bugün

Nefret ettiğim tüm şarkıları ezbere biliyorum.
Bu gün bir arkadaşımla konuştum telefonla, uzun süre konuşmadığım yakın bir arkadaşım, Neredeyse bir 5 aydır konuşmamışız, laf lafı açtı felan, sonra bu arkadasım bana çok önemli bir şey söyledi senin bir kıza takıntın varmış, biraz duraksadım, olum saçmalama ya ne takıntısı bi ara aşıktım, aşk acısı cektim bir süre simdi geçti diye savuşturdum. Sonra telefonu kapatınca farkına vardım çevremdeki insanların bana söylemekten çekindikleri, benimde farkına varamadığım gerçek buydu sanırım. Takıntı, aşktan daha farklı bir duygu, Kız senden sonra 3 erkekle beraber olmuştur, senin bir aksam kafa eser kıza mesaj atarsın, olmadı sevgilisine mesaj atarsın, durup dururken kavga çıkarmaya yer ararsın felan, bunların ismi takıntıymış demek. bugun öğrendim.
hakikaten yaşlandım mı yoksa özellikle bugün açılan başlık ve girilen seviyesiz entrylerden mi nedir, ne işim var olum burada siktir olup gideyim diyorum artık. fakat tıpkı olumsuz bir durumda bir vatanın terk edilemeyeceği hesabı gidemiyorum ki, nasıl kaçarım ya, bu sözlük de vatanımız sayılır bizim. burada kalacağım ve yazabildiğim sürece her zaman en doğruları yazmaya çalışacağım. sadece bilin istedim.
bugün babamla telefonda 10 dakika kadar konuştum.

sanırım 6 aylık kotamızı bir kerede yedik. yaza tekrar konuşmak dileğiyle pederim.
huzurlu yaşamayı özledim. Hayatın her evresinde sınav, stres, kaygı, yarış, sıra, zaman, başarı, kazanç vs uğraşı var. Halbuki dünyaya bunlar için gelmedim. Her defasında şu sınavı da geceyim de.. Şu işi de halledeyim de düze çıkarım umuduyla uğraştım uğraşıyorum. Ne geçti elime?
Para? Statü? Başarı? Saygınlık? Neye yarar ki.. Huzur olmadıktan sonra dikmişim dünya malını. Ne değeri var?
Üç kuruşa üç kuruşluk çalışıp, hiçbir şeye üç kuruştan fazla değer vermeyip huzur içinde bir gün bile yaşamak. Canlının doğası bundan ibaret. Ne olacak atomu parçalasam mutlu yaşayıp ölemedikten sonra.
bugün yine tuvaletin kapısını kapatmadan sıçtım. çok yalnızım.
onu beğenmiyorum,
bu okumamış diyorum,
bu uzakta diyorum,
bu da olmaz diyorum, ali ağaoğlu gibi davranıyorum,
sonra ne istediğimi anlıyorum,
bakıp bakıp doyamayacağım bir surat istiyorum,
hani babaneye ya da dedeye hasret kalırsın da,
bayram da seyranda görünce, uzun uzun bakıp suratında şapşal
bir gülümseme ile onlarla vakit geçirirsin ya,
varlıkları seni mutlu eder ya,
varlığı mutlu eden bir insan olacak mı diye düşünüyorum,
birine ihtiyaç duymuyorum ama,
o kadar çok çift görüyorum ki,
neden birlikteler diye düşünüyorum,
neden birinin omzunda mutlu olduklarını düşünüyorum,
neden sarılarak uyumak istediklerini düşünüyorum,
sevişmelerinin ne kadar tatmin edici olduğunu düşünüyorum,
yalansız sevebiliyorlar mı diye düşünüyorum,
sabah uyanınca o suratı görmekten mutlu olabilir mi insan diye de
düşünüyorum,
uyumadan belini sarıp, boynundan kokusunu içine çekip uyuyamayan insan
var mıdır diye de düşünüyorum,
teninin kokusuna hasret kalıyor mu insan diye de düşünüyorum,

baktıkça huzur bulan bir surat yaratmış mıdır acaba tanrı diyorum,
ilişkiler üzerine çok kafa yoruyorum be sözlük.
şu an zeytin ekmegi kutsuyorum..
Tam bir malım.
sabah ezanı zamanına kurduğum alarmın çalmasıyla yatağımdan kalkıp, alarmı durduruyorum ve namazı kılmadan yatağa yatıyorum.
telefona indirdigim 'kim milyoner olmak ister' yarismasi ile tam bir mal oldugumu anladim. gerizekalinin onde gideniyim. insan ilk soruda elenir mi? ilk soruyu gecsem ikincide eleniyorum. jokerleri mokerleri kullana kullana 6'ya kadar geliyorum. ama sunu anladim ki ben bosuna okumusum bugune kadar. insan mal olmayagorsun.
bir kadına nasıl yaklaşılır bilmiyorum. hayır mal falan değilim bilmemekten kasıt ayarı bir türlü tutturamamam. komiklikler şakalar çok güzel ee sonra bir bakmışım kız bana kanki diyor lan siktir git. ne ara friendzone oldum neyi yanlış yaptım anlamıyorum ki. ben bu işi beceremiyorum biraz taktik verin bana sözlük.
Antidepresan bağımlısıyım.
bursadaydım ben bir süredir. iş güç işte, yaşam kavgası. ama ayrılık vakti geldi artık. gitmem lazım bursadan!

gidemiyorum ama. sadece bedenim otobüse biniyor. ruhum ve kalbim bursada kaldı. keşke görmeseydim onu, hiç tanışmasaydım demeyeceğim. çok muhteşemdi onu tanımak. benimle aynı düşünen insanların varlığından uzun bir süre sonra bir kere daha haberdar olmak.

ve tüm bursayı kıskanıyorum şimdi. bir şehri kıskanıyorum. ne yapayım, içinde o var! ha bir de, ben gitmeleri hiç sevmem1
pişmanlık hissi uyandıran itiraflardır;

lise stajı yapmak için bir şirkete başvuru yaptım ve kabul edildim. ben stajımı pazartesi, salı ve çarşamba günleri yapıyorum, sevdiğim kız ise çarşamba, perşembe, cuma. her hafta başında staja gitmekten hoşlanır mı insan, sabahın altısında kalkmaktan. ben hoşlanıyorum çünkü çarşamba günü sevdiğim kızı göreceğim. pazartesi ve salı günleri umutla çarşamba günlerinin gelmesini bekliyorum ve sonunda çarşamba günü geliyor. ben saat 07:30 da şirkette oluyorum ama kız 08:00 gibi geliyor sebebini sorduğumda " babam işe giderken beni de bırakıyor " diyor. güler yüzlü ve saygılı bir kız. bana bakışlarını yakalıyorum ve hemen bakışlarını kaçırıyor, utangaç sevdiğim. kızı her gördüğümde kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor, ellerim terliyor, dudaklarımdaki kelimeleri dışarıya çıkartamıyorum. aradan 3 ay geçtikten sonra bir gün kafayı çekip facebook dan kıza çıkma teklifi ediliyor. ve kızın yanıtı şu;

- cenabet lütfen saçmalama ben seni hiç öyle düşünmedim, düşünmem de duygularına karşılık veremem kusura bakma.

o gün içilen içkiler iki misli içiliyor, dört gün boyunca sarhoş geziliyor. bir pazar akşamı yine sarhoş iken kıza mesaj atılıyor;

- feyza, ben aslında sana karşı böyle hisler beslemiyordum sadece bir arkadaş ile iddiaya girmiştim sana çıkma teklifi edemeyeceğimi iddia etti bende ettim bütün olay bu.

ayıldıktan sonra kıp kırmızı olmuştum kendimi iyice rezil etmiştim. kız beni facebook ta arkadaşlarının arasından çıkarmıştı, hiç bir şey demeden. yaklaşık 7 ay boyunca kız ile göz göze gelmekten kaçmıştım, hiç bir açıklama yapmamış, düşünmeden hareket etmemin kurbanı olmuştum. ama kızı hiç unutamadım. her gördüğümde yine içimde aynı duygular beliriyordu. staj bittikten sonra ise bir daha hiç görmedim. aradan 4 sene geçti ancak ben o kızı unutamadım ve hiç sevgilim olmadı. acınacak halimi düşünüp elimdeki viski şişesini kafaya dikiyorum, sanki bütün suçlu o değilmiş gibi.
hâlâ bana yardım etmek isteyen bir cesuryürek yok sanırım.
Zamanında önüme kim çıktıysa oynayıp umursamadan bırakmıştım.Şimdi aldığım ahlar geri döndü.Evet kesinlikle tutturdunuz.Yapcak bişe yok.
biraz zaman geçmişti, sekiz yıl önce gördüğüm ve beğeniyle hayran kaldığım bir bayan vardı. derlerya taş gibi hatun, evet bu tanımlama onun için yapılmış olsa gerek diye düşünmüştüm. aynı işyerinde çalışırdık o beni görmezdi bile, pek bi sohbetimizde yoktu, arada bi denk geldiğimiz zaman uzaktan selamlaşırdık o kadarcık. sadece içten içe severdim kendisini. o zamanlar herşeyiyle harikaydı, güzeldi işte. sonra iş yerim değişti görmez oldum onu ta ki 2013 mart ayına kadar. yıllar sonra gördüğümde, kendimce ilginç geldi ama beni tanıdı. eski zamana göre çokta yakındı konuşmlarında, ayak üstü birkaç dakika samimice konuştuk. o konuşuyordu, ben ise onu dinlerken 2005 yılındaki güzelliğini düşünürdum. malesef seneler önceki o güzeller güzeli, acımasız dediğim zaman dişlisi denilen süreç içinde yok olmuş gitmişti. nerdeydi o güzelliği? artık kendisi evli ve iki çocuk annesiydi. işinde gücündeydi bana şehirde yaşamak istediğinden bahsediyordu, ben ise hala inanamıyordum nasıl bu kadar değişebilir, o masumluk, o tatlılık nasıl yok olabilir. olmştu işte, keşke seni görmeseydim de yıllar önceki gibi güzelliğinle hayellerimde kalsaydın...
çok pişman olacağım bir şey yaptım az önce.
deliler gibi aşık olduğum eski sevgilimin nişanlandığını duydum. o kız başkasını nasıl sevebilir sözlük. yıllar sonra msj attığında ciddi bir ilişkim var mutluyum dediğim için çok pişmanım. o ilişkimin bitme noktasına geldiği günlerde bu haberi almayacaktım.
ergenliğimde odamın kapısını kitleyip malum filmlerden bir tanesini izliyordum. akşam vakti ses dışarı Çıkmasın diye kulaklık kullanıyordum ve yine kulaklığa güvenerek sesi aÇmıştım. öyle konsantre olmuşumki o seslerin kulaklıktan gelmediğini farkettiğimde iş işten geÇmişti. kulaklığın ucunu cihaza takmayı unutmuşum. 1 hafta utancımdan kuzenlerde kaldım.
bir daha spor olsun diye halı saha maçı yaparsam siksinler beni.
yok zaten öyle bir hamladım ki, yürüyüşüm değişti. görenler "yemiş gibi yürüyon lan" diye dalga geçiyor. gerçekten biri tarafından bafilensem bu kadar zoruma gitmezdi ayol, alsdjalskjdasdkj.
o bendim... sana küçük notlar bırakan. doğum günlerinde sana hediye yollayan.
canım yandığında daha bir kararlı oluyorum,daha acımasız,daha çalışkan ve bir o kadar da suratsız.
onun sesini unuttum sözlük.. bazen gece olduğunda sesini hatırlamaya çalışıyorum ama ne mümkün... yüzü hala benimle ama sesi terketmiş beni..