hawking de işin içine girince, rastlantıyla belgeselini izleyince tamam dedim bu adamın kitaplarını bulup okumalıyım. para yok, internet siteleri kitap değil sanki mücevher satıyor, yerel kitapçılar desen sorunca mal mal bakıyor, neyse abi gine rastlantı sonucu kütüphanede keşfediyorum aradığım kitabı, her şeyin teorisi.
ama ödünç vermiyorlar, sadece burada okuyabilirsiniz diyorlar. önce kısa dalgalı bi sinir geçiyor vücudumdan sonra da bekle sen amk tebessümü. sonuç olarak 10 dk sonra kitap elimde eve gidiyorum. pişman mıyım çaldığıma? değilim.
bir şeyler dönüyor ama ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yok. kafam bulandı yine.
en büyük pişmanlığım, sevdiğim kadına onu aldattığımı itiraf etmemdir.
artık çok yoruldum. hayat yordu beni. 29 yıl nasıl geçti bilmiyorum ama geriye dönüp baktıkça hüzünlenmemek elde değil. var ya o şarkı nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım. aynen öle geçiyor. çabucak. o süre zarfında bi çok insanın ahını aldım. doğru. ama hiç birini isteyerek yapmadım.

belkide ondan hala mutlu değilim. karma mıdır ne sikimdir. olabilir.

hayatıma dolaylı yoldan dahil olan bazı orospu çocukları canımı çok sıkıyor.

neyse diyeceğim o değil diyeceğim şu: 29 yıl dile kolay. insan değişik bir psikoza giriyor. bide hala geleceğime dair hiç bişey yokken bu kadar karamsar olmamak elde değil.

hani söz verirsin ya kendine şu yaşa geldiğimde şunları yapmış olacağım diye. ama hayat sen planlar yaparken başına gelen şeylerden ibarettir. öle değil mi ? bu saçma, klasik ve sikindirik cümle ne kadar da basit açıklıyor herşeyi. bulduğunuz cümleyi sikim.

sen hayatın sana getirdiği sorumluluklardan kaçmak isterken daha çok yük biniyor omuzlarına.

buna bende sebep olmuş olabilirim. çünkü izin verdim sanırım. ama bu kadar acımasız olacağını tahmin etmedim hiç.

aslında bu yazdıklarıma itiraftan çok bir iç hesaplaşma da diyebiliriz.

her sabah aynaya bakıp kendime küfür etmekten yoruldum. başkalarının düşüncelerini önemsemekten yoruldum.

en önemlisi mutluluğu aramaktan... öle bişey var mı onu da bilmiyorum. artık yazamıyorum bile adını.

çok bişey istememiştim halbuki.

paradan bahsetmiyorum. daha derin anlatmak isteyip de kelimeleri birbirine uyduramadım. uymadılar amına koduklarım.

yine beceremedim işte.

bazen sadece bi yere gidip infilak etmek istiyorum avazım çıktığı kadar.

29 yılda yaşadığım ne varsa asla pişman olmadım. keşkelerim oldu elbet ama ondan öteye gidemedi her zamanki gibi.

sölediklerimi yapmak için hala 1 senem var ama değişen bişey olmayacağından adım gibi eminim.

yapacak bişey yok sanırım. hayat bizle taşşak geçerken onu ciddiye almam beklenemez.

konuyu çok dağıttım yine. ne demişler bırak dağınık kalsın...

saygılarımla elveda 29 yıl...
boşluk hissi...
iki üç gündür her şey yolunda gidiyor. hissediyorum yakın zamanda hepsi darmadağın olacak. hep öyle olmaz mı zaten?
ilk defa buraya böyle bir şey yazıyorum. ilkokuldaydım 4 veya 5. sınıftı sanırım. bir kız vardı sınıfta güzel mi güzel, akıllı mı akıllı. tam anlamıyla inanılmaz bir kızdı. bir de annesi vardı bir tane. kızını nasıl koruyor, nasıl titiz bir kadın. annemle atışmışlardı veli toplantısında sinir oluyor bize. her neyse bir gün biz okulun arka bahçesinde top oynarken sınıftan bir kız gelip "aslı seni seviyor" deyip gitti. sonra herkes "ooouvvvvv" falan ben sınıfa gittim o zamanlar da sessiz, sakin bir çocuğum. pek konuşmam yani. sırama gittim oturdum herkes bana bakıyordu utancımdan defterime saçma sapan şeyler karalayıp duruyordum. aslı da o güzel gözleriyle bana bakarken onu gördüğümde utancından telaşlanmıştı ve o anki tepkisine aşık olmuştum diyebilirim. pek konuşamadık ama bakışlarımız devam ediyordu okulun son aylarıydı bir veli toplantısı vardı ve herkesin velisi oradaydı. bende de alışkanlık vardır hep giderim böyle şeylere. sonra kızlardan biri aslı nın annesine durumu söylüyor ve kadın deliye dönüyor. bunlar benim annemle bir atışıyorlar artık ne olduysa kadın kızıma yaklaşmayacaksınız falan filan diyerek çıktı okuldan. annem de bana bağırdı tabi ben pek bir şey anlamadım ortadaki mal gibiydim. o günden sonra hiç birbirimize bakamadık kimse de hakkımızda bir şey söylememişti.

karne günü annemin işi olduğundan beni teyzemin oğlu götürmüştü okula karnemi almak için. tam karnemi aldım, çıkarken yanıma geldi aslı. o güzel gözleriyle bana baktı ve, "karnen nasıl?" dedi. ben de "iyi ya matematik zayıf geri kalan güzel yani iyi" dedim. o an heyecandan ölebilirdim belki de. ve gülümseyerek yanağımdan öpüp seni seviyorum aşkım demişti. aşkım ın ne olduğunu bile bilmezdim ben. sordum sonra öğrendim. taşındılar sonra çok üzülmüştüm. aradan yıllar geçti ve dün onu gördüm. aslında tanıyamamıştım ilk aşkımı bir arkadaşım gösterdi öyle çıkartabildim yüzünü. o güzel gözlerini halen saklıyordu. bana hala o günkü bakışlarla baktı. ve gerçekten hayatımda gördüğüm en güzel gözlü kız. gittim yanına utanıyordum ama konuştuk biraz. anlattı bir şeyler. sevgilisi falan da yokmuş keşke bir buluşma ayarlasak mı diye sorsaydım. çok pişmanım şuan telefonu da yok. onu her gördüğümde kaderimmiş gibi geliyor bana. hep benimle olacakmış gibi hissediyorum. belki bir gün olur ama ne zaman bilemem.
sozluk bu ara bi penpaldir gidiyo. internetten bulsugum britanyali, rus, macar, polonyali kizlara yaziyorum maksat ingilizce gelistirmekte haci bazen cok ileri gidiyorum yaa. bu gun kizin tekine bi yavsamisim varya heralde babasi gorse ta anasinin dininden, yeni zelanda dan turkiye ye gelir. hani tamam arada bi abazanlik tutarda bunu yabanci dilde yapmak baya uzuyo. neyse gene sevincliyim uyrugumu ermeni yapmistim millet soverse ermeniye sovecek *
Doğumgünüm ya lan bugün. Yaşımızı deşifre etmeyelim ama o bunalım yaşına doğru ilk adımı atmış oldum. çok şifreli oldu ama neyse işte. *
ilkler ve duygular:

hayatımda ilk defa çalışarak girdim doğumgünüme.

Artık girdiğim değil bitirdiğim yaşı söyleyeceğim.

Aileden uzak özel günlere alıştım ama bencilim ya doğumgününde başka oluyor.

Yine doğumgünümde melankoli yaptım, kutlama ve hediye istemiyorum tribi. Neyse yarın olsun da bi.

Umarım güzel bir sene geçiririm.

Not: Bu entry i de yazarlara doğumgünümü duyurmak için yazmadım. öyle olsa başlık açardım ya da ilgili başlığa entry girerdim. (idare edin doğumgünü tripleri işte)
Bir orospu çocuğuna 400 lira borç verdim, parayı önemseyen birisi olsam vermezdim. 2 ay geçmesine rağmen ödememişti. Sorun olmadığını söylemiştim.

niye orospu çocuğu diyorsun o halde diyeceksiniz değil mi?

15 gün öncede faturalı hattının borcundan dolayı kapandığını ve 170 liralık borcu ödersem ayın 10'unda vereceğini söyledi.

sonuç, bugün ayın 15'i ve bunuda ödemedi. Üstüne üstlük haber bile vermedi.

bir insan evladı bu kadar orospu çocuğu nasıl olabilir? Katil olanları neler yaşadıklarını bilmeden eleştirmemek lazımmış, yakın arkadaşımdan bunu anladım..
üstte biri para mevzulu birşeyler yazmış, aklıma geldi. çalışmıyorum, okuyorum, bu ay evin elektrik parasını çalışmayan kardeşim ve ben ödedik, 4 ay birikmiş, 350 liraydı. devletten karşılıksız burs alıyorum. 100 lira da babama verdim. babam parasız kaldığında bize hep kötü davranır, baskı yapar genelde. bilmiyorum. güzel giyinemiyorum, dikkat edemiyorum kendime. inancım sıfıra yakın, sürekli düşünüyorum ve düşünmeyi seven arkadaşlarımla buluşup dolunayi falan sorguluyorum. hayatımda kimse yok değil ama sanki yokmuş gibi davranıyorum.
Bi bira açıp güneşin altında başımı döndürüp denize atlamak istiyorum.
sözlük bak aşk hayatım çok garip. uzun süre sonra yine duygusal birşeyler hissediyorum. hazır değilim evet, görüşme tekliflerini reddediyorum evet, ama içim kıpır kıpır oluyo bazen.
bi de sözlük insanlar beni çok ciddiye alıyorlar, benim hakkımda neler düşünmüşler lan, çok garip. demek ki nasıl da olmadığım biri gibi davranıyorum.
zeka sorularinda berbatim.
küçükken arabanın arkasında yolculuk edip etrafı izlerken trafo direklerini gördüğümde çok korkardım, (bkz: optimus prime) gibi bi an canlanacakmış ve bizi ezecekmiş gibi düşünürdüm hep.

trafo direği : https://www.google.es/sea...252Fdirek.htm%3B500%3B375

optimus prime : https://www.google.es/sea...r-2009%252F%3B1134%3B1200
şu 20lik diş ağrısı beni iyice sinirli yaptı sözlük. herkesi dövmek istiyorum.
Dün gece ne kadar da üzüldüm. Arayıp bir "sevgilimmmm" bile diyememek nasıl koydu, nasıl acıttı canımı.

ihtiyacı olduğunda yanında olamayacaksam ne işe yarıyorum ben?
(bkz: cany13/#24471008)
nasıl gülüyorum ya * :D * spor salonuna yazıldım kilo verme amaçlı. baktım alt katta kum torbası var. oo dedim süfermiş ben arada burda takılırım falan derken her idmandan sonra bi yarım saatlik kum torbasıyla çalışmaya başladım. bir gün iki gün derken alt katta bi kum torbası olduğunu hatırladı salondakiler. ne kadar sporcu varsa hepsi geldi torbada benden sonra çalışmaya başladı. bi gidiyorum torbada çalışan çalışana falan. az önce de salondaki antrenör bandajlı bir fotoğraf paylaşmış instagramda, sokak dövüşlerini beğenmiş facede falan. ilginç. hoffff yine süferim sözlük herkes bana özeniyor * neyse. kendimizi bi bok sanmayı bırakıyorduk çünkü tıpı kazanamadık. hatırlayalım. sakinleşelim. sonuçta benden bi bok olmaz. hadi eyv.
- erkeğim, asılmayın !
- sözlükten şikayet eden ve sözlüğü eleştirip öneri getirmeyen tüm entryleri eksiliyorum. büyük de keyif alıyorum.
- galatasaray" ın tarık çamdal" ı transfer etmesini isterdim. inşallah fenerbahçe" ye kaptırmayız.
- yaz mevsimini ve temmuz ayını gereğinden uzun ve sıkıcı buluyorum.
- çoğu yazarın şamataya olan aşırı düşkünlüğünü sevmiyorum.
- eleştiri kabul etmeyen insanları sevmiyorum.
- ahkam kesip tepeden bakan insanları sevmiyorum.
- saadet ışıl aksoy" a bayılıyorum.
su okulda biraktigima uzuldugum cok az sey var.
en sevdigim hocam, kivircigim ve kumralim..
Onu çok seviyorum, hayatımın her evresinde yanımda olsun isitiyorum. Ama bazen beni o kadar zorluyor ki anlatamam. ilişkide kız olmak çok zor, hep boyun eğmen isteniyor çünkü. Asıl konu, kendi ideolojimden vazgeçirmek istiyor beni. Sırf önümüzdeki seçimlerde onun istediği cumhurbaşkanı adayına oy vermem için günlerce hır gür çıkardı. En sonunda kabul edeyim dedim, ben de ona şartlar sundum. Onda gördüğüm eksikleri tamamlayacak eğer istediği adaya oy verirsem. Anlamıyorum sözlük, neden bu kadar zor? Ben kimsenin siyasi görüşüne karışmazken, evleneceğim dediğim adamın bile, benim görüşlerim neden değiştirilmeye çalışılıyor? Acaba çok mu güçsüz bir insanım diye düşünmeden edemiyorum şu aralar.
eski sevgilim bana "bay libido" diye lakap takmıştı.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar