bugün

ne zaman ölüneceğini bilmemenin iyi bir durum olduğuna inanmıyorum. her ne kadar, "bir insan ne zaman ve nasıl öleceğini bilse, ömrünün üçte birlik ilk bölümü savurganlıkla, ömrünün üçte birlik ikinci bölümü duraganlıkla, ömrünün üçte birlik son bölümü de ümitsizlikle geçer" deseler de ben inanmıyorum.
her an, her şeyi erteleyen milyarlarca insanın yaşamı, yaşam standardı, beyin yapısı, zihinsel bilgi dağarcığı çok mu tutarlı? insanlar, hiç ölmeyeceklermiş gibi yaşamlarında çok mu haklılar?
oysa, boktan bi trafik kazasında ölmek her birimizin bir ölüm seçeneği. olasılığı. ya da, her hangi bir maçtan sonra, sevinmesini bilmeyen bir budala tarafından havaya sıkılan kurşunun gelip de ensemize saplanmasına kim engel olabilir?

ne zaman öleceğimi bilmeyi isterdim. ve, ne şekilde öleceğimi. ona göre yaşardım hayatı. sürprizler olmazdı şu saçma-salak geleceğimde. s.iktiri boktan geçmişimde. ne zaman öleceğimi bilseydim ölüm ve ötesi beynimi yormazdı hiç. ben de sokaklardaki milyarların arasına karışıp günlük basit olayları kendime dert edinirdim. ben de, desteklediğim futbol takımı yenildiğinde küfredip, bağırır çağırırdım. ben de ağlardım, sokaklardakilerin ağladıkları saçmalıklara.

görece kavramını ortaya atmasın hiçbir gerizekalı. ölüm her yerde aynıdır. ölüm, her zaman erken gelendir. ve, her zaman ötesi bilinmeyen, bilinemeyen evrendeki tek gerçektir. bilmek isterdim işte. çok mu kötü bir düşünce? sanmıyorum. tüm bunlara karşın bir otel odasında bileklerimi keserek ölmek seçeneğimi saklı tutuyorum kendimde. ya da, ağzıma sıkıp da tanrı'yla olan randevuma cennet yaşımda gitmek seçeneğimi bir ben biliyorum. kimsenin haberi yok bu seçeneklerden.

ben ölüyorum lan. ölüyorum a aptal! can çekişiyorum. can çekişiyor her şeyim. kelimelerim. cümlelerim. noktalarım. ünlemlerim. soru işaretlerim. onun için soru cümlelerimin sonuna ünlem işareti koyuyorum. anlarsın diye.. anlamaya çalışırsın diye. sen de, ne zaman öleceğini bilmek istemeyi düşünesin diye. nerede ama! senin kulakların tıkalı. gözlerin kör. öyle gerçek'lerin var ki, yıkılmaz sandığın. ölümle yüzleştiğin gün hepsi hallaç pamuğu gibi uçup gidecek. öyle gerçeklerin var ki, azrail seni alnından öptüğünde uzay boşluğunda zerre kadar anlamsız olacak.

ölüyorum ben. dedim ya. ölüyorum. belki ölmüşümdür. bilemiyorum. belki ölmüşlüğümün nedeni merak ediyorsundur. söyleyeyim. bazıları çok önceleri ölür. bazıları ise beyinlerine oksijen gitmediğinde.

galiba, çok önceleri ölmüşüm ben.

ruhuma fatiha!
(bkz: kindar sürpriz yumurta)
eğer ne zaman öleceğini bilseydi insan, hiçbirimiz burada olmazdık. kimisi camide, kimisi kilisede, kimisi evinde, herkes kendi inançlarına göre ibadet ediyor olurdu. dünyaya gelmemizin nedeni de bu değil mi zaten? imtihan olmak. bazıları nefsine yenilir. bazıları yenilmez başarır.
biliyor olsaydık, bilmemis olmayı isterdik diye güzel bir cümle ile cevap verilesi baslık.
hayatın belki de en ilginç sürprizi.
(bkz: death note)
yemek yemek, aşık olmak yada okula gitmek gibi Doğal bir durum..
''Yarın ölecekmiş gibi ahiret için hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalış'' sözünün temelini oluşturan bir gerçektir insanın ne zaman öeleceğini bilmemesi...
harikulade düzendir zira;

"ne zaman öleceğini bilmek" daha kötü olurdu.
çok güzel bir belirsizliktir. eğer hayatta belirsizlikler olmasa hiçbir şey böyle güzel olmazdı. özellikle* allah'ın bizi sınamasının bir anlamı kalmazdı. yani insanların düzenli olarak ibadet etmesinin en büyük sebeplerinden birisi de "ya yarın ölürsem rabbimin karşına ne yüzle çıkarım" endişesidir. allah bizi bu yolla imtihan eder. ayrıca dinen bir çok anlamı vardır ama bunu yazayım. ikincisi belirsizlik olmayan bir yaşamın hiç tadı yoktur. herşey ortadadır. mesela sen bir sınavı geçeceğini bilsen onu ne kadar ciddiye alırsın. ya da mesela sevgilinin senden ne zaman ayrılacağını bilsen ne kadar ciddiye alırsın. ya da sevgilinin senden hiç ayrılmayacağını bilmek hoşuna gider mi. biliyorsun eminsin seni hiç bıakmıyacak yani. o zaman ona çok fazla ilgi gösterir miydin, ya da en ufak bir tartışma da göndlünü alır mıydın. söyleyeyim insanoğlu çiğ sütü emmiştir. eğer belirsiklik kavramı olmasa ne hayata ne de hayatta sahip olduklarına gereken değeri verirdi. işte yaşadığımız hayata gereken değeri vermemiz ve onu en iyi şekilde değerlendirmemiz için ölümün belirsizliği bizim için çok önemlidir.
bütün bu kaosun nedenidir...
en guzelidir.
ne zaman öleceğini bilmekten iyidir.
kalan zamanımın ne kadar olduğunu bilemediğimden nefes alabildiğim her anı, kurtulmak istediğim keşkelerim ve gerçekleştirmek istediğim hayallerim için başka bir fırsat olarak gördüğüm*, tanrının en güzel belirsizliklerinden biridir.
bilip de ne yapacan. 5 vakit namaza mı başlayacan bu yaptığın 2 yüzlülük değil midir efendi!
--spoiler--
ah, neylersin ölüm herkesin başında,
uyuduğun, uyanamadığın olacak.
kim bilir nerde, ne zaman, kaç yaşında,
bir namazlık saltanatın olacak, taht misali musallataşında
--spoiler--
(bkz: ne zaman olecegini bilememek)
yaşayabilmeyi sağlayan belirsizliktir.
insanoğlunun en hak ettiği bilinmezliktir.
yaşama dair en güzel ayrıntıdır şahsımca. şu yıl, şu gün, şu saat diye bilsek geçer miydi lan zaman, ya da o korkuyla yaşanır mıydı yahu?!
bakış açısına göre günlük yaşamayı da sağlayabilir. yarın ölme ihtimalim varsa neden bir sonraki günü düşüneyim ki?
en iyisidir. bilipte napıcan zaten.
yarın ölcekmiş gibi sürekli tüketici yaşamayı beraberinde getirir.
Ne zaman öleceğimiz önemli değildir.Önemli olan nasıl öleceğimizdir,bize düşen şerefimizle ölmektir.

(bkz: Şamil Basayev)
en büyük nimetlerden biridir bence.