bugün

yine grange' ın dehasına şahit olduğum eserlerinden biridir. kitabın giriş kısmı biraz uzun gelebilir ama sonra öyle bir gelişiyorki insan kendini alamıyor. artık grange okumaktan alışkanlık mı oldu bilmiyorum ama kitabı okurken az çok sonunu tahmin etmiştim. kitap bittikten sonra insan boşluğa düşüyor yani sanki bitmese daha iyi olurdu gibi. bi de kitapta çok fazla sigara ve din muhabbeti geçiyor. bunları gözardı edersek kitap cidden muhteşem
sigara yerine camel, araba yerine audi kelimelerinin sıkça kulanıldığı kitap.
tanrı ile şeytan' a bakış açınızı değiştiren tek romandır.
(bkz: yemin ne lan)
Jean christophe grange'ın tarzını değiştirdiği altıncı kitabı...
bir Jean christophe grange romanıdır. okuduğum en geniş romanlardan birisidir. katille olan uğraşı herşeyin başladığı yerde sona erer. kitabın nerdeyse her sayfasında bir tane camel yaktım cümlesini görebilirsiniz. bunun dışında kitabın öğretici yönüde oldukca ilginçtir. hiçbir kitabı okurken bu kadar kalıcı bilgiler edinmemiştim.
519 sayfa.
jean christophe grangé'nin muhteşem romanlarından biridir.* ben kendisine tekrar tekrar hayran olurum...
jean christophe grangéin 5. romanidir.

her kitabinda farkli bolgeler, ulkelere ugramayi, farkli konulari islemeyi tarz haline getiren yazarin bu sefer ki gezisi uzakdogudur. Sayfalar ilerledikce kitaptan ayrilamadiginizi, bir solukta bitirme istegi doagcak icinizde. tum isleri rafa kaldirip kitaba odaklanacaksiniz. aile bireyi, sevgili.. hepsi sizin elinziden kitabi almaya calisicak.

kitabi okurken size ogudum en yugun zamani secmeniz ve kahvenizi, biskuinizi hazir etmenizdir. aksi durumda yerinizden seks ya da wc icin kalkarsiniz.
taş meclisi'nden sonraki en güzel romanıdır.
okunası bir kitaptır. bazen bu kitabı okurken olayları kafanızda canlandırırsınız ve kendiniz yaşıyormuş gibi olursunuz. jean christophe grange her romanında bi sigara markasına takar. şeytan yeminin de camel e takmıstır. kurtlar imparatorluğunda ise marlboro ya.
çok fazla etkileyici bir kitaptır. sonu ise çüş oha yuh yok artıktır. özellikle sayfalar ilerledikçe elden bırakmak imkansıza dönüşmektedir. bu kitaptan sonrada jean cristophe grange a hayran olmamak elde değildir.
grange'nin 5. kitabıdır. ilk 70 sayfasında çok sıkılırsınız sonra elinizden bırakamazsınız.eğer daha önce bu adamın kitabını okımamışsanız ilk bu olsun.
--spoiler--
Boka çomak sokarsan herkese bulaşır.
--spoiler--
bir jean christopher grange klasiği.
(bkz: valla bak)
her kitabında sigara veya araba demek yerine marka kullanan jean christophe grange in sürükleyici ve etkileyici bir kitabı.
Şuan okumakta olduğum kitap. Jean Christophe grange ın okuduğum 5. kitabı. Yanlış hesaplamadıysam geriye 2 kitap kalıyor. Diğer kitapları gibi süper aksiyonu olan kitaptır.
sağ elindeki çatallı asasını göstererek ''yalancıya bu girsinmi'' tarzındaki karşındakini yoklama durumudur.
(bkz: les serment des limbes)
grange'nin diğer kitaplarına göre içinde daha fazla ayrıntı bulunduran fransa turist rehberi gibi kitap. hayatımda fransa görmeden beni paris'e bıraksalar emniyeti, lyon'u,besancon'u falan bulurum, oradan lozana bile geçerim.
kurgu:her zamanki gibi harika
cinayetler:çok orjinal
bitiş:grange gerçeği çok baştan savma.
kitaptan sonra akılda en çok yer eden camel'dir. sigara içmeyen biri bile kalkıp temiz hava istiyor, pencere açıyor. o derece yoğun.
okuduğum en harika polisiye-gerilim.**
sigara içmeyen insanın canı bile camel çekiyor kitabı okurken; hem de filtresiz.

kitapta sık sık hristiyanlık temeline dayanan ögelere yer verilmiş ama yabancılık çekmeden anlayabiliyorsunuz bu olgulara uzaksanız bile. ve okumaya başlayacaksanız başlarındaki sıkıcılığa aldanmayın, bir yerden sonra kitabın içinde kayboluyorsunuz.

kısacası polisiye-gerilim seven herkesin okuması gereken bir kitap.
kızıl nehirlerden sonraki en iyi jean christophe grange romanı.klasikleşen grange romanlarının aksine roman tam bir polisiye havasında.satanizm ve ölüme yakın deneyim hakkında geniş bilgiler içeren romanda kişiler ve olaylar muhteşem bir şekilde kurgulanmış. ana karakterin "ruhban okulu mezunu katolik bir polis" olması ve bununla birlikte gelen derin hristiyan muhabbeti başlarda sıksa da kitaptan hiçbir şey götürmüyor.
polisiye-gerilim dendiği zaman aklıma gelen ilk kitaptır. yazar coşmuş, coşturmuştur. kurgusuyla sizi duvardan duvara vurur. ben demiyorum, okuyanlar diyor.
grangé'nin kendi tarzında klasını konuşturduğu harika bir polisye - gerilim romanı. hikayenin başında ilk yüz sayfa yavaş ilerlese de devamında yaşanan gerilim ve heyecan yetiyorda artıyor bile. kitap kahramanın ağzından yazılmış, kurgusu insanı hiç sıkmıyor. polisiye-gerilim kitabı olması nedeniyle hikayede anlatılan grangé tarzı yaratıcı cinayetler ve katillerin kullandığı yöntemler bazı bünyelere ağır gelebilir. siyah kan 'dan sonraki en iyi grangé romanı. kesinlikle tavsiye edilir.