bugün

sözlüğe yanlışlıkla yazar olmaktır.
(bkz: yanlış prize takılmış fiş)
(bkz: çaylaklara kurs vermek)
sözlük formatını bilmeden yazar olmak tabi ki iyi bir şey değil. itiraf olarak ben de okumadım yaşadıkça özel mesajlarla ''hey şunu şöyle yapmalısın'' , '' yanlış olmuş'' gibi gelen uyarılarla düzelttim kendimi. baktım olmayacak okudum. herkes hata yapabilir, düzeltir ama kısa sürede olması için en azından göz gezdirmek gerekir. sözlükte en uyuz olunan davranışlardan biri aramaya inanmayan, sürekli benzeri başlık açan yazarlardır. itici yazarlardır. adamı hasta ederler. bunun için sözlük formatını bile okumaya gerek yok.
"sözlük formatı ne?" ,"mod ne?","kim sildi lan entrymi?" "kız msn i var mı burda?", "ayar kim?", "kimi uçuruyon? kuş mu uçuruyon lan?" gibi söylemlere sahip olması muhtemel insan.
cin olmadan adam çarpmak'a çalışan yazar modelinin yaptığı iş.
*kimsenin süresini veremeyecek olmasıyla beraber, bir süreliğine gayet normal olan olaydır. yalnız, bazı yazarların - ki "bazı" derken kimseyi kastetmiyorum - belli bir süre geçmesine rağmen hala,

(bkz: sözlük formatı)
(bkz: aramaya inanmak)
(bkz: sizli bizli başlık formatı)
(bkz: soru başlığa cevap entry)

kurallarına uymadığı aşikardır. bir ara uludağ sözlük'te "ekşi sözlük'te de 'entryde 99 tadı' diye bir geyik var, onlar da vakt-ı zamanında tam olarak formatı bilmiyorlardı" diye bir geyik dolaşıyordu. o zamanlar türkiye'de "sözlük kültürü" yoktu, gayet normaldi. ama artık buraya üye olan yazarların önemli bir bölümü ekşi sözlük ve/veya klon sözlüklerden en az birisini ciddi anlamda takip ediyordur. kalan kısım için ise, yani ekşi sözlük'ü bilmeyen ya da "sözlük formatı nedir"'i bilmeden ara-sıra okuyan yazarlar için ise yapılabilecek tek uygulama çaylaklık sürecinde düzenlemeler yapmaktır. bu tabi ki ne benim ne de x yazarının görevidir. bu zall ve moderasyonun görevidir. biz yani yazarlara düşen görev ise, formata aykırı görüdüğümüz entryleri gammazlamadan önce yazarını uyarmaktır. ha "bana ne lan, benim derdim mi, ben gammazlarım onla mı uğrasacam" diyenler için ise "eyvallah" demekten başka yapacak pek de bir şey yoktur.

ayrıca çok da zor bir şey değildir sözlük formatı. cidden öğrenmek isteyen, orta zekadaki bir insan için;

(bkz: sözlük formatı)
(bkz: aramaya inanmak)
(bkz: sizli bizli başlık formatı)
(bkz: soru başlığa cevap entry)

başlıklarını okuyup anlamak 1 saati geçmez.
hayatta hiçbir şey bize mükemmel sunulmamış ve bizden mükemmel olmamız beklenmezken, biz nasıl her el attığımızdan mükemmel olmasını bekleyebiliriz? bu soruyu akla getiren başlık.
tuttuğumuz takım şampiyon olmalı, evlenilecek erkek en ideali olmalı vb istekler hayatımızı iyileştirmek yerine daha da kötüleştirmektedir. tabi biz mükemmelliğin peşinde namükemmel koşarken, tad alamadığımız her anımızı daha sonra mumu bırak, deniz feneri ile arayacağız ama, baştan da bilinmezki be kardeşim pek çok şey. herkes çok biliyosun der tecrübelerini anlatana. görürsün sen neler yapacağım der. sonra bir bakarki o da bir başkasına anlatır hale gelmiş. peki konu buraya nasıl gelmiş. anlamadım harbiden.
işin özeti şu; sözlük yeni, yazarlar genç, elimizde zaman var. kendimizi düzeltelim başkaları görür nasıl olsa. görmemekte ısrar eden zamanla kaybolur nasıl olsa...
not: sayın moderasyon, imla hatalarımı düzelttim. Lakin, de ler, mi ler doğru yerinde. anlaşılmayan bir şey varsa, konuşalım anlaşalım.
sozluk formatini bilmeden yazar yapmak basligi altinda incelenmesi gereken durum. zira on entry girdikten sonra "beni yazar yap" diye bir buton belirmemektedir tepede.
gayette mümkündür. kimse yeni başladığı bir işi çok bilemez. mühim olan yeninin öğrenmeye istekli, eskinin yol göstermeye gayretli olmasıdır. bunlar olduğunda zamanla herşey düzelir. iyimser miyim? iyimserim arkadaş daha 6 ay olmuş sözlük kurulalı...
bu gece yapılacak olan "uludağ sözlük nereye gidiyor sempozyumu"nun ana gündem maddesi.