bugün

yıl sonunda hocasının* bize "okuyun. cahil kalmayın. hatta yalan haberler yapsalar bile gazeteleri takip edin. gündemi ve gündemin nereye çekilmeye çalışıldığını bilin. kur'an'ı okuyun. ama bir çevirisini değil. birçok çevirisini okuyun.çünkü kur'an'ı çevirenlerin birçoğu kutsal kitabımızı yalan yanlış çevirmektedir. ve din konusunda kutsal kitabınızda yazandan başkasını yapmayın. başkalarının kışkırtmalarına hiçbirzaman gelmeyin. ama eğer okumazsanız sizi oyuncak gibi kullanıp sonrada atarlar." özlü bir konuşma yapıp türk silahlı kuvvetlerinin, islam dinine değil bu dinin yozlaştırılmasına karşı olduğunu kekistanlihobbite öğreten ders.
teğmen
üsteğmen
yüzbaşı
binbaşı
yarbay
albay
tuğgeneral
tümgeneral
korgeneral
orgeneral

bizim hoca bu rütbelerden sözlü yapardı.herkes kalkmak isterdi.bilemeyen bilene kadar tekrar kalkardı.e haliyle herkes 100 alırdı.
alayda askerleri titreten yüzbaşı veya binbaşı olurlar genelde. ama her nedense bu askerleri titreten subaylarımız öğrenciler karşısında pek bir şey yapamazlar. öğrencilerin geninde bulunan haylazlıklar karşısında çoğu zaman tepkisiz kalıyorlar.
lisede sözde ders olarak gecen derslerdendır.askeriyeden bir komutan da gelse normal bir hoca da derse gelse sınavlarda kıtap acmak serbest kopya cekmek yasaktır.
militarist toplum yapılanmasınının en güzel örneklerinden biri. din kültürü ve ahlak bilgisi dersi ile birlikte müfredatı itibariyle devletin sesidir. o yaştaki gençlere apoletleri ezberletmek geleceğe yatırım kimileri için. onun yerine bir sivil savunma dersi konulsa çok daha makbule geçer. bireyler bir olağanüstü hal durumda nasıl hareket edeceklerine dair bilgi ve fikir sahibi olurlar. 80 sonrası türkiye'sinin en güzel örneklerinden güzide dersimiz.
çok gereksiz bir derstir. bunun yerine din dersi 4 saat verilmelidir. *
albaylara, binbaşılara yanlarında not defteri taşıttıran ders.
lise 2 de genellikle türk komsuları atatürk ilkeleri gibi konuları işlenir dersler askerlikten tadında işlenir neden çünkünüm derslere yüksek ihtimal albay girer .
emri altındakilere göre astığı astık kestiği kestik subayların öğrencilerin ince alaylarına her daim maruz kaldığı, kimsenin iplemediği ama herkesin iyi notlarla geçtiği ders. bir de kızlara asker yada subay olan tanıdıklarına bir nevi askerlik anısı anlatma hazzını da yaşatır bu ders ayrıca.
askerde hal hatır bile soramayacağınız kişilerle ikili diyaloglara rahatça girebileceğiniz derstir milli güvenlik. "oo cemal binbaşım, nasılsınız hocam? buyrun bi çayımızı için" dediniz mi çıkarır şapkasını gelir oturur yanınıza kantinde. artık 45 dakika da yunanistanı alma muhabbeti mi dersiniz? yoksa 2 saatte ırak a girme mi. ne ararsanız olur o muhabbette.

genelde bu derslerde az önce de bahsettiğim temel şeyler tartışılır. ilk en çok bahsedilen konu türk ordusunun inanılmaz gücüdür. öyle bir anlatılır ki sanki uzaylı istilası olsa dünyayı türk ordusu koruyacaktır. bir örnek vermek gerekirse;

cemal binbaşım ile amerikalılar arasında, yine bir tatbikatta, hangi ordunun topçuları daha iyi atış yapıyor onu tespit ediceklermiş. 3 hedef belirlemişler. bir dağın tepesinden etrafa ateş edilecekmiş. amerikalılar dakikalarca top u kurmaya çalışırken cemal binbaşı nın askerleri 10 ar saniyede hedefleri vurmuşlar. "cemal binbaşım nasıl oluyor bu?" diye sorunca amerikalı komutan bizim cemal binbaşı da başlamış anlatmaya. "bizim çocuklar bu aletin ayarıyla pek oynamazlar. biz ayarı onların kafasına yerleştiriyoruz". "nasıl oluyor o?" diye sorunca anlatmış cemal binbaşım. "şimdi ben bu askeri alıyorum, boş bir araziye bırakıyorum. orada tüm tepelere yürüyene kadar kalıyor. her tepeye yürüyor. adımları sayıyor. en sonunda öyle bir konuma geliyor ki tepeyi görüp de 'işte 100 metre x derece açı, y derece yükseklik ateş!' diyor. hedefi vuruyoruz. bu çocuklar böyle".

genelde bir diğer bahsedilen konu ise yunanlılardır. eğer ege sahili kıyısında bir şehirde veya ilçede yaşıyorsanız ilk soru şudur: "eğer 10 dakika içinde yunan gelip de çıkarma yapsa ne yaparsınız?" çocuksunuz daha ama yine de korkuyorsunuz. "kaçarım napiim ki?" diyemiyorsunuz.binbaşı minbaşı ama çakarsa napıcaksın? adam asker. velin ne boka yarıcak. sonra başlıyor sallamalar. "ben çatıya çıkar yunan a kiremit atarım". "ben sandalyelerin uçlarını koparıp duvar arkasından düşmana sallarım." oldu. adam da çıplak geliyo zaten. sandalye ucunu bekliyo kafasına.

bazen atraksiyon olsun diye bu derslere havalı tabanca getirirler. ne hikmetse kızlar hep daha iyi atış yaparlar erkeklerden. erkekler genelde 'attığımı vururum', 'biz türk oğluyuz, nişancılık ana karnındaki sporumuz' falan der geçinir, ama eline alınca o havalıyı eli titer. vuramaz. hatun kişisi gelir, nişan alır, tak.

bir diğer muhabbet ise askerlik anılarıdır. genelde gelen hocalar sert ama eşitlik yanlısı olur. örneğin yine cemal binbaşım bir dersinde tartıştığı asker ile ortak şartlarda güreştiğini ve sorunu çözdüklerini söylemişti. 'ama hocam o er, siz binbaşı. olur mu öyle şey?' dediğimizde de 'erkeğin hası meydandadır' diyip bizi anlamadığımız ufuklara çekmişti.

ve yılların eskitemediği muhabbet. türkiye yunanistan ilişkileri ve yunanistanı 45 dakikada alır mıyız sorunları. nice günler, nice haftalar tartışılır bu konu. biz inanamayız tabi. hava sahası falan durumları. birleşmiş milletler. cemal binbaşım der durur hep "birleşmiş milletler de kim? istesek anında ordayız, hazırız" falan. biz doğrusunu nerden bilelim. çünkü cemal binbaşı ya göre türk ordusu her taaruz a her emir e hazır. moskova? hemen. paris? olur. new york? o zor biraz...

mezun olduğumuz gün elimizde diplomalarımızla cemal binbaşımızın yanına koşmuştuk. kolunda bir değişiklik vardı. 'hocam hayrola upgrade mi oldunuz kikiki' demiştik. yarbay olmuş. en son en güzel mesajı verdi bize. 'geleceğimiz sizlersiniz çocuklar, okuyun büyük adam olun, ülkenize yararlı bireyler olun. herşey silahla, kavgayla, yumrukla çözülmez.'

sağolasın yarbayım.
liselerde okutulan önemsiz derslerden biri gibi görülse de günümüz gençliğine en faydalı ders. askerlik bir yana ülkemizin dostunu, düşmanını, günahını sevabını öğretiyorlar. üstelik karşınızda günü kurtarmaya çalışan öğretmenlerden * değil, gayet ciddi biri oluyor...
bu dersten kalanlara savcılık suç duyurusunda bulunup dava açıyormuş diye bir geyik dönerdi lise yıllarında. hatta sırasıyla, üniversite sınavında, askerlikte, iş başvularında ve herhangi adli bir olayda, sicile işleyen bu yüz kızartıcı suç, sahibiyle sürekli karşı karşıya gelip engel teşkil ediyormuş denirdi. söylentiler kimin götünden çıktı bilmiyorum ama çok pis yedirmişti ibne.
yazılıda kitap açmak serbest diyen ve hatta nerelerden puan kırdığını, soruların cevabının hangi sayfada olduğunu söyleyen bir hocaya sahipseniz lise 2 müfredatının en güzel dersi...
ayrıca önemli ve gerekli olduğu halde öğrencilerce pek dikkate alınmayan bir ders...
sınavda genel itibariyle cevapları söylenen ders. hatta kız okulu asar ve ...

-hocam ben o gün gelemedim sınav olmuşuz?(okulu astım da biras)
-sorun diil kağıdını çıkar
-tamam (kocaman gülümsemeyle) (herhalde cevabları söylicek)
-şimdi bunu yaz haftaya getir
-tamam hocam

lakin iki hafta sonra o kağıt götürülür hocaya.

yine başka bir güvenlik dersi sınavında herkes yüz alır bir kişi hariç...

veli toplantısı;
-ara'nın velisi kim?
-benim
-oğlunuz doğru düzgün bir kopya bile çekemiyor. herkes 100 aldı o 80.
terörle mücadele konusunun da, içeriğine alınması gereken ders.
erkekler için askerliğe ön hazırlık dersidir. elbette derse giren kişiye göre değişir ama genelde durum böyledir. bu derste öğretmen faktörü en üst seviyededir. misal bizim lisede vakti zamanında bir milli güvenlik hocası vardı aklınız almaz. adam bizi er, kendisini ise korgeneral zannediyordu. bir başkan seçmişti, derse gelmeden önce sınıf temiz olacak, tahta silinmiş olacak, herkesin kıyafet tek tip olacak ve öğretmen zili çaldıktan sonra herkes hazır olda beklenecekti. bütün bunlardan da seçtiği başkan sorumluydu. bunlardan biri eksik olduğunda sınıfın önünde başta başkan olmak üzere, sorumlu olan şahıslar şınav çekerlerdi. sinirli ve gergin bir insandı, derse girip çıkmadan önce 'iyi dersler' 'saaaooolll' komutları ise en sevdiğimiz ve en fazla geyik yaptığımız şeylerden biriydi. unutmadan eli de çok ağırdı. *
bazı vakitler ise ordudan emekli olduğunu unutan subay emeklilerin girdiği dersti. bir kere bendeniz -sarkıcı olan değil esek kafa ben manasinda- pişpirik oynarken milli güvenlik hocasi tarafindan ebelendiğimde 'seni divan-i harpe vericem rütbelerini söktürücem' kelamini unutmama imkan yoktur. bir an kenndimi dreyfuss gibi hisettiren kişiyi unutmak mümkün mü?
ankara yenimahalle ticaret lisesinde derse giren öğretmeni, kız öğrencilerin taciz etmişliği ve hatta üniformasını çekeleştirerek cebini yırtmışlığı yaşanmıştır...
asik suratli asker hocalarin sacma sapan yontemlerle not verdigi ders. milli guvenlik hocasi, lisede, tahtada sozluye kaldirir ama notunu ayakkabilarimizin uzerinde camur olup olmamasina gore verirdi.yil sonunda da son yazili yerine bize evden bayrak getirtip soyle bir bayragi suzer ona gore not verirdi.bir arkadasa kendi bayragimi vermistim de aciyip, ayni bayrak iki farkli not aldi acik ara farkla hem de...
insanı cenk yapmaya sevk eden bir ders. ders çıkışı tayfaca toplanıp yunan adalarını basmak gelmiyor değil.

(#6208740)
öğretmenin sınıfa hakim olamadığı derstir.adam asker en nihayetinde.herşeye rağmen genelde kıyak adamlardır.
dersi anlatan kişiye komutanım diyen sürünün aksine yalnızca benim ısrarla hocam diye hitap ettiğim ders. gerçi ilk dediğim zamanki o bakışları pek unutmadım değil ama sonradan hoca da alıştı. bi iki söylendi, sonra bıraktı söylenmeyi.

(bkz: komutanım mı hocam mı sorunsalı)
bir askere karşı yılışabileceğiniz ilk ve son alan. bundan sonrası hep onun emri altında geçer, keyfini çıkartın.
din kültürü ve ahlak bilgisi dersi ile birlikte bir an önce kaldırılması gereken derstir. eğitimli insanın zaten "milli güvenlik" diye bir derse ihtiyacı yoktur.
bu derse giren hocalar genelde öğrencilerini askerleri zanneder, çok sinir bozucu bir durumdur.