bugün

Beni güzel hatırla!
Bunlar son satırlar.
Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim... hayatından
Ya da bir yağmur, sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
Uyandın ve ben bittim.

Beni güzel hatırla!
Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
Sana sırdaş oldum, dost oldum,
Koynumda ağladın.
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
Beni üzdün, kınamadım.
Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım.

Beni güzel hatırla!
Sayfalarca mektup bıraktım sana.
Şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.
Sakladım günahını, sevabını içimde
Sessizce gittim.
Senden öncekiler gibi sen de anlamadın.

Beni güzel hatırla!
Sana unutulmaz geceler bıraktım
Sana en yorgun sabahlar.
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
Söylenmemiş "Merhaba"lar sakladım her köşeye
Vedalar bıraktım duraklarda.
Ne ararsan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda.

Beni güzel hatırla!
Dizlerimde uyuduğunu düşün,
Saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
Alnından öptüğüm dakikaları...
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
Şaşırtmayı severim biliyorsun.
Bu da sana son sürprizim olsun.
Şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
Beni güzel hatırla.
Gidiyorum.

ORHAN VELi KANIK
dün fena sıkıldım akşama kadar
iki paket cigara bana mısın demedi
yazı yazacak oldum, sarmadı
keman çaldım ömrümde ilk defa
dolaştım
tavla oynayanları seyrettim
bir şarkıyı başka makamla söyledim
sinek tuttum bir kibrit kutusu
allah kahretsin, en sonunda
kalktım buraya geldim

diyebilecek kadar doğal ve olduğu gibi şair.
Bekliyorum...
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın.

dizelerinin sahibi şair.
sadece şair değil, aynı zamanda bir devrimcidir orhan veli. türk şiirinin en onurlu devrimlerinden birinde başrol oynamıştır.
hakkında;

nurullah ataç'ın 'orhan veli türk şiirinin ''zincirkıran'ı'', ''kasket giydireni'', ''sivilleştireni'', ''açıkhavaozanı''...

ece ayhan'ın 'her tümce bir yana, açık hava ozanıdır orhan veli her anlamda. caddeler genişledi, kitaplar inceldiyse çalap'ın işi değildir bu. geleceğe doğru süren bir şimdinin şiir etkisi!' yazdığı şair.

hürriyete doğru

gün doğmadan
deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola
kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında
içinde bir iş görmenin saadeti
gideceksin
gideceksin ırıpların çalkantısında
balıklar çıkacak yoluna,karşıcı
sevineceksin
ağları silkeledikçe
deniz gelicek eline pul pul
ruhları sustuğu vakit martıların
kayalıklarındaki mezarlarında
birden
bir kıyamettir kopacak ufuklarda
denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin
bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi
gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı
heeeey
ne duruyorsun be, at kendini denize
geride bekleyenin varmış, aldırma
görmüyormusun her yanda hürriyet
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol
git gidebildiğin yere.
bekliyorum
öyle bir havada gel ki,
vazgeçmek mümkün olmasın!
"saflık"tır Orhan Veli. "doğallık" tır. tertemizdir, durudur dili.

13 yaşındaki çocuk da, 80 yaşındaki dede de anlar onun şiirini. kimisi bunu bir bayağılık olarak görür ukalaca ve yermeye çalışır bu harika adamı, kimisi ise güler geçer bu şaşkolozlara. "tutmazsa tutmasın" der gibi yazmıştır sanki hep. iyi ki de öyle yapmıştır.

ölümü bile sade olmuştur canım Orhan Veli'nin. kimseciklere çektirmeden, kimseciklere zarar vermeden göçüp gitmiştir hayattan.

trilyonlar kazanıp da (ki hiç olmadı "garib"imin) ceylan derisi koltukları olan lüks bir araba alabilecekken orta halli bir "tumofil" e binip "nolcak ki bu da gidio işte" diyebilecek bir adamdır sanki.

öyle hayal ediyorum ki; yazdığı güzel bir şiirini herkese gösterip tebrikler almak yerine, şiirine noktasını koyup, kandilini söndürüp döşeğine kıvrılıp uyurdu o. sabah kalktığında nişantaşı'na, beyoğlu'na çıkıp tam tekmil bir kahvaltı yaparken insanlara yukardan bakan şairlerden değildi, yumurtasını kaynatır, çayını yudumlar, ceketini vurur sırtına ve yürürdü istanbul sokaklarında. yine bir kadın sever, ama kadın onu sevmezdi. yakışıklı da değildi çünkü. ama olsun yine de severdi. sevmek Orhan Veli'ye yakışırdı ne de olsa...
cımbız mımbız gibi 4 mısralık bir sürü şiirleri vardır. çocukken okurdum severdim artık hoş gelmiyor malesef.
--spoiler--
Uludağ'da karı izliyorum karı,

Donu yeni çözülmüş karı!

Bir elimde köpüklü biram,

Ya rakım olmasaydı?

Herkesin skisi var, kayıyor.

Benim skim kırık,

Adım Orhan Veli Kanık...
--spoiler--
şiirleri beni sarhoş edebilecek derecede sarsıcı ve de derin gelmiştir her zaman.

üstad'a saygılar...
bazı insanların yazdıkları iğrenç şiirleri onun adına yayınladıkları kişi. orhan veli'nin şiirleri doğaldır, kafiyesizdir ama her kelimesi hatasız yerli yerindedir.
Ankarada foseptik çukuruna düşmüş ve kendi çabalarıyl çıkmıştır.
saygı ile andığım şair, yazar. içkisi olmuştur. olsun! kendine. laçkalığı olmamıştır hiçbir zaman. ne rejim yalakalığı, ne de malum kişi sahte seviciliği, sevdiriciliği yapmamıştır. sadece edebiyata adanan bir hayat orhan veli. garip akımın başlatıcısı. arada kalmışlıkların, sıkışmışlıkların sözcüsü orhan veli.

"söğüt ağacı güzeldir.
fakat trenimiz son istasyona vardığı zaman
ben dere olmayı,
söğüt olmaya tercih ederim."
azrailin belediye çukurunda yakaladığı büyük ustad şair.
türk şiirinde yeni bir çağ açıp,garip akımından öncüsü olan şairdir.
Güzel kız; sen küçüklüğümde
Bahçemizde ki erik ağacının
En yüksek dalına kurduğum
Öksenin üstünde dolaşan
Saka kuşu kadar
Sevimli değilsin!
yuttu onu yollar
yuttu onu unutkanlar
konu komşu kimdir nasır nedir?
rögar kapakları açık kalmasın.

kim yazdı bilmiyorum ama bu dizeler örhan veli'yi açıkça anlatmaktadır.
"beni bu güzel havalar mahvetti." demiştir, serbest ölçüyle yazar kendileri çoğunlukla.
iki satırlık şiiri de vardır, iki sayfalık da.
ancak beni de bu güzel havalar mest ediyor pirim. **
Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
Ellerimde koparmaya çalıştığım zincirlerden kalma yara izleri yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuş olsun.
Gözlerimde öyle bir karanlık olsun ki, gören kör oldum sansın.
Yanaklarım kurumuş olsun göz yaşlarımdan, dudaklarımsa çatlak çatlak.

Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın..
Belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde.
Hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi, hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha.
Hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun.
Hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde.
Hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde.

Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın..
Sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun.
Ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun, gezinse bile.
Dudaklarım senin adını söylerkenki gibi kıvrılmamış olsun hiç bi ad'a yeterince.
Yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tane tane.
unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım, sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre.
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın...
türk şirirnin turist ömeri'dir gözümde. serseri ve gariban ama onurlu. bugün yaşasaydı 97. doğumgününü kutlayacaktı.
aynı dili konuştuğumuz için beni mutlu eden insan. iyi ki doğmuş, iyi ki yazmış.
sokakta yürürken kendi kendime gülümsediğimin farkına vardığım zaman,
beni deli zannedip güleceklerini düşünerek gülümsüyordum...
birinci yeni (garipçiler) akımının öncüsü olmuştur. kendisiyle birlikte melih cevdet anday, oktay rıfat horozcu birinci yeninin şairleridir. genç yaşta hayata veda eden şair, türk şiirinin serbestleşmesini ve biraz olsun rahat nefes almasını sağlamıştır. "gün olur", "anlatamıyorum" şairin ünlü şiirlerindendir.
türk şiirinin büyük devrimcisi. şiir sevmeyen beni bile yazdığı şiirlerle etkilemiş , keşke biraz daha fazla yaşasaydı çok erken ölmüş dedirten şairdir.
istanbul'u gözleri kapalı dinleyen şair.