bugün

patron sermayedar olması bakımından tüm riskleri taşır. evet tabi ki kâr da onundur zarar da.
çalışan ceketi kadar sorumludur. işler boka sararsa ceketini alır gider.

ama bu devirde böreği ben yiyeyim , yarağı çalışan yesin diyen patron da çok. bu nedenle hangisi daha kolay hangisi daha zor, tahlili mümkün olmayan konudur.
doğru tespit.

sayayım mı;

-sıfır sosyal hayat.
-sürekli kar-zarar yani muhasebe hesabı.
-işçilerin bitmeyen yalanları, çıkarcılıkları, fazladan 100tl için sizi bırakma-satma olasılıkları.
-aybaşında işçilere maaşı eksiksiz verip, evinize işçinin maaşının üçte biri kadar para götürmeniz.
-piyasada yandaş olmayan, çalmayan, dürüst, efendi biri olarak tanınmaya devam etmek ve bu itibarı sürekli korumaya çalışmak.
-işçilerinizi kardeş yerine koymanız ama onların size "ben olmasam bu batar." gözüyle bakmaları.
-işçinin sanılanın aksine çılgınlar gibi tatil yapması ama sizin pazar dahil işten akşam 8' de çıkmanız.

daha sayarım da sığmaz.

fason anti-kapitalistler, çakma hümanistler, kıytırık "ben işçiyim!" zırvacıları anlamaz, eksiler ama.

ekmeğin, alın teriyle çalışmanın sağı, solu olmaz. bırakın artık "şu işçisin sen işçi kal!" zırvalarını.
kafanı kaşıyacak vaktin yok ama uludağ sözlükte başlık açıp kofomo koşoyocok voktom yok yazacak kadar vaktin var tırrışkadan patron seni!
Kolay tabii ki her işi çalışan yapıyor zaten.