bugün

öğrenci evinde olduğumdan izlemek zorunda kaldığım göz ucuyla takip ettiğim programdır, hem radyoda yaptığım etnik program için kulaklığımı takıp dünyanın bir çok çeşitli kütltürüne dalarken bir yandanda bu programda geçen paspaye adamların, paspaye konuşmalarına maruz kaldığım programdır.

neyse çok uzadı olaya girelim sevgili okan bayülgen: "oray çok iyi yazar" neden okumuyorsunuz, ya da kaçınız okuyor, kimse elini kaldırmayınca yuhh gibi cümleler kuran bir tavır içerisinde, ulen oray eriğ kim? neden okuyalım ayrıca sen kimsin? sanane len sana mı sorucam kimi okuyup kimi okumıcağımı, elitist diye oraya çıkardığın adamlar, elitizmin e sinden haberi yok, elitizm bundan 20 sene 30 sene önce bile en azından gerçekten adı koyulduğu gibiydi, iyi bişeydir kötü bişeydir bu ülke gerçeklerine göre veya elitist tabakanın halka ne kadar yakın olduğu ile ilgilidir.

elitizm maldiv adalarında gidip tatil yapmak değildir,aristo bir elitistir, oray kim len oraya elitist diye çıkartıp halka ayar verdiğinizi sanıyorsun, ayrıca ntv de sinema adına güzel işler çıkartan adını bilmediğim adam, hakkı devrim, ayrıca bir programda medya arkası gibi bir program yapan adam (adlarını bilmyorum zira bilmek zorunda değilim)oray eriğ gibi biri çıkıp "medya gittikçe varoşlaşıyor" lafına hiç bir tepki koymayan sözde ülke aydınları, yine oray ın "bu programı gecekondu izlemiyor" demesine hiç bir tepki göstermemeleri ile bu insanların ve bu ülke adına yapılan medya değerlendirmesi programının gerçek yüzünü ve eleştirdikleri insanlardan hiç bir farkı olmadığını ortaya koymuştur.

sevgili oray o varoşlar dediğin insanlar bu ülkede rekorlar kıran yılmaz güney filmlerine giden insanlardı, sen adam olsan bu insanlar ne olduda bu hale geldi veya ordaki insanlar gerçek "elitist" olsalar o lafı senin ağzına sokarlardı.

bir çocuk çıktı hepinizden düzgün laflar etti,konuşturmadığınız çocuğu keşke ideolojik ağırlığı olan bir genç çıksaydı, bu adamı okumadığımız için eğer eleştiriliyorsak allah belanızı versin diyebilseydi.

ayrıca ayşe aral aradı sanırım güzel bişeyler söyledi ama giri yazdığım için tam dinleyemedim sadace sonunda okan bayülgen nin kapatmak için bir taraflarını yırtığını gördüm.

medya dediğimiz nedir, sinema programı yapan beyfendi çocuğa her gazeteyi alıp teker teker yazar mı seçip okuyorsun diyor, ulen internet diye bişey var, sen gidip gazete mi alıyorsun o çocukta gazete alsın çoğumuz nette takip ediyoruz köşe yazarlarını, ayıca ben kültürlü olmak için hiç birinizi okumak zorunda değilim, sözlükten seçtiğim, okuduğum yazarlar sizden çok daha fazla çaplı yazılar yazıyorlar,medya sadace siz misiniz?

masaya gelen çocuk, bişey söyledi:"nasıl sorarsanız o şekilde cevap alırsını" ulen okan bayülgen sorsaydın ya yaşar kemal okur musunuz? ya da dostoyevski okur musunuz? bu adamları neden sormuyorsun,oray kim len oray....

düzelti: bir çok yazım yanlışı olabilir,hızlı ve sinirle yazdığım için daha sonra düzeltirim.
körler ve sağırların birbirlerini ağırladığı program.

an itibariyle kültür yozlaşmasına dikkat çekerek kendi entellektüelliklerini su yüzüne çıkarma hevesindeki bir kaç adamın oyun bahçesine dönmüştür.

hürriyet gazetesinden yazar isimleri sayıp, bunların oradaki seyirci tayfası tarafından okunmamasından hareketle genelleme yapmanın bile haddini aşarak işi 'kimse gazete okumuyor' , 'herkes ne kadar da cühela' seviyesine getiren bir seviyesizlik içindedir.

bir kere bahsettikleri gazete hürriyet, bahsettikleri yazarlar ise ertuğrul özkökve oktay ekşi dir.
bu zatlardan büyük yazarlar olarak bahsedlmektedir ki bu göreceli bir kavramdır. ne bir kişinin ne de bir kitlenin okuma alışkanlığı yazar isimleri veya gazete ile değerlendirilemezdir.

sonuçta hürriyet gazetesi işine geldiğinde muhalif, işine gelmediğinde ise hükümet yardakçısı bir basın yayın kurumunun yazılı basındaki ayağıdır.

programda oluşan avam kamarasındaki lordlardan oray eğin isimli geniş konuşan arkadaş ve ntv kanalında program yapan dublajcı zat ve bu elit! topluluğun yöneticisi konumundaki okan bayülgen kendi standartları ya da sınırları dışında kalan herkesi eleştirel; eleştirel olduğu kadar basit, küçümseyici bir bakış açısı ile ele almaktadırlar.

oraya çıkan ve yaptıkları basitliği anlatmaya çalışan ama yeterli olmayan bir arkadaşı da saçma tezlerle savuşturmuş, üstüne giderek sindirmeyi ve afallatmayı başarmışlardır. zira bahsettikleri yazarın kitabının okunmamasını memleketin onursuzluğu olarak nitelendiren bu ulu ! zatlar oraya çıkan arkadaşı afallatmalarına rağmen savundukları yüzeysel düşünceleri sağlam dayanaklara bağlayarak haklı çıkamamışlardır.

kitleye bok atarken kullandıkları elle tutulur olarak düşündükleri tek örnek, ahmet hakan ve haşmet babaoğlu isimli yazarların magazinel durumlarının bir programdaki seyirci tarafından bilinmemesidir.

kimsenin bu gibi kişileri ilgilendiren ve magazinel bir olayı takip ederek okuma alışkanlığı hakkında bir yorum yapılamayacağı aşikardır.

ama bu lord arkadaşlar birbirlerinden güç aldıkça kendilerinin daha entellektüel bir boyutta olduklarına kendilerini daha fazla inandırarak temelsiz misallerle, klişeleşmiş cümlelerden de destek alarak basitliğin sınırlarını zorlamışlardır.

bu zat-ı muhterem olmadıklarını an itibariyle anladığım şahsiyetler bilmelidirler ki; hiç bir yargı veya olgu tek parametre ele alınarak değerlendirilemez. insanların bir gazeteyi veya o gazetedeki bir yazarı okumaması ya da bir kitabı satın almamaları insanların okumadığı anlamına gelmez.

o anlama gelse bile, vay gençlik nereye gidiyor tadında nidalarla ucuz kahramanlık gerektirmez.

umarım hangi ülkede yaşadıklarının farkına varıp, şartlara vakıf olduktan sonra bir daha düşünme fırsatı bulur ve bu tip tek kale maç tadında programları tekrarlamazlar.
pazar gecelerinin burukluğunu giderecek program.
olmuş. devam.
okan bayülgen'e "sade vatandaş iyiydi be" dememe sebebiyet vermiş program.
okan bayülgen'in istediği türden programdır. zaga'da, makina'da, disko kralı'nda medya arkası bölümleri hep vardı ancak gülünüp geçilirdi ya da 5-10 dakika konulurdu okan bayülgen'i bıraksan orada 3-4 saat konuşurdu ancak program show ağırlıklı olduğundan seyircinin de bir konukla 10 dakikalık konuşmadan sonra şarkı yok mu diye oflayıp puflamasından dolayı konuşamıyordu bu yüzden format olarak da oflayıp puflamadan efendi efendi konuşulanları dineyen seyircileriyle güzel programdır. yalnız sonu garip olmuştur. reklama girildi reklam dönüşünde öykü ile berk 2 şarkı okudu ve programın bittiğine dair hiçbir şey söylenmeden program bitti. son olarak hakkı devrim'in oray eğin'e verdiği ayaralr gerçekten güzeldi.
Öncelikle lafa şöyle başlayayım. hahh işte aradığımız ve beklediğimiz buydu okan. senin avazının çıktığı kadar bağıran, arkadandaki azgın kalabalığı kontrol altında tutayum derken programı unutan, telefondaki her hatuna laf koyma zorunluluğu hisseden ve saat 2'ye kadar reytinglerde tavan yapmalıyım diye gelen osuruktan kendine kontejan bulmuş konuğunun üzerine oynayan adam gitmiş yerine her şeyi oluruna bırakmış ve birşeyleri yapmak zorunda hissetmeyen adam yerine gelmiş. Bu durum aslında bizleri programı daha rahat ve stres olmadan seyretmemizi sağladı doğrusu. Bu yüzden programa daha fazla odaklanabildik.

Sanki pazar gecesinin insan dogası üzerindeki o malum dinginliği ve ağırlığı direk programa yansımıştı. Evet programa gelirsek. Bu ilk "medya arkası"nın kendisi zaga'dan başlayıp "televizyon maKinası" ve "mAKina"da 5-10 dakika değinerek (format gereği) geçmek zorunda kaldığı bölümü bir geceye aktarıp programlaşması fikriyle doğmuş olup çok güzel hareket olarak değerlendirebiliriz. Lakin bu ilk programın en büyük 2 yanlışı vardı..

Birincisi Yekta Kopan gibi usturuplu adamın gelmesiyl birlikte daha güzel bir karşılama falan beklerken nedenini hiç mi hiç anlamadığım (kesin aralarında ntv günlerinden bir husumet olduğunu düşünüyorum)şekilde burcu esmersoy'a gereksiz bir şekilde bodoslama laf koymaya çalışması ve bundan daha kötü olarak da yekta kopan'ı yanına almak istemesiydi.Yekta Kopan'da okan'ı oynuna gelmeyerek yaz döneminde birlikte çalıştığı iş arkadaşını en kalite şekilde savunarak okan'a gereken karşılığı vermiş olması güzeldi.

ikinci en büyük hata olarak da o amerikan özentili, medyada reha muhtar'ın finosu olarak kendine yer bulmuş ve daha sonra tırnağı bile olamayacak medyanın emektarlarına belaltı vurarak bir yerlere gelmeye çalışan, kendini bir bok sanan, elitist olduğunu kullandığı "varoş" tabiriyle göstermeye çalışıp kaşına götüne bulaştırmış, moderniteyi madonna'Nın ya da shakira'nın götünü - zencinin sikini görmekten ibaret olduğunu sanan o ağzı burnu kaymış şekilde türkçe'nin içine eden Orayyy Eğin'i çağırmasıydı.. Okan bununla yetinmeyip iki de bir oray'ı övmesi okan'ın gözümüzdeki çizgisinin bozulduğunun apaçık göstergesiydi. Hele ki bu yanlışını stüdyodaki sağlam üniversite öğrencilerine bu adamı neden okumuyorsunuz diye (kendince) ayar çekmeye çalışmasıyla gerçekten yerin dibine geçmiştir.

Kardeşim herkes bu adamı okumak zorunda mıdır? Engin, kültürlü bir üniversite öğrencisinin testi oray eğin okumak mıdır? Ya da her neyse onu geçtim. OkAN'ın hele hele "cumhuriyet mitingleri"ne katılan bir kemalist-bürokratik ideolojiden baktığı siyaset penceresinin ürünü olan Ertuğrul Özkök ve Oktay Ekşi'yi okumanın Türkiye gerçeklerini takip etmek olarak yorumlaması hakkında zaten fazla bir şey söyleyemiyorum. O stüdyodaki öğrencilerin o isimleri okumayorum deseydi hala bazı şeylerin değişmediğini anlardım ki ama kimse o öve öve bitiremediği isimleri okumayıp ek de önemsemediğini görünce işte bu artık bazı şeyler değişiyor dedim içimden ve çok sevindim. Lakin bunu okan'ın ya da medya'nın ajdar'ı oray'ın anlamasını zaten beklemiyordum. Ses çıkartıp ekranları karşısındaki bizlerin sesi olan Erdem kardeşimizin anlatmak istediklerini gerçekten çok iyi anladım. Ancak okan o çocuğun dediklerini ağzına tıkamayı çok iyi becerdiği için onu tam olara konuşturmasa da bizler o elemanın ne demek istediğini anladık. Tabi birbirlerinden farklı dğnya görüşlerine sahip ahmet'leri okumanın geniş perspektife sahip olduğunu anladığımız elemanları bir tek o masadaki okan'ın da haklı tabiriyle "elitist" tayfa anlamadı. Bu onların gerçekten bariz ayıbıydı. O küçük durum bile bazılarının geçekten "fil dişi kuleleri"nde yaşayıp muhalif sesleri duymazdan gelmeye çalıştığının da en güzel küçük bir tezahürüydü.

Bu "medya kralı" bence yıllardır izleyip orada ne işi var dediğimiz "Hakkı Devrim"in her hafta hac-trick yapacağı program olacaktır bence. Bu haftaki performansının tavan yapması karşısında ezik oray'ın olması olarak değerlendirsek te ilerleyen haftalarda başta bülent ersoy'dan giydirmekle başlayıp sağlam yardırmalara devam edeceğinin sinyallerini alıyor gibiyim. Hele oray'a "sen amuda kalkarak dünyaya bakıyorsun" geçirmesi televizyon tarihinde mustafa topaloğlu'nun tayfun dediği "muhabbetin ağzına sıçtı" geçirmesinden daha usturuplu ve daha cuk şeklinde oturanıydı bence.

Ayrıca o her şey, çok bildiğini iddia eden, geçen hafta Paris'te olduğunu öğrendiğimiz, medya ikoncanı , gazeteci yarması, yazarımsı mahlukatın her şeyi çok rahat sorduğunu, çanak soru sormadığını söylemesinin üzerine hülya avşar'a sorduğu "berlin in berlin"deki masturbasyon sahnesi hakkındaki soru hakkında gerile gerile konuşmasının ardından içimden, hadi amuna koyyum sorsaydın ya hülya avşar'a "yatakta tanju mu daha iyiydi yoksa kaya mı?" şeklinde soru sorsaydın ya o zaman. Ya boş geyiklerle kendinin soru sorma tarzı olduğunu iddia etmesine okan'ın da büyük gazeteci (!) gazıyla hem çok güldüğüm hem de okan'a abi ne diyorsun sen ya diye iç geçirdiğim program olmuştur. Programa bir gün önce alkolik şekilde bağlanmış deniz arman tekrar katılsa bile okan'ın oray hakkında dediklerini söylemezdi yemin ediyorum. Okan ya çok bağlanmış bu oray'a ya da bizlerin gözünden düşmek için mücadele veriyor.

Her neyse işte çok sağlam bir program oldu. TArtışıldı, dinlendi vs. vs. iste zaga'nın ve makina'nın istediği program buydu okna yıllardır. Sen stüdyo yapcam diye, rayting alcam diye mehtap'ları,salim'leri,ismail yk'ları, esra-ceyda kardeşleri çağırana kadar bu şekilde progra yapmaya çalışsaydın bu kadar zaman sıkılmadan izlemiş ve beğenmiş olacaktık seni.

Umarım bu programın içeriği hep böyle devam eder. Böyle olursa Cumartesi akşamları televizyonu açmak yerine sadece pazarları okan'ı izleyeceğim.
her siyasi dönemde ortaya çıkarılan türkiye yarasıdır.
konuşulanları "ayarlayabilmek" için hakkı devrim iyi ki orada. kendisine saygılarımı iletiyorum.
gündüz vakti tekrarı verilmesi gereken program.
edit:yerse tabi.*
tam bir ayar verme gecesiydi. üstelik uykumdan feragat edecek kadar da keyifliydi.
youtube'ta olmayandır.
şimdi adı aklıma gelmeyen ama eskiden çok yakışıklı olan bir adamın konuk olduğu programdır. kolbastı ve eski türk müziklerini çalıp değişik bir tat katmıştır. gerçi kapak resmi daha çok dikkat çekmiştir. *
(bkz: aydın doğan)
okan bayülgen'in; bülent ersoy'un meme testi olayında olayın içine osmantan erkır'ın da yani okan beyin eşi şirin hanımın eski eşinin dahil olmasıyla ''aman osmancığıma zeval gelmesin'' diye napacağını şaşırdığı program olmuştur ilk bölüm itibariyle. hakkı babanın oray'a verdiği ayarlar izleyicinin içinin yağlarını erittiyse de okan beyin her lafa atlayan oray'a bir şey dememesi hoş olmamıştır. ayrıca programın sonlarına doğru çanak soru soranlara yani gelen konukların albümlerinden bahsetme olayına laf edip bundan sadece 2-3 dakika sonra öykü'ye ''biraz albümünden bahset'' demesi de ayrı bir olaydı. ama programın en önemli sonucu öykü'nün hiç olmadığı kadar güzel ve naif olmasıydı. ya da 7 erkek arasında yıldız tilbe'yi bile çıkarsalar bana o bile güzel görünecekti. o da olabilir.
kesinlikle yayın gününün değişmesi gereken program. ertesi gün okulu olan liseli gençlikten çok feci küfür yemektedirler kendileri.
oray eğin' in katıldığı bölümle ilgilidir yazacaklarım.

okan bayülgen' in ne kadar başarılı bir programcı ve yönetici olduğu zaten çok açık. adam ne yapsa profesyonelce yapıyor ve meyvelerini de fazlasıyla topluyor. zaga' dan beri -ntv için yaptığı programlar da dahil- severek izliyorum bu adamı. öyle inanılmaz zeki, inanılmaz marjinal bir adam olduğuna da inanmıyorum o ayrı. benim gözümde sadece işini düzgün yapan, başarılı bir adam okan bayülgen. ancak bahsettiğim programda yaptığıyla samimiyetini önemli ölçüde kaybetti benim gözümde. oray eğin ile beraber türk gencinin gazete okumadığını dile getirdi ki haklıydılar da. pek okuyan bir millet değiliz; ancak yöntem ve üslup çok yanlıştı. yani bir gazeteci ismi söyleyip hanginiz bugün okudu diye sordular, parmak kalkmayınca da oray efendi başladı atıp tutmaya. buraya kadar bir itirazım yok ama sonra bir genç arkadaşımız kalktı ayağa ve duruma itiraz etti. okan da onu sahnye çağırdı ve koltuğuna oturttu. buraya kadar her şey güzeldi. bu genç arkadaş son derece mantıklı cümlelerle ve oray eğin' e kıyasla çok daha güzel bir türkçeyle ifade etti kendini ve az önce yerden yere vurulan üniversiteli gençleri savundu. oray eğin' e çok da üsluplu bir şekilde ağzının payını veriyordu ki tam bu noktada okan bayülgen girdi araya. oray ile beraber bu genç arkadaşımızın üzerine oynadılar resmen. söz hakkı vermediler. sonucunda o genç adam yerine geçerken oray eğin ve okan bayülgen 'biz haklıyız hehehe' gibi bir tavır takınmışlardı. hatta yüksel altuğ bile bu durumu eleştirdi ertesi gün gazetesindeki köşesinde.
bu hafta şen kahkahalı kadınları toplamış programdır. *
okan bayülgen'in medyayı yine onun sayesinde geçinenleri konuk ederek eleştirdiği, bazen de yerden yere vurduğu programı.. okan bayülgen sanırım bu programını tv'nin tiyatrosu yerine koymak istiyor.. bunu düşünmemişse bile artık düşünmeye başlasa iyi olur.. çağıracağı konuklarla zaten böyle bir yönelmenin olup olmadığı anlaşılabilir..

tiyatro'nun ayrı bir dunya olduğunu anlatırken ki konuşması oldukça güzeldi.. bu tür uzun uza konuşmaları çok sık yapmıyor artık okan bayülgen, ne kadar üzücü.. hep geyik hep geyik nereye kadar? arada düzgün, nokta atışı ile kısa da olsa bir şeyleri hatırlatmak iyi olur sanırım..
bugünkü programda türk magazinciliğine giydirirken bir yandan türk burjuvazisinin görgüsüzlüğünü inceden inceye anlatmıştır.

özgür'ün şarkısı da değişik olmuş tabi.
''vay be! saba tümer aslında ne hoş kadınmış.'' dediğim programdır.
bu geceki konukları arasında saba tümer vardı. saba'nın gülüşüne alışmıştık ama bugün dikkat ettim gülerken elini bilekten kırıyor ve sağa sola sallıyor. allahım ben böyle bir iticilik görmedim ya. lütfen bu hareketi deneyin şuan. hatta bir empati ve o gülüşle beraber tahayyül edin.
okan'ın "burcu esmersoy güzel değil", "ebru şallı" güzel değil gibi çekinmeden rahatça söylediği ve bu doğru beyanatlarından sonra, elifin şarkısına güzel demesi gerçekten çok komikti. sanırım kız konuk gelmiş. orada kötü demek istemedi. klibi koydular program biterken. bekliyorum güzel bi kısım olsun diye ama yok. bu şarkı "kafanı kırarım köpek"den daha iyi bir şarkı değil. bu şarkı hergün yenisi çıkan sıradan popçuların söylediği sıradan bir şarkı.

neyse efendim programı bir kenara bırakalım da asıl okan'ın söylediği "bir kaç sözlüğü takip ediyorum" sözü var. nasıl ki acun ılıcalı başlığına herkes entrysini acun okusun diye yazıyorsa bu başlık da böyle olucak sanırım. hatta programda es kaza okan birinin nickini söylerse vay onun reklamına.
Geçen hafta izlediğim "medya kralı"ndan dahakötü bir program olmuştur.(Oray Eğin'e rağmen) Geçen hafta konuşulan mevzular ve yapılan derinlemesine sohbetler gerçekten çok güzeldi. Evet "disko kralı"nın formatı zaten belli bari en azından bize hitap eden bir program da olmaya başlandı. Rating kaygısı olmaksızın sırf düşüncelerin dile getirildiği bir program olma yolunda ilerliyor demeye kalmadı; "medya kralı" da gerek hangi tür programa geldiğini bilmeyen, salim şarkısını dinlemek isteyen, medya tartışılırken sıkıldığını ifade eden yeni "blue jeans" gençliği bir seyirci profili vardı (Bu arada geçen haftaki seyirci kitlesi gerçekten çok kaliteliydi) gereksede çağırılan konuklar öyle tenekeden insanlardı ki onlarla deli dolu ülke gerçeklerini yahut medya'yı derinlemesine konuşulabilecek bir ortam oluşamazdı ve öyle de oldu zaten.

Okan'a önerim medya arkası gibi çok sağlam bir formatı sağlam insanları çevresine toplayarak ama her hafta medya'Nın ve ülkenin farklı bir konusunu ele alarak tartışmasıdır. Böyle olmadığı zaman bu güzelim format çağırılan üfürükten medyacık şahsiyetleri ile heba olup disko kralı formatına kayma eğilimi gösterebiliyor. Ancak medya kralının bir standartı oluşursa bizlerde her pazar akşamı nasıl bir derinlemesine güzel bir sohbeti dinleyeceğimizi merak ederek ekran başına geçmiş olacağız ayrıca da gelen seyirciler genel olarak nasıl bir formattaki programa geldiklerini bilerek daha akıllı ve neyin ne olduğunu farkında olarak daha kalifiye seyirci portföyünü sağlamış olacaktır.

Program içerisinde okan'ın sözlükleri okuduğunu (bir kez daha) dile getirmiş olmasından sonra geöen haftaki oray eğin'in üzerinde gereksiz durmasının bizler tarafından ne kadar kötü olarak yorumlanmış olduğunu anlaması açısından güzel bir durum gerçekten. Gerçi o hala yanlışında ısrar etmekte kararlı ancak en azından böyle bir kitlenin de aynı düşünce etrafında toplanıyorsa yaa harbinden vardır ki bir bildikleri bu kadar yazmışlar ve sanki hepsi tek ağızdan konuşuyorlar gibi diyerek okan bu sayede belki kendini biraz sorgulama fırsatına kavuşmuş olur diye ümit ediyorum. Ayrıca sözlükteki insanları okuyunca bu saatte bile beni özel olarak izleyenlerin olması açısından mutlu olduğunu söyledi okan. Okan'cım seni zaten her koşulda beğenmesekte ya da çok tutsak da seyrediyoruz. Önemli olan zaten seyredeceğiz ama bari geçen zaman diliminde bizlerde yeri geldiğinde siz orada gülerken fransız kalmayalım eğlenelim, harbi sohbet olduğunda can kulağıyla dinleyelim. Biz sadece bunları istiyoruz senden.

Ayrıca o "oktay ekşi" muhabbetiyle geçen haftayı andığın zaman ahh evet şimdi ne güzel tartışma çıkacak ve güzel sohbet biiz bekliyor derken kendi doğrundan ısrar edip hemen konuyu geçiştirmen gerçekten olmadı be okan. Yok ülke gerçekliğiymiş vs yok oktay eksi okumak zorunluluğu vs. Neden tıkanıp kaldın bu 1930'ların zihniyeti ile ülkeyi yorumlayan baş (!) yazara hala anlam veremiyorum doğrusu. Buradaki eleştirimiz ya da eleştirim hala devam ediyor okan. Aç kendini biraz farklı dünyalara, farklı hayat algılayışlarına ve farklı baş(!) yazarlara.

Bu arada twitter'da cüneyt (5n 1k) seni oray ile karşılaştırmalarının birisinde oray programına başı kapalı biri alıp program yapabilir ama okan asla yapmaz diye bir karşılaştırmada bulundu. Seni yıllardır izleyen bir adam olarak hemen hafızamı zorladım da harbiden de bulamadım ya. Bu kişisel bir tercih midir yoksa denk mi gelmiştir? Bunu gerçekten merak ediyorum o iletiyi okuduktan beridir. Umarım öyle değildir. Benim tanıdığım okan her ne kadar farklı bir dünya görüşüne sahipse bile böyle bir durumda herkese açık bir zihniyetle programcılığına devam eder diye (ümit ediyorum) düşünüyorum.
Okan-Hangi balıksınız efendim
Nilgün belgün-siz hangi balığı seviyorsanız o efendim

Yine döktürdü Okan Bayülgen.Yaptığı en akıllıca şey programı 3 bölmek.Eski formatta herşeyden tadımlık verip tadı damagında kalma durumunu geride bırakması müthiş oldu.Özellikle medya kralı programında Hakkı Devrim resmen ışıldıyor.Artk söylediği her sözle magazine malzeme olacak biri daha var.Tabii bunu iyi yönde söylüyorum ; çünkü adam akıllı laflarla da magazinde yer alınacağını göstermiş oluyor.Okan'ın deyimiyle Aslanım Hakkı Devrim.
Gelelim bu haftaki medya kralına;
Konuk seçimi bu kadar mı güzel olur.Asıl şaşırtıcı bulduğum ikbal Gürpınar'ın programda olmasıydı ; çünkü benim bildiğim yani bir iki kere denk gelip izlediğim kadarıyla deyim yerindeyse böyle kafa dengi bir kadın olduğunu zannetmiyordum.Genel yargınında bu yöndeydi eminim.Ama okan sayesinde böyle olmadığını gördük.Zaten Okan Bayülgen'in genel özelliğide bu değilmi aslında kimin ne olduğunu göstermek;gerek iyi gerekse kötü.

Yahu programda maç muhabbeti bile yapıldı.Okan bayülgen programında maç konuşulması pek alışık olduğumuz bir durum değil.Ama gündem de böyle hoş takip edilir işte malum medya programı.Fenerbahçe de tarihin tekerrür etmesine katkı sağladığı için teşekkürler.

Flash tv'deki rüya yorumlayan kadının programındaki olay çok komikti yaaa.

Özgür’ün şarkısı hakikaten komikti yaa.Şarkıyı öyle hareketsiz durarak nasıl söyledi o bee.O hariç bütün stüdyo oynuyordu.

Nilgün Belgün'e tabiiki katılıyoruz Okan Bayülgen program yapmalı ve Okan gençlerde her zaman bir numara olarak kalıcaktır.Farklısınız ki ordasınız efendim.

Kafamı yastığa gömdüğünde günümün (malum günün ilk saatlerinde okan’ı izliyoruz) ne kadar güzel başladığını düşünücem.Sonrada kahkaha atarak uyanmayı umucam 
sadece disko kralından daha kral değil tv deki bütün programlardan daha güzel daha kral bir program. programdaki amaç çok güzel zaten izleyicinin istediği de buydu yıllardır, medya arkasının daha uzun bir formatta yayınlaması. geçen haftayla birlikte iki program oldu ve eğer karşılaştırmak gerekirse geçen haftaki biraz daha iyiydi sanki ama çok daha iyi olacağını düşünüyorum çünkü geçen hafta oray eğin bu hafta saba tümer vardı. programın gerçek performans değerlendirilmesi bundan sonra yapılabilir ama şunu da söylemek gerekir ki bir insan bir haftada aynı kanalda üç program yapıyorsa okan abimin yanaklarından hakkı abimin de ellerinden öpmeyi kendime borç bilirim.
gecenin bir vakti medya arkası bölümünde kalk kız soğan hazırla gerizekalı videosunu görmemle gece gece kahkahalara boğduran program olmuştur.