bugün

karlı kayın ormanı, en sevdiğim şiiridir.
rus kızlarını hatırlatıyor bana.
türkiye o kadar soğuk değil, nedense nazım' ın şiirlerini okurken üşüyorum.
iki serseri var:
Birinci serseri
köprü altında yatar,
sularda yıldızları sayar geceleri..
iki serseri var:
ikinci serseri
atlas yakalı sarhoş sofralarında
Bağdatlı bir dilencinin çaldığı sazdır.
Fransız emperyalizminin
idare meclisinde ayvazdır.

Ben:
Ne köprü altında yatan,
ne de atlas yakalı sarhoş sofralarında
saz çalıp Arabistan fıstığı satanların
şairiyim;

topraktan, ateşten ve demirden
hayatı yaratanların
şairiyim
ben.

iki serseri var:
ikinci serseri
yolumun üstünde duruyor
ve soruyor
bana:
"PROLETER
dediğimin
ne biçim kuş
olduğunu?"

Anlaşılan
Bağdadî şaklaban
unutmuş
Mösyö kimle beraber
Adana-Mersin hattında o kuşu yolduğunu...

iki serseri var:
ikinci serseri
pencerelerden bir gölge gibi girer
geceleri..
iki serseri var:
ikinci serseri
halkın alınterinden altın yapanlara
kendi kafatasında hurma rakısı sunar.

Ben hızımı asırlardan almışım,
Bende her mısra bir yanardağ hatırlatır.
Ben ki halkın ne alınterinden on para çalmışım
ne de bir şairin cebinden bir satır...

iki serseri var:
ikinci serseri
meydana dört topaç gibi saldığım dört eseri
sanmış ki yazmışım kendileri
için.
Halbuki benim
bir serseriye hitap eden
ikinci yazım işte budur:
Atlas yakalı sarhoş sofralarının sazı
Fransız sermayesinin hacı ayvazı
bu yazdığım yazı
örse balyoz salanların şimşekli yumruğudur
katmerli yağ yağ ensende
Ve sen o kemik yaladığın
sofranın altına girsen de
-dostun KARAMAÇABEY gibi-
kaldırıp kaldırıp yere çaaalmak için
canını burnundan aaalmak için,
bulacağım seni..
Koca göbeklerin Russel kuşağı sen,
sen uşşşak murabbaı,
sen uşşşak mik'abı
satılmış uşşakların uşşşağı sen!!!
çağdaş şiirin en önemli temsilcisi şiirlerini genellikle toplumsal konular üzerine yazan sosyalist şair.
tamamen komünist olduğu için şişirilmiş, türk edebiyatında kendinden 150 gömlek üstün şairlerin üstüne bu şekilde çıkmış, şiiri şiir olmayan, askerliğini yapmamış vatan şairi. *
--spoiler--
Bana bak:
Hey!
Avanak!
--spoiler--

--spoiler--
Şiirlerim içilmez
ingiliz tuzu gibi.
--spoiler--

--spoiler--
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
Makinalaşmak
istiyorum,
--spoiler--

bu şiir midir? şiirin şiir olması için uyağı ahengi olması gerekmez mi? onlar olmadan yazılan şiirler şiirlikten çıkmaz mı?

ayrıca trrrmm diye makine taklidi yapmanın amacı nedir? kim bu tür sanatlardan şiirlerden hoşlanır. sonra bu nasıl bir zevktir?

siyasi yönüne, vatan şairliği muhabbetlerine hiç girmiyorum. sovyet başkanı kruscev'e yazdığı mektuptan bahsetmiyorum bile.
(bkz: ben içeri düştüğümden beri)
atatürkün kurduğu cumhuriyet rejimi varken, kominist rejimi destekleyen, ancak bazılarınca atatürkçü olarak gösterilen yazmayı beceremeyen şair. inanıyorum ki nazım, kendine atatürkçü denildiği duysaydı intihar ederdi.
yaşamak bir ağac gibi tek ve hur bir orman gibi kardeşsine diyen hem kardeşligi hem de ozgürlüğü aynı potada eriten şahsı muhteremdir.
Evimin her köşesine şiirlerini ve resimlerini koymaktan büyük gurur duyduğum bir ozan, bir savaşçı, bir aşık, bir şair.
şiirleri insana yaşadığını hatırlatır. güzeldir.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine. (Davet Şiiri)

(bkz: mavi gözlü dev)
semada yıldızlar o gelmez diyor ruhum bu hitapla bezgin eriyor kalbimi acı bir süphe bürüyor saatler geçiyor gelmedin hala.
Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye
işte ben onlardan değilim
Ben sensiz de yaşarım;
Ama seninle bir başka yaşarım...

arada bu güzel dizeleri birilerine söyleyesim gelir
''Sevdalı Bulut masalına ölünebilir'' insanı...

''...Ayşe kız bir öpücük yolladı parmaklarının ucuyla buluta. Ayşe kızın öpücüğü buluta ulaşınca bulut şöyle bir şaşırdı. Ama sonra toparlandı koskocaman bir gül biçimini aldı. Gökyüzü gökyüzü olalı bu mavi atlasa böylesine güzel böylesine iri ak bir gül açmadı. Ayşe kız bu ak gülü hayran hayran seyrederken bulut yine kımıldadı yayıldı toparlandı yürek biçimini aldı yani bulut oldu yine. Lafı fazla uzatmayalım, o günden sonra bulut Ayşe kızdan ayrılmadı.''


kendine, yine yeniden aşık etmiştir. *
sonsuz kez saygı duyarım...
değeri öldükten sonra anlaşılan yazarlar topluluğundan en önemlisi diyebilirim.
(bkz: romantik komünist)
(bkz: komünist deha)
ülkesinde hain sovyette büyük şair muamelesi görmüş kişilik. büyük adam vesselam.
ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında,
ne sen bunun farkındasın,
ne de polis farkında.

nazım hikmet
Sen benim sarhoşluğumsun;
Ne ayıldım..
Ne ayılabilirim..
Ne ayılmak isterim..!
Başım ağır...
Dizlerim parçalanmış...
Üstüm başım çamur içinde;
Yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim...
bir gönülde iki sevda olamaz
yalan
olabilir.
şehrinde soğuk yağmurların
gece otel odasında sırtüstü yatıyorum
gözlerim tavana dikili
bulutlar geçiyor tavandan
ıslak asfaltı geçen kamyonlar gibi ağır
ve sağda uzakta
ak bir yapı
yüz katlı belki
tepesinde altın iğne parlıyor.
bulutlar geçiyor tavandan
karpuz kayıkları gibi güneş yüklü bulutlar
oturmuşum cumbaya
yüzüme suların ışığı düşüyor
bir ırmak kıyısında mıyım
bir deniz kıyısında mı?
o tepsideki ne
o güllü tepsideki
yer çileği mi kara dut mu?
fulya tarlasında mıyım
karlı kayın ormanın da mı?
gülüp ağlıyor sevdiğim kadınlar
iki dilde

dostlar nasıl bir araya geldiniz?
birbirinizi tanımazsınız.
nerde bekliyorsunuz beni?
beyazıt' ta çınarlı kahve' de mi gorki parkında mı?
şehrinde soğuk yağmurların
gece otel odasında sırtüstü yatıyorum
gözlerim yanıyor gözlerim alabildiğine açık
bir hava çalındı
armonikle başladı utla bitti.
içimde sarmaş dolaş karmakarışıktı
büyük uzak iki şehrin hasreti.

fırlamak yataktan koşmak altında yağmurun
istasyona koşmak
sür kardeşim makinist
götür beni oraya.
nereye?
"şimdi ne söylüyorsam,
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana".
Adnan Menderes'e : "senin ana rahmine düştüğün gün, milletin en kara günüdür." demesinden dolayı nefret ettiğim, kin duyduğum yazar.
lisede, okullar arası şiir yarışmasında birinci olan öğrenci kürsüye çıkar. ve nazım hikmet'in kerem gibi şiirini okur. bütün okul buna kahkalarla güler. çünkü kimse sözlerin derinliğine bakmaz. bir çoğu bu şiiri kimin yazdığını dahi bilmez, herkes o ünlü ''sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa'' kısmı ile şiiri okuyan çocuk orayı vurguladığı için, öğrenciler gün boyu o kısmı çığırarak dalga geçer. bunlar yaklaşık bir sene önce bir lise'de yaşanır.

çıkmaz,çıkamaz. şiir yazılalı çok geçmişte kaldı ama yeni nesil gençlerin hali ortada. daha kelimelerin manasını kavrayamaz, ülkenin en mühim insanlarını bilmezken. niye aydınlık için yanma cürretini göstersinler ki sevgili nazım hikmet...
işi gücü kadınlar olan şair.
"Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim. Aklıma gelişini seveyim. ...Ne güzel de darma duman ediyorsun beni.." dizeleriyle beni benden almıştır.
şiirleriyle komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle 28yıl hapse mahkum edilmiş, 13 yıl koskoca 13 yıl hapis yattıktan sonra ancak af ile dışarı çıkabilmiş vatansever, anti-emperyalist,aydınlık, 20.yy.'ın deha sahibi türk şairi. 50 yaşındaki kalp hastası nazım hikmet'i daha önceden çürük raporu olmasına rağmen askere almak istemişlerdir. nazım hikmet kendi sesinden bu olayı anlatmış, hapisten çıkınca öldürüleceğine dair derin şüphelerinin olduğunu söylemiştir. katillerin bile yattığından kat kat fazla hapis yatmasına, tek suçu şiir yazmak, vatanını sevmek olmasına rağmen çok sevdiği ülkesinden ölene kadar sürgün yaşamak zorunda bırakılmıştır.
zorlu ve çileli günler yaşamasına rağmen umudunu ve inancını hiç kaybetmemiştir nazım hikmet. hapisteki 13 yılı da boşa geçirmemiştir. mektupları ile kemal tahir'i, konuşmalara ile orhan kemal ve ibrahim balaban'ı yetiştirmiştir. birlikte hapis yattığı arkadaşlarına fransızca öğretmiştir. hatta hapishane müdürine aldırttığı üç adet dokuma tezgahını diğer mahkumlarla birlikte çalıştırarak yoldaşlarına, arkadaşlarına ve ailesine para bile göndermiştir. kısacası nazım hikmet uzun hapislik yaşantısı boyunca karamsarlığa kapılmamış, mücadeleyi bırakmamış ve yaşamı her zaman ciddiye almıştır.

nazım hikmet 105 yaşında belgeseli (2007)

http://ow.ly/4eHRN