bugün

Avrupa tarihinin en realist politik bilim yazarıdır.Kendisi özellikle "Krallar olmak istedikleri gibi olmak zorunda değildir,olmak istedikleri gibi görünseler yeterlidir" ve ya "Amaca giden yolda herşey mübahtır" gibi güzide yaklaşımları siyaset bilimi için dillendirmiş,zaten var olan bu görüşleri bu kadar cesur dillendiren Makyaveli de dönemin siyasileri dışlamıştır. O bunu haketmiş midir? Takdir siz Prens 'i okuyanların.
Saddam Hüseyin liderliğindeki Irak'ı 1980'lerde yıllarca 'ezeli düşman' Iran ile savaştıran, Afganistan'da Soveyetleri yenmek içide Taliban ve El Kaide'yi destekleyen ABD'nin benimsediği politik yaklaşımdır. Makyavelci felsefede bir amaç vardır ve onu gerçekleştirmek için her yol mübahtır. ABD kendi cıkarlarını korumak için yeri geldiğinde seküler yönetimlere karşı köktencileri dahi destekleyerek Makyavelci politikanın en güzel örneğni sergilemiştir.
iktidar kavramini temel alir, ona gore politikada amac iktidarin ele gecirilmesi ve korunmasidir. bu amacin otesinde daha yuce bir amac yoktur, yani politikanin ahlaka uygun olmasi gerektigini reddeder. makyavel poltik olgularla ahlaki olgulari birbirinden ayirmistir, erdemi ise politikada amaca bagli olarak dusunur.

makyavel`in dusuncesine gore ortada bir insan yigini vardir, bu insan yiginini derleyip toparlayani ise bir prens olarak dusunur. erdem politikanin amaclarina gore duzenlenir. bu noktadan sonra bir kez politik toplum kurulduktan sonra bu politik toplumun varligini surdurmeye yarayan seyler erdemdir.

modern devlet dusuncesinde malyavel`in iktidar kavramlastirmasi eksik kalmaktadir. bu eksiklikler iktidari prens ile baglantili olarak dusunmesidir, onun gozunde devlet prensin eylemleridir, modern devlet ise gayri sahsidir, eksiklik bu noktada ortaya cikmaktadir.

makyavel`in dusuncelerinde humanizmin etkisi de gorulur. humanizm; insanin merkeze alinmasi, her seyin merkezine insanin yerlestirilmesidir.

makyavel`de ikili donem vardir; ilki kurulus donemidir, devletin kurulusudur, bu da siddete baglidir, yani siddetin olmasi gerektigini savunur. diger donem ise cumhuriyet donemidir. makyavel guc politikasini savunmasina ragmen, cumhuriyete inanmaktadir. siddetle saglanan bir kurulustan sonra gerceklestirilecek ikinci olgu cumhuriyet olgusudur.

sunu da belirtmek gerekir ki makyavel`de ahlak onemsiz degildir, sadece politika soz konusu oldugunda ahlak ikinci oneme sahiptir.
"savaştan kaçılmaz, yalnızce ertelenir bu da düşmanın işine yarar." şeklindeki militarist açıdan bakarak söylediği ancak bir insan hayatına da yol gösterebilecek bir sözün sahibi olan siyasetçi.
tam bir siyasetçi. beğenirsin beğenmezsin ayrı ama adam işinde başarıya ulaşmayı biliyor.
"ister eski, ister yeni, ister karma olsun her devletin esas alacağı temeller, iyi kanunlar ve iyi silahlardır. iyi silahların olmadığı yerde iyi kanunlar olmayacağı için ve bunun tersine, iyi silahların olduğu yerde de iyi kanunlar olacağı için burada sadece silahlardan bahsetmeyi uygun görüyorum.." diyen ünlü düşünür.

(bkz: makyavelizm)
Devlet idaresiyle alakalı fikirleri sebebiyle çok eleştirilen; halbuki onu eleştiren her şahsın içindeki egoları ve hırsları itibariyle içten içe desteklenen bir düşünürdür. devlet idaresine dair söylediği sözlerin ve yaptığı tavsiyelerin çoğu doğru ve bugün de uygulanan şeylerdir.

kendisi sağlam bir totaliter ve diktatörlük savunucusudur. yalnız hiçbir zaman bir siyasetçinin ahlaksız olmasını savunmamıştır. bunu da şu sözünden anlayabiliriz:

"Kendi halkını katletmek, arkadaşlarına ihanet etmek, hain, acımasız ve dinsiz olmak, cesaret olarak isimlendirilmez. Bu icraatlarla hükümdarlık elde edilebilir; fakat şan ve şeref elde edilemez."

Not: bu söz, yakın tarihimizde bu söylenen vasıfların hepsine mazhar olan bir şahsı mı anlatıyor acaba?