bugün

ancak miyop olan, uzak diyarları türk filmi misali flu bir şekilde gören insanların anlayabileceği ve yaşayabileceği ezikliktir.

ben miyopum. ondan bu ezikliğim. gözlüksüz veya lenssiz her yer bulanık, her şey karma karışıktır benim için. böyle yaşamak nedir bilir misin sen, gözlerinde en ufak bir bozukluk olmayan insan seni?! sen beni anlayamazsın. nasıldır, ne hissederim, ne hakaretlere maruz kalırım anlamazsın beni. şimdi anlatacaklarımı iyi oku ve empati kur lütfen. üzül bana, acı, yasımı tut, hatta ağlarsan da "niye ağladın ki la?" demem. anlarım seni.

ne annemde ne de babamda göz bozukluğu filan yok allah'a şükür ama bendeniz, televizyonun dibine gire gire tom ve jerry, şirinler ve çılgın bediş filan izlediğim için -böyle dibinden izleme gibi bi fantezi geliştirmişim o yaşlarda- güzelim gözlerimi bozmuşum. bir de nasıl bi mallıksa bende ki, gözlük takma merakım vardı zaten. milletin gözlüğünü takıp "ay keşke benim de gözüm bozulsa bende taksam negzel!" diye dolanıyordum. dualarım 5. sınıfta kabul olmuş, bunu fark ettim.

h: hoca
b: ben

b: hocam şurda ne yazdınız göremedim?
h: kızım kör müsün?
b: hocam galiba gözüm bozuk özür dilerim =(

kendi, özenle seçtiğim altın sarılı iğrenç kahverengi leopar fonlu bir gözlüğüm olmuştu artık. nasıl bir iğrençlik? nasıl bir stil anlayışı bu hala inanamıyorum kendime. neyse efendim, ben gözlüğü takmış dolanıyorum gören de bi bok zanneder. bi götüm kalktı, bi şımardım sanki okulun en güzel kızıymışım gibi dolanıyorum. herkes de "ay gözlük ne güzel yakışmış! ay süper olmuş ne tatlı" filan diye gaza getirmekle meşgul beni ama arada 4 göz diye hakaret edenler de oluyor ağlıyorum filan. bi de duygusal bi velettim hala da öyleyim gerçi.

-anneeüüaa bana 4 göz dediler bugüüün! hüüvvaağğüüaa
-desinler evladım. onların ayıbı, sen bi şey deme.

neyse, metanetli olmaya çalışıyorum annem de "hem gözlük sana çok yakışıyor boşver" diye fişekliyor beni. bazen, okulda bazı piçler vardır ya hani kızlara sataşırlar, heh işte bunlardan birkaçı kafayı bana takmış gözlüğümü gözümden alıyorlar filan eğleniyorlar kendi çaplarında. ben bir yasa pasa giriyorum sorma! gözlüksüz de kendimi feci halde çirkin ve çıplak gibi hissediyorum neden bilinmez, uzun yıllar gözlük takanlar da böyle bi olay var. gözlüksüz "ıyy ğöööö" olurlar gibi gelir.

ortaokula geçtik. yeni moda gözlükler çıktı tabii. yakışıklı çocuklar da var. ilgi çekme derdine girmişim. hoşlandığım çocuk vardı bitane cihan diye. cihan siyah kemikli gözlük takıyordu. çeşitli hayaller kuruyorum tabii cihan'la ilgili. o da gözlüklü bende gözlüklüyüm. oh ne ala mualla! hatta ben de kemikli siyah bi gözlük alayım! belki çıkma teklif eder, süper bi çift oluruz diyorum. tabii cihan'ın bana bakma ihtimali, guiza'nın her maçta gol atma ihtimalinden çok daha düşük. neyse, ergen bir insandım. ne yapacaksın? binbir dil dökme seansından sonra o gözlüklerden aldırabildim babama. şöyle gözlüklerimi taktım havamdan geçilmiyor lan.

görsel

servisten bi inişim var sanki thrinity mübarek! cihan da neo olacak filan. tey tey! yavrum evladım. cihan tabii okulun en güzel kızı sarı saçlı mavi gözlü süper vücutlu sinem adlı hatunla fingirdeşmekte o sıralarda. hayallerim yerle yeksan oldu, kendimi back street boys'un acılı depresif şarkılarına verdim tabii. walkmanim vardı. kaseti takıp artistik figürlerle okul bahçesinde dolanıyorum, acılı bakışlar atıyorum etrafa.

tüm bu ezikliğim lisede de devam etti. gözlüğü elimle düzeltmeler, burnunun üstüne düşmeler filan... hiçbir erkek ilgilenmiyordu adeta. çirkin ördek yavrusu en sevdiğim masallardandı. lisede de sevgilim olmadı. kimse benimle takılmak istemiyordu, resmen loser bir kızdım. odam brad pitt posterleri doluydu. "brad bana yeter o hepsinden yakışıklı zaten" diyordum. ahaha! sanki brad, tövbe tövbe. *

bazı zamanlar, gözlüğümü takmayı unuttuğum oluyordu. hayatımın pamuk ipliğine bağlı olduğu anlardı o anlar. kimse anlamaz. yanlış otobüse binip "kardeşim kör müsün tabelada bakırköy yazıyo görmüyo musun!" diye azarlanmalar hep oldu.

-kör müsün ulııaan! önüne baksana!

körüm ulan körüm. 3.5 ve 4.5 derece miyop olmak nedir bilir misin lan sen? gözünün retinasını çizerim ulan senin. itosfer. adam ol adam.

düzeltme: şimdi lens kullanıyorum lan. iyi böyle iyi.
kiran kirana gecen mahalle macinda gozlugu dusurmek, nereye dustugunu gorememek. macin sizin icin duraksamasi. arkadaslarinizdan bir tanesinin sizin icin gozlugu yerden toplayip vermesi. ne koyardi be 9 yasindaki cocuga o duruma dusmek.
bir de gözlüğün üstüne oturunca eğriliyor ya, eğri büğrü bir görünüş ve görüş kazanıyorsun. gözlük ışıkta parlama yapıyor, soğukta sıcağa girersen, sıcakta soğuğa kaçarsan buğulanır. yağmurda karda silecek ihtiyacı duyarsınız. güneşte gözleriniz yanar, nitekim gözlük büyüteç gibi yakar gözleri. güneş gözlüğü takmak için özel gözlük yaptırmanız gerekir. gözlüğü çıkardığınızda onunla öyle bir bağ hissedersiniz ki, göremez olursunuz. göz numaranız +, - ne olursa olsun. o yüzden dinlenme gözlükleri bile alsanız o bağ kurulmuşsa kopamazsınız bütün gün. bir de üstüne göz numaranız artar.

bir dakika, bu gözlüğe yapılan bir sitemmiş meğer. ey gözlük, çok çektim senden. ama lens iyi oldu.*
bu eziklik acayip berbat bir şey. evden çıkmak dahi istemiyorsunuz. büyük şehirde gözlüksüz kaldığımı hayal dahi edemiyorumki herhalde bir köşede hayat üçgeni yapmış bir şekilde azrail'in sıcak elini bekliyor olurum. durum bu kadar vahim. ve uzun süre gözlüksüz kalınca göz ağrıları cabası. he bir de üstüne astigmat eklerseniz simyacıların yapamadığı altına çevirme işlemini otomatik, uğraşsız yaparsınız.
hem miyop hem astigmat olmanın verdiği eziklikle kıyaslanamaz. (bkz: gel bide bana sor)
hem miyop hem astigmat hemde gece körlüğünün verdiği eziklikle kıyaslanamaz.* *
Karşıdan size doğru sizi tanıyor edalarında gelen kişiye vereceğiniz tepkiye karar verememek kadar eziklik demek.
verdiği karizmanın yaninda bir hiçtir. siyah kemik gözlüklerle rahatça kız tavlayabilirsiniz. tabii burnunuzun ufak ve düzgün olması gerekiyor. çünkü gözlük direkt burnu belirginleştirir.
miyop olmanın verdiği ezikliği tarif etmek için kelimeler yetersiz kalır. hayatınız boyunca gözlüğe bağımlı kalmak ne zordur; sabah kalkarsınız gözlüğü takarsınız hemen o kadar bütünleşir ki sizle yüzünüzü yıkarken taktığınızı unutursunuz ya da duşa girdiğinizde gözlüğü çıkarmadığınızı fark edersiniz. hele kışın durum işler acısıdır dolmuşa binersiniz yada kafeye girersiniz bir karizma ile içeri girersiniz ama gözlükler tamamen buhar olur tüm havanız söner bunlar da yetmez sinema da üç boyutlu gözlük bir de alt yazılı film ne yapacaksınız 'iki gözlük üst üste takmak ' nasıl bir duygudur bilemezsiniz bunlardan bunalıp lens takarsınız o kadar zordur ki takmak gözleriniz ağlamış gibi sürekli kırmızı dolaşırsınız ya da rüzgar da lensiniz kayar bunlar bir tek bana mı oluyor diye ağlamak isterseniz bunların hepsi iki derece miyop olduğum için oluyor diğer astigmat falan olanları düşenemiyorum bile bunlar olurken lazer ameliyatlarını sürekli takip edersiniz şimdi beklemedeyim bir umudum var yirmibeş yaşında lazer yapmayı düşünüyorum daha öncesinde olan ameliyatlar da tekrarlama oluyor.tabi güzel yanları da vardır mesela gözlük takmak size ciddiyet katıyor işin ana fikri gözlerinize dikkat edin bol havuç yiyin ezik olmayın.
çizdirmeyi göze alamamanın vermiş olduğu ezikliktir.
şahsen kendimde var olan lanet olasıca bir ezikliktir.

9 yaşımda başlamıştı herşey. televizyonu kardeşimin bebe masasına oturup ayaklarımı tv nin sehpasına uzatarak izliyodum tabi televizyonu yalnız ben izliyosam. aslında bu durum başlangıçta pek bi eziklik gibi gelmesede bana 2002 dünya kupasını kahvede ve en arkada izlemek zorunda kalmamızdan dolayı o gün miyoptan dolayı eziklik duygusunu tattım çünkü arkadaşlar bana final maçıyla ilgili bişeyler sorduklarında anlatacak pek bişeyim yoktu. bu benim için büyük bi eziklikti. daha sonra annemin ve babamın baskılarıyla doktora gitmeyi kabul ettim. ilk gözlüğümü taktığımda ki şaşkınlık nasıl anlatılır bilmiyorum.

galiba dünyaya 11 yaşımda gelmiş gibiydim. artık televizyonu uzaktan seyredebilecek, sokakta uzaktan birini gördüğümde tanıyabilecek ve en önemlisi sınıfta en arkalara oturabilecektim. derken 6.sınıfa başladım. ilk haftam mükemmel geçmişti. baya alışmıştım gözlüğe. arkadaşlarda bendeki değişikliği farketmişti. derslerim daha iyiydi artık ama bi gün gözlüğümü evde unutmuştum. aman allahım halil sezai'nin içindeki çocuktan daha çaresizdim. o gün miyop olduğumu ve gözlük yoksa ezik bir insan olduğumun tekrar farkına vardım.

yaşım oldu 16 artık gözlüğüm benim için gözüm kadar değerliydi. arkadaşlarla halı sahada maç yaparken rahatça kullanıyodum gözlüğü tabi kafa vurmamak şartıyla ancak bi gün amcalarımla halı saha maçına gittiğimde gözlükle kesinlikle oynamam gerektiğini anladım. niye diye sorarsanız ulan herifler 150km hızla topa vuruyolardı ve o şutlardan biri gözlüğüme isabet etse kesinlikle şu an tek gözlü biri olarak dolaşırdım. gözlüksüz oynadım. hayatımın en berbat halı saha maçıydı. bi kere daha gözlük yoksa ezik bir insan olduğumu farkettim. bi arkadaş lens takmamı tavsiye etti. evet işte çözüm buydu.

ertesi gün göz doktorumdan reçeteyi alır almaz lens almaya koştum. mağaza sahibi nasıl takıldığını göstermek için o narin elleriyle lensi gözüme taktı. aman allahım dehşete kapılmıştım hiç bir alet olmadan cam gibi görüyodum heryeri, rüyadaydım sanki. gerçekten bu lens denen şeyi daha önce neden takmadığım için kendime baya bi küfür ettim. artık halı saha maçlarında çok rahat kafa vurabiliyor, kaleye geçtiğimde abilere skoru sormuyor hatta maçı izleyen kızlar varsa onları görebiliyor ve ona göre hareket ediyodum.

tabi bütün bunlar miyop olduğum gerçeğini değiştirmiyodu. hala "miyop olmanın ezikliğini yaşıyorum". ne zaman şu göz numaram durursa şu lanet olasıca miyopluktan kurtulacağım.
bir dükkana girdiğinizde numaralı güneş gözlüğünü çıkartıp normal gözlükleri takmak.
3d sinemaya gidildiginde 3d gözlüğünü numaralı gözlüğün üzerine takmak.
Bakıyorsun göremiyorsun gözünü kısıyorsun göremiyorsun öyle bir eziklik.

(bkz: bakar kör)
Eziklik değil de insanları görmek zorunda olmamak gibi bir lükstür.
Hd+ kullandığım gözlüğüm ile iyi görünen vücutların karaktersiz içlerini bile gösteriyor.
1)amfide en one otursam dahi tahtayi tam net gormedigim icin tahtanin fotografini cekip oyle not aliyorum.

2)surekli biseyleri netlestirmek icin gozlerimi kıstığım icin goz kenarlarim hafiften kırışmaya basladi.
30 yaşında hipermetrop oldum yıllardır çekiyorum. Miyoplar kıymetini bilin uzağı görmemenin.
Bugun başima gelen olay sinavda kopya cekememek yada yanlis gorup yanlis şıkkı işaretlemek.
ihtiyar gibi yazının dibine kadar girip oluyorsun. tabi lens ya da gözlük takmıyorsan.
gözlük-lens yoksa ve numaran ileriyse yuva bile dağıtabilir sevdiğin hatun uzaktan selam verdiğinde selamını almadığını bile bilememek...
(bkz: gözlük kullananların duyduğu laflar)
Bu ezikliği en çok otobüs beklerken yaşıyorsunuz. Gelen otobüsü yarım metre yakına gelmeden hangisi olduğunu göremediğiniz için siz durdurana kadar geçiyor.

Halimden miyoplar anlar...
gözlüğümü evde unuttuğum bir günün akşamında evi bulamayıp kaybolmuşluğum vardır; eziklik demeyelim de hayata heyecan katan bulanıklık hâli denebilir miyopluk için.
Bence yoktur tam tersine çok güzel bir yanı vardır. O da görmek istemediğiniz insanlar yanınızdan geçerken gözlüğünüzi çıkarır camını temizliyormuş gibi yaparsınız böylece selam vermek zorunda da kalmazsınız. (gözleri 4 buçuk derece miyop biri tarafından denendi ve onaylandı)
Allah başka dert vermesin. Görmüyorum inadına da gözlük takmıyorum. Çünkü suratınızı görmek istemiyorum swh.

Gözümü kıstıkça sinsilik yapacağım sanıyorlar kaşlarımı çatıyorum. Kıssan da göremiyorsun işte. Neden öyle bir şey denediğimizi bilmiyorum. Anlayamazsınız.