bugün

Asker olarak kullanılıp ağır vergiler alınan halktı Türk halkı.

Ve hiç kimse Osmanlı dönemi içerisinde Türkler birinci sınıftır diyemez. Dönemin zenginlerinin hemen hemen hepsi ermenisi rumu falandır.

Türkler ise askere giden, vergi ödeyen her türlü şeyi yapan.

Ama cefasını süremeyen halktı. E osmanlıcılar bunu da inkar etsenize.

Osmanlı da en çok değer görenler türklerdi deyip kaynak göstersenize.

Uyanın artık.
insan gücü teminatından sorumlu sürüdür.

işi düşünce bir kaç yalama yapan padişah/paşa dışında iplenmemişlerdir.
cumhuriyetten sonra ülkeyi idare eden Ermenilerin ürettiği nesil yazıyor bunları.
turks adı altında dünyanın önemli bir kısmının halkının adıdır. dünya'daki en etkin 3 ırk'tan biridir.

atatürk denen put meraklısı gibi maaşa zam işe son değildir o zamanlar. turks denen ırk dünyada heryerdedir. pek çok alt ırk barındırır. atatürk türklüğe zaman, dünya hakimiyetine son vermiştir. allah ızdırabını dindirmesin.

ama şii safevi aşığı doğuştan osmanlı düşmanı alevilere yaranacaz diye osmanlı'yı kötülemek gibi bir niyetimiz yok.
osmanlı'ya karşı en çok ayaklanan halk türklerdir. hala kürtler ve ermeniler daha fazla ayaklandı diyen varsa tarihe bir bakış atıversin. varın anlayın gerisini.
Imparatorlukta zaten turlugu on plana cikarmak yanlis bisey ki zaten ummetcide bir yapi var. Ama bu turklugu yok saydigi anlamini bermez, osmanlinin son donemde ki bayragina bakilabilir yada abdulhamidin turklukle alakali soylemlerine.
Osmanlı zamanı türklerin Durumu yürek burkar.

O işte herkes zengindi zenginlikten şöyleydi böyleydi olaylarına Türkler için bakarsanız yoktur.

Türkler çiftçidir. Savaşa gider gelir. Vergisini öderler budur yani olay. Çoğu normal ailelerdir ve dönemler de Türkler zaman zaman isyan etmiştir.

Bu isyanlar sonucunda isyanı çıkaranları katletmişlerdir. Katledilenlere şiiydi falan diye gecistirilse de bal gibi bir çok Türkmen mezhebine falan bakılmaksızın katledilmiştir.

Her işi yapan ve asker olarak kullanılan Türkler ise bu işin iyi kısmını çekememis. Onun yerine iyi tarafını ermenisi rumu Yahudisi ve hristiyanı çekmiştir.

Ülkede zenginlik ve rahatlık içerisinde yaşamışlardır. Müslüman ve Türk bir devlet. Birinci sınıf vatandaşları Türk ve Müslüman değil.

Halen bunlara kör gözle bakanlar var. inanmıyorsanız açın okuyun, araştırın. Gerçekleri görün biraz.
yalanlara maruz kalanlar armaya bakınca gerçeği göremiyorlarsa bir daha o gözlerle bakmasınlar. çöp o gözler.
hor görülür, üstüne onbinlerce katledilirlerdi.*

yeniçeri ocağının bel kemiğiydiler, şimdi torunlarına kızılbaş diyen ipnelerin ataları pirinç tartarken bu kızılbaşlar osmanlıyı osmanlı yapmış, neticede de yozlaşmıştır.
Osmanlı devletinde reaya devlet ilişkisi, reayanın sosyal ve siyasi eğilimlerinin osmanlı devlet ideolojisiyle ne denli uyuştuğu ile alakalı olarak değişen bir durumdur. bu konu öncelikle türk soyluları ve ilgası daha sonra devşirme sisteminin yerleşmesiyle türk reayanın Türkmen/ şii / alevi karakterde bulunmasından kaynaklı olarak en basit örnekle 1502 de kurulan safevi devletinin körüklediği ayaklanmaların ana mümessili olmaları dolayısıyla geliştirilen tepkiler ve tüm bunların yanında osmanlı devletinin ideolojik olarak kendine rakip bir aile istememesi düşüncesinin payları büyüktür. elbette başka sebeplerde vardır.

Bir uç beyliği olarak teşekkülünden itibaren osmanlı'da türk soylu uç ailelerinin tesiri yüksektir. 1299'dan 1453'e yani hemen hemen iki yüzyıl boyu türk soylu aileler hem osmanlı adına rumeli'de fetihlerle katkıda bulunmuş hemde al-i osmana rakip aile ağları oluşturmuştur. kısaca özetlemek gerekirse dalmaçya'da gazi evrenos oğulları, bosna çevresinde malkoç oğulları, yunanistan civarında gazi turhan bey oğulları gibi ailelerin müthiş bir fütuhat hareketi ve bu hareketin doğurduğu bölgesel güç eğilimi söz konusuydu. işte ilk olarak osmanlı devletinin mental olgunluğa eriştiği yükselme dönemine girerken merkezileşme politikasının fatih sultan mehmet tarafından uygulamaya koyulduğu bu dönemde türk soylu ailelerin yerini "bilinçli politika" ile istanbul'un fethiyle şehri terk etmemiş zengin doğu roma aileleri almıştır. zaten bu dönem kaynaklarına bakıldığında türklerin daha çok ilmiye teşkilatı içinde yer aldıkları görülür. yine bu dönemde 1. murad devrinde sonra sürekli ilmiye mensubu aile üyeleriyle vezirliği elinde tutan çandarlı ailesi bertaraf edilmiştir. devlet ne merkezde ne de taşrada "al-i osman" a rakip bir aile yahut güç odağı oluşturacak ayan istememiş ve ilk fırsatta yok etmiştir. gerileme dönemine baktığımızda 17. yy da ayanların yüksek nüfuzu devleti hem iç hem dış politikada zor durumda bırakmıştır. devletin yükselme dönemiyle beraber 1453 ve yine türk soylu olan sokullunun ölümü 1579 arası kuruluş devrinde olan "gazi, alperen, fütuvvet, darul harp/ darul islam" anlayışları kökleşmiş ve osmanlı devletine yeni bir hüvviyet kazandırmıştır. o döneme dek divan ı hümayuna katılmayan şeyhülislamlar gözlemci ve daha sonra ise taht içi bir erk unsuru olarak ortaya çıkmış onların fetvalarıyla padişah devrilir olmuştur. bu bir süreçtir. devlet politikası dönemin şartlarına göre değişiklikler arz etmiştir. kanuni den sonra bu politikanın sağlıklı bir şekilde yürütülememesi müesseselerin bozunumu gerileme ve dağılma dönemlerinin ana sebebi olacaktır. nihayetinde osmanlıda kuruluştan itibaren türklüğün baskın yahut öncelik arz eden bir unsur olduğunu söylemek yanlıştır. osmanlı devleti içinde türk karakterinin yerini görmek isteyenlerin 1402 ankara savasında timur'un söylemlerini okuması yeterli gelecektir. türklük ancak osmanlıcılığın işlevselliğinin kaybedildiğinin anlaşıldığı 1908 öncesinde "yok" değildir ancak islami unsurlara göre çok çok azdır.

osmanlı devletinin türklere, türkmenlere iddia edilenlerin aksine hususi bir garezi yoktur. bunu iddia edenlerin mutlaka başka bir hesabı vardır. osmanlı devleti kuruluşta bulunduğu hinterlantta genişleyebileceği yerler kısıtlıydı. bu tarihin kurduğu her devlet için geçerli olacak şekilde komşularıyla akrabalık kurmak usulüyle pekiştirildi. bizansla ve anadoluda irili ufaklı diğer beyliklerle akrabalık kuruldu. ancak son olarak türk soylu beyliklerden kız alma geleneği yine fatih döneminde son bulmuştur. dikkate değer diğer bir konu ise osmanlıda kız verme geleneği yoktur. komşu devletlerden kız alınsa da osmanlı ailesi sultanları devlet ricali ile evlendirilmiştir. tüm bunlar siyasa kaynaklı geleneklerdir. aynı mentaliteyle osmanlı ailesine rakip hanedan çıkmaması amacıyla uygulanmıştır. karaman sonuncu olmak üzere tüm beylikler bertaraf edilmiştir ve devlet bünyesine işlevsel olacak şekilde kazandırılmışlardır. devşirme meselesine gelecek olursak bu yine merkeziyetçi telakkinin sonucu olarak merhaleler halinde gelişmiş bir sistemdir. amaç sadakati yalnız padişaha olan ve küçüklükten (düzenli ordu prensibiyle) yetişip askerliği meslek olarak icra eden türkleşmiş ve islamlaşmış keferenin islami prensiplere uygun olarak devlet yararına kullanılmasıdır. devrin diğer devletlerinin uyguladğıı köleliğe kıyasla çok daha insancıl ve kademe kademe yükselme şansı tanıyan "toplumsal geçişliliğin olduğu" bir sistemdir. ve evet yükselme devriyle beraber devşirme vezirler sadrazamlar devlet ricalinin üst kademelerinde yer almıştır. Bu dönemde tam tamına 64 türk soylu vezir vardır. yani türk soylularının devlet ricalinde az sayıda olmaları doğru ise de yine de var oldukları ve kişisel liyakat ile yükselebilecekleri ayan beyan ortadadır.

halkın isyanları yine türk reaya ile osmanlıyı karsı karşıya getirmiştir. iki türk soylu devlet olan sünni osmanlı ile şii safevinin çıkar çatışmaları en çok türkmenleri yaralamıştır. bu etki tepki meselesinden ibarettir. bunun yanında gelişmiş bir vergi ağına sahip osmanlının uygulamaları yerleşik reayaya olan ihtiyacı ve meyli, inançları ve ihtiyaçları doğrultusunda haklı veya haksız sık sık isyan eden göçerevli türkmenlere karsı zaman zaman sertlemiştir. işte bunun gibi dönem içi şartlarda değerlendirilmesi gereken ve kati bir sonuca haklı/haksız ayrımına varmaksızın ele alınması lüzumu olan meseleler çerçevesinde bir yeni osmanlıcılık yada türk karşıtı osmanlı söylemleriyle varılacak herhangi bir menzil yoktur. tarih haklı haksız ayırmadan olguları zaman içinde değerlendirme ve doğru yorumlama kurgusundan ibarettir. ayrılıkçılık yahut şövenlik için kullanıldığında tehlikeli bir silahtır. her gün her yerde duyduğumuz bu söylemler şovdan ileri gitmez. osmanlı da gayri müslim tebaanın ödemiş olduğu vergiler dahi sosyal yapı olarak müslüman olmayanlarla müslümanların ayrımını net bir şekilde gösterecektir. yine küçük bir örnekle; ehl-i zimmet in asker olmamak, askere gitmemek için verdikleri cizye vergisi (ıslahat fermanı sonrası bedel-i askeriyye) onları 10-15 yıllık askerlik hizmetinden kurtarmaktaydı. şöyle ki 10 sene de türk askerde kalırken zımni şehirde yada köyle hayatını çoktan kurmuş ekonomik olarak yeterliliğini sağlamış olurdu. bu sebeple ermeni, yahudi ve diğer zımni halkın zenginleşmesi doğaldır. hele ki 17. yy sonrası yenileşme hareketlerine paralel gayri müslimlere verilen olağanüstü hak ve özgürlükler türk reayayı daha da zora sokmuştur. ancak unutulmaması gereken noktalardan biri de cizye vergisinin osmanlı ekonomisinin yıllık bütçe bazında ( geçmişe dönük) %37 sini oluşturmasıdır. bu büyük bir gelir kaynağı olarak uzun yılar boyu kullanılmıştır.

kısaca her dönem kendi içinde değerlendirilmeli ve basit çıkarımlardan uzak durulmalıdır.
osmanlıda türklük diye bir şey yoktur. adamlar ümmetçi ve gayrimüslümlere hiçte iyi davranmamıştır. tabi şimdi sizin aptal tarih kitaplarınız bunları yazmaz, osmanlı her yere kardeşlik getirdi der ama onların tarih kitapları osmanlının ne denli yamyam bir devlet olduğunu yazıyor zaten.

mesela ıslahat femanına bakın, gayrimüslümler ibadethane açma hakkından tut, kendi dininde yargılanma hakkına kadar, devlette memur olmaktan tut yönetime dahil olmaya kadar hak alıyor.
işkenceyi ve aşağılamayı bile kaldırıyorlar, la demek bunlar var ki adamlar bunları kaldıracak yasalar çıkartıyor. hatta cizye ve haraç da kalkıyor ki bunlar dini vergiler, sırf o dinden olduğu için fazla para alıyorlardı.

yani durumlar bu yönde, ben türk diye osmanlıda kin duyulduğunu veya üst mertebeye taşındığını düşünmüyorum. osmanlı islamik bir devletti ve ayrımcılığı müslüman- gayrimüslim üzerinden yapıyordu.

ayrıca osmanlıcılık fikrinin çökmesinin tarihsel gerçekliği, osmanlı vatandaşları arasındaki adaletsizlik ve eşitsizliktir. osmanlı kiliselerin çanlarını çalmayı bile yasaklamış bir devletti ve batı şimdi minare yıkınca afkuruyor bu dingili yobazlar.

o yüzden tarih kitaplarına pek fazla takılmamak lazım. orada sana bir şeyi kendi gibi algılatıp ülke çıkarına ne varsa onu benimsetmeye çalışıyorlar.
özellikle son zamanlarında...

görsel

nesini savunurlar anlamıyorum %100 anlamda desteklemeyen bir devrin.
Osmanlı'da Türk'ler Üç iş yaparlardı; askerlik din adamlığı çiftçilik.