bugün

hayatın bütün anlamını söküp alan bir özlem.
hani insanın tırnakları sökülse duyacağı bir acı varya onunla eş.
özlemin vuslatla sona ereceğine inanmasa aşık,*
gittiği yoldan geri döneceğine inanmasa o sökülen tırnaklarla bir canını yitirecek.
özlemenin başlı başına pek güzel bir hadise oldugu düşünülürse sevgiliyi özlemek olanı hepten güzeldir.*özleyecek bekleyecek birinin oldugunu bilmek bile ne kadar güven verici bir histir.
aşkın mazoşist tarafı özlem günleri bittikten sonra o günleri güzel anar.
aşkın her zaman mutlu olmak anlamına gelmediğini hatırlatır.
özlemek güzeldir, hele kavuşmanıza sayılı günler kaldıysa, mükemmeldir.
şehirlerarası aşk yaşandığında sapkınlık boyutlarına ulaştıran, etrafında çift görmeyi reddetmek eylemine sebep olan eylem.
sesini duyup; dokunamamak, gözlerinin içine bakamamak.*
eğer kendinizden geçtiyseniz
ve onla ilgili şeylerde seviyorsanız kendinizi bile
verdiğin acı gönlünüzde akan bir şelaleyken
o'nun sularıyla arınıyorsanız günahlardan
ve geçemiyorsanız hiç şelalenin ardındaki gizemli mağaranın olduğu tarafa...

üzgünüm arkadaşlar, bayrağı gözyaşı bu ülkenin ve adı da sevgiliyi özlemek.
günlerin sayıldığı, vuslat anının hiç gelmeyecekmiş gibi olduğu, bir an önce bitmesini istediğiniz durum...
çoğu zaman bi telefon kadar yakınındadır ya da 1 saat uzaklıktadır ama yine özlersin.en kötüsü sevgili yanındayken onu özlemek. allah kimseye göstermesin efendim denilesi durum.
telefonda her alo deyişte sesinizin titremesi, saatleri degil, dakikaları hatta saniyeleri hesaplamaktır.
ölüm gibi bir duygu; zaman yavaşlar gece uzar. hele aranıza bir de yollar girmişse iyice cekilmez olan insanı türlü duygular içine sokan cok kötü bir duygu..
can yakar, yürek acıtır..
ciğerlerinize dolanın oksijen olduğundan emin olamazsınız..
sigaradan sararan parmaklar, sabahları alkolün bıraktığı kekremsi tat ise cabası..
elden ayaktan düşüştür, her yerde onu görüştür bi nevi..
çareler içinde çaresizliktir, en şiddetli ağtıların sancıların sebebidir..
insanların küskünlüğünüze anlam verememesinin sebebidir..
elini tutmaya başladığınız, sarıldığınız ilk gün akıldan çıkmazken bir anda onu yaşadığı şehirde yalnız bırakmak zorunda kalırsınız. telefon en yakın dostunuzdur o durumda. sesini duyabilmek istersiniz, ama o ses kötü gelmemelidir bir gram bile. hep gülmelidir. biraz kötü gelse içinizden bir şeyler kopar ilk uçakla atlayıp yanına gitmek, yüzünü görmek istersiniz..

rüyanıza girsin diye beklersiniz, bari orada görebileyim diye. gece yatarken en son aklınızda olan, sabah ilk aklınıza gelen, gece rüyalarınızın da baş kahramanı olmalıdır. gördüyseniz rüyanızda güne güzel başlarsınız, bir de telefonunuzdaki birçok mesaj ondan gelen, sizi daha da mutlu eder. güne güzel başlamak için birkaç neden yaratmış oldunuz bile onu göremeseniz de..

onu hatırlatan her şeyle, göremeyecek olmanın verdiği acıya rağmen baş etmeye çalışıyorsunuz ama olmuyordur. yine onun yanında olmak, sizin için en önemli hale gelmiştir. onunla birlikte yaptığınız hiçbir şey tat vermez olmuştur. sinemaya gitmek zevksiz, şarkı söylemek, oyunlar oynamak, gezmek, dolaşmak yalan olmuştur sizin için, her kapı ona çıkmaktadır.

hayatın sizi sınadığını düşünürsünüz. her zamanki acımasızlığıyla size yine bir oyun oynamaya çalıştığının farkındasınızdır ancak bu sefer daha öncekilerden farklı bir şekilde güçlü ve dimdik ayakta kalmak istersiniz. sizi deviremeyeceğinden eminseniz sevgiliyi özlemenin değerini onu ilk gördüğünüz yerde anlayacaksınızdır, yok hayata yenik düşerim diyorsanız, özlemek diye bir şey yoktur zaten sizin için...
hayata bir anlam ve amac katan durumdur.
rutin hayata devam edilir ancak puzzle'in en ehemmiyetli parcasi her daim zayidir. etrafta bir cok insan olsa da, arkadaslarla cikip gezilse de, cok eglenilse de ait olunan insanin yoklugu her zaman kalbin sol kulakciginda hissedilir. o parca sadece ona aittir. uykuya dalmadan once takvime atilan centikler buradan aya yol olur amma ve lakin ucaktan indikten sonra, elde bavullarla cikis kapisinda onunla goz goze gelme sahnesi canlandirilarak hayata tutunulmaya calisilir.
(#1679011)
avcunda hissettiğin soğukluk, yüreğinde hissettiğin yanmadır sevgiliyi özlemek.
saatlerce yol gözlemek,
telefon çalsa diye beklemek,
her an yanında hissetmek,
içindeki şairi keşfetmektir sevgiliyi özlemek.
uzaklarda olmanın verdiği acıyı en yoğun biçimde hissetmek.
onsuz olmanın ne denli zor bir şey olduğunu azcık da olsa yaşamak...
uzaklar sevgilinin değerini hatırlatır.
(bkz: olmayan sevgiliyi özlemek)
onun varoluşunu, yanında oluşunu özlemektir.
kavuşunca bile insanı sarsan acıdır. insan hiç kavuşmak istemez çoğu kez uzakta kalsın ister beklenenin * . akan göz yaşlarıyla neotetis ülkenin ortasında yeniden hayat bulur. atlantis tamamen sulara gömülür o an..

herşeye rağmen farklı bir tadı vardır onu özlemenin ve bir yerlerde sizi seven birinin olduğunu bilmenin..
Zaman kavramından çok uzak olan duygu. Öyle ki bazen onun yanındayken bile özleyebiliyor insan.
susamak gibi birşey, açlık duygusunu hissetmek gibi birşey, hayat damarlarının kesilmesi gibi birşey. *
hiçbir şeyin tadı yok sensiz bu şehirde. havalar desen yokluğunla eş değer. cehennem sıcağı yaşarken şehir yokluğun ağır geldi güneşe. bulutları da mı götürdün ne. yağmur sadece gözlerimde..
acıdır, acılıdır, acıtır.. bağıra çağıra ismini haykırmak istersin.canın hiç birşey yapmak istemez. herşey tatsız tutsuz gelir. mesela en basiti televizyon seyretmek bile boş gelir yanında sevdiğin olmadan. onunlayken yaptıklarının tadı bambaşkadır çünkü. hiç bir tat onu yaşatamaz. bazen elin kolun tutmaz olur onsuzluktan.kaçmak istersin onun olduğu yere. kaçmak ve bir daha ondan hiç ayrılmamak istersin.
sevgili sevdiğimizdir. sevdiğimizi özleriz. sevgili dediğimiz özlenir.

10 dakika bakkala çakkala gider. ürperti gelir, o ev aman allahım ne kadar boş olur. dakikalar şerefsizlik yapmaz, kola değen sıcak el hemen içimizi gülümsetir.

bir sürü iş olur; 3 gün, 5 gün. yastığa koyduğumuz kafamız hiç boş durmaz, düşünür, kurar, hatırlar, sinir olur. gündelik hayata okkalı bir küfür sallar. ıssız adalar kulağa daha hoş gelir. sonra o an olur, sarılmak 50 milyarlık ilaçlara 5000 basar.

yurtdisi seyahati olur, ne biliyim, asker olur. içimiz ezilir, kamyon çarpar suratımıza suratımıza, pizza hut pizzası bile mide bulandırabilir. oha deriz, nefes almak da zorlaşırmıymış? uykuya dalarken mızmızlanırız, insanlar bir süre sonra kabalık etmememiz gereken ve suni gülümsemeden başka bir şey sunmadıklarımız olurlar. sinirlerimiz bozulur, plastik ve cam eşyalar kırılmaya daha müsaittir.
o an gelir. simulasyon sanıp korkarken, nefes alamayacak gibi sarılırız, bu his yükünü sindiremeyen bünye sadece aptal bir sırıtışla ya da mütemadiyen ziyarete gelen gözyaşlarıyla tepkisini belirtebilir. evet yercekimi kanunu belki de şaibelidir.

sevgiliyi ozlemek güzeldir, yaşadığımızı hatırlarız.