bugün

vizyondaki yeni filmin adı. gidilebilir.
şu sıralar hiç özlem duymadığım yer.insanları,davranışları,notlarımı göz önünde bulundurursam kendime hak verdiğim bir durumdur özlem duymamam. mutsuzluğun
adıdır artık.
işyeri.
türkiye de olsa da olur olmasa da.
kar yağdığı zaman tatil olması beklenen kurum.
özellikle arkadaş ortamı için gidilen mekan.
hayatımda onsuz geçen dünlerimi hatırlamıyorum.bu yüzden mezun olmaktan korkuyorum.
ayrıca (bkz: okul sanayi okul!)
eğitim sisteminin hiçbir zaman düzelmeyeceği kurum.
çok acılar çektiğimiz.
hocaların hakımızı yediği.
yazılıda ecel teri döktüğümüz.
bittiğinde üzüldüğümüz mekandır.
hayatımın yarısını verdiğim tek yerdir.
birinci sınıfta yavaş yavaş sevmeye,
ikinci sınıta ödevlerimden sıkıldığım,
üçüncü sınıfta bir an önce cuma günü gelsin diye yalvardığım,
dört ve beşinci sınıfta okuldan nefret edip bir bahane bulup gitmemek istediğim,
altı,yedi ve sekizinci sınıflarda ise gezmeye, internete,maça gitmek için derslerden kaçtığım yerdir.
Bu devirde anlamı çarptırılmış bir olgu.
Küçük yaştaki çocukların bile rahatça yaşamasına izin vermeyen iğrenç bir mekan.
devlet okullarının kişiye hiçbir şey öğretmediği kanısındayım. dershanelere mecbur bu gençler.
içerisine giren, "öğrenci" denilen malzemenin; içinde bulunan, "öğretmen" denilen makinelerle sistematik olarak ürün haline getirildiği garip bir fabrika.
özel veya devlet eliyle açılmış olup, eğitim ve öğretim verilen mekana genel addır.
(bkz: mektep)
(bkz: ekol)
öğrencilerin bitsede kurtulsak dediği, bittikten sonra da ah eski günler diye anıldığı kutsal mekandır.
aklımda kalan tek sahne sinem kobal'ın bacakları olan türk filmi. bir de hayal/et vardı.
resmi eğlence merkezi.
daha dün annemizin kollarında başlayan, şimdi okullu olduk ile devam eden, bir türlü de bitmek bilmeyen, ineğimsi tiplerin yanında öküzümsü tiplerin de yer aldığı ve belirli bir sürecin ardından koridorda volta atanların çoğalmasıyla daha çok hapisaneyi anımsatan, hücre saatleri 45 er dakikalık zaman dilimlerine bölünmüş, yarı kapalı, ABC tipi cezaokuludur.
filmdeki aynada beliren beyaz yüzlü kız nedense bana sivilce maskesi yaptığım zamanları* hatırlatıyor. sorun bende mi?*
etimolojik olarak irdelendiğinde; diller arası kaynaşmaya hoş bir arketiptir. bu sözcük fransızca tabanlı; "ekol" sözcüğünden türemiştir. ekol sözcüğünün anlam olarak; "sanat veya bilim alanında ayrı ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya yolların öğretildiği yer." olduğu düşünülecek olur ise; doğruluk payı yükselmektedir.
alfabetik olarak ölümün öncülüdür:
görsel
okul; sorgulamanı düşünmeni engelleyen sürecin bir aşamasıdır, sana sitoplazmayı, selçuklu hükümdarı alparslanı, nazım hikmeti, türev ve integrali bir anda öğreten aslında ezberden başka bir işe yaramayan eğitiminle kişisel gelişimine zerre katkıda bulunmayan hede.
a: cavidan?
b: burda
a: nezahat?
c: burda
a: adalet?
b,c:yok

çocuklar gerçeği okulda öğrenirler.
mark twain'in: ‎"okulun, eğitimimi engellemesine asla izin vermedim." sözündeki gibi kişinin kendi gelişimini engelleyen bir eğitim sistemini de barındırabilen bir kurum olabilir. ki o zaman çok tehlikeli olur.
güncel Önemli Başlıklar