bugün

istenç, gönenç .
Aboo: Hayret nidası
Ağa: Baba,
Ağca: Beyaz,
Ağnanmak: At, eşek gibi hayvanın yuvarlanması,
Aha: işte,
Ahacık: işte burda
Alaçık: Ağaç dallarıyla iskeleti kurulmuş ve çul kilimle yada dallarla örtülü çadır. (ALACIK)
Alma: Elma
AMBAR : Hububat deposu,
Anadut: Buğday ve benzeri ekin destesini bir araca yüklemede kullanılan üç kollu harman aleti.
Annacı: Karşısı (Annacıma gel : Karşıma gel)
Aş: Yemek
Aşamınan: Akşamleyin
Avu: Zehir
Ayakyolu: Tuvalet

Badal : merdiven basamağı
Bahraç / Bakraç: Bakırdan küçük kova
Baldırcan: Patlıcan
Bamiye: Bamya
Bardak : Çam ağacından oyulmuş 7-8 litrelik su kabı, seneğin küçüğü. "Eski çamlar bardak oldu" deyimi buradan gelmektedir. Şimdi ise bardak su bardağı-çay bardağı olarak algılanmaktadır. Su içmek için kullanılan bu günkü bardak yerine "TAS" kullanılmaktaydı,
Batman : Yaklaşık 20 Litrelik sıvı ölçü birimi,
Bazlama : sacda pişirilen yuvarlak ekmek
Bekit: Kapat, ört
Belermek: Gözleri büyüterek öfkeyle bakmak,
BILDIR : Geçen sene,
Bıza' : Buzağı
Bi hapaz: Bir avuç
Bi dıhım : Bir lokma
Bibi : Uzaktan kadın akraba,
Bicimcik: Azıcık, az olan şey
Biçki : testere türü
Biley taşı : kesici araçları iyeleyen alet
BiZ : Delik delmeye yarayan alet, kalın iğne,
Bostan : Kavun, karpuz tarlası
Boyunduruk : çift süren hayvanları birlikte yürüten ağaç çember
Boz : sürülmemiş toprak
BÖRÜ : Zehirli bir örümcek türü,
Bucaklık: Evde kap kacak konan yer,
Bugelek (g sağır n): Büyük baş hayvanları rahatsız eden uçan bir böcek.
Bulamaç: Undan yapılan cıvık yiyecek
BUNDAN KEYLi : Bundan sonra,
Buymak: Çok üşümek,
Büngüldemek: Suyun yerden fokurdaması,
Bürgü: Yemeni,

Cahal : Cahil, tam yetişmemiş, delikanlı
Camış : manda
Canavar: Kurt
Candarma: Jandarma
Ceyran : elektrik
Cıbır: Parasız, pulsuz
CILGA : Patika-keçi yolu,
Cıncık: Camdan yapılmış eşya,
Cırcır : fermuar
Cızlavat : lastik ayakkabı
Cimciklemek : Çimdik atmak, çimdiklemek
Cirpeden: Hızlıca,
Cof cof : Süs
Cuvara: Sigara
Cüce : civciv
Cücük: Civciv
şurada türkçe denilen sözcüklerin yüzde doksanı türkçe değil. örneğin "kelime" bile türkçe değil; arapçadır. türkçesi sözcüktür.
müşkülpesent: zor beğenen, titiz.
bilmukabele: (karşılık olarak) ben de, size de, sizlere de.
Girift: iç içe girmiş, karmaşık.
Feriştah: Bir işi en iyi yapan kişi, işin ehli, uzman.
Sirayet: Yayılma, dağılma, bulaşma.
Canhıraş: dayanılamayacak şekilde üzüntü veren.
tengri biz menen eski türkçede tanrı biz menemeniz anlamına falan geliyordu galiba.
bilmiyorum.
Sözlük yazarlarının ne kadar cahil cühela olduğunu gösteren kelimelerin bir araya toplanmasıdır.

Yazılan kelimelerin neredeyse tamamına yakını farsça ve Arapçadır. Daha Türkçe'nin ne olduğunu bilmeyen, hangi kelime Türkçe hangi kelime yabancı bunu dahi bilmeyen onlarca, yüzlerce "yazar" ile bir arada olmaktan gerçekten bakın "ilk kez" "ilk kez" şu an utandım.

Onlarca cinsel içerikli, siyasi, ırkçı troll başlıklara rağmen, ilk defa bu kadar utandım. Türkçe denilerek yazılan kelimelerin çoğu Türkçe değil. Bu ne kepazelik, bu ne zırvalık, bu ne acı bir tablodur.
Teşekkürler. Bu kelimeyi çok az insan biliyor ne yazık ki.
Kahve altı. (kahvaltı anlamına gen bir kelime)
seki - sandalye.

bir kendi köyümde (girasun), bir de balkan göçmenlerinde duyduğum sözcük.
mütevazi : birbirine paralel olan.
mütevazı : alçak gönüllü.
mütevellit.

hala inanamıyorum ama günlük yaşamda yeri yokmuş. ben yaşlı olduğum için biliyormuşum. size yazıklar olsun.
Türkçe yazılmış başlıkta ama malesef dostlar paylaştıklarınızın yarısı arapça ve farsça.
açık ara farkla ‘teşekkür ederim’ en az bilinen kelime budur kesinlikle.
Yalnız kardeş bunlar türkçe değil, türkçe olması için ünlü uyumuna uyması gerekiyor.
(bkz: güğüm)
Heyhat. "Yapacak bir şey yok, elden ne gelir ki.." anlamı taşıyan kelime. Heyhat! Boşuna yazıyoruz, kullanan yok ki. Plaza dili ve ergen dilinden gına geldi.
(bkz: Gına gelmek).
silahendaz

Silah taşıyan deniz eri. (Deniz piyadesi)

Gerektiğinde karaya da çıkıyor.

Yani hem denizde hem karada görev yapabiliyor.
Türkçe'de var olan ama ne anlama geldiği pek bilinmeyen kelimelerdir.

(bkz: eğitim)
(bkz: bilim)
(bkz: hukuk)
(bkz: adalet)
(bkz: dürüstlük)
(bkz: saygı)
"Kansiz" suzme orospu cocugu, tamlamasi. eskiler yahudi anlaminda kullanirdi.
https://galeri.uludagsozl...ukteki-yahudiler-1767726/
Elzem: gerekli olan.
Elem: çok derinden hissedilen acı.
Aklıma geleni yazayım
Fütursuzca:aldırmayarak.
Pervâsız; çekinmez, korkusuz, sakınmaz (kimse).
petifür. güzel bir tatlıymış.
mütevellitten mütemadiyene teşekkürden filhakikaya tamamı arapça kelimelerdir. aynı şekilde mamafih,elzem ve özür kelimeleri içinde aynı şey söz konusudur.
tnm: gökmen astronot manasında.