bugün

genellikle finans sektöründe çalışan ve plaza-servis-ev üçgeninde yaşamını sürdürme gayretinde olan, kah ağlayan, kah gülen, kah somurtan, kah çok konuşan, kah ağzını bıçak açmayan, bazen sevilesi, bazen de nefret edilesi yarı nevrotik kadındır. tanımımızı da yaptığımıza göre, taşıdığı başlıca özelliklere kısaca bir göz gezdirelim:

- kesonundan saç düzleştiricisi asla eksik olmaz. yoksa bile acil durumlarda kimden temin edebileceğini bilir.
- dolabında her zaman bir çift yedek ayakkabı bulundurur (hatta bazen iki ya da üç çift).
- gelip gelip sizden ince uçlu şarj isteyen de genellikle bu kadındır.
- tuvaletten çıkarken dış kapıyı kağıt havlu ile tutmasından da kendisini ayrıca çok kolay bir şekilde tanıyabilirsiniz.
- yine tuvalet denilen ortak kullanım alanında birbirinin kaşını, bıyığını alan cinsine de sıkça rastlanmaktadır (kullanılan ip, plazanın temizlikçi ablasından temin edilmektedir).
- öğle tatilleri dönüşünde ellerinde illa ki bir zara ya da mango torbası olur.
- artık bir klişe olduğundan tam zamanlı fönlü ve makyajlı dolaşabilme konusuna ise hiç girmek istemiyorum.
- güneş gözlüğü genellikle iş yerinden faydanılan özel sağlık sigortası üzerinden alınmıştır.
- yarı ingilizce, yarı türkçe'den oluşan değişik bir iş dili kullanmaktadır. tatil günlerine off, servise shuttle, toplantıya meeting denmektedir.
- cumartesi, pazar günleri asla boş geçilmez, hep dibine kadar en iyi şekilde değerlendirilir.

her iş değişikliğinde yeni bir plazaya geçiş yapıldığından hayat bir süre daha böyle sürüp gider. genellikle de bu hayat, evlendikten sonra 1 yıl içinde kıdem tazminatını da alarak işten ayrılmayla bir süreliğine geçici olarak son bulur. ancak bir süre sonra yeni bir iş başlangıcıyla plaza kadını kaldığı yerden aynen devam eder.
milf diye bunlara denir.. milfffss.
öğle arası levent-maslak arasındaki restoranlarda, hellim peynirli sik soslu salata yiyen suratlarına patron tükürürse silerler. öyle de yalayıcı kardeşler bunlar. zevkle izliyoruz.
ürünler stock out olduğunda toplantı set ederler. olmadı bu durumu akşam bir drinkte görüşürler.
- tanrı onları topuklu ayakkabılarıyla yaratmıştır.
- çantalarında mutlaka babetleri bulunur. Fakat siz her ne hikmetse onları babetle göremezsiniz. Topuklu ayakkabılarını vura vura salına salına gezinirler.
- güneş gözlükleri ayrılmaz parçalarıdır. gözlükler genelde kafa üstünde kullanılarak bir nevi toka misyonu edinirler.
- starbucks'tan bir kahve almadan güne başlayamazlar(!)
- diğer kadınları baştan sona itinayla süzerler.
- birkaç kadın yemeğe gittiklerinde kendi aralarında mutlaka süzülen bir kadın hakkında diyalog geçer: "ceketini gördün müüü geçen Zara'da gördüm kararsız kalmıştım" ya da "selülitleri ne yapmış etmiş kapatamamış görüyor musun" gibi.
- her markanın indiriminden haberdarlardır. zara, mango, charles&keith, nine west, park bravo öncelikli mağazalarıdır.
- genelde sahte gülücükler saçarlar ve sahte muhabbet ederler. çoğunlukla aralarında gerçek dostluk kurabileceğiniz birileri olmaz. çünkü bilirsiniz ki bir gün sizin arkanızdan dedikodunuzu yapabilir.

bir kadın olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, plaza kadını olsun olmasın fark etmez, kadınlara erkekler kadar güven olmaz.
topuklu ayakkbıları ile plaza içerisinde tıkır tıkır yürüyen kadın çeşitidir.
felaket kasıntıdır. amerikan dizi-filmlerindeki havaları görürsünüz.
Ellinden düşürmediği iPhone 5S, Esse Slim sigarası, Zara beyaz gömleği ile daima formdadır. Yoga ve pilates yapar, glutensiz beslenir. Sabahları da tam buğday unu ile yapılmış el yapımı poğaça yemeyi unutmaz. işte öyle bir şey.
Sürekli daha bakımlı ve daha güzel görünmesi için baskıya maruz kalan kadınlardır.
Full makyaj yapip avam tarza sahip olanlari var.
Hediye pakedi yapılmış boklu don gibidir.
içlerinde bir yerlerde hepsinin o eski halleri yatar. plaza kadınıyken çekilmeyen bu tür, o eski hallerine büründüğünde en asil duyguların insanına dönüşür.
resmi içeceği latte dir.