nowhere to go but up

audrey tautou'nun val chipzik isimli polonyalı bir göçmen kızını canlandırdığı, 2003 yapım yılına sahip, amos kollek'in yönettiği,"happy end" ismiyle de tanınan film. film'de audrey tautou her zamanki şirinliği ile amerika'ya gelen amatör bir oyuncuyu canlandırmaktadır. sinema adına çok başarılı sayılamasa da audrey tautou için bile izlenebilir.

val chipzik isimli fransız göçmeni bir kızın new york city'e gelerek hayallerinin peşinden koşmasını konu alan, audrey'in tüm filmleri gibi mükemmel olan başka bir filminin ismi. çöpten bulduğu süpürgesiyle ordan oraya koşturuşu ve kendini şehrin en iyi temizlikçisi ilan ederken yaptığı bilimum şirinlikleri ile kendinizi kırmızı süpürgeyle yer değiştirmek istediğinizi farkettiğiniz yapım. yıldızlara bakıp, onlara ulaşma arzusunu bir nedene dayandıran bir içerikle karşımıza çıkan sahnelerle harmanlanmış, new york'un acımasızlığı ile kavrulmuş, bu acımasızlığa tatlı sert bir mücadele ile baş kaldırmış bir senaryo.

harika bir despina vandi şarkısı 2004 tarihli albümünün ilk şarkısı..

sözlerini de yazmalıyım;

happy end

Ki an horisame
Potamia eho klapsi
Stigmi den eho papsi na s' agapo
Ki an horisame
Den to thele kanis mas
To drama tis zois mas zume ki i dio

Ti ki an gnorisa ki allus
I diki mu kardia
Pali esenane theli
Pali esena zita
Ksero agapi mu niothis
Opos niotho ki ego
Ki ehi pia kataliksi
Sto siberasma afto

Den teriazi o erotas
Stus esthimaties
Den iparhi happy end
Opos stis tenies
Den iparhun skines
Pu isos na kopune
Mono emis agapi mu
Pu tha pligothume
Pu tha pligothume
Aaaa

Ki an horisame
Se ferno sto mialo mu
Ki ap' to anafilito mu
Pnigome
Ki an horisame
De leo na sineltho
Ki olo pio kato pefto
Ke hanome

Den teriazi...

şarkıyı dinlerken ege kıyılarında gecenin bi saati rakı içiyormuşsunuz arkadaşlarla efkar dağıtıyormuşsunuz gibi oluyorsunuz.

audrey tautou'nun amelie'den sonra göze en şirin gözüktüğü filmdir. kaşlarını indirip, dudaklarını büzerek annesine telefonda "mama, how is your cold?" demesi, insanda o güzel suratı öpücüğe boğma isteği uyandırır. bir de alman aksanıyla ingilizce konuşan bir fransızı canlandırdığı bir sahne vardır ki şahanedir.