bugün

Sabah sabah içime Doğan, coşkun bir sel gibi Çağlayan arzudur.

Bu dünyada niye yaşıyoruz ki.

Her gün aynı şeyler.
Sabah kalk, işe git, kahvaltı et, para say, bankaya git, öğle yemeği ye, masaja git, mesajdan çık, para say, eve git, para say hanıma ver, dizi seyret, yat uyu...

Bu ne ya.
Aksiyon?
Yok.
Macera?
Yok.

Ya ben gece uyurken kapımı zombiler zorlasin istiyorum.
Misal Uludağ patlasın lavlardan kaçalım istiyorum.

Bir salgın olsun yüzbinlerce ceset arasında gizlenelim istiyorum.

Uzaylılar bizden çok üstün teknolojik silahlarla bize saldırırken komşumuzun patlayan evinde bağıra bağıra can vermesini duymak ve ona yardım edemediğim için kahrolmak istiyorum.

Mahalledeki bimi yağmalamak, eczanenin camlarını kırıp ilaç aramak istiyorum.

Böyle şehirden kaçarken bizi durdurmaya çalışan albaya "fuck you son of the bitch" demek istiyorum.

Çok rutin hayatımız.
Birkaç nükleer bomba ile dünya daha maceralı,daha yaşanılır bir dünya olmaz mı?

Biz filmlerdeki gibi konserveyi açıp ellerimizle yemek istiyoruz.

Çok şey mi bu?
Zayıflar ölsün güçlüler ayakta kalsın amina koyim.
Hadi arkadaşlar bırakın bu salon beyefendisi/hanimefendisi numaralarını.

Hanginiz sevdiği kızı zombilerden kurtarmak istemez ki?
zombilerden kurtarıyomuş. tutsun çükünü yesin zombi o zaman görürüm post apokaliptik ütopik rüyalarındaki çığlıkları.
Ankara hıdırlık tepe

Ankara çinçin

Aşağı yukari hayal ettiğiniz dünyayı size sunacaktır. Bi kere götum götum ilerleme konusunda cok yardimi dokunacaktir. insan görünümlü zombiler de oldukça fazla. Aksiyon,heyecan,gerilim ve korkunun adresi. Takım elbiseyle girip don atlet çıkma imkani bile sunar.

Herkesi bu Fantastik post aposiktirik dünyayı yasamaya bekliyoruz.
her insanın içinde küçük küçük var olan arzudur.

the walking dead izledikten sonra hele.

edit: doğrusu insanlar çok rahat bir yaşam tarzına sahip olunca istemeden rahat olmayan bol sıkıntılı bir yaşam tarzını merak ediyor. bu bir gerçek.
pist ikiliptik isitiyrim.

nerden öğrenıyorsunuz bunları amk yiyecek ekmeği bulamayınca görürüm postunuzu okaliptüsünüzü.
ben adımı zor söylüyorum, adamın dediği şeylere bak. vay amk.
Her daim içimde taşıdığım arzu. Retro fütüristik öğeler de içersin. Takım elbisemi ve fötr şapkamı giyip şemsiyemi ve lazer silahımı alarak uçan taksiye binip geliyorum.
yaklaşıyor yaklaşmakta olan.

farkındasınız değil mi?
nüfus çok fazla...aşırı niteliksiz bir kalabalık söz konusu dünyada.

ve doğa tabi ki kendini bir şekilde yenileyecek.

işte corona virüsü.

üzerinde yaşadığımız dünya 8 milyar nüfus barındırmakta.
bu rakam haddinden fazla.

sadece 200 sene önce dünya nüfusu 1 milyardı.
1 milyar nüfuslu dünyada da insanoğlu çıkarları için savaşıyordu.
200 senede 8 misli arttı. şimdi 8 milyar...
1 milyar iken savaşan insanlık, 8 milyar nüfusla neler yapar? ne çılgınlıklar, ne katliamlar...

sınırlı kaynakların kişi başına düşen miktarını arttırma ve insanlığın varolma süresini uzatmaktan başka çare yok.
(bkz: dünya nüfusunu 500 milyona indirme planı/#42706938)

corona virüsü post apokaliptik bir dünyanın başlangıcı mı?
insanların virüs sonrası paniği, korkunun hakim olması bunların göstergesi.

marketlerin yağmalanması, bazı ürünlerin stoklanması, tükenmesi, halka söylenen yalanlar, politikacıların halktan bilgi gizlemeleri...

bunun olacağı, illa ki insanoğlunun kendi dünyasını yok edeceği belliydi.
yıllardır bu senaryolara alıştırıldık, hatta böyle bir kıyamet sonrası dünyada yaşamaya özendirildik, buna hazırlandık...

1.1.2020 ile dünya yeni bir çağa girdi muhakkak. işte bu çağ post apokaliptik bir dünyanın başlangıcı...
görsel
Walking dead gibi kıyamet sonrası dizileri izleyen ergenlerin fantezisinden ibaret olan arzudur.

Yok zombi öldürecekmiş,yok erzak arayacakmış,yok mücadele edecekmiş.he gülüm evindeki koltukta yayılarak mücadele edersin.

Bu yeni nesil hakikaten eğitilemez.
istanbul'da yaşıyorsan zaten post apokaliptik bir dünyada yaşıyorsun demektir. Arabı, iranlisi, Afganı, delisi, sapığı, ruh hastası, herşeye erişilebilirlikle yokluğun ve ulaşamamanın buluşma noktası. Herkes senin düşmanın. Hayatta kalmak zorundasın herşeye rağmen bu şehirde. Bazen kendimi blade runner'daki Androidler gibi hissediyorum.
monoton ve sıkıcı bir hayatın tersine, bol heyacan, adrenalin ve aksiyonun olduğu bir dünyada yaşama arzusudur. Bana uyar.
sıkıcı ve monoton bi hayatı heyecanlı ve aksiyonlu kılma hödüsü şüphesiz..
bi konserve meksika fasulyesi için kasaturayla bağırsaklarınız karnınızdan dışarı fışkırtıldığında geçer o heves heheh.
Böyle bir evren benim dandik yaşamıma heyecan getirmiş olur hatta belki daha mutlu olmamı sağlayabilirdi. Yalnız böyle bir ortamda besin kıtlığı olup yamyamlık başlarsa bir tür kaos ortamına dönerdi benim için..