aile erbapları yanında pek bi hanım hanımcık kızımızdır. ama ailesinden ayrılıp üniveristeye geldiğinde içindeki kadını keşfeden hanım kızımız yine aynı kişidir. ya memlekette öyle eskişehir' de böyle biraz riyakarlık olmamı yaw?
bu kızımız durakta, hiç kaşarlı tarafı olmayan, sevgilisinin yanına gitmek için veya öyle giyindiğinde mutluysa alnından öpülesidir. sevgilisi için giymiştir yahut kendini tatmin ediyordur vs. kızmamak gerekir.

sözlük nerden buluyosun böyle kızlar? *

izmirli olanlar bilir, çamdibi ve yeşilova tarafını. göçmenlerin çoğunlukta olduğu, ev yapmak için tekstillerde onaltı saat çalışan, görgüsüz, esrarkeşlerin sokaklarda cirit attığı yani göçmen kürtlerinin bulunduğu iğrenç bir bornova mahallesi.

geçen haftasonu alsancak' a inmek için, durakta sakin bir şekilde bekliyorum. o kadar sakinim ki, belki sevgiliye kavuşulacağından, belki de siyanür niyetine içilecek olan alkolün vereceği sakinliği düşündüğümden. neyse hacı, bir hatun geldi. hava, tam sonbahar havası olduğundan, badi ve ceket, şirin winnie the pooh çizmeleri ve o harika mini eteği tam uyum içinde. kız bacım olsun ki; boyda selvi gibiydi. göçmen kızı da olduğundan, böyle giyinmese bile kralına diz çökertir.

ama uyumunu sikeyim birader.

kızın durağa gelmesi ile durakta bekleyen sayısı arttı, kaos başladı. ilk tepkiyi geçen dolmuş şoförü çok net bir şekilde verdi, bu ilk sarkıntılık belirtisiydi; " nereye gidiyorsunuz hanfendi?" bu öküz, tibet öküzü. daha kötüsü, berberde sıra bekleyen kır saçlı amcam geldi. arkasında durdu, baktı- baktı şaşırdı. " bu nasıl bi bacak" gibisinden. taşşaklarındaki kırlaşmakta olan kılların da verdiği kaşınma hissi ile sikini biraz sıvazladı, sırası geldiğinden berbere döndü. ardından, yavaşlayan arabalar, yola bakmayıp kıza bakan şoförler, hepsi delirmiş gibiler.

korna çalan şoförün kızı varsa kızını, güzelse karısını sikeyim, hiçbirşeye sahip değilse onu, yani erkek sikeyim birader. ibne misin olm demeyin, sinirliyim, seni de sikeyim.

mahallenin gençleri durur mu? sigarayı yakan, salya- sümük yaklaşıyor durağa. buralarda, o kadar az duraklarda bekleyen vardır ki aslında, saysan her zaman onu geçmez, ne onu amına koyayım! cumartesi günleri bile tek olduğumu hatırlıyorum. ama o an rahat onbeş erkek var.

çöp atmaya gelen esra' nın annesi, gülşen abla bile bakıyor. esra' yı siksin tüm durak, gülşen abla esra' yı!

kız kafasını kaldıramıyor yerden. kaldırırsa, biliyor çevrede bir saldırma pozisyonu olacağını. kızı izliyorum artık ben. ibne olduğumdan değil, erkekliğimden utandığımdan. en son olarak servisten inen 35- 40 yaşlarında iki tane mahalle komşusu, beni şaşırtmadı. kahveye okey oynamaya gitmek yerine, duvarın önüne çömdüler yaktılar birer sigara, alttan bakıyorlar( kızları var ha bunların taş gibi sikmezmiyim ben onları, siktirtmezmiyim kardeşime?alayınızı sikecem olm, alayınızı!). en son artık birisi dayanamayıp, yanan sigarasına ateş istedi, bu son noktaydı. utancımdan uzaklaşmıştım, kızın cevabını duyamadım. kız yere baktığından suratı gözükmüyor, sadece bacaklarına bakılabiliyor. kızın cevabı keşke şu olsaydı:

- efendim baba.

+ sen miydin canan? babanı sikeyim yürü!

o zaman ne olucaktı be orostopan evladı! kızım mı diyecektin?

bazen öyle tiksiniyorum ki şu güzel hayattan, soğuyorum, atar damarlarım atmıyor, nefes alamıyorum. bir ara sikimi koparıp, " al şunu gülşen abla çöpü atarken benim dalgayı da at" diyecektim, durdurdum allahtan kendimi. çişim geldiğinde ne yapıcam diye irdeledim durdum, koparamadım.

şerefinizi sikeyim hepinizin. bak bu da; isyan bayrağı.