bir sürü kafa siken terim kullanan insanlardan hazzetmiyorum.

bir cümleyi herkese anlatabilecek yalın bir cümle kurmak varken bilgin bir piç gibi gözükmek için kasanlardan nefret ediyorum.
ankara o kadar soğuk ki.içimi alkolle ısıtıyorum. yürüyorum.caddeler geçiyorum. polisler kaldırım prensesi sanıyor beni. kimlik soruyor. bu saatte gezme iti var kopuğu var diyor bana.içimden geçen cümleler ağzıma varmıyor. ağzım leş gibi kokuyor. sakaryaya iniyorum. ateş yakmış kirli çocuklar. eldiven veriyorum birine ısınıyorum az. gül veriyor bana. alkol alıyorum, bir tek ben miyim üşüyen. yanımda oturanları ısıtan aşklar var. ellerimde tüm tutunamayanların kitabı. ellerimi ısıtıyorlar. sevgililerin ellerini ısıtacak aşkları var. şarkı mırıldanıyorum leş gibi alkol kokuyorum. gecenin bir saati girdiğim evime nazmiye abla misafir oluyor. rahatsız oluyoruz diyor. senin bu yalnızlığına, alkolüne, erkeklerine rahatsız oluyoruz. katılıyorum diyorum benim aşklarım yok. nazmiye abla hak veriyor. sen ankara kadar yalnızsın. gürültü yapma. peki diyorum. evim çok soğuk, evinizden biraz sıcaklık verseniz. olmaz diyor. ankara büyük şehir.
sözlük yazarlarının itirafları başlığını ben açsaydım 10 tane bile entry girilmezdi. valla lan..
bu gecede çok sıkılıyorum sözlük.
sınırlar olmasa güzel gezegen aslında dünya..
maybe sözlük. maybe. it may be.
6 basamaklı sayılara ulaşmış başlık. vay canına...bu kadar olabileceğini düşünmemiştim.
nihat zeybekçi yüzünden delirdim.
daha önce avrupaya gittim. çok kısa süre brezilya'ya da gittim ama tek derdim amerikan vatandaşı olmak. evet hayattaki amacım bu. bu ülke bana göre değil, olmuyor. 30 sene heba oldu. sonraki 30 sene olmasın. bir yolunu arıyorum. sonra gideceğim. bir kişilik daha yerim var *
bi ipne var her yazdığımı takip ediyor sanırım ben yazdıktan 20 saniye sonra eksiliyor. amacın lan koduğum. seovi de değil anlamadım gitti.
Bir süre öncesine kadar itiraflara günlük şöyle bi göz gezdirirdim tanıdığım yazar itiraf yazmış mı diye, şimdi patronoglu dışında başkası var mı diye bakıyorum *
kitap yazmak için nasıl bir çalışma olmalı? elimdeki çok önemli cevher olan taslağımı nasıl buna adapte edebilirim. nihayetinde bir hikayeyi bilmek var birde onu kitap olarak yazmak var.

kitap yazmak istiyorum evet. *
hayat, senin ananı avradını sülaleni sikeyim ki bu gencecik yaşımızda bizleri tarifsiz acıların içine attın, en sevdiklerimizi bizden aldın.
şu sıralar evimden uzak ve biraz da hasta olmam sebebi ile günün yaklaşık 20 saatini geçirdiğim yatakta aynı zamanda sözlükten de yaklaşık 15 saat ayrılmıyorum. ders kitaplarım yanıbaşımda çalışılmayı bekliyor fakat ben henüz bunu başaramadım. sıkılmadım mı? elbette sıkıldım. özellikle sözlüğün mütemadiyen bitmek bilmez kavga ve anlamsız muhabbetlerinden.*
itiraf ediyorum eşcinselim, neden itiraf ediyorsam orasıda ayrı bir giz.
iyice mala bağladım gidiyorum sonum hayrola.
şu sıralar kimseye aşık değilim, kimse de bana aşık değil, ya da bana öyle geliyor.
Ömür boyu senin kalabilirim. bir kızımız olabilir. kızın olsun isterdin sen. neyin istersen o olurum. seni hep özlerim. beni bir ömür sevebilir misin? her zora katlanıp yanında kalabilirim. hasta olduğunda başucunda beklerim. sevincini üzüntünü paylaşabilirim. seninle ağlayabilirim. birlikte güleriz, hatta çok güleriz. en çok benim yanımda gülersin. bazen küçük komik bir çocuk oluyorum bilirsin. bazen küçük şımarık bir kız.yanında şımarmayı seviyorum. sonra kadının olurum en yalın, en savunmasız halimle. öpmeye doyamam seni, dokunmaya koklamaya doyamam. birlikte filmler izleriz. belki korku filmleri... korktuğumda sen sarılırsın bana. sen sarılınca geçer. sen bana sarılınca hiçbir şeyden korkmam ben. hiçbir şey üzemez beni sen yanımdayken. bir ömür sevebilirim seni. seninle yaşlanabilirim. sahi, senin yanında yaşlanmam ki ben. günden güne gençleşirim, güzelleşirim. senin yanında her şey güzelleşir. senin olduğum her yer cennet olur. sen de yaşlanmazsın hiç. çünkü biz birlikteyken zamanın hükmü kalmaz, mekanın hükmü kalmaz. biz sarılınca durur zaman. her şey ve herkes susar. sanki dünyada yalnızca ikimiz varmışız gibi... yani diyorum ki cennetim sensin.bunca sevmekle girilmez mi cennete?

(Kübra Öztürk)
itiraf ediyorum ; Psikolojimi sıyırdım . net !
sanırım bir gün taksimde öleceğim.
bir intikam itirafıdır.

sakız çiğnediğim için sürekli aşağılanıyordum sözlük.

bir gün sakızımı çıkarıp, firmanın pazarlama sorumlusunun aracının içine, tam oturduğu koltuğa bıraktım.
o gün iş yerine gelen büyük patron, bizim pazarlamacıdan aracının anahtarını istedi.
içimden eyvah dedim ama iş işten geçmişti.
akşam üzeri patron geldiğinde acı gerçek ile yüzleştik. pantolonunun arka kısmı boydan boya sakız olmuştu. haliyle sıcacık götüyle sakızı cıvıtınca heryerine dağılmış.

patron pazarlamacıyı iyi azarladı.
haliyle benim de içim rahatladı.
instagramda sehinsah'in bi fotosun denk geldim ayni zamanda tweetlemis. " dunyalar guzeli esim dunyalar guzeli bi kahvalti hazirlamis" . ilk merak ettigim lan bunun kiz arkadasi vardi evlendiler mi yoksa seyho romantik mi takiliyo kiz arkadasina esim derken sosyal aglarda? oldu. sonra sana ne lan dedim. bi diger merakimda ulan benim kocamda hazirladigim kahvaltilari begenip boyle capsler mi acaba oldu * sonra kendi kendime guldum. capsleyip napcan lan begen karnini doyurabileyim eline saglik sevgilim de yeter. sonra oturur karsilikli cay sigara keyfi yapariz.al sana aile saadeti iste *

son olarak seyho allah belani vermesin emi, totos *
Beni hiç sevmemiş olabilirsin belkide gururumdan söyleyemiyorum yaptıklarından ama seni tamamen kaybetmekten korkuyorum ve seviyorum.
itirafım var sözlük.

geçenlerde ankara ya gitmiştim bir ziyaret için, tekrar geri dönmek için aştiye geldim ve otobüs saatini beklemeye koyuldum, yan bankta oturan kıvırcık saçlı minyon esmer bir hatun oturuyordu, kulağında kulaklık elinde telefon dünya umurunda değildi sanki; baktım hatuna tatlı bişeydi gözüm kaldı kızda.

aradan 15-20 dk geçer geçmez hatunun yanına yaşlı bir kadın geldi, el işaretleriyle ileriye kaymasını söyle halbuki kızın benden tarafı komple boştu oraya oturabilirdi, kız bozuntuya vermeden dediğini yaptı ve yanaştı benden tarafa doğru aramızda bir metre var yok hemen yan banktaydı, bende de kulaklık falan var ama bütün dikkatim hatunda, baya ilgimi çekmişti.

bir süre sonra yaşlı kadın tuhaf hareketler yapmaya başladı, elinde birşey varmış gibi sallıyor sağa sola atıyor gibi el kol hareketleri yapıyor, kız da tedirgin olmaya başlamıştı kulaklığı falan çıkardı göz ucuyla yaşlı kadını izliyordu.

kadın hareketlerini dahada artırdı artık ben bile rahatsız olmaya başlamıştım; eğildim yavaşca hatuna istersen bu tarafa gel (oturduğum bank) dedim biraz kaydım yer verdim, yavaşça geldi teşekkür etti, kafamla işaret ettim ''ne demek'' diye. yine sessiz sessiz oturmaya başladım,
(muhabbete de girmedim kız yer verdi geldik hemen asılmaya başladı diye düşünmesin diye hiç istifimi bozmadım aynı moddayım)

yine arada çaktırmadan bakıyorum çok tatlı görünüyordu hatun.

aradan yaklaşık yarım saat falan geçti, yaşlı kadın tek başına oturduğu banka çantasında ne var ne yok doldurmuş hatta ekmek falan da çıkarmış hem yiyor hem hareketlerine devam ediyor, bir kaç kez kıza birşey atıyormuş gibi yapıp kız ürkmeye başlamıştı, çok tedirgin olmuştu, yaşlı ve dengesiz olduğu için birşey de diyemiyordu, yine bende rahatsız olmaya başlamıştım, kıza döndüm tekrar :'' istersen karşı banka geç rahatsız olduysan(hemen sol tarafımdaki bank). kız dedi ''bilmiyorum ki''. karşıda bir adam vardı dedim; beyefendi ileriye kayar mısınız hanımefendi gelecek. adam kaydı ileriye kız o tarafa geçti. biraz daha rahatlamaya başlamıştı. ama sanki üşüyor gibiydi, ankara yı bilenler bilir akşamları çok soğuk olur.

titremeye başladığı belliydi mont vardı ama üzerindeki inceydi üsüyordu, etraftaki banklar hep doldu bizden başka
8-10 kişi daha vardı bu yüzden rahat da değildim kızla ilgilenmek için.

bir an cesaretimi topladım, yanımda bulunan çantada bir deri mont daha vardı her ihtimale karşı üşürsem giyerim diye getirmiştim, çıkardım uzattım hatuna, al bunu giy dedim. yok hayır sagolun dedi, yok dedim lütfen giy otobüs saattin gelince verirsin dedim, herkes dönüp bana bakıyordu içlerinden ne geçiyordu bilemem ama ben bozuntuya vermedim yaslandım banka attım bacak bacak üstüne telefonla uğraştım. o sıra kız çantasında bir fıs fıs çıkardı ağzına sıkıyordu sanırım astım hastasıydı, biraz daha ilgilenme hissim vardı ama etraf insan doluydu birazda çekindim, ben bunları düşünürken kız montu çıkardı kalktı bana verdi, ''çok teşekkür ederim iyi yolculuklar dedi'' bende rica ederim diyebildim ve kalktığına üzüldüm.

biraz zaman geçtikten sonra oturmaktan sıkıldım aldım çantamı peronlara doğru yürüdüm, sola döndüm baktım o kız, ayağının yanına çantalarını koymuş otobüsünü bekliyordu aramızda 10 metre var yok yine üşüdüğü belliydi titriyordu, o sıra biraz daha ileride çaycıyı gördüm (ankara da aştide gezici çaycılar vardır) hızla gittim iki çay aldım ikişer şeker attım, çayları alırken kafamı kaldırıp baktığımda kızla gözgöze geldik (sanırım gittiğimi düşündü) aldım çayları yavaşça gittim yanına'' al dedim için ısınsın'' yok teşekkür ederim dedi. ''al lütfen üşüyorsun'' dedim aldı ve teşekkür etti içmeye başladı, (ben yine kız asıldığımı düşünmesin diye muhabbeti ilerletmedim kızda konuşmadı) biraz içti, çayı kenara bıraktı, muavine bileti gösterip birşeyler sordu, arar topar çantalarını alıp çok teşekkür ederim deyip benim otobüs bir alt kattan kalkıyormuş dedi iyi yolculuklar dedi gitti.

bir an düşündüm acaba gitsemiydim peşinden gitmesemiydim diye düşünürken gözden kayboldu.

sonra dedim ki hayatta bazen kararları hızlı alıp uygulamak lazım.

aşti de otogardaki çay içtiğimiz hatun, çok tatlıydın, devamını getiremediğim için üzüldüm.
biraz da rap dinleyin, bu rocki birakin.