kanal d sekiz buçuk gibi herkesin izleyeceği bir saatte halka açmadan önce özel ve dublaj öldürmeden önce de canlı olduğunu düşündüğüm aşk filmi.
bu defa da televizyondan izlemek için ekran başına oturduğumda aklıma filme dair tek bir cümle geldi:

seni hemen, oracıkta sevmiştim.
romantik filmdir ama ağlama krizlerine sokacak kadar değil. jerry karakterinin hasta halini gösterse belki daha etkili olabilirdi.

--spoiler--
holly neden frank * yerine dean winchester ın babasını seçti anlamayamadım.
--spoiler--

harry connick jr varken. peh!
(bkz: galway girl)
afişiyle merak uyandırıp ızlemeye sevk ettıren fılmdır.güzeldir hostur hele birde surada ızlenırse daha guzel olmaktadır.http://www.kafika.com/galeri.html 3.resmı buyutmek ıcın üzerine tıklayınız.
--spoiler--
aşk filmi diye mutlu mesut izlemek niyetiyle açıyorsunuz. sonra ikinci sahnede esas oğlan ölüyor. bildiğin ölüyor. hormonal dalgalanmanın gözüne vurmuş hatun bünyesinin ağlamaya başladığı an. sonrasında her mektupla, adamın yaptığı her olayla, kadının adamı her özleyişiyle ağlaya ağlaya bir hal oluyorsunuz. filmin bir kaç yerinde gülebiliyorsunuz. gülmeler ağlamayla karışık hep, buruk gülmeler. ölmüş bir adamın yaptıklarını ve hala aşık bir kadının hüzünle karışık aşkını izlerken doğal elbette.. kendinizinmiş gibi sahiplenip ağlıyorsunuz. adamın ölümü için verilen davetten eve bir kutuyla geliyor kadın. içinde adamın küllerinin olduğu bir kutu! işte hepsi bu kadarcık.. kocasını bir kutuda getiriyor eve. yatak odasına yerleştiriyor ve sonra telesekreterden sesini duyabilmek için defalarca kez arayıp ağlayarak uyuyor. siz de onunla beraber ağlıyorsunuz haliyle.. gitmek istiyorsunuz sevdiğiniz varsa eğer. birinizden biri ölmeden, başka bir şey olmadan anı yaşamak istiyorsunuz. film bitiyor, kadının karşısına başka bir adam çıkıyor.. gerçek hayattaki gibi hayat devam ediyor.. romantik komedi mi? hayır. acı ve aşkla dolu güzel duygusal bir film.. sevgilisinden ayrılanlar, hala aşık olanlar ve pms durumundaki hatunlar izlemesin. ağlatır.
--spoiler--
kitap uyarlaması olan duygusal film.
kitabıyla kesinlikle uzaktan yakından alakası yok. bazı yerler dışında komple özgün. ikisi de ayrı güzel. normalde berbat bir uyarla denmesi gerek ama diyemiyorum. o derece.
film boyunca yaptiklarim: agladim, guldum, sonra yine agladim, agladim. dusundum. agladim. gulumsedim, agladim. guldum. cok guldum. agladim. gulumsedim. filmin sonunda banyoya yetisip hungur hungur agladim.

sonra disari cikip esime; "olme emi? sen olme, benden once olme tamam mi?" dedim. cunku esimden boyle organize bir hayata dondurus plani bekleyemem benim icin. ve bu yuzden filmdeki o kadin gibi hayata kolay donemem.
Günümüz türkçesiyle 'Not seni seviyorum' anlamındaki güzel bir aşk filmidir.Soundtractlarından tutunda filmin içeriği ve oyuncular gerçekten kalitelidir.
hic film kulturu olmayan ve film izlemekten pek haz almayan adami bile ziyadesiyle etkileyip, afiyetle gozunden suzulenleri emdirebilir. izleten sagolsun diyelim*.
feci derecede içlenebileceğiniz bir filmdir.sonra aklınıza şu soru takılır;benim karşıma böyle bir adam çıkma olasılığı nedir?

not:tahmin et bakalım.
Hilary Swank, Gerard Butler'in başrollerini paylaştığı harikulade bir baş yapıttır..
her izlediğimde majör depresyon anları yaratan muhteşem bir film.
haftasonu kanal d'de yayınlanacak film.
çok fazla romantik olan bir film.*
film'i berbat olan süper ötesi kitap!
kanal d'deki reklamlarında gerçek aşkın ne olduğunun anlatıldığı iddia edilen filmdir. gel gör ki; ben filmi izledim, aşktan soğudum.
(bkz: bu mudur)
adam süperdir romantiktir söz yoktur da, kadın altı ay geçmeden başkasıyla yatmaktadır. bu mudur aşk? bu mudur romantizm? bende mi sorun var, çözebilmiş değilim.
şu an kanal d de yayınlanan film.
çok da öyle ahım şahım bir aşk filmi değildir. etrafta ''ayyy aşkkım ne güzel bir aşk filmi değil mi?'' diye dolaşan kızların sözlerine kanıp, ultra mükemmel şeyler beklemeyin derim. klasik bir aşk öyküsü. ha izlemeyin demiyorum tabi. izleyin lakin mükemmel birşeyler beklemeyin filmden. beklentinizi aşağıda tutarsanız belki filmi çok çok beğenebilirsiniz.
senelerdir adını duyduğum, romantik komedi filmlerinden pek haz etmediğim için izlemediğim, bugün kanal d'de yayınlanan film.
aşk denilen olguyu seksten ibaret sanan bir amerikan filmi daha. olmamış, yetersiz bir film, sıkıcı, kısaca kötü işte yahu, ıyk. madem çok acı çekiyorsun ne başka erkeklerle yatıyorsun hillary? o an bitti işte film benim için, iyi olmuş sana. ayrıca bu film bittiğinde göz yaşı döküyorsan senin sinema ve aşk anlayışından şüphe ederim arkadaş. ne yani? sanki aşkına sadık kalıyor, gidip atlıyor birinin koynuna daha işte.

en güzel aşk filmleri için;

(bkz: bin-jip)
(bkz: my sassy girl)
(bkz: Crying Out Love In The Center Of The World)
(bkz: Saibogujiman kwenchana)

ve hatta bir anime olan whisper of the heart bile sevgiyi bundan daha güzel işliyor diyor, geçip gidiyorum.

- bırakın aşkı uzak doğulular anlatsın.
bir film izlerken ağlama olayı bu filmde olmuştur bana
bu filmi beğenenlerin sinema anlayışları '0'dır.
uzun süreli bir ilişkiden çıkan biri için aşk epey bir süre yalan gelir. yalandır aslında. hayat da yalandır hani. o da bitiyor.

ama böyle filmler izleyince insanı zorluyor, yukarıdaki durum söz konusu ise. yani aşk yalan tamam da, o ağaçlar çiçekler böcekler ne o zaman. onlara nasıl bakacağız. aşık birinin bakışıyla bizim bakışımız bir olabilir mi?

sevmediğim, canımı sıkan, kalbi zorlayan film.
filmin müthiş soundtracki:
the pogues - love you till the end
james blunt - same mistake
needtobreathe - more time
laura izibor - carousel
hope - fortress
ryan star - last train home
paolo nutini - rewind
toby lightman - my sweet song
chuck prophet - no other love
the academy is... - everything we had
the stills - in the beginning
flogging moly - if i ever leave this world alive
nellie mckay - p.s. i love you
jhon powell - kisses and cake