bugün

Film izleyerek yönetmen olmuş başarılı yönetmen.
Filmlerinde kan unsurunu epeyce gerçekçi işleyen yönetmen.
Ayrıca ayak fetişti. Ayak fetişti olmasına lafım yok ama bu uma thurman ın ayaklarına da fetiştlik yapıyordu. Kadının ayakları 43 numara imiş. Vay mk.
Durmadan film yapması gereken adam ölecek diye tedirginim. Nolan'a da ayıp etmiş olduk umarım alınmaz.
Jackie brown'la, Kill bill serisiyle, death proof'la anlaşılmaktadır ki adam Su katılmamış feministtir.
Yirim ben onu.
ismi öyle heybetli öyle karizmatik ki maalesef yüzünü keşke görmeseydim dersiniz.
2016'yı tarantino mu çekti? diye bir tivit vardı. sanırın 20bin rt falan almıştı. O şekil bir yönetmen, gerisini hesap et.
Her filminde fetişist olduğunu insanın gözüne sokan hollywood'un über yönetmeni.
"insanlar bana film okuluna gidip gitmediğimi sorduklarında; Hayır, filmlere gittim diyorum."
Filmlerinin çoğunda "Meksika Açmazı" sahnesi bulunur.
Filmlerinin çoğunda ayak fantezisi sahnesi bulunur.
Güzel filmleri ile gönüllere taht kuran Amerikalı senarist-yönetmen. Favori filmim ise Ucuz roman.
Edebiyatta Dostoyevsky, Tolstoy, Hugo ve Poe neyse film evreninede Tarantino o.
Dahi mertebesinde yönetmen.
(bkz: ayak fetişisti)
bu isimle sanat yönetmeni olmayacaktı da ne olacaktı?
tuvalet temizleyicisi mi?

bir yönetmen.
Genelde filmlerinde kisa sahnelerde rol aliyor ve genelde paspal halde cok etkileyici filmleri var tarzi cok iyi.
ünlü ayak fetişisti yönetmen. filmlerindeki sahneler ne yazık ki tatmin edici değildir. genelde çirkin ayaklı kadınları oynatır.
sinemanın enteresan çocuğu. özellikle filmlerinde kan sahnelerinin bolluğu ve ilginç senaryoları ile tanınır.
En begendigim filmleri sektore kazandiran kisidir. Merakla sonraki filmini beklemekteyim.
Filmlerini severek izlesem de kaypak fırsatçı bir adam olduğu kanısındayım.
Kanlı ve abartılı filmler çeken yönetmen filmleri genelde uzun diyaloglar içerir.
Uzun, bitmeyen bol bereketli diyaloglar diyaloglar diyaloglar..
Filmlerindeki müzik seçimlerine ve karakterler arası diyaloglarına hasta olduğum kült yönetmen. Kendi tarzı var. Gişe için değil kendi için film yapıyor. Gişe başarısı olan ender kaliteli yönetmenlerden.
From dusk till down haricinde izlediğim diğer filmlerini hayranlık ve keyifle izlediğim yönetmen. O filminin de 2. Kısmına kadar her şey güzeldi ama 2. Kısım bütün havayı bozdu. Canavarlara şaşkın gözlerle baktığımı hatırlıyorum, konu nerelere geldi diye. içlerinde favorim olanları kill bill, reservoir dogs ve the hateful eight. Django, Jackie Brown, inglorious bastards, pulp fiction da harika filmler ama önceki üçünün yeri bende ayrı. Çok zeki bir adam, filmlerindeki detayları ve aynı oyuncuları başka filmlerinde de görmek ya da iki ayrı filmde bile bağlantılar olduğunu görmek çok hoşuma gidiyor. Mesela Vincent vega ile Victor vega nın kardeş olması gibi. Ya da mia wallace ın Beatrix kiddo ya atıfta bulunması. Hem pulp fiction da hem jackie brown da görülebilen bagaj detayı. Yine Jackie Brown da reklamı görülen red Apple marka sigaranın diğer filmlerinde de görülmesi. Belli başlı oyuncular kullanmasa bile bir filmin tarantino ya ait olduğu şıp diye anlaşılabilir. Kendine ait harika bir tarzı var. Bu kadar başarılı işin arasında da from dusk till down nazar boncuğu gibi bir şey.
"Hayatınızın filmini çekseniz son replik ne olurdu?" sorusuna "hiç kimsenin canı, öyle durduk yere çıkmaz" cevabını vermiş yönetmen.