bugün

orjinal ismi le peuple migrateur olan kuşların ordan oraya uçuştuğu, 2002 yapımlı, kullanılan çekim teknikleri ile insanı etkileyen belgesel filmi.
türkçeye kuşlar kanatlı uygarlık ismiyle çevrilmiş belgesel filmi.
kuşları bize anlatan bir
film(aslında film demeye de dilim varmıyor, başlı başına bir sanat eseri). izlenilen
şeyin zevk vermesi için, hayal gücü, süper efektler vs vs gerektirmediğini kanıtlayan,
doğanın ve bu uçabilen varlıkların en güzel halini bize en sadece şekilde yansıtan bir
bir film.
aynı yönetmenin bundan bir önceki filmi "microcosmos" filmi de olağanüstü çekimleriyle izleyenleri büyülemiştir...
muhte$em bir album ve bu albumde yer alan her $arki istisnasiz ruhu butun sikintilardan arindirmak icin yapilmi$ gibidir. dogadan onlarca ses oyle bir huzur a$ilar ki oylece mihlanirsiniz oturdugunuz, yattiginiz yere. "hayat bu mu?" diye sorarsiniz, cevap veremezseniz bile en azindan bir gulumseme yapi$ir yuzunuze.
Müzikleriyle, görüntüleriyle, bünyesinde barındırdığı basit ama anlamlı mesajı ve
hikayesiyle; aslında "kuş" diyerek geçtiğimiz, basite indirgediğimiz varlıkların ne
kadar eşsiz ve özgür olduklarını bizi adeta hipnotize ederek anlatan filmdi. Sanki bir
arınma seansına girmişçesine ne olduğunu anlayamadan geçirdiğimiz 1 buçuk saat ve ardından şok olmamıza, hayretle filmin en can alıcı sahnelerini aklımızda
canlandırmamıza sebep olan yapımdı.
Ayrıca zaman zaman, sizi büyüleyen güzelliklerin tam ortasında, sizi oturduğunuz
yerde havalandırdıktan sonra bir anda yere düşmenize vesile olan insanoğlunun
acımasızlığının(avlanma sahneleri, bir fabrikanın atıklarının arasında çakılı kalan kaz
daha filmin en başında film boyunca en güzel ayrıntı olarak göze çarpan, bacağı ağa
takılan kaz, amazon ormanlarında kafeslenmiş papağanlar) irdelendiği didaktik
sahneler tam da istediği mesajı veriyor. Sırf prodüksiyon adına değil, insanlık adına,
doğa adına da çok güzel şeyler yapmış bu ekip bence.
Israrla belgesel demiyorum çünkü bu bir belgesel değil, kuşları bize anlatan bir
film(aslında film demeye de dilim varmıyor, başlı başına bir sanat eseri). izlenilen
şeyin zevk vermesi için, hayal gücü, süper efektler vs vs gerektirmediğini kanıtlayan,
doğanın ve bu uçabilen varlıkların en güzel halini bize en sadece şekilde yansıtan bir
film olmuş.
cekim teknikleri bakımından takdir edilecek bir belgeseldir.ozellikle suya kafa dalı$ı yapan ku$un aerodinamik yapısı dikkate degerdir..
kullanılan müziklerle hayran bırakan belgesel film.
"kuşlar, her baharda gelirler ama, sonbaharda göçerler aşkıım,sakın sen kuşlara uyma"da da anlatılan, çeşit çeşit göçmen kuşun, göç öykülerini müthiş çekim teknikleriyle anlatan belgesel-film. sanki; bizler yata yata izlerken, o zühtülerin uçuş kabiliyetlerine hayran olalım diye çekilmiş.ben oldum.ve bir kırlangıç ya da bir turna kadar olamamanın verdiği ağır tahribatla baş etmekteyim.şimdi hezarfen'i daha iyi anlıyorum.

belgesel biterken to be by your side çalar inceden inceden...daha fazla uçmak istenir.ama nafile.uçakla muçakla aligopterle filan avuturum deli gönlümü.kısmet.
kuşların çilesini neşesini o dünyanın tüm ihtişamını kalpte oluşan pırpırlarla mest ederek, kendimi onlardan biri hissederek neredeyse adeta kanat çırpma etkisi yaratan bir seyr u sefer.ya da başka bir medeniyetten kendi zavallığımızı bize hissetiren bir sopa.
ez cümle allah'ın güçlü bir ayetinin arz ı endamı.
hele o müziği bin kanat etkisinde.
türkçe'ye " kuşlar 'kanatlı uygarlık' " olarak çevrilmiş enfes bir fransız belgeseli. microcosmos un yapımcısı olan jacques perrin ve jacques cluzaud birlikte yönettikleri filmin çekimleri 4 yıl sürmüş.
güncel Önemli Başlıklar