bugün

(bkz: bizim müdür göt müdür)
Bir gün vücudun içinde isyan çikmis. Aralarinda bir toplanti yapip isyana son vermek için müdür seçmeye karar vermisler. Beyin hemen kendini tavsiye etmis. kalp itiraz edip kendini göstermis, kulak ,göz vs. Götte kendisinin müdür olmasini istemis.

Hepsi bununla dalga geçmisler.

-"Sen siçmaktan baska ne ise yararsin" demisler. Göt tabii buna sinirlenmis, sonunda beyini müdür sesmisler. Göt bütün organlara küsmüs ve artik siçmamaya karar vermis.

Bir süre sonra vücut iflas etmis tabii.

Beyin siçmayi düsünüyor, kalp artik kan yerine bok pompalamaya baslamis vs. Sonunda dayanayip götü müdür seçmisler.

O gün bu gün bütün götler müdür olurmus. *
kafamı hediye etmek istediğim okulun en üst düzey yöneticisi. artık onu ne yapacağı kendisine kalmış.
(bkz: kafam girsin sana)
gecenin bir vakti, hiç beklemediğim bir $ekilde beni aramı$, bornova'dayım, 'acil gelmelisin' diyerek çağırıyordu. 'hayırdır mithat bey, bir sorun mu var?' dedim. 'hayır bir sorun yok, ama gelebilir misin?' dedi. yani bir sorun mu var diye sormu$tum ama hayır ama gel diyordu. ne için çağırdığını söylememesi canımı sıksa da kırmak pek ho$ olmazdı. istemesemde 'peki, geliyorum' diyerek kabul ettim. kabul ettim ama bir yandan fight club'ın o her $eyin ba$ladığı büyülü sahnesi bir $im$ek gibi çaktı kafamda. hani edvırd nörtın bardan çıkmı$, $izofrenik beyninin tahayyülünü ya$ıyor ve bıred pit yani taylır dördın kar$ısındaymı$ ve ona vuruyormu$ gibi kendi suratına atıyor ya yumruğu, i$te tam da benim yapmak istediğim bu $u an.

'nerdesin?' diye sorduğunda neden 'alsancak'tayım' demi$tim ki ? gâyet 'evdeyim, uyuyordum..' deyip mızmızca bir cevap verebilirdim. o da insafa gelip ısrar etmez, bu insani saatlerde sıcacık yatağına ili$mi$ garibanı rahat bırakır, elle$mezdi. tamam belki sesim uykulu değildi, hatta etraftan gelen müzikler ve dahası o müziklerden kelli co$an insanların $en kahkahaları ile çevreden yükselen envai çe$it gürültü cümbü$ü falan mevcuttu amma denemeye değer olan 'televizyon açık kalmı$' gibi bir bahane de sikko da olsa imdâdıma yeti$ebilirdi elbet.

bizim bu müdür yani mithat bey titizliğiyle nam salmı$, düzenli ve dahası pimpirikli biriydi. o yokken ofisine girilmez, en ufak bir e$yası ellenmezdi. odasına girmek bir tarafa, kapısının önünden dahi geçerken rahatsızlık duyardık hepimiz. ofisinde olduğu vakit telefonla birkaç i$ görü$mesi yapar ardından internette takılmak için güç bela öğrendiği oyun sitelerine girerdi. sık kullanılanlar'a kaydetmi$tim en çok girdiği siteleri. bu sayede kendisi adult'lu, pop up'lı sitelere girip bilgisayarına virüs bula$tırmadan hayatını güzelce idâme ettirirdi.

ağzı da çok iyi laf yapardı. hiç ikna olmayacağınız bir konuda sizi kolaylıkla ikna edebilirdi. i$leri çok kolay ve çabuk halletmesini hiç söylemiyorum bile. i$, a$k vesaire her konuda kafası çalı$ıyordu ve gerçekten onu takdir ediyordum. tek kötü huyu kendine çok fazla güveniyor, her muhabbeti o müthi$ egosuna bir $ekilde bağlıyor, kibirleniyordu.

dialogumuz ise böyle gece yarıları birbirimizi arayıpda oraya buraya çağırdığımız bir düzlemde seyretmezdi. zaten departmanlarımız da farklı olduğundan kendisiyle, telefonla arayıp bir yerlere çağıracak kadar derinlere inememi$tik. bu durum güne$ tutulması gibi bilmem kaç yılda bir kez olabilecek bir $eydi yani. ayaküstü sohbetlerimiz bir kenara, i$ten arta kalan zamanlarda ofis içi muhabbetlerimizse genelde kitap, sinema ve daha çok müzik gibi sanatsal mevzularda, keskin çizgilerde seyrediyordu. aslında onun keskin çizgileri olmasa da benim kendimce bir sınırlarım vardı. herhangi bir konuda çok da co$kulu bir $ekilde fikirlerimi beyan etmiyordum. bazen 'haftasonu nasıl geçti bakalım' deyip gittiğim konser ertesileri nabız yoklardı falan ama bir gece kalkıp arayacağı hiç aklıma gelmemi$ti..

telefonu kapatmazdan evvelden beridir aklımı kurcalayan birkaç $ey vardı. $imdi neden ona 'mithat bey, ben arkada$larlayım; müsait değilim' diyemeyip 'ta..tamam, geliyorum' gibi yarı ürkek yarı $a$kın bir cevap vermi$tim ve arkada$larımı, dahası bu yeni tanı$tığım, i$veli ve bıcır bıcır kızı bırakarak orta ya$lı bir küçük burjuvayla bulu$up gecemi mahvediyordum. insanın bazen üç be$ dakika gibi küçücük zaman dilimleriyle bile barı$ık olamadığı ve kendisine kinlenerek bir ağız dolusu 'kafama sıçayım!' dediği anlardan birindeydim.

hayır anlam da veremiyorum. bu adam evli değil, tamam okey. ee? çapkınlığa gidiyor, yanına arkada$ arıyor desem hadi bilemedin efkarlandı, kafa dağıtacak birini arıyor, biri e$lik etsin istiyor desem.. iyide yahu bu adamın hiç arkada$ı mı yok da beni çağırıyor gecenin bir vakti? kafamda uçu$an trilyon fikiri kafamdan geçirirken aklıma cin bir fikir geldi. arayıp 'mithat bey benim bütün nakitim bitti, artık ba$ka zaman..' gibi bir $eyler geveledim, götümde patladı ama: 'tamam bekle ben geliyorum'.

dakikalar sonra bulunduğum yere gelmi$ti, neredeyse ı$ınlandı diyebilirim. henüz masadan kalkmadığımdan arkada$larımla kısa bir tanı$ma faslı ya$andı. yeni tanı$ıp flörtle$tiğim hatunun yanında müdürümle beraber oturuyordum. hiç bulunmak istemediğim bir ortamda, mithat beyin çakırkeyifliğinin üzerine bonus olarak açılan çenesiyle beraber, bütün gözler üzerime dikilmi$ bir vaziyette oturmu$, bir yandan bunun bir rüya olmasını dileyip bir yandan da biraver'i sömürüyordum. abartarak anlattığı ofis içi maceralarımızın yüzkızartıcılığından kelli verdiğim abuk tepkilere ve ezik 'ehe'lerime mı yoksa onun anlattıklarına kıkırdayarak gülen yeni tanı$tığım hatunun oturduğu sandalyede yakla$ık 10-15 saniyede bir yarattığı 3 virgül 6 $iddetindeki artçı zelzelelerin üstüne ikide bir 'cidden mi' öbeğini serpi$tirmesine mi bilmiyordum. promosyon olarak yeni tanı$tığım hatunun son bir saattir üzerimde gördüğüm kaçamak bakı$ları $u an alenen müdürüme doğru meyletmi$ durumdaydı. adam resmen bir telefonla hayatımı sikertmi$ti, iyi niyetime mi sövsem ona mı bilmiyordum.

bu artık hiç de iyi sıfatlarla anamayacağım kalantor!!1 bütün gecemin ırzına geçeli 1 saati geçmi$ti artık. ben ve gecem nefes almıyorduk. mithat bey nekrofili bir manyağa dönmü$tü. arkada$larım ise bir yıllık yerlerde yatma limitlerini doldurmu$lar, ayaklanmı$lardı. herkes beni sanki görmezden gelerek mithat beyle enseye tokat göte parmak kıvamına gelmi$, bir daha görü$mek üzere söz alıyorlardı. mithat ise halinden oldukça memnun, herkesi ayrı ayrı öpüp sarılıyordu. bir arkada$ımla yarın için sözle$mi$lerdi bile!

derken bu kadar $eyin üstüne 'yok artık!' dediğim o geli$me ya$anmasa olmazdı zaten. gözlerime inanamıyordum!!1 benim kaldırmaya kastığım hatun diğerleriyle gitmemi$, benle beraber mithat'ın arabasına biniyor, üstüne üstlük ön koltuğa geçiyordu. içimden 'bu kadarı da fazla artık!' diyerek 'mithat bey ben arkada$larla kaçıyorum' deyip hızlı adımlarla orayı terkettim.

o gecenin üzerinden birkaç ay geçti.. 'bıcırık' milli yengemiz olmu$tu artık. gün geçtikçe götü tavana daha çok değiyor, burnu kaf dağına daha da yakla$ıyordu. $ahika koçarslanlı'nın deyimiyle daha 20'lilerinde bir 'paçoz'du bu aslında. babasından da büyük bir adama veriyor diye ofistekilerin ağzına sıçabilme ve köpek gibi davranma hakkını elde ettiğini sanıyordu. bana ayrı bir üslubu vardı zaten. sanırım diğerleri en azından onun $ivesini az çok anlıyorken ben tamamen farklı bir dili konu$uyordum.

ikisininde ağzına sıçmak istiyordum. ama böyle çağlayan gibi sıçmak. öyle bir sıçmak ki dolu dolu, muazzam. her $eyi biriktiriyor, resmen o 'büyük gün'e bileniyordum.

bizim 'bıcırık' neyini kıskanıyorsa artık -neyini olabilir ki?- mithat'ı deli gibi kıskanıyordu. mithat onu hiç kıskanmıyordu aslında ama asla elinden kaybetmek istemiyordu. -neden acaba? * - birgün gelipde 'mithat nerde, ula$amıyorum?' dediğinde 'lets dı geym begin!' dedim içimden. 'birkaç saat önce aynur hanımla beraber çıktılar'. aslında aynur hanımla çıkmaları sadece zamanlamadan dolayıydı, yoksa beraber çıkmı$lıkları falan yoktu. ama bıcırığın aynur'u kıskandığını biliyordum ve bu fırsatı kaçırmamalıydım. bizim kart zamparanında telefonu kapalı olduğundan bıcırık iyice nem kapmı$tı..

o an planımın ilk adımını atmı$tım. domino ta$ının en ucundakine hafifçe değmi$tim sadece. gerisi çorap söküğü gibi kendiliğinden geldi. mithat hiçbir $ey yapmadığı halde aynur'la ili$kilendirildiğini artık kafasında nasıl bir düzeneğe oturttuysa yava$tan aynur'a meyillenmeye ba$ladı. bıcırık da mithat'ı daha fazla kontrol altında tutmaya. derken birgün dı$arıda otururlarken basmı$ bunları. basmı$ dediğim, duyduğuma göre aynur mithat'a olmaz diyormu$ tam da o an. ama bıcırık yıkmı$ ortalığı, almı$ pılını pırtısını evine geri dönmü$. mithat ise elindeki bulgurdan da olmasının yanı sıra o günün travmasını kolay kolay atlatamadı..

hâlâ arada bir geceleri arar, 'evdeyim, uyuyorum..' diyorum.
iç organlar aralarında bi başkan seçmişler.... esprisine maruz kalan zavallılar.
müdür müdür müdür?

genelde egoist pisliklerin ünvanıdır.
okul dışında yumuşak kılıbık olan okula gelince mutasyon geçiren yaratıklardır.
kurumlarda en üst yönetici, başkan, lider, patron.
Allaha haval ediyorum seni başka hiçbir şey demiyorum bu dünyanın üstü olduğu gibi bide altı var zamanı geldiğinde hesaplaşacaz.
10 yıllık öğretmenlik hayatımda bir kere iyisine denk geldiğimdir.işini yapmak,mesleğine gönül vermek suç galiba.sendikam da yok.hoş olmayan pek çok durumla karşılaştım.yaptıklarıma samimiyetle teşekkür eden müdürüme selamlar olsun.
genelde g*tlek olan bir canlı türüdür. üstleri işyerine geldiğinde panikten kendini skecekmiş gibi davranır.
(bkz: dübür) lakaplı kimse.
(bkz: müdür müdür müdür)
tam karşımda duran şirket çalışanı. şu an ara ara bana baktığını farkediyorum. içinden bu kadar hızla ve şevkle kime mail yazdığımı düşünüyordur büyük ihtimalle. beni takdir ediyordur. bugün de hiç iş yok paso sözlükteyim. dur bakayım... ya da bakmayayım, kıllanmasın şimdi. okkalı bir şekilde vurayım ki klavyeye dünya ihracatına yön veriyorum sansın. bit artık mesai.
geneli egolarını tatmin etmek uğruna o koltuklara oturmuş, aslında hiçbir işi beceremeyen yalaka tiplerdir. onun bunun egosunu yalayarak o mevkilere geldikleri için herkesin aynı şeyi yapacaklarını düşünürler ancak yanılırlar. hayatta koltuklardan çok daha önemli şeyler vardır ama bu kişiliksizlerin haberi yoktur. hepsi değil ama yüzde doksan dokuzu bu tanıma uyar.