bugün

beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi, boş yere mağaramdan çıkarma beni.

alışkanlıklarımı, özellikle yanlızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.

Oğuz atay okumadım hiç. bu iki cümleyi de sağda solda hep görüyorum. Şunu farkettim, her okuduğumda istemsizce yutkunuyorum. Çoğumuz yalnızlığı incinmekten korktuğumuz için tercih ediyoruz. sevilmemek karşısında çaresiziz çünkü.
delirmenin eşiğinde kendi varoluşçu yazılarını yazmıştır.
görsel
Sol frame'de görüp bunu bir işaret olarak aldığım mükemmel yazar.

Tutunamayanlar'ı o kadar uzun zamandır süründürüyorum ki. Sevmediğimden filan değil ya, gitgide karanlıklaştıkça korktum sanırım, sonunu bilmiyorum ama "bu kitap bitince benim ağzıma sıçacak" gibi bir şey hissetmeye başladım ortaları geçince. Şu an, resmen kalp kırıklığından dolayı fiziksel olarak acı çektiğim (ayrıca saçma bir eklem probleminden ötürü de fiziksel acı çekiyorum ama o diğerinin yanında hiçbir şey) şu günlerde, Tutunamayanlar'ın ağzıma sıçmasına hazırım sözlük.

"Belki de anlatmaya çalıştın birilerine. Kim bilir? Anlatamadın; belki o insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördün..."
abartılıyor biz toplum olarak abartıyı çok severiz ondan dolayı çok sevilmiştir.
edebi değeri vardır ona asla bişey denemez ama abartılıyor.
Bugün doğum günü olan yazar. Kendisiyle aynı günde doğmama en çok sevindiğim isimdir.

''Elbette çok şey beklediğimi biliyorum, her zaman da bekledim. Her yeni tanıştığım insandan tanışır tanışmaz neler bekledim. o daha adımı öğrenmeden ben onunla ilgili hayaller kurdum, ümit etmeye başladım hemen. ve o insan yanımdan bir dakika bile ayrılınca ben öyle yerlere varmıştım ki hayalimde bu ayrılmayı bir ihanet saydım gücendim. hayır benimle başa çıkılmaz beni bırak..''

Kısa ömrüne ne kadar çok şey sığdırdığını görmek gerçekten ilham verici.Doğum günü kutlu olsun bir kez daha.
"bir mektup yazmak istiyordum, ama adres bilmiyordum. yani hiçbir adres bilmiyordum. bana inanmazlardı, bunun için utanıyordum. bana herhangi bir adres söyler misiniz? diyemezdim. oysa herhangi bir adres yeterliydi benim için. bir zorluk daha vardı o zamanlar. şimdi de var -yani bir süre geçtiği halde- kendi adresimi de bu mektupta yazmak sorunu beni düşündürüyor.

bu hikayemi, ekspres ya da posta treni artık -belki de sadece belirli bir süre için- geçmediği halde, bir yolunu bularak okuyucularıma -artık müşterim kalmadı- iletebilsem bile, nerede bulunduğumu nasıl anlatacağım? bu sorun da beni düşündürüyor. ama gene de ona yazmak, hep onun için yazmak, ona durmadan anlatmak, nerde olduğumu bildirmek istiyorum.

ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin?"

Yaşasaydı bugün 85 yaşında olacaktı. istediği kadar anlaşılamadan, istediği kadar okuyucuya ulaşamadan göçüp gitmiş yazarımız, canımız, ciğerimiz. Tehlikeli oyunlar kitabında “Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor anlıyor musun?” yazmıştır ve kendisi beyin tümöründen dolayı ölmüştür. Şimdilerde popüler kültür malzemelerinden biridir, bu son zamanlarda biraz azaldı, artık “albayım albayım” diye dolaşanlar yok olmaya başladı. Bunlar oğuz atay’ın kara mizahını anlamazlar, anlamalarını geçtim, kitabın fotoğrafını instagrama attıktan sonra kitabı okumuyorlardır bile. Neyse her ölüm gibi onun ölümü de erken olmuştur. Keşke biraz daha yaşasaydı da birkaç eser daha bırakabilseydi bize.
görsel
Sağlığında, tanınmayan bir yazar olmanın acısını yaşamış bahtsızdır. Gerçi şimdilerde kitaplarının o hep dalgasını geçtiği popüler kültür ögesi olduğunu görse yine mutlu olmazdı.

Oğuz Atay, 1973 yılının Haziran ayında bir okuruna Tehlikeli Oyunlar kitabını imzalarken şöyle bir not yazmış; "Akşit Göktürk arkadaşa , ben de az okunan talihsizlerdenim. Beni oku olur mu? Sevgiler."

görsel
Tutunamayanlar gibi popüler bir roman yazan yazar.Genç yaşta vefat etmiş.Diğer kitaplarını da okuyacağım.Roman karakterine bakarsan hayata küsmüş,anlaşılamayan,melankolik bir yazar olduğu çıkarımına varılabilir.Değeri öldükten sonra anlaşılmış bir yazar.Tutunamayanlardan çok etkilendim diyemem ama konu itibarıyla çok fazla karamsarlık sevmeyen biriyim.Edebi anlamda başarılı elbette ama bana hitap etmedi diyebilirim.
ölüm yıl dönümünde kendisini saygı ile andığım, her daim baş ucumda bulunan tutunamayanlar'ın yazarı.

tesadüfen denk geldiğim yazıyı okurken ölüm yıl dönümü olduğunu hatırladım, ışıklar içinde uyusun..

https://kulturveyasam.com...ay-hayranlari-bu-sayfaya/
Bu dünyadan iyi ki bir oğuz Atay geçti. Allah rahmet eylesin.
allah rahmet eylesin tekrar tekrar. sık olmasa bile memlekete gittiğimiz zamanlarda doğduğu evin önünden muhakkak geçtiğimiz ve birkaç dakika bakıp rahmet okuduğumuz yazardır.
yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan, o nefeste boğulmaktan sıkıldım. ki nefessizlikten değil nefesten boğulmaktır marifetimiz.
en sevdiğim yazarlardan birisi. zamanında poyraz karayel dizisi vardı, orada da kitaptan alıntılar yapılıyodu. zaten seviyoken sevgimi iyice pekiştirmeme sebep olmuştu. yani kısacası oğuz atay sevgisi; "kelimelere sığmıyor albayım..."
Bügun vefatının sene-i devriyesi olan bir tutunamayan insan.

Hayattayken kimsenin ciddiye almadığı biriyken şimdilerde, en çok dalgasını geçtiği popüler kültürün bir ögesi olduğunu görse bir kere daha ölebilirdi. Kırk küsur yıllık yaşamına bir sıfata sahip olan fakat Kendini bir yerlere ait hissedemeyenleri anlatmayı sığdırdı gitti.

görsel
“Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor anlıyor musun?” yazmıştır tehlikeli oyunlar kitabında ve tümörden ölmüştür. öleceği gün yakın arkadaşı altay gündüz’ün evine gitmiştir, yenilmiş içilmiştir, oğuz atay, bir ara fenalştığını kimseye belli etmeden banyoya gitmiştir ve uzun süre ses gelmeyince kendisini merak etmişlerdir, (bu zamana kadar yazdıklarım yıldız ecevit’in ben burdayım adlı kitabından alıntıdır, biraz sonra yazacaklarımın bir kaynağı yoktur) banyonun kapısına gelenlere “daha ölmedim merak etmeyin” demiştir. Bir süre sonra yine oğuz atay’ı merak etmişler ve banyonun kapısını kırarak içeri girdiklerinde oğuz atay’ın öldüğünü görmüşler. Atay’ın son sözü “daha ölmedim, merak etmeyin” olmuş.
Anlamıyorlar, naz yapıyorum sanıyorlar. Oysa hiçbir şey istemiyor içim.

O.a
Fazlaca abartılan yazar. Evet.
“gömleğin tüm düğmelerini yanlış iliklemek gibidir, bazı insanları sevmek. En başından beri yanlış yaptığını sonuna gelmeden anlayamıyorsun” gibi efsane bir tespiti olan usta.
Korku ve kaygının vücut bulmuş hali.
fazla abartılmış bir yazardır yine de severiz.
Öldükten sonra değeri bilinenlerden. Oyunlarla yaşadı oyunlarla gitti.
"sinirimden gülüyorum albayım. çünkü sinirlerim artık gülmek için kafamın neşelenmesini beklemiyor."

(bkz: tehlikeli oyunlar)
Roman ve hikâye yazarı, Türk edebiyatının en önemli simalarındandır. iTÜ inşaat fakültesi mezunudur. ilk postmodernist Türk yazardır kendisi. En çok bilinen eseri Tutunamayanlar. Ölüm sebebi (bkz: beyin tümörü)
Beni en çok etkileyen sözü "Ne ölmek nefessiz kalmaktır, Ne de yaşamak nefes almaktır… Yaşamak; sevilmeyi hak eden birine yaşamını harcamaktadır."
Yazarın eserleri: Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar, Bir Bilim Adamının Romanı, Korkuyu Beklerken, Oyunlarla Yaşayanlar, Günlük, Eylembilim