bugün

olay: aksam uzeri yesilkoyde maranta diye sikko mekana oturulmaya gidilmistir. herkes birsey soylerken bir de nescafe soylenmistir. dakikalar sonra gelen nescafenin bir yudum alindiktan sonra soguk oldugu anlasilmis ve garsona durum bildirilmistir. geregini yapacagini soyleyen garson nescafeyi isitip geri getirmistir! *

simdi terbiyesizlesiyorum, ulan be amina koydugumun mallari sizin mekan isletme anlayisinizi sikeyim e mi? boyle bir anlayis olur mu? 10 yilda istanbulda, bursada bir cok cafeye gittim boyle bir sacmaliga ilk kez sahit oldum.

merak etmeyin kahveyi tabikide icmedim. al geri gotur dedim garsona. o kadar da gurursuz degiliz dimi? hic bisey yoksada surda koskoca uludagsozluk yazariyiz yani. *

tanim: 3 kurusluk nescafeyi soguk getiren garsonun esi benzeri gorulmemis bicimde olayi cozmesi. *
starbucks'ı eleştirenlere kapak olması gereken olayın başkahramanı olan garsondur...

yok zengin yeriymiş, gösteriş mekanıymış vs geçiniz bu saçmalıkları..hiç alakası yok..tam tersi ekonomik sınıf gözetmeden herkesin rahatça takılabildiği biryer..bizim millet öyle bir anlatıyorki gören de reina'dan, papermoon'dan falan bahsediyorlar sanır..

en azından starbucks'da kahveye benzeyen neyüdüğü belirsiz içecekler yerine gerçek bir kahve içme şansınız var..kahvenizin çeşidini, içindeki süt-şeker-tatlandırıcı miktarını belirleme opsiyonunuz var..hatta kalori değerini bile seçebiliyorsunuz..üstelik papağan suluğu kadar bardaklarda kahve gelmiyor..yarım litre kahve içiyorsunuz aynı ücreti ödeyerek..ve hiç de abartıldığı gibi pahalı fiyatlara yapmıyorsunuz bunları..

üstelik ev ortamı gibi sıcak bir ortam var..

başınızda da tuhaf tuhaf garsonlar sizi ve yanınızdaki kişi yada kişileri kesmiyorlar..anlamsız muhabbetler yapmaya kalkmıyorlar..

akbaba gibi başınıza tüneyip psikolojik olarak ''ya sipariş ver, yada siktir ol git'' mesajı vermiyorlar..

yada hesap öderken bahşiş vermeyince suratınıza bile bakmamazlık etmiyorlar..
odundur. garsonluk onun neyinedir. bir de bunların farklı bir versiyonuna rastladım. salep istedim. tarçınsız olsun lütfen dedim. biliyorum başıma gelcekleri ama. tarçınlı geldi. dedimki bunu değiştirir misin. eleman gayet güzel bi şekilde "tabi efendim kusura bakmayın benim hatam" dedi. vay be dedim içimden iyi yapıyor işini. 5 dk geçti, 10 dk geçti salep yok. masadaki arkadaşlara da diyorumki yenisi geliyor heralde belli yani kaç dk oldu. eleman getirdi salebi. tarçınlar üzerinden alınmış. yer yer kenarlara bulaşmış. kaşığını bile değiştirmemiş pezevenk. sonra bidaha çağırdım değiştirttim filan tabi. ama yani insan olur da bukadar öküz olmaz beya.
Musteriye atlamayi kafasina koymus muessese calisani.
Müşteri memnuniyeti ve servis kalitesinden nasibini alamamış mekanın bahtsız bedevisidir. (bkz: servis elemanının getirdiği çayın buz gibi olması)
hiç garsonluk yapmadığınızdan bilmezsiniz tabi. garson bir işletme içinde her şeyi elinde tutan kişi değil. kendi kendisine karar verebilen bir kişi değil. o sadece kendisine söyleneni yapıyor. yoksa kahvenizi yenilese onun açısından ne değişecek, cebinden mi çıkıyor sanki parası? hatta yeni bir kahve yapmak daha basit bir işlem.

üç kuruşun hesabını yapan işletme sahipleri oldukça daha çok garson müşteri karşısında ezdirilecektir, en azından emekçiye saygı gösterin.
pratik zeka sahibi garsondur. ne o öyle birazcık soğudu diye kahve dökmeler. patronunu düşünen can garsondur o. *
minimum %500 kâr ile satilan nescafenin en ufak bir olumsuzlukta degistirilmesine izin vermeyen salak isletmecinin sucsuz garsonudur.