bugün

pnömotoraks akciğerde olmaması gereken bir havanın varolmasıdır. genetik kökenli olabilir erkeklerde daha sık görülür. spontan yani kendiliğinden olur en sık nedeni akciğerde tepede bül dediğimiz küçük baloncukların varolması ve bunların patlaması sonucu olur. ince uzun boylu erkeklerde olur. belirtileri sırta birden aniden bıçak saplanır gibi agrı girmesi, nefes darlığı olmasıdır, tanısında doktorun steteskopla dinlemesiyle akciğerde solunum sesi alınmaz veya azalmış bulunur akciğer filminde de akciğer sönmüş olarak görülür. travmalar sonrası kaburga kırılıp akciğere batması ve iatrojenik dediğimiz akciğere tıbbi işlem sırası iğnenin girmesi sonucuda olur.
op. dr. levent kılınçer
pnomotoraks, akciğerde hava açıga çıkması sonucu havanın zarla ciğerin arasına dolarak kalbin sıkışmasını sağlayan hastalık.
şanslı değilseniz 4 diren deliği 2 ameliyat kesiğiyle kurtulabilirsiz. kurtulmak sayılırsa.
Öyle bir ağrısı vardır ki, vücudunuzun o bölgesi resmen iptal olur. göğüs, bel, sırt, ve boynunuz uyuşma derecesinde ağrır. yürüyemezsiniz, ya da notre dame'in kamburu gibi yürürsünüz. Hastaneye gittiğinizde akciğerinizin %40 ının tahrip olduğunu öğrenirsiniz.

ilk müdehale olarak vücudunuza diren denilen bir şey takılır. Lokal anestezi yapılarak koltuk altınıza yakın bir bölge bistüri yardımıyla kesilir ve içeriye parmak kalınlığında ve 18 cm lik bir boru sokulur. Eğer bu tip şeylere meraklıysanız bunu izlersiniz ve neticesinde tansiyonunuz 5'e 7'ye düşer, gözleriniz kararır ama bayılmazsınız.

Boru akciğerinize girdiğinde, orada bir şeyin delindiğini duyarsınız ve bu ses her aklınıza geldiğinde suratınız değişir. Bu boru bir metreden biraz daha uzun olabilir ve bir ucuda nargilenin su dolu olan kısmına* benzeyen bir şişeye takılır.

Doktorlar sizden derin derin öksürmenizi ve sürekli yürümenizi isterler ancak diren takıldıktan sonraki 1-2 gün ancak tekerlekli sandalyeyle dolaşabilirsiniz. Daha sonra bu acıya katlanıp yürümeye ve öksürmeye başlarsınız. Öksürdükçe akciğerinizde bulunan hava, içinizde bulunan boru sayesinde dışarı atılır.

Ne kadar şiddetli öksürürseniz, havanın dışarıya nasıl çıktığını çok net görürsünüz çünkü nargile gibi fokurdarsınız. Akciğerdeki tahrip oranına göre diren sizde 2-3 gün, ya da 1 hafta belki daha da fazla kalabilir.

Siz direni 1 hafta başarıyla taşıdıktan sonra taburcu olmayı beklerken, doktorlar ameliyat olmanız gerektiğini söyleyip sizi şaşırtırlar. Ameliyat yine tahrip oranına bağlı olarak küçük ya da büyük çapta, uzun ya da kısa olabilir.

Ameliyattan bir gün önce akşam 10 dan sonra yemek yemeniz, 12 den sonra su içmeniz yasaktır.* Ameliyat esnasında da bir şey yemediğinizi düşünürseniz** yoğun bakımda kaldığınız süre de dahil yaklaşık 2 gün hiç bir şey yiyemezsiniz. Bol bol su içip açlığınızı yatıştırmaya çalışırsınız.

Siz kendinizi her ne kadar taş gibi de hissetseniz, mecbur bıçak altına yatarsınız. Doktorların 1-1.5 saat sürer dediği ameliyattan 4,5 saat sonunda çıkıp yoğun bakıma alınırsınız. Neyseki ameliyata alınmadan önce size yaptıkları anestezi sayesinde gözünüzü yoğun bakımda açar ve bir şey hissetmezsiniz.

Fakat öğrenirsiniz ki akciğerinizin tahrip olan kısmını almışlar ve yırtılan akciğer zarını esnetip* akciğeri saracak şekilde dikip zımbalamışlar.*

Yoğun bakımda elinize bir ördek verirler* Siz yerinizde hareket bile edemezken bir de işemeniz gerekir. Neyseki yataklar son teknoloji ve kumanda sayesinde istediğiniz şekilde ayarlanabiliyor. Yediğiniz narkoz yüzünden mi yoksa ameliyat yüzünden mi ya da ameliyattan bir gün önce yaptığınız lavman işleminden midir bilinmez, tuvaletiniz olduğu halde yarım saat işeyemezsiniz.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de taktıkları ağrı kesici seruma alerjiniz olduğu ortaya çıkar ve başlarsınız deli gibi kaşınmaya, yediğiniz beş adet alerji önleyici iğneden sonra kendinizden geçip uyandığınızda kaşıntının geçmiş olduğunu görüp bir nebze rahatlarsınız.

Yoğun bakımda bir gece kaldıktan sonra, sizi tekrar yatağınıza alırlar ve 1 hafta kadar daha direninizle baş başa kalıp, bol bol öksürüp taburcu olursunuz. 1 hafta sonra kontrole gitmeniz ve akciğerinizden aldıkları parçadan dolayı bir de patoloji sonuçlarını takip etmeniz gerekir.

işte böyle bir hastalıktır pnomotoraks. Sağlığınız bozuk bile olsa, moraliniz yüksekse her türlü hastalığın üstesinden gelirsiniz.

-not- Üstteki hikaye yazarın başından geçmiş olup, başka birinin başına gelmesi halinde birebir benzerlik göstermeyebilir. Bu yazarı bağlamaz.
ameliyattan sonra kurtuldum sandığım hastalıktı.. dün geceye kadar..

bütün bir gece dayı, kardeş ve babayla beraber makaranın dibine vurulmuş, içki içilmiş, muhabbet edilmişti.. en son 2.30'da gülmekten yarılıyorduk ama hayat bir anda değişiyor be sözlük.

3.30'da hastaneye gidiyorduk hep beraber, ne olduğunu anlayamadan. yine aynı ağrı, yine aynı nefes alamama, bir anda kitlenip kalmak. apar topar gidilip yapılan ağrı kesici iğneler vs.

akciğerimde yine belli bir oranda hava çıktı.. bu kez müdahale edilecek kadar fazla değildi, bir kaç ilaç yazıldı ve doktor "sigarayı bırakmazsan bir sonraki ameliyatta akciğerinin geri kalan %40 ını daha alırız" diyerek resmen tehdit etti. kimi korkutuyorsun lan sen hırto. bir de babamın yanında diyor bak yahu.

bakalım sözlük bırakmayı deneyeceğim tekrar. gidişat sakat gibi görünüyor. hiç aldırış etmemiştim son zamanlarda gelen öksürük nöbetlerine ama demek ki boşuna değilmiş. şimdi evde istirahatteyim, ohh valla güzel iş aslında. havalarda ısındı. diyorum ki aldırsam %40'ını daha, bütün yaz yatsam tıpkı geçen yaz olduğu gibi.

babam da yanımda bak bunları yazarken, göt evlat diyor bana. ahahahua tamam be baba şaka yapıyorum. bırakıyorum sigarayı.

tanım: bir ömür boyu peşinizi bırakmayan hastalık. lanet gibi amk.
akciğeri çepeçevre saran plevra adlı zarın yırtılmasıdır. yırtılan kısımdan göğüs boşluğuna kaçan hava, nefes alıp verme mekaniğini bozarak insanlarda, göğüs ağrısı, nefes darlığı oluşturmaktadır. belirtileri şiddetli göğüs ağrısı ve nefes darlığıdır. teşhis ise steteskop adı verilen cihazla akciğerlerden gelen sesin dinlenmesi ile konur. zarı yırtılan ciğer(sağ veya sol olabilir) bir balon gibi söner ve solunum seslerinin gelmemesiyle teşhis konulabilir. ancak kesin teşhis akciğer filmi ile konur. acil bir durumdur. hemen müdahale edilmesi gerekir.

tedavisi ise ilk etapta toraks tüpü denilen cihazla yapılır. cihaz ucunda hortum olan bir tüptür. hortumun bir tarafı göğüs kısmından açılan bir kesiyle vucuda dikilir. diğer ucu da zaten tüpte takılıdır. amaç; göğüs boşluğundaki kaçak havaları tahliye etmek suretiyle plevra zarını iyileştirmektir. tüp vakıanın durumuna göre en fazla bir hafta takılı kalır. daha sonra vucuda takılmış olan hortumun ucu vucuttan çekilir ve kesi dikilir.

tekrarlaması durumunda ise doktorlar genelde ameliyat önerirler. zaten tüple tedavi edilen hastalarda hastalığın tekrarlama yüzdesi bir hayli fazladır. bundan sebep ameliyat garanti yoldur. ve tekrarlama riski neredeyse yoktur.

ameliyat vakıanın durumuna göre kaburga kemiklerinin arasından açılacak kesiyle gerçekleştirilir. ortalama 1 ila 2 saat süren ameliyat genel anestezi altında gerçekleştirilir. hastalar genelde bir kaç gün sonra taburcu edilirler.
Bu hastalığın tanısı en iyi "derin ekspirium grafisi" ile konulur.
elin oğlu çatır çatır sigara vakumlar tık demez ulan sigarayı bıraktık kilo aldık yine tekrar etti. 3 ay önce sol akciğer sönmesi yüzünden 6 gün diren takılı kaldı. şimdi sabahtan beri sağ tarafta bi ağrı var başlarda çok kötüydü şimdi biraz daha hafifledi ama ya patladı yada patladı patlıcak durumda. arkadaş bu ne şanssızlık ya yemin ederim oturup ağlıcam. velhasıl, fena bi hastalıktır allah kimseye yaşatmasın...
3 ay boyunca fark etmediğim tedavi edilmezse ölümcul olabilecek illet bir hastalıktır. şubat ayında kar yağdı okullarda tatil felan çık kaymaya. büyük cayır bir alanı kar kaplamış ama kaya kaya buza dönüşmüş. tabi bizde bot yerine spor ayakkabı giydik. ilk kaydım sonra yukarı çıkmaya çalışırken sert bir şekilde düştüm. kalktım gene düştüm. bu bu şekilde 5 defa tekrarladı.

8 nisan günü arkadaşlarla zombie walk etkinliğine katıldık. koşuyoruz ama kalbim ağrıyor eve geldim hastaneye gittik. film felan doktorlar önce filmden göremediler ama çok dikkatli bakıldığında akciğer yarım muz kadar küçüldiğünü gördüler. spontan pnömotoraks teşhisiyle tüp takıcaz dediler. ameliyathaneye girdik. hemen lokal anestezi uyguladılar ama lokal anestezi biraz yakıyor sanki iğne ciğerinize batıyor gibi acıyor. serçe parmak büyüklüğünde bir kesik açılır. fırtfırt dedikleri bir alet var tıptaki adını ve ne işe yaradığını bilmiyorum ama yuvarlak bir alet onu takıyorlar. çıkartıyorlar ve 16 20 24 28 ve 32 lik borulardan birini yaşa göre takıyorlar. daha sonra 2 dikiş ve yara sargı beziyle kapatılıyor.

tüpteki ama dışardaki havayı atmak ama içeri hava sokmamak. su ve pipet sistemi gibi çalışıyor. pipete üflerseniz su köpürür ya ama içinize çekerseniz su gelir. aynen öyle çalışıyor. siz öksürdükçe akciğer boşluktaki havayı itiyor havada suyu itiyor ve dışarı çıkıyor ama içeri giremiyor. biraz zorlu bir durum çünkü öksürünce içerideki hortum akciğere batabiliyor. ayrıca kaburgalara da takılabilir bu da sırt ağrısı yapar. günlük film ve dinlemeyle takip edilir. zamanı gelince dikişleri açıp tüpü çekerler ve düğümlerler. çekimde biraz yakabilir ama dayanılabilicek bir acı. borudan bazen kanda gelebilir bu çok normaldir.

fakat bu tüp olayında tekrarlama riski yüksektir çünkü bu hastalığa sebep olan baloncuklar temizlenmemiştir. tekrarlama oranı %20 - %50 dir. bende tekrarlama yaptı ve VATS adı verilen kapalı ameliyat oldum. kapalı ameliyatda pek bişey bilemiyoruz ama genel anesteziyle uyutuluyorsunuz. yan taraftan 3 delik açılıyor. 2 kıskaç ve 1 kamera için. baloncuklar temizleniyor. genelde kapalı ameliyattan sonra nüks etme sadece %1 dir. ameliyattan 2 tüple çıkılır.

ama maalesef ben o %1 lik ihtimalide yakalayıp tekrar nüks ettirmişim fakat bu sefer önceki yerden değilde alt taraftan bir çökme olmuş. tekrar geldiğimde artık kökten çözelim dendi. açık ameliyat kararı alındı. ağrısı daha fazladır ama en garantilisidir. genel anesteziyle uygulanır. yandan 8 - 10 cm lik bir kesi açılır ve kaburgalar pensler yardımıyla açılır bu açma sırasında kaburgalarda kırılma oluyor ama çok raslanmaz daha çok kalp ameliyatlarında olurmuş. ciğer 3 boyutlu görüldüğü için tüm baloncuklar temizlenir ve ciğer özel bir sistemle yapıştırılır. burda size bir tüyo verdireyim. normalde yara dikiş ve zımba kullanılarak dikilir ama isterseniz doktora estetik dikiş yapın diye bir rica ederseniz estetik dikiş yapıyorlar. bu ilerde daha az görünmesine ve zımbaları aldırma gibi bir dertle uğraşmamanızı sağlıyacaktır. gene 2 tüple çıkarsınız ve tüpler çıkarılır. açık ameliyat, yapılan ciğer için %99.9999999999999999999999999999 luk bir garanti sağlar. geri kalan &0.000000000000000000000000001 ise tekrar baloncuk oluşup yapıştırılan yerin çıkmasından dolayı oluşmasıdır. yani normal şartlar altında orda tekrar baloncuk oluşssa bile (sigaradan dolayı) ciğer yapısık olduğu için sönmeyecek ve kendini tamir edecektir. ama böyle durumlar olabilir.

ben bu 3 olayıda yaşadım ve eğer açık ameliyatı olduysanız korkmanız gereken o ciğeriniz değil ötekisi olmalıdır. çünkü artık tekrarlama riski kalmamış gibi birşeydir. size verilen derine dalma, dağa çıkma, nefes tutma, ağır kaldırma gibi önlemler diğer ciğeriniz içindir. hastalık hastanın psikolojisini çok etkiliyor. sürekli tedirgin olma , tekrar korkusu , elini tshortunden çekememe gibi durumlar gözükebiliyor ve bir psikiyatrist burda çok önemli hale geliyor.

son olarak kesinlikle hastanın yanına akrabalarını ve arkadaşlarını almayın.!! sadece kapıdan selam atıp gitsinler. yok efenim onlar akrabası ayıp olur. eğer hasta enfeksiyon kaparsa 1 hafta sürünürsünüz. bu hastalıktan korunmanın en iyi yolu yemek yemektir. ne kadar çok kalorili ve proteinli yiyecek yerseniz o kadar hızlı kurtulursunuz ve eğer hasta enfeksiyon kaparsa iştahı kesilir ve 2-3 kilo birden verir. iyileşmesi yavaşlar.
sezonun açılmasıyla birlikte sanırım sol tarafı patlattım, henüz doktora gitmedim(dren tüpünden korkuyorum) evde dinleniyorum geçmesini umuyoruz.
halk arasında ciğer sönmesi olarak bilinen nefes alamamak neymiş genç yaşta bana öğreten lanet bir hastalık. iki kez ciğeri sönmüş biri olarak üçüncüyü beklemekten başka çarem kalmamış durumda şu an. moralim öylesine bozuk ki etrafımdakilere çaktırmamak için elimden ne geliyorsa yapıyorum. her şey yoluna girmişken tamda okulu yeni bitirmişim neden ben diye sormaktan kendimi alamıyorum. daha kötüsü de olabilirdi diyerek yinede şükretmekten başka çare yok. doktorlar yüzde elli tekrar eder dedi. tekrar ederse de ameliyat yapacaklarını söylediler. iki ay içerisinde yirmi gün hastanede yatmış biri olarak artık acılardan falan geçtim onlara bir şekilde katlanıyorum ama şu hastanede yatmak beni mahvediyor.
senelerdir çektiğim hastalık. hastalara tek önerim ya ameliyat olup kurtulun yada moralinizi hep yüksek tutmaya çalışın çünkü hastalık %80 psikolojik kendinizi çok sakınırsanız mutlaka tekrar eder. ciğerim 3 kez söndü 2 kere dren takıldı. sigara içiyorum her hafta futbol maçı yapıyorum bi bok olduğu yoktu ta ki bi arkadaşımın yanına hastaneye gidene kadar. adam da pnomotoraks hastası sönmüş akciğeri gittim yanına bi 15 dakika oturdum malum hasta ziyareti. orda o dreni görünce içim karardı resmen aklıma geldi hastanede yattığım günler ertesi gün uyandığımda sol akciğerimde klasik pnomotoraks ağrısını hissettim sanki her adımda bıçak saplıyorlar. vesselam long story short hasta olduğunuzu unutmayın ama çokta siklemeyin...
allah kimseye göstermesin çok dandik bir hastalık sürekli tekrarlama riskiyle başbaşa kalıp korkuyla bekliyorsun.
Tam finaller başlamış artık eve gitme zamanın gelmek üzereyken ilk olan mat2 sınavına doğru yola koyulmuşken aniden sırtımda bir ağrı sanki matkabı almışlarda sırtımı deliyolar gibi. ilk başta bel ağrısı sandım ve normaldir dedim. ta ki eve gelip uzanıncaya kadar. uzanınca o kadar rahatlıyorsun ki sanki hiç olmamış gibi. sonra ayağa kalkıyorsun yavaştan aynı ağrı geri geliyor. hastaneye gitmeye karar verdim fakat sigortamı daha yaptırmadığım için gidemedim. sigorta için üniversiteye öğrenci belgemi almaya gittim. herkesin başına gelmiştir tabi hemen vermiyolar bide git 2 gün sonra gel al demesinlermi. uzunca bir tartışmanın ardından aldım tabi akciğerle ilgili olduğunu bilmediğim için ağrıya rağmen yürüyorum ve koşuyorum sgk ya gitmek için. neyse her şeyi hallettikten sonra acile gittim. acildeki doktor ikizciklerin arasına hava kaçmış dedi hiç birşey anlamadım tabii. sonra göğüs cerrahını çağırdılar akşam saat 10 olmuş ve cerrah geliyor. korkmaya başlamıştım neden bu saatte cerrahı çağırıyolar???.cerrah geldi filmime ve tomografime baktı, direk ameliyata alıyoruz deyince rengim kaçtı ağlamak istiyordum fakak kendimi tutuyordum. elin memleketinde yalnız başıma ameliyat olacağım. direk peder beyi aradım beni bekle geliyorum dedi. doktora söyledim doktor ölüm riski var deyince gözlerim doldu o an ne düşündüğünüzü bilmiyorsunuz tabi pederi tekrar aradım ve doktora verdim doktorla konuştular uzun bi süre pederlerin buraya gelmesi 20 saat sürüyor zaten. neyse ameliyat giysisini verdiler giyindek ve doğru ameliyathaneye. güzel bir şekilde uzattılar. bi an ne oluyor diye düşündüm bayıltmadan ameliyatmı yapacakklar?? doktora bayıltın beni dayanamam dedi doktor gülmeye başlatı canlı canlı kesmeyeceğiz seni dedi . uyuşturacağım dedi. neyse herşey başlamak üzere doktor iğneyi aldı eline koltuk altımdan yapacakmış bide iğneyi. ben iğne görünce korkan adamım. iğneyi vurdu sonra tabi neşteri aldı eline izliyorum tabi bende meğer local anestezi diye birşey varmış ne bileyim sanki daha önce ameliyat olduk. başladı küçük küçük kesmeye tabi bende meraktan izliyorum kesmeye başlayınca ağrısı olmamasına rağmen ağrıyor gibi hissediyorsun. sonra bi an bayılacak gibi oldum. hemşire izlemememi söyledi başımı çevirerek beni tuttu. ben orda canımla uğraşıyorum adam bana hangi bölümü okuduğumu soruyor. delirmek üzereydim sonra doktor tüp takacaz dedi. tüp deyince küçük birşey sandım. meğer nargile gibi birşey takacaklarmış. neyse başlatı elinde birşey ile göğsümü delmeye biraz yüklenince delmeyi başardı ve sesle bir hava çıktı ve iğrenç kokuyordu. sonra tekrar yüklendi bu kez daha büyük bir sesle daha fazla bir hava çıktığını hissettim. sonra tüpün hortumunu yerleştirmeye başladı. az biraz sokunca boğazıma o kadar büyük bir ağrı girdiki çığırdım resmen. neyse 14 cmlik hortum içimde kaldı ve hortumu üzerime dikti doktor. sonra ayağa kaldırdı elime verdi tüpü hadi git uzan yat dedi. yürüyerek odama geldim. gözlerimi kapadım uyumaya çalıştım ama çok zor uyuyamadım. doktor balon aldırttı oonu şişirdim sonra öksürttü bol bol bide bi alet var üflüyorsun ve toplar kalkıyor teker teker. ulan sağlam adam zor bela kaldırıyor 3 topu. doktor 3 ünü de kaldırmadan çıkarmam hortumunu dedi bide. peder de kızıyor kız gibi üfleme şunu diye . pedere verdim al sen üfle bi bakayım. oda anca 2 sini kaldıra bildi . 7 gün takılı kaldı çıktım sonra. aradan 2ay geçmişti daha bilgisayar oynuyorum evde ve birden bir acı. meğer yine tekrarlamış. kalktık gittik bi daha hortumladı bizi doktor bey . bu kez 10 gün kaldım. ve sıra tekrar hortumu çıkarmaya geldi. doktor hemşireyle birlikte geldi odaya odadakileri dışarıya çıkardılar ilkinde olduğu gibi. başladı hortumun dikişlerini açmaya sonra hemşire asıldı hortuma var gücüyle hızlı bir şekilde çekecekti yine fakat öyle bir çektiki benim dikişlerin hepsini patlattı doktor yapıştı yaraya hava almasın içeriye diye o kadar sıkıyorki ağlayacam nerdeyse etrafa bağırdı dikiş malzemesini istedi ve tekrar dikti tabi uyuşturmadan dikti ben bağırıyorum yine .Evet bitmişti yine hayıt devam ediyordu. taki bu güne kadar yine küçük bir ağrı hissediyorum korkudan uzandım yatağıma kalkmak istemiyorum tekrar ettiğini öğrenmemek için. inşaallah başka bir ağrıdır yoksa direk ameliyat olacakmışım ve çok korkuyorum. TEKRARDAN ALLAH KiMSEYE GÖSTERMESiN ÇOK ZOR BiR HASTALIK...
Cüneyt çakır'ın bugünkü maçta geçirdiği rahatsızlık.
Akcigerde hava embolisi varlığı bir hemotoraks kadar olmasada riski vardır.
Nasil bi illet oldugu konusunda yarim saat oncesine kadar en ufak bir fikrim olmayan, ancak abimin basina geldiginde tanidigim boktan hastalik.

Durup dururken adamin cigeri yirtilir mi lan dedirtmistir.
uzun ince bireylerde daha sık oluşur. hem de kendiliğinden.
(bkz: spontan pnömotoraks)
gece gece beni dumura uğratan hastalık. sözlükte ilk defa böyle bir başlığa denk geldim discovery channel programı izlemiş kadar oldum.

ne garip hastalıklar var bu nasıl illet bir şeymiş ya o kadar garip geldi ki. ağzım açık okudum, detaylı araştıracağım çok merak ettim.
Akciğerde hava kaçağı olması ve akciğerin sağ ya da sol, sönmesi durumu.
Akciğeri çevreleyen Plevra adında bir zar vardır, normalde bu zar arasında hava olmaz. Ama pnömotoraks durumunda hava bu araya girer ve hayati sonuçlar doğurabilecek rahatsızlıklara sebep olur. Örneğin arada kalan bu hava hayati organımız olan kalbi baskılayabilir.
Cerrahi tedaviden önce hava kaçağının büyüklüğüne göre akciğerlere tüp takılabilir ya da daha az ise kaçak hava aspire edilerek çıkartılır.

Kaçak yüzünden Oksijen vücuda yetersiz gelir ve morarma olabilir, öksürük ve solunum güçlüğü-yetmezliği olur. Göğüs ağrısı bu belirtilere eşlik eder.
kaza/darbe neticesinde gerçekleşen akciğere yeterli hava dolmaması durumunun doğal sebeplerle bağlı olarak ortaya çıkma hali.
Şiddetli bir kalp krizi neticesinde de meydana gelebilir.