Arapça, sin (s) ve kaf (k) harflerinin biraraya gelişinden oluşmuştur. erkeklik organı ile ilgili sövgülerin tümünün kısaltılmış biçimidir.
(bkz: sin city)
ingilizce lisanında "günah" demektir. faust ve ilahi komedya vari kitapların ingilizce versiyonlarında sıkça karşımıza çıkan kelimedir.
Kelimelik oyununda kabul gören dandik bir kelime ne kelimeler yazıyorum sözlük almıyor da su kadar boktan bi kelimeyi de iç aç gibi kelimeleri alıyor ya ifrit oluyorum. Geçen biri de je yazdıydi.sakinim.
trigonometrik ifade olan sinüs ün kısaltmasıdır.
orkun uçarın derzulya serisindeki habis üçlemesinin 2. kitabıdır sarı istila-sin.
Babil ve Asur'da Ay tanrısı.
Ölü gömülen yer, gömüt, mezar, kabir, metfen, makber.
kıpçakça kökenli olan bir kelime. mezar taşı ve suret anlamlarına gelmektedir.
megadeth şarkısı.
ing. günah.
megadeth şarkısıdır. aynı albumdeki evil that's within şarkısıyla birebir aynı hatta sözleriinin de bir kısmı aynıdır. fakat evil thats within şarkısı sözleri açısından daha iyidir her ne kadar bonus şarkı olsada.
5 yıldır entry girmeyen yazar.
(bkz: günah).
"sin şına girince sırrım zahir olur" sözünde yavuz sultan selimi temsil eden harf. *
(bkz: kabir)
(bkz: sin) ikinci nesil yazar.
arap alfabesinde şın harfinden önce gelen harf.
sarı istila'nın yeni ismi ..
ingilzcede günah anlamına gelen sözcük.ilk duyulduğu anda akla ilk gelen şey efsane sin city fimidir.
megadeth in en iyi kadrosunun çıkardığı cryptic writings albümünün 7.şarkısı. metallica nın şarkı sözlerinde de sıkça karşılaştığımız bir kelimedir.
-"Sin iki kişi demektir" der Salih mirzabeyoğlu.

- SiN

Sin bir harftir. Herkese nasıl gözükür bu harf? Bilmiyorum? Bana şu tarifiyle gözükmektedir "Sin, iki kişi demektir!"

Bütün bu maceranın, her savruluşumun , sevinçlerimin, kaygılarımın, hayallerimin, olurlar ve olmazlarımın, iniş ve çıkışlarımın, gözümün önünde bir rüya gibi seyrettiğim hayatımın ve rüyalarımın, her seferinde bir rüya'dan uyanırmışçasına rast geldiğim hakikatlerin, kısacası, beni "ben" yapan ve beni "ben" den alan her şeyin ilk ve son noktasında hep "sin" var;hep'sin'de!

Nasıl ki her hareketin, davranışın altında o davranışa yol veren bir şuur vardır - ki herhangi şuursuzca yapılmış bir hareketi de buna dahil edelim- işte, benim bütün davranışlarımın, yönelişlerimin, bir şey hakkındaki görüşlerimin, bir kimse hakkındaki kanaatlerimin, yazmaya çalıştığım bir nesir'in, bir şiirin;ulaşmağa çalıştığım bir fikrin kökünde yatan hep "sin"dir !

O, benim içime öyle "sin"miştir ki, şuursuzca yaptığım bir harekette bile, ona uzak kalmışlığımla birlikte tersinden ona nisbet eder bir halde olduğuma inanırım.

Yani, öncesinde ve sonrasında, hayatımın şekilleniş çizgilerinin hakimi "sin"dir. Ne olamadıysam, ne olduysam ve ne olacaksam sin'den sonra. Bir şairin şu mısrası üzerine günlerce düşündüğümü hatırlıyorum:

"Geceler çekmeyin hüzün benimçin!"

"benim için" değil de "benimçin";

Çoğu kimse için sadece bir harf düşüklüğü, basit bir imla hatası gibi görünebilecek bu iki kelime, bana bambaşka bir şuur açıklığı verir;ama öyledir, (şopenavr)ın söylediğiyle "atfettiğiniz şeye göre ya bir deli saçması, yahut büyük bir şuurluluk hali"

"Benimçin!"

"çin" aynı zamanda "sin"dir de!

"Sin", telaffuz edilişindeki kadar ince -sırat gibi ince- ve inceliği kadar keskindir; kılınçtan daha keskin;

Elimi uzattığım her şeyde -ki Kant'ın "El dışarıya doğru uzamış bir beyindir!" deyişini hatırda tutarak söylüyorum - her fikirde, her köşe başında o'na rastlarım; bazen apaçık ve çoğu zaman gizli olmakla beraber hep onu görürüm. Bilmem ki, onu böyle gördüğüm için mi bana öyle gözükür yoksa o gerçekten öyle olduğu için mi?

Benim için ikinci şık doğru olmakla beraber onu öyle görmeden onun varlığını kavrayamayacağımı düşünüyorum.

Bu durum, bana, bir yönüyle Berkeley'in kainatı kavrayış biçimini ilham eder; artık sin' i tanıdıktan sonra tıpkı Berkeley'in düşündüğü gibi, baktığın zaman vardır, bakmadığın zaman yoktur.

Ama bu bile yarım bir tarif ediştir. Doğrusu "sin" bakmadığın zaman da varoluşuyla senin yokluğundur. Senin onu "yok" farz edişin kendi varlığını bir "yok" olarak kabul ettiğin manasına denk gelir ki, anlayacağınız "sin"in varoluşu şiddetlidir.

Onun bu şiddetli tarafı tüm kuvveti kendi kimlik macerası ve hüviyetinin ortaya çıkış serüveniyle alakalıdır.

"Sin" şairin "Gece bir hendeğe düşercesine-Birden kucağına düştüm gerçeğin" deyişindeki kadar büyük ve çileli bir şekilde gözükmese de, aslında bir rüyadan ibaret olduğunu yavaş yavaş sezebildiğim bu hayatın, görebildiğim, varabildiğim bütün kapalı ve açık şifrelerini kulağıma fısıldayan, ruhuma şekil veren ve kalbime yol gösterendir.

"Sin iki kişi demektir!"

Fatih Turplu
http://www.mukaddim.com/haber/sin
Ölü gömülen yer, gömüt, mezar, kabir, metfen, makber.*
şin. kürtçe mavi.
aynı zamanda kürtçe yas.
garip bir tezahüratta kullanılan arap harfi. hayatım boyunca anlamadım ne denmek istendiğini.

kaf kaf kaf sin sin sin kaf sin kaf sin kaf ne demektir biri bana açıklasın rica ediyorum. iki arap harfini kombolu şekilde söylediğimiz zaman büyük tezahürat mı yapmış oluyoruz? *