bugün
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım15
- en obez özelliğiniz17
- mauro icardi'nin karısı9
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı9
- nişanlı kalmanın saçma olması11
- karadeniz bölgesinde yaşamak8
- larisalisa'nın parayla şukulatması9
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- icardi190514
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- anın görüntüsü14
- larisalisa18
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- en dindar özelliğiniz17
- chat sitesi kurmak9
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı25
- doğum gününde hatırlanmamak12
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git13
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
maya takvimi ne göre dünyanın sonu geleceğini bildiren gündür.
21.12.2012
uyarısı için lalelide bir yer e teşekkürler.
21.12.2012
uyarısı için lalelide bir yer e teşekkürler.
Rivayettir bu şey. Rivayetten öteye de gitmez zaten.
(bkz: kıyamet gelse de kopsak)
bu mayalarda ne adi milletmiş arkadaş dedirten icat. adamlar binlerce yıl öncesinden gündemi batırmayı iyi biliyorlar. tam yaygaracı puştlar.
an itibariyle;
az kaldı gidiyoz denebilecek bir durumdur.
az kaldı gidiyoz denebilecek bir durumdur.
dünyanın sonu değil, yeni bir çağın başlangıcıdır.
takvim bu elbet bir gün bitecekti diye düşünülmesi gerekir. bir şey olmayacağı aşikardır.
mayalılar, daha büyük taş bulamadıkları icin 21 aralık 2012 de biten takvimlerinin insanlar tarafından dünyanın sonu olarak görülmesiyle ne tasak geciyolardir haa
geçen sene illuminati bilmem nesi vardı bu yılda başımıza bu çıktı. seneye ne uyduracaklar çok merak ediyorum.
tartışılan iddia.
yok la öyle bişey yokmuş. az önce beyaz show'a çıkan melek elbiseli ablamız, bunlar yalandır, 21 aralık pozitif enerjinin egemen olacağı yeni bir milenyumun başlayacağı tarihtir...dedi ve yüreğimize su serpti.
hadi yine yırttık, biz dünyalı uzaylılar.
yok la öyle bişey yokmuş. az önce beyaz show'a çıkan melek elbiseli ablamız, bunlar yalandır, 21 aralık pozitif enerjinin egemen olacağı yeni bir milenyumun başlayacağı tarihtir...dedi ve yüreğimize su serpti.
hadi yine yırttık, biz dünyalı uzaylılar.
takvimin bittiği değil, tahrip edildiğinin düşünülmediği durumdur. takvim kehanetlerinden birini üzerine alınan kişi veya kişiler kalan kısmı ortadan kaldırmıştır.
not: kehanetin yeryüzünden bir ırkın silineceği yönünde oluşudur.
not: kehanetin yeryüzünden bir ırkın silineceği yönünde oluşudur.
5 sene geçmiş üzerinden neredeyse...
bu "dünyanın sonu" konusu amma da etliydi ha değil mi? (hem de löp et, kemiksiz)... Konuyla ilgili bir "felaket filmi" de yapılmıştı elbette, sinemalarda felan izlediniz (2012)... Amerikan sinemasının artık iki dayanağı olan "özel bilgisayar efektleri" ve "aşırı hızlı kurgu" sayesinde keyifle seyredilen hoş ve boş filmlerdir bunlar. iki saat eğlenir, sonra da beyninin çöp tenekesine atarsın gider.
Amerikan sinemasının üçüncü dayanağından, sacayağının üçüncü ayağından, "seyirci bönlüğünden" hiç söz etmiyorum, çocukları ve çocuk ruhluları üzmek istemem.
o değil de ne oldu şimdi 21 Aralık 2012 günü, "Maya takvimi" sona eriyordu? (Kimilerinin hesabına göre 25 Aralıktı.)
fıs çıktı! öyle 5 sene bekledim 2012 nin üzerinden mayaları yada şakşakçılarını itin götüne sokmak için diye düşünmeyiniz, naçizane soruyorum şurada işte.
felaket senaryosu mu?
gizemli bir medeniyet mi?
sömür sömürebildiğin kadar! Çünkü bu işte çok para var.
Kimine göre "Marduk" gelecekti (hala bekleyen var mı bilmiyorum), kimine göre güneşin samanyolunun merkeziyle aynı düzleme gelmesiyle birtakım "kozmik enerjiler akacak" (o enerjilerin ne menem şeyler olduğunu söyleyebilen yok), kimisi göktaşı bekliyor, kimisi nükleer savaş...
Kıyamet mi kopacak, insanlık yepyeni bir altın çağa mı girecek, salla salla gitsin. (rahmetli ninemin bir lafı vardı "ossur ossur ipe diz" diye)
Bir sürü dandik kitap yazıyorlardı, bir sürü de film yapıyorlardı. Yalnız büyük bütçeli serüven filmleri değil, "belgesel süsü verilmiş" ama seyredip bitirdikten sonra sana hiçbir şey vermediği kafana dank eden zırvalarda vardı işin içinde...
Bu sahte belgesellerde konuşturulanlar da belli kişilerdi: Genellikle "güney" ya da "California" kokan, iri kıyım, uzun saçlı ve sakallı, "entel" havası da taşıyan birtakım Amerikan yazarları... "New Age Freaks" dedikleri uyuşturucu ve Budizm manyakları. (aaa metin hara geldi aklınıza değil mi? yok o new age dervişi farklı. maya takvimi teraneleri esnasında nerelerdeydi acaba? onu değil ama sevgilisi Adriana lima, eski kocası emekli basketçi marko jaric in kollarındaydı)
Ortalıkta uçuşan lafları, ortak endişeleri ve korkuları çorba edip sunuyorlardı. Uzay muhabbeti hemen gelip hava kirliliği, küresel ısınma, su kaynakları, nükleer atıklar falan gibi konulara bağlanıveriyordu. Görüntüler de malum: New Orleans kasırgası, tsunami dalgası, eriyen buzullar, Körfez savaşı, ikiz kuleler, israil askerlerine taş atan Filistinli çocuklar, Saddam Hüseyin, Usame, falan filan. Şimdi bunlara "kötü adam" kuzey kore nin lideri "tombik çocuk" da eklendi.
Bunlar, piramitler, Maya tapınakları, Sfenks, Cuzco yıkıntıları, katedraller, Sirius, Orion takımyıldızı, firavun mumyası falan gibi gene bildik görüntülerin arasına serpiştiriliyordu.
Kafası iyice karışan seyirci aval aval bakıyor, paracıklar da ceplere doluyordu.
iddia çok, kanıt yoktu... Örneğin, Fulcanelli'nin "masonların bazı gizemleri katedrallerin mimarisine sakladıklarını" yazmış olduğu papağan gibi tekrarlanıyor ama o sırların neler olduklarını, başta Fulcanelli olmak üzere, söyleyebilen yok! Ben iki kitabını da okudum, hiçbir şey bulamadım. (Meraklısına not: Fulcanelli diye birisi yoktur! Bu, Jean-Julien Champagne ile Eugene Canseliet adında iki manyağın uydurdukları palavra bir kişidir... Bunlar, doksan yıl kadar önce yaşamış ve simyayla uğraşmış uçuk kaçık ve eşcinsel bir Fransız çiftidir.)
eee şimdi bu kadar yazıp, o zamanlar buralarda pekçe öten sözlük kuşlarına ve uçuklara - kaçıklara bir kaç soru soracağız elbet. bakalım bir cevap alabilecek miyiz?
Bir... 2035 yılında yeni bir "kozmik" felaket bizi bekliyormuş, manyetik fırtına, göktaşı çarpması, ışın tabancalarıyla ateş eden çekik gözlü uzaylılar, şu bu... Buna karşı yapabileceğimiz hiçbir şey, ama hiçbir şey yoktur! insanoğlunun soyu bu şekilde dinozorlar gibi tükenecekse, bunu hava kirliliği, ozon tabakası, Afrikalı açlar, borsa krizi gibi "dünyevi" sorunlara niçin karıştırıyorsunuz?
iki... Yok eğer sonumuz o dünyevi sorunlar yüzünden gelecekse, kendi hatalarımız ve bencilliğimiz, çıkarcılığımız yüzünden falan yok olacaksak, bu sefer bunun galaksinin merkezindeki kara delikle, gezegenlerle, yıldızlarla falan ne ilgisi var?
mesela ben bu "2012" türü filmlerin en çok nesini severim, biliyor musunuz?
Yıllar sonra yeniden seyretmesini... bir "paçavra" kadar değerinin kalmamış olmalarını...
"2005 yılında insanoğlu ilk kez Mars'a ayak bastı" ya da "1997 yılında Manhattan yarımadası bir hapisaneye dönüştürüldü" diye başlayan filmler hani...
izle izle, götünle gül!
bu "dünyanın sonu" konusu amma da etliydi ha değil mi? (hem de löp et, kemiksiz)... Konuyla ilgili bir "felaket filmi" de yapılmıştı elbette, sinemalarda felan izlediniz (2012)... Amerikan sinemasının artık iki dayanağı olan "özel bilgisayar efektleri" ve "aşırı hızlı kurgu" sayesinde keyifle seyredilen hoş ve boş filmlerdir bunlar. iki saat eğlenir, sonra da beyninin çöp tenekesine atarsın gider.
Amerikan sinemasının üçüncü dayanağından, sacayağının üçüncü ayağından, "seyirci bönlüğünden" hiç söz etmiyorum, çocukları ve çocuk ruhluları üzmek istemem.
o değil de ne oldu şimdi 21 Aralık 2012 günü, "Maya takvimi" sona eriyordu? (Kimilerinin hesabına göre 25 Aralıktı.)
fıs çıktı! öyle 5 sene bekledim 2012 nin üzerinden mayaları yada şakşakçılarını itin götüne sokmak için diye düşünmeyiniz, naçizane soruyorum şurada işte.
felaket senaryosu mu?
gizemli bir medeniyet mi?
sömür sömürebildiğin kadar! Çünkü bu işte çok para var.
Kimine göre "Marduk" gelecekti (hala bekleyen var mı bilmiyorum), kimine göre güneşin samanyolunun merkeziyle aynı düzleme gelmesiyle birtakım "kozmik enerjiler akacak" (o enerjilerin ne menem şeyler olduğunu söyleyebilen yok), kimisi göktaşı bekliyor, kimisi nükleer savaş...
Kıyamet mi kopacak, insanlık yepyeni bir altın çağa mı girecek, salla salla gitsin. (rahmetli ninemin bir lafı vardı "ossur ossur ipe diz" diye)
Bir sürü dandik kitap yazıyorlardı, bir sürü de film yapıyorlardı. Yalnız büyük bütçeli serüven filmleri değil, "belgesel süsü verilmiş" ama seyredip bitirdikten sonra sana hiçbir şey vermediği kafana dank eden zırvalarda vardı işin içinde...
Bu sahte belgesellerde konuşturulanlar da belli kişilerdi: Genellikle "güney" ya da "California" kokan, iri kıyım, uzun saçlı ve sakallı, "entel" havası da taşıyan birtakım Amerikan yazarları... "New Age Freaks" dedikleri uyuşturucu ve Budizm manyakları. (aaa metin hara geldi aklınıza değil mi? yok o new age dervişi farklı. maya takvimi teraneleri esnasında nerelerdeydi acaba? onu değil ama sevgilisi Adriana lima, eski kocası emekli basketçi marko jaric in kollarındaydı)
Ortalıkta uçuşan lafları, ortak endişeleri ve korkuları çorba edip sunuyorlardı. Uzay muhabbeti hemen gelip hava kirliliği, küresel ısınma, su kaynakları, nükleer atıklar falan gibi konulara bağlanıveriyordu. Görüntüler de malum: New Orleans kasırgası, tsunami dalgası, eriyen buzullar, Körfez savaşı, ikiz kuleler, israil askerlerine taş atan Filistinli çocuklar, Saddam Hüseyin, Usame, falan filan. Şimdi bunlara "kötü adam" kuzey kore nin lideri "tombik çocuk" da eklendi.
Bunlar, piramitler, Maya tapınakları, Sfenks, Cuzco yıkıntıları, katedraller, Sirius, Orion takımyıldızı, firavun mumyası falan gibi gene bildik görüntülerin arasına serpiştiriliyordu.
Kafası iyice karışan seyirci aval aval bakıyor, paracıklar da ceplere doluyordu.
iddia çok, kanıt yoktu... Örneğin, Fulcanelli'nin "masonların bazı gizemleri katedrallerin mimarisine sakladıklarını" yazmış olduğu papağan gibi tekrarlanıyor ama o sırların neler olduklarını, başta Fulcanelli olmak üzere, söyleyebilen yok! Ben iki kitabını da okudum, hiçbir şey bulamadım. (Meraklısına not: Fulcanelli diye birisi yoktur! Bu, Jean-Julien Champagne ile Eugene Canseliet adında iki manyağın uydurdukları palavra bir kişidir... Bunlar, doksan yıl kadar önce yaşamış ve simyayla uğraşmış uçuk kaçık ve eşcinsel bir Fransız çiftidir.)
eee şimdi bu kadar yazıp, o zamanlar buralarda pekçe öten sözlük kuşlarına ve uçuklara - kaçıklara bir kaç soru soracağız elbet. bakalım bir cevap alabilecek miyiz?
Bir... 2035 yılında yeni bir "kozmik" felaket bizi bekliyormuş, manyetik fırtına, göktaşı çarpması, ışın tabancalarıyla ateş eden çekik gözlü uzaylılar, şu bu... Buna karşı yapabileceğimiz hiçbir şey, ama hiçbir şey yoktur! insanoğlunun soyu bu şekilde dinozorlar gibi tükenecekse, bunu hava kirliliği, ozon tabakası, Afrikalı açlar, borsa krizi gibi "dünyevi" sorunlara niçin karıştırıyorsunuz?
iki... Yok eğer sonumuz o dünyevi sorunlar yüzünden gelecekse, kendi hatalarımız ve bencilliğimiz, çıkarcılığımız yüzünden falan yok olacaksak, bu sefer bunun galaksinin merkezindeki kara delikle, gezegenlerle, yıldızlarla falan ne ilgisi var?
mesela ben bu "2012" türü filmlerin en çok nesini severim, biliyor musunuz?
Yıllar sonra yeniden seyretmesini... bir "paçavra" kadar değerinin kalmamış olmalarını...
"2005 yılında insanoğlu ilk kez Mars'a ayak bastı" ya da "1997 yılında Manhattan yarımadası bir hapisaneye dönüştürüldü" diye başlayan filmler hani...
izle izle, götünle gül!
güncel Önemli Başlıklar