bugün

en sevdiğim klasik prezervatiftir. cümlesinde ek eylem almış olabilir. olmayadabilir.
Mutlaka korunması gerektiğini benimseyen, hatta ve hatta çocukların onu balon zannedip direkt şişirip sağa sola atılan ekipmandır.
hamilelikten veya cinsel yolla bulaşan hastalıklardan %100 korumayacak olan plastiktir.
ceset torbası.
birazda genel kültür olsun;

yaklaşık olarak milattan 2000 yıl önce kadar mısırlılar tarafından kullanılmaya başlanmış. çok ilginç birşey daha var, 'domuz bağırsağı' ndan yapılırmış.
asıl zevki engellleyen bir icattır.
onsuz bir pipi beyinsiz bir insana benzer.
görsel
ebeveynlere balondur.
arada sırada hamburger içinden çıkan nesne.
(bkz: et ete değmeli)
"prezervatif"

tekin yalnızoğlu, 33 yaşındadır. istanbul'da yaşar. serviscidir. işçisi olduğu tur şirketinde okul servisi, fabrika servisi ve turist servisi olarak direksiyon sallar. bekarlığı dert etmektedir.

tekin, 2011 ilkbaharı'nda 1 nisan tarihinde şaka gibi bir soğuk havada, yağmurlu bir güne başlar. her zaman ki gibi önce okula öğrenci taşır. sonra turistlere, tarihi yarımada'da tur yaptırarak devam eder. akşam işçileri evlerine bırakarak günü sonlandırır.

nihayet tekin, içinde derin yalnızlık çığlıklarının yankılandığı, varoşlardaki gecekondusuna girer. yorgunluktan hemen yatağına gider. ama o gece uyku gözüne girmez tekin'in. sağa döner olmaz... sola döner olmaz... koyunları sayar olmaz... tekin'e, o gece eve girdiğindeki sessizlik, hayatındaki yalnızlığı başka türlü hissettirir. dayanamaz, söver bekarlığına.

tekin, o gece uyuyamayacığını anlar. gecekondusundan çıkıp, servisine binince otuz dakika sonra taksim'dedir. minibüsünü bir yere park eder. dertli dertli dolaşır taksim'de... istiklal'de... istiklal'e çıkan beyoğlu sokakları'nda... tünel'de... galata kulesi'nde... karaköy'de... sirkeci'de... deli gibi dolaşır tekin. tüm yanlızlığıyla; söverek.

oturur sirkeci'de bir kaldırıma, bakar gelip geçen trenlere. tekin, çaresizliğin verdiği aptallıkla, el sallar onlara. bir ara tekin'in gözü, karşı kaldırımda işi gereği dikilen bir hanımefendiye takılır. bir karış topuklu beyaz botlu, bir karış mor etekli, kare külotlu çoraplı, üstten üç düğmesi açık beyaz gömlekli, sarı çantalı; bir hanımefendi. tekin, hanımefendinin yanına gider; fiyatta anlaşmak için. tekin:
_merhaba, adınız?
hanımefendinin cevabı: yaprak.
tekin: gidelim mi?
yaprak: gidelim.

aynı gece başka bir yer...

muhittin bakmazoğlu, 7 yaşındadır. istanbul'da yaşar. cips, kola, çikolata üçgeninin ortasında, yaramazlıklarla dolu bir hayat sürmektedir. doğal olarak bekardır. ama kendisi gibi 7 yaşındaki gamze, muhittin'in çıktığı olur. okula hergün serviste yanyana giderler.

1 nisan'ı, 2 nisan'a bağlayan gece, yağan yağmurla beraber çıkan gök gürültüleri muhittin'i rahat bırakmaz. gök gürültüsünden korkan muhittin, geceyi anne-babasının ortasında geçirmeye karar verir. odasından çıkar. yatak odasının önüne gelir. kapı hafiften aralıktır. içeriden annesinin kahkahalarını duyar. babasının ise kurt taklidi ve benzeri gibi... ilişki öncesi sık rastlanabilen, diğer türlü şaklabanlıklarla annesini güldürdüğünü görür.

annesini, babasına "daha önce balon sanıp şişirmeye çalıştığı şeffaf, plastik ve uzayan maddeyi" kendisine ayıp diye öğretilen yere takarken gördüğünde... geceyi anne ve babasının ortasında, geçiremeyeceğini anlar.

********** ********** ********** ********** **********

ertesi sabah...

tekin ve yaprak, taksim'e çıkan sokakların birinde, perdeleri kapalı olan serviste geçirirler geceyi. bu gece tekin'e, 112 liraya patlamıştır. 100 lirası yaprak'a. 12 lirası muhittin'in "daha önce balon sanıp şişirmeye çalıştığı şeffaf, plastik ve uzayan maddeyi" 12'lik kutusuyla aldığı markete.

servisin en arkasındaki beşli koltuktadır; tekin ve yaprak. tekin'in sırtüstü yatıp bir yandan da yaprak'ı, bacaklarıyla kenetlediği bir pozisyondadırlar. yaprak'ın çantası, tekin'e yastıklık eder. onları uyandıran, simitçinin yanık sesi olur. yaprak çok rahattır. südyenini takması için, tekin'den yardım isterken bir yandan külodunu giyer.

tekin'in ise eli ayağına dolaşmıştır. malum onun da çalıştığı bir iş vardır. gömleğini iliklemeden giymiş, elinde pantolonuyla direksiyonun üzerindeki kareli donuna yönelmiştir. yaprak, bir keyif sigarası yakar. tekin giyinirken, sigarasının yarısına gelir. tekin, sigara dumanını yeni farkederek kızar:
_ne yapıyorsun çocuklar binecek bu arabaya.
yaprak: çocukların şimdi mi geldi aklına?
tekin: ben servisçiyim. seni evine bırakayım.
yaprak: (şuh bir kahkaha atarak) ev mi dedin sen?

aynı sabah...

muhittin bakmazoğlu, uykusuz geçen gecenin ardından, okula gitmek için kapının önünde servisini bekler. malum sebebten dolayı, geç kalan servisi nihayet gelir. önce anne ve babasına el sallar. sonra tekin abisine, selam vererek servisine biner.

tekin'in servisi, en son muhittin'i alır. sonra okula yönelir. tekin, hala dün gecenin etkisindedir. çok uykusuzdur. ayakta zor durur. bu durumdayken etrafında olup bitenlerle ilgili olmasını beklemek imkansızdır.

muhittin servise bindiğinde ilk dikkatini çeken, dün akşam annesinin babasına takarken gördüğü "daha önce balon sanıp şişirmeye çalıştığı şeffaf, plastik ve uzayan maddeyi" arkadaşlarının elinde oynarlarken görmesidir. kimi kendisi gibi balon diye şişirir. kimi uzatır durur.

muhittin, en arka koltukta oturan gamze'sinin yanına yönelir. muhittin, gamze'yi gördüğünde şok olur. gamze'nin elinde "daha önce balon sanıp şişirmeye çalıştığı şeffaf, plastik ve uzayan maddeyi" görür. gamze de muhittin gibi balon sanıp, şişirmeklidir malum maddeyi. gamze, bir yandan da yanındaki berke'nin söylediklerine kahkahalar atarken, muhittin'e:
_gelsene muhittin, biz berke'yle çok eğleniyoruz. bak. sana da bir balon ayırdım. sen de bize katıl.

ama tekin'den daha fazla dün gecenin etkisinde olan muhittin, gamze'yi çoktan yanlış anlamıştır.
neyi kullanacağını partnerinin neyi sevip sevmediğini iyi bileceksin. http://bit.ly/hggy8r
nüfus azalmasına katkı sağlayan balonvarimsi bir plastik. bu tanımdan sonra ilgili anıma geliyorum.

bundan yıllar yıllar evveldi. bir ilkbahar günlerinden biri. ben ve çocukluk arkadaşım raziye ile apartmanlarının girişinde oynuyorduk. yaş aralığımız 6-7. apartmanın girişinde bir kapısı var ve içeriye tır tekerleği koyulmuş. uzun yola giden tır şirketinde çalışan bir komşuları vardı. onların apartmanında idik bizde. neyse çocukluk hali işte. kum topla, su bul karıştıralım pasta yapalım levelini kasarken, suyun kaynağını bulduk. evet o tekerleğin içerisinde su vardı ve suyun üzerinde yüzen yuvarlak şekillerle kendini belli eden bir plastik kaplanmış bir şey. enee bu ne ki? diye birbirimize sorup duruyorduk. pasta felan hak getire, kumdan pasta yapmayı bıraktık. tek tek tekerleğin içindeki paketleri çıkarıp incelemeye başladık, büyyen gözlerle o yuvarlağın ne anlama geldiğini çözmeye çalıştık neyse, aradan beş-on dakika sonra paketlerin birini açtık ki, remziye'nin akıl birden hatırladı bunun ne işe yaradığını. "aaa anaçkız" dedi "bunları annem ameliyat olduğunda göğüsüne (tabi o zaman eliyle gösteriyo) buralarına buralarına taktılar böyle, yapıştırdılar". "bunları anneme takınca annem iyileşti işte" dedi. ben de sevindim o elimizdeki paketin ne olduğunu öğrenince demek ki bunu hastanelerde göğüse taktıkları zaman insan iyileşiyordu. paketleri tek tek açıp içine tekerleğin içinde bulunan suyu doldurup oynamaya başladık, çocukluk aklı işte,

ben: aa şişiyo bu
o: ama yağlı be hıı elim kayıyo, ıyy ağzım da yağ oldu
ben: ehehe balon gibi,ıyy ağzıma bulaştı püüffrkk(tükürme efekti)
o: ama buralara(göğüsü gösteriyor yine) takılınca kaymıyo yapışıyo

aramızda bu tür konuşmalar geçiyor işte. bir süre sonra yaklaşık 20 paket prezervatifi telef etmiştik. hepsini ambalajından çıkarıp o su dolu tekerleğin içine attık. büyüdükçe idrak ettim o paketlerin ne olduğunu aslında hastanelerde kullanılan aparat olmadığını. hangi akla hizmet attılar o paketleri o tekerleğin içine çözemedim. sanırım kıç korkusu eşinden saklamaya çalışan amca aklı atmıştı onları oraya ve işin acısı biz onlarla oynamıştık. rukiye şimdi evlendi, her karşılaştığımızda bu oyunumuzu hatırlarız.* *
yıllar önce bir dergide okuyup gülme krizlerine girmiştim. buyrun efendim beraber gülelim.

vatandaşa sorduk prezevatif

ertelya cevk (34) : sigişme seansının tam en heyecanlı yerinde, kalkıp çorapları giymek gibi bir şeydir prezervatif.. önceden takılanını icat edemediler lan bir türlü.. niye icat edemediler? anlatayım çünkü bu bilim adamlarının işi gücü bilim, icat.. bu herifler sigişmiyo hiç... o yüzden en heyecanlı yeri neresidir, nolur, hiç bi bok anlamaz bunlar... bu bilim adamlarını toplayıp bi sigiştirsek, en kralını yaparlar...

üln bayrumamumcu (36) : bence prezervatif, insanın kendine yakışanı giymesidir. hep bana denk geliyo. manitayı çırınçıplak edip yatağa atıyorum, tam zıplıyacam, şehvet dolu dudaklarını aralayıp "nolur prezervatifini giy" diyolar.. öyle daha yakışıklı olduğumu söylüyolar.. artık sokağa bile çıkarken prezervatif giyiyorum.. ama dökümlü duruyo biraz.. sürekli performans şeklinde tutmak zor..... penisi.... yes it is...
çağımızın altın ayakkabısı.
neslimizin kristal ayakkabısı.
hayat kurtarıcısıdır.
(bkz: bebek katili)
en yaratıcı ve en komik reklamlara sahip ürün.
(bkz: kuşakabin)
(bkz: mustafa sarp)'ın babasının kullanmamasının bir camia için derin yaralar açtığı ürün.
gül koklarken kullanılan gaz maskesidir.
-prezervatif takmıcakmısın
-yok sen yat ben komple pvc kaplattım.
kızların ilişkiye başlamadan önce sorduğu şey.
güncel Önemli Başlıklar