bugün

italyan asıllıdır. doğmamış cocuğa mektup adlı kitabın yazarıdır. asıl mesleği "gazetecilik" olan bu kadın 1975 yılında kitabını yazdıktan sonra geniş bir hayran kitlesine kavuşmuş, kitabı neredeyse her dile çevrilmiştir.
(bkz: doğmamış çocuğa mektup)
bugün itibariyle vefat eden italyan yazar.
"inşallah" adlı, zamanında lübnan'daki savaşta orada bulunan amerikan ingiliz ve özellikle de italyan askerlerinin yaşadıklarını anlatan baya kalın bir romanı bulunmaktadır.
saçma sapan yazıları da olan kişidir.

örnek : (http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=36108)

bu yazıda toptan saçmalamış, alakasız ilgisiz şeyleri biraraya dökmüş... Ne dediği belli değil...

"alınlarına "swastika" çizilmiş israilli liderlerin fotoğraflarını sallayıp insanları Yahudilerden nefret etmeye kışkırtmasını utanç verici buluyorum."

Şaron faşist değil midir yani?... Şaron'dan nefret etmek neden Yahduilerden nefret etmeyi gerektiriyor?... O kadar salak mıyız?... Le Pen'in de alnına swastika çizmedi mi Fransız solu?... Onlar da Fransızlardan mı nefret ediyor yani... Yahu bu kadar saçma bir yorum olabilir mi?...

"Sinagogların yakıldığı, Yahudilerin terörize edildiği, mezarlıklarına küfür edildiği Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik ülkesi Fransa'dan utanıyorum."

Bunun ne alakası var mesela Filistin sorunuyla?... Fransa'da Filistinliler sinangog mu yakıyormuş?...

"Hollanda, Almanya ve Belçika gençliğinin kefiyeyi tıpkı Mussolini'nin avangardistlerinin faşist amblemi gibi taşımalarından utanç duyuyorum."

Bu ne şimdi?... Mussolini nere, bu ülkelerin "yeni sol" gençliği nere?... Boynunda kefiyeyle gezen Avrupa gençliği, komünistler, anarşistler, sistem karşıtları vesaire... Kefiyeyi de bir simge olarak kullanıyorlar, birbirlerini tanımak için... Ne ilgisi var bunun Arafat'la?... Dahası kefiye illa bir simge olarak algılanacaksa Arafat'ın falan değil belirli bir coğrafyada yaşayan insanların simgesidir (Lübnanlılar, Filistinliler, Araplar, Kürtler ve hatta bazen Türkler)...

"...Avrupalılar tarafından milyonlarcası katledilmiş bir halkı katliam yapmakla suçlamasından utanç duyuyorum."

Bu ne şimdi?... "Katledilmiş halklar sonradan katil olamazlar" mı demek?... Evet, Yahudiler katledilmişlerdir ve yine evet Yahudi otoriteleri de şu anda başka bir halkı katletmektedir... Bu kadar açık ve seçik...

"20 yıl önce sendika eylemcilerinden birini Roma sinagogunun kapısında tabuta koyan solun, faşizme karşı savaşta Yahudilerin katkısını unutmasından utanç duyuyorum."

Bu kadar aydın bilinen, bu kadar kitabı vesairesi olan birisi nasıl bu kadar salakça bir cümle eder ben anlamıyorum doğrusu... Yahu birisi anlatsın ne alakası var bunların konuyla?... Şaron mu bu katkıyı yapan Yahudi (bu arada Yahudi de ne demekse? Bu kadar ırkçı ve basit bir yaklaşım olabilir mi ya? "Yahudilerin katkısı"... Yani Yahudiler diye bir şey var ve bunların tümü aynı) yani?...

"Bu sahte savaşçı her zaman Pinochet gibi üniformayla dolaşmasına ve hiç sivil giyinmemesine karşın hayatında tek bir savaşa katılmadı."

Tek tip görünüş bir yana, ayrı bir tartışma konusu o... ama "Arafat savaşa katılmadı" resmen komik... Gözümüzün önünde beş-on kez karargahında tanklarla tutsak bırakılan bir adamın daha ne savaşına katılmasını bekliyorlarsa artık... saçmalığın daniskası...

"Geçmişte Filistinlileri savunduğum da olmuştur. Ama israil'le ve Yahudilerle birlikteyim."

Gördüğüm en ilkel yorumlardan birisi... Saçmalığın bitişine yakışan nokta...

Aptal olursan bu kadar basit olur işte tarafları ayrıştırmak... Hayır kardeşim ben sokak ortasında sniper'larla kurşunlanan çoluk-çocuktan yanayım, evleri tankla yıkılan zavallılardan yanayım, her sokağa çıkışında tedirgin olan israilli teyzeden yanayım, kendi iktidarına karşı her şeye rağmen direnebilen israilli barış yanlısından yanayım, Gush Salom'dan yanayım, israil askeri olup da "Ben kendi toprağımda görev yaparım, gerisine beni yollayamazsınız" diyebilen gençten yanayım, insan öldürmeyi vicdanen reddedebilen ve bunun için bedel ödeyenlerden yanayım... Çünkü Gush Salom'un da dediği gibi; "Hepimiz aynı taraftayız"...

Kim olurlarsa olsunlar bu kadar kütükçe olayın taraflarını belirleme cesaretinde olanlar da "salak"tan öte bir şey değildirler gözümde... Fallaci'ymiş, peh...
Muhalif görüşleriyle tanınan, yaptığı röportajlarla dünya çapında ün sahibi olan, birçok kitaba imza atan eski savaş muhabiri Fallaci, etkili kişilerle ya da kendi renkli deyimi ile «bizim hayatımız hakkında karar alan şu alçak adamlar »la kendi simgesi haline gelmiş, çok tartışmalı mülakatlar yaptı: Bu kişilerin arasında Henri Kissinger, Yaser Arafat, Kral Hüseyin, indra Gandi, Şah Rıza Pehlevi,Willy Brandt, Lech Walesa, Muammer Kaddafi, Golda Meir, Ariel Sharon, Haile Selassie, iran Şahı, indira Gandhi, Zülfikar Ali Bhutto, Deng Xiaoping, ve H. Rap Brown sayılabilir. Aynı zamanda Federico Fellini, Sean Connery, Sammy Davis, Jr., Arthur Miller, Orson Welles ve hatta Hugh Hefner gibi politik olmayan kişilerle de röportajlar yaptı.

Fallaci, Ayetullah Humeyni ile röportaj yapan tek kişi. Bu görüşme tam 6 saat sürdü. Görüşmenin ortasında kızgınlıkla çarşafını çıkarıp Humeyni'nin suratına fırlatması hatırlanmaya değer bir olaydır.

Humeyni'yi çador konusunda sıkıştıran Fallaci, onun ağzından 'islami kıyafetleri sevmiyorsanız giymek zorunda değilsiniz' lafını almış, bunun üzerine çadorunu fırlatıp 'imam, çok naziksiniz. Madem öyle dediniz, bu saçma, Ortaçağ'dan kalma bez parçasından hemen kurtulacağım' demişti.

Fallaci hakkında, Aklın Gücü (La Forza della Ragione) adlı kitabında islam dinini kötülediği iddiasıyla dava açılmıştı. Fallaci, Avrupa'nın islam tarafından istila edildiğini, bir koloni haline dönüştüğünü, kıtanın adının Eurabia; olması gerektiğini kitabında yazınca, Adel Smith adında bir Müslüman italyan onu savcılığa şikayet etmiş. italyan Ceza Yasası'na göre, devlet tarafından kabul edilen bir dini kötülemek suç oluşturduğu için de kendisine dava açılmıştı.

alıntı
doğmamış cocuğa mektup kitabıyla bir takım boş beleş insanlar tarafından saçma esprilere maruz kalan feminist yazardır. kadınların iç dünyasını içten bir şekilde anlatmıştır.

yıl 2014 olmasına rağmen kitaptaki bazı bağnaz düşünceler hala geçerlidir.