bugün

aklınızın size söyledikleriyle hissettiklerinizin birbirine zıt olması sonucu içinde bulunacağınız durum. insanı çaresizlik içinde kıvrandırır.zordur ikisi arasında seçim yapmak. kalbinizi dinleseniz mantığınız söylenip duracaktır tüm küstahlığıyla. mantığınızı seçseniz kalbiniz acıyacaktır ve belkide sizi pişman edecektir onu dinlemediğinize. kazanan kalp olsa da genellikle, pişman olmamak için mantığı da yabana atmamak gereklidir bence.
kalbinin sesini dinle...
doğru yolu bulacaksın.
mantık; hayatın ilerleyişinde problemleri ve risk faktörünü en aza indirgeyerek, -kendiniz dışında- bütün dış etkenleri memnun edecek şekilde...
kalp; hayatın ilerleyişinde problemleri ve risk faktörünü göz önüne alıp üstlenerek, ruhunuzu -kendinizi- mutlu edecek şekilde... kararlar almanızı sağlar.

kendinizi mi, yoksa başkalarını mı mutlu edeceğinize karar verme aşamasıdır ikisi arasında kalmak...
uzucudur cunku ayrimcilik yapilir.mantik genel hatlariyla sevilmez,kalbin yaptigi tum zirvaliklarsa mazur gorulur.
madem kalp boyle fasulyedendir,o halde neden tercih edilmektedir? *
genelde kalbin sesini dinlemek ve acı çekmekle sonuçlanan durum.
evet zor bir durumdur gerçekten. ama bu tür durumlarda "bence kalbinin sesini dinlemelisin" ve ya "bence mantığını dinlemelisin" demek yanlıştır. kendi tecrübelerime dayanarak konuşuyorum ki; bazı yerlerde kalbi bazı yerlerde mantığı dinlemek yararlı olacaktır. saplantılara kapılıp, "ben kalbinin sesini dinleyen bir insanım" demek ve hayatı boyunca alacağı bütün kararları kalbe şartlandırmak çok büyük bir hata olur. tam tersi de geçerli tabi ki. belki çok yakın gerçek dostlardan tavsiyeler alınabilir. ama en önemlisi, alınan karar ne olursa olsun, onun arkasında durabilme erkini sergileyebilmektir.
çok zor durumdur, bu durumda yapılması gereken tek şey kalbinin sesini dinlemek.
böyle bi durumda aslında kalple mantık arasında kalınmaz çünkü öyleyse ortada mantık yoktur. muhtemelen iki duygusal düşünce arasında kalınmıştır. zira gerçekten kalple mantık arasında kalınsa mantık seçilir, çünkü adı üstünde: 'mantık'. evet, bu entry'yi yazarken mantığımın sesini dinledim.
yüreğinin götürdüğü yere git *
mantık toplumsal yargılardan oluşur.kalp ile omurilik , beyin arasında kalmak vardır.akıl kendine göre doğruya, omurilik gerekli olana, alışkanlığa, kalp ise istenen şeye yönlendirir.çevresinde döner durursun.
beynin fonksiyonlarini tamemen yitirdigi ve verdigi komutlarin duymamazliktan gelindigi, kalbin vücudun yönetimini ele aldigi durum. bu durumda yapilan seyler mantik tarafindan asla kabul edilmez ama yapabilecegi pek bir sey de yoktur zavalli mantigin.
hem aristo'nun yillar önce dedigi gibi; "zekanin ve duygularin merkezi beyin degil, kalptir."
bende ve ruh buyuk muamma demişti sahne isiklarinin sonunda charlie chaplin. insan ömrü boyunca bu ikilemler arasinda depar atip durmaktadir. bir ordan bir buraya kosar durur.
bukosusturmada bir bakar ki saatler saniye gibi geçmekte yillar ise günler gibi gecmektedir.

birden kendini rüyadaymiş gibi hisseder. yillar rüya gibi gectiğini idrak eder. en sonunda baslarim bu işe ulan ne o ben kosu atimiyim der.

ve beyinini koltugunun altina alip ne bileyim kafasina göre bir yerlere gider.

saniyeler saatler gibi gecer,

günler ise yillar gibi...
(bkz: iki ucu boklu değnek)
--spoiler--
eskiler aramaz, iz sürerdi.
bilirlerdi "evet"le "hayır" arasına "belki"
sokulduğunda
felâket gelir.
--spoiler--
ismet özel/bir yusuf masalı
"kalp dusunebilseydi, atmaktan vazgecerdi"

(bkz: Fernando Pessoa)
(bkz: Huzursuzlugun kitabi)
(bkz: gözlerin kal diyor dudakların git)
aslında kendisi için neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek, yanlışı yapmak istemek doğruları görmezden gelememek.
(bkz: bu ne yaman çelişki)
melankoliye düşme sebebidir.hiç gerek yoktur böyle şeylere. **