bugün

bütün gün güzel geçerken bir şey oluyor,nedensiz bir his,bütün hevesi,isteği alıp götürüyor ya sözlük işte ben ondan nefret ediyorum.o his çok sıklaştı son zamanlarda işte o on dakika kadar süren keyifsizlik hali.artık çok daha uzun sürüyor.bıkmış olmak mı? bilmiyorum.uzun zamandır işler kötü giderken kendimi düşündürmeye zorladığım düşünce bana iyi geliyordu.bu düşünce şu şekilde dizginliyordu zihnimi. ''bu zamana kadar peşinden koştuğun şeyler boşa çaba ve zaman israfı değil miydi? artık rahat tutmalısın kafanı.anlamalısın artık,dünyanın işleyişinde senin müdahale etmem söz konusu değil.bizim olaya dahil oluşumuz,neyi yapıp neyi yapmayacağımız altı çizili,büyük puntolarla zihinlere işlenmiş kurallarla belli.sistem hepimizin birer 'kahraman' olduğumuzu düşünmemizi sağlıyor.mücadele etmek ise yine sadece kendimizi kahraman sandığımız için yaptığımız bir olay olmaktan öteye geçemiyor.kahraman olduğumuzu düşündürüyor bir kez daha. karşılığında ise sahte ve ulaşabildiğimiz hedefleri kabul etmemizi istiyor.zaaflarımıza o kadar aç ki duygularımızı da istiyor.düşünmemize fırsat kalmadan bu zararda olan antlaşmayı kabul etmek zorunda kalıyoruz.masadan kalkamıyoruz.bu sebepten dolayı rahat tut kafanı.imzala artık! anla,düşünmek çözmeyecek.''bu düşüncenin zihnimi bulandırıyor olması hoşuma gidiyordu.ama artık sıkıldım.uyanmak için neye ihtiyacım var? benim olması için her şeyi yaptığım 'başarı' yine bana geri gelecek mi? sanmıyorum.çabalamak istiyorum ama olmuyor.ayağa kalkmak istiyorum ama beynimdeki 'denemekten ne zaman sıkılacaksın?' düşüncesi yüzünden göğsümden bastırılıyorum.geri yapışıyorum.sözlüğe giriyorum.durmadan okuyorum.okuyorum.uyuyorum.uyanamıyorum.
sahi,'uyanmak için neye ihtiyacım var?'
Sakız çiğnerken sürekli aklıma mesut Özil'in sakızla yaptığı hareket geliyor. Çok tiksinç biliyorum ama sonra bunu deniyorum ya beceremiyorum zaten. Bide üzülüyorum üstüne.
Arkadaş canlısı değilim.
bugün çok salak bir gündü sözlük. zaten öğlen uyandım, sonra odanın perdelerini açmadım ki annem olsaydı bunalıma mı girdin aç şu perdeleri diye söylene söylene gün ışığını gözüme sokardı. bütün gün bilgisayar başında vakit geçirdim, annem olsa ben sizi bilgisayarla doğurmadım ki der haşlardı. hazır kahve eşliğinde kahveli çikolata yedim, biraz dozu aştım ama, annem olsa belki nescafe içerdi ama hadi türk kahvesi yap da diyebilirdi ve çikolatayı aşırı yiyemezdim bu kadar. ders çalışmadım, aylaklık yaptım, annem olsaydı otur dersini çalış ondan sonra ne yaparsan yap derdi. akşam yemeğini sadece midemi doldurmak için yedim, evde olsam annem aldığım keyiften ağzımın gözümün yamulmasına sevimli sevimli bakışlar atardı. şimdi bir kaç gün sonra burada kar var diye ararlar, ama ben burada dışarı bile çıkmadan yağmuru izlerim. hayatımı çeksem en kısa 'kısa ve sıkıcı' film olur.
schindler in listesi film müziğini sabah açım repeat e bastım hala dinliyorum.
cesur kisvesi altında korkağım sözlük. düşünmek beni delirtiyor. lakin deli lanse edilecem diye düşünmekten bile korkuyorum.
Yazacak bir sey mi yok? Ben mi cok gerizekaliyim? Yazamiyorum.
Kitapcida calisiyorum. Calisan indirimi ile 21 liraya aldigim kitaplari size ben cok ucuza getiririm diyerek 25 liraya en yakin aile dostumuza sattim. Pisman degilim ogrenciyim.
hayatımda aldığım bir silgiyi ilk defa bitirebilirim. birşeyler değişmiş olmalı.
hiç özgürce aldığım bir kararım olmadı.
hakkımı helal etmiyorum!!
kitapçıda çalışıyorum. Çalışan indirimi ile 15 liraya aldığım kitapları çok ucuza veririm diye diğer çalışan arkadaşıma 21 liraya sattım. Pişman değilim, öğrenciyim. (bkz: jelibonlu menemen).
acayip duygular içindeyim. keşke içinde bulunduğum durumu daha iyi analiz edebilsem ya da hiç olmasa böyle şeyler.
Itiraf ediyorum, mobildeyken sözlüğün sayfası yüklendiğinde mesajların üstündeki kırmızı kutucuk beni mutlu ediyormuş. Yeni farkettim.
geçen odtü minibüsünde yanımda oturan kız telefondan sporx'e bakıyordu hatta yanlış görmediysem yabancı ligleri geziyordu. futbolla ilgilenen kızlar bir bana mı itici geliyor acaba. kızsın abi sen naz yap ay de ıy de karıncadan kork ama futbolla ilgilenme ya.
hep aynı hatayı yapıyorum ben düzelmem kolay kolay.
şuan tam üstümüzdeki komşu ankaralı namık ve en az onun kadar dandik sanatçılar dinliyor arkadaşlar.

Evet evet hemde bu saatte.

Edit : sende mi burada takılıyorsun yaa? (kesildi)
içine ettim. Bilerek hem de. içine etmesem de edilmiş vaziyetteydi zaten.
Sözlük, yeğenim oldu.
Kerem ismi, o kadar güzel ki... Mavi gözlü o da, bembeyaz biraz Tombul bir bebek. Tombul olması dışında bana bile benziyor, bu bile mutlu ediyor.
Çok farklı bir hismiş, bunu şimdi anladım.
iyi ki gelmiş bu dünyaya, iyi ki doğmuş.
hayatı boyunca mutlu ve huzurlu olur umarım.

Bana teyze diyecek ilk kişi. Çok farklı değil mi?
Sevgilimi çok seviyorum ve en çok onu istiyorum..
ilk itirafı kaptığım için çocuklar gibi şenim.

itiraf kısmına gelince: ishal oldum galiba. cıvık cıvık çıkıyor büyük abdestim.
Elimde sürekli bir paket orjinal parlıament vardır. Ama hep diğer cebimden çıkardığım 2 liralık gauloısesten içiyorum. Hatta yazılışını bilmiyodum çıkardım baktım lan.
şu saat 00.00 da entry girip oy bekleyenleri öldüresim geliyo lan. kendiniz için yazın amk. bu kadar mı oy sevdanız var. varsa özel mesaj atın harbiden vereceğim. hayır bir de acıtasyoncu güruh var onlarında ta.
yaşasın yarın kütüphanede, bütün kaynaklar elimin altında, ders çalışacağım.. diye sevinen çok az manyaktan biri benim.
yoruluyorum bazen, çok yoruluyorum. gelenden, gidenden ya da kalandan; hepsinden ayrı ayrı yoruluyorum. tek başıma dağın başı fikrim cereyan ediyor. gözümün önüne getirmiyorum ve vazgeçiyorum derhal, bir yerden emir almışçasına. gözümün önünde uzun süre tutarsam giderim çünkü, biliyorum. gitmek için geçerli olan gerekçelerim ile kalmak için önümde duran şeyleri dört işleme sokuyorum. topluyorum, çıkarıyorum. birbirlerine bölüyorum,olmadı çarpıyorum. denklemim, iki bilinmeyenli olma durumuna gelince yine duruyorum. tek bilinmeyenin kendim olduğu durumları seviyorum çünkü. ikinci bilinmeyenleri yanıma yakıştıramıyorum. bu sebeptendir belki de "bir" olamıyorum. ayrık otlarım var yürüdüğüm her yolda. tüm ayrık otlarımı ayıklamak istiyorum. 2013'ün aralığına geldik, ot kalmamalıydı bu yılın son ayına,son oyuna. bu yıl da benim yılım olamadı. mutluyum ama olmadı. bu kez "ama'dan önce söylenen her şey yanlıştır" kuralı geçerli değil ayrıca. umut 2014'e mi şimdi? ya da doğum günümde yeni kararlar alırım ben belki. sahi, gitmesi gerekenler kendilerine yakışır şekilde gitseler, gelmesi gerekenler adlarına yaraşır şekilde gelseler ya...