bugün

sana söylemek istediğim en güzel söz,
henüz söylememiş olduğum sözdür.
Şiir: Ben senden önce ölmek isterim

https://m.youtube.com/watch?v=fAaL8Gg0aB8

Ben 
senden önce ölmek isterim. 
Gidenin arkasından gelen 
gideni bulacak mi zannediyorsun? 
Ben zannetmiyorum bunu. 
iyisi mi, 
beni yaktırırsın, 
odanda ocağın 
üstüne korsun 
içinde bir kavanozun. 
Kavanoz camdan olsun, 
şeffaf, 
beyaz camdan olsun 
ki içinde beni görebilesin 
Fedakârlığımı anlıyorsun: 
vazgeçtim toprak olmaktan, 
vazgeçtim çiçek olmaktan 
senin yanında kalabilmek için. 
Ve toz oluyorum 
yaşıyorum yanında senin. 
Sonra, sende ölünce 
kavanozuma gelirsin. 
Ve orada beraber yaşarız 
külümün içinde külün 
ta ki bir savruk gelin 
yahut vefasız bir torun 
bizi ordan atana kadar... 
Ama 
biz 
o zamana kadar 
o kadar karışacağız ki birbirimize, 
atıldığımız çöplükte bile 
zerrelerimiz 
yan yana düşecek. 
Toprağa beraber dalacağız. 
Ve bir gün yabani bir çiçek 
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse 
sapında muhakkak iki çiçek açacak: 
biri 
sen 
biri de 
ben. 
Ben 
daha olumlu düşünüyorum 
Ben daha bir çocuk doğuracağım 
Hayat taşıyor içimden. 
Kaynıyor kanım. 
Yaşayacağım, ama çok, pek çok, 
ama sen de beraber. 
Ama ölüm de korkutmuyor beni. 
Yalnız pek sevimsiz buluyorum 
bizim cenaze şeklini. 
Ben ölünceye kadar da 
Bu düzelir herhalde. 
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? 
içimden bir şey: 
belki diyor. 
Nazım Hikmet karısı Piraye'ye şöyle yazıyordu mektuplarının birinde; “Seni nasıl seviyorum biliyor musun? Ot yağmuru nasıl severse, ayna ışığı nasıl severse, balık suyu ve insan ekmeği nasıl severse, sarhoşun şarabı, şarabın billur kadehi sevdiği gibi, annenin çocukları, çocukların anneleri sevdikleri gibi, Lenin’in inkılâbı ve inkılâbın Marx’ı sevdiği kadar…”

Yine o mektupların birinde; “Çıkarsam ve sana kavuşursam, bu öyle dayanılmaz bir saadet olacak ki, gebereceğim diye korkuyorum” diyordu. Oysa öyle olmadı. Kavuştular, ve ne oldu ise oldu, ayrıldılar. Adını kol saatinin kayışına tırnağı ile kazıdığı Piraye ile, 17 yıl boyunca mektuplaşır Nazım Hikmet. 518 mektup…

Daha sonra, dayısının kızı Münevver'e, en sonda Vera'ya aşık olur ve Vera'nın kollarında ölür. Nazım aşka aşıktı.
ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya.
ona sorarsanız lafı bile edilmez, mikroskobik bir zaman.
öptü beni;bunlar kanat gibi gerçek dudaklardır dedi
bu ıtır senin icadın değil saçlarımdan uçan bahardır dedi
ister gökyüzünde seyret ister gözlerimde
körler onları görmese de yıldızlar vardır dedi.
haziranlarda canımızın sıkılma sebebi.

bu adama bunları yaşatanların anasını sikeyim, kemiklerini sikeyim ya.
--spoiler--

su başında durmuşuz çınarla ben, bir de kedi.
suda suretimiz çıkıyor
çınarla benim bir de kedinin.
suyun şavkı vuruyor bize
çınarla bana bir de kediye

--spoiler--
Yalnızlık insana cok sey ogretirmis, Ama sen gitme, ben cahil kalayim.
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin,
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Maziye karışıp sevda yeminim
Bir anda unuttum seni, eminim.
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence sen de herkes gibisin.
bana göre türk dilini en iyi ve en sade kullanan şairdir...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
içimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık...

Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazamak sana dair,
hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya...

Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinde,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
https://www.youtube.com/watch?v=Sdq2GAaX8QM
büyük usta.
(bkz: run nazım hikmet run) (bkz: forrest gump)
memleket hasreti ile can veren ve ne yazıkki memleketi dışında bir yere gömülen şair.
Kimileri “Mavi Gözlü Dev” , “Güzel Yüzlü Şair” dedi ona kimileri, “Romantik Devrimci”… Defalarca tutuklandı ve yaşamının büyük bir kısmını hapiste veya sürgünde geçirdi, şiirleri elliden fazla dile çevrildi. Benim için ise en güzel direnen şairdi Nazım Hikmet.
bak hakkında 2791 adet entry girilmiş. bu 2792 ve hala bir yerlerde konuşuluyor, şiirleri okunuyor. ölümsüzlük bu olsa gerek.
karanfilli şiirler yazmış yazar.

Saksılarda hâlâ tek tük karanfil bulunursa da
ovada güz nadasları yapıldı çoktan,
tohum saçılıyor.
Ve zeytin devşirilmekte.
Bir yandan kışa girilmekte,
bir yandan bahar fidelerine yer açılıyor.
Bense hasretinle dolu
ve büyük yolculukların sabırsızlığıyla yüklü
yatıyorum demirli bir şilep gibi Bursa’da.
nazım hikmet rol model aldığım vatansever ''vatan haini''.
"Insan birisiyle yaslanmali,
Birisi yuzunden degil."

Demis. Ne guzel demis.

Ruhu sad olsun.
Çekilmez bir adam oldum yine :
uykusuz, aksi, nâlet.
Bir bakıyorsun ki
ana avrat söver gibi, azgın bir hayvanı döver gibi bugün çalışıyorum,
sonra bir de bakıyorsun ki
ağzımda sönük bir cıgara gibi tembel bir türkü
sabahtan akşama kadar sırtüstü yatıyorum ertesi gün.
Ve beni çileden çıkartıyor büsbütün
kendime karşı duyduğum nefret
ve merhamet...

Çekilmez bir adam oldum yine :
uykusuz, aksi, nâlet.
Yine her seferki gibi haksızım.
Sebep yok,
olması da imkânsız.
Bu yaptığım iş ayıp
rezalet.
Fakat elimde değil
seni kıskanıyorum
beni affet...

Bu dizeleri sonbahar gecesi yazan büyük üstad.
ışık oldu, sağ olsun.ç
en sevdiğim şair.
umut dolu şiirleri insanı yeniden hayata döndürebiliyor.

--spoiler--
güzel günler göreceğiz, güneşli günler.
--spoiler--
Gitmek sadece bir eylemdir. Unutmak ise kocaman bir devrim!
"Seni düşünmek güzel şey
Ümitli şey
Dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkısını dinlemek gibi bir şey
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.. "
(bkz: haziranda ölmek zor)

(bkz: 3 haziran 1963)
(bkz: nikbinlik)
kendini makina olarak gören, makinaca diliyle makina şiiri yazan, şairdir (!)