bugün

gözlerini kapatarak şarkıyı dinleyen kişinin bünyesinde oluşturacağı hayal:
altınızda '60 - '73 arası bir mustang, siyah, üstünüzde deri ceketiniz, gece 2'den sonra, caddelerin ışıkları arabanın tozlu camlarında ışık oyunları yapar, hızınız maksimum 60 kmph, sevgiliden bir şekilde kopulmuştur, acısı hala taze olmasına karşın içinizdeki hissin tam tanımı acı değildir, bambaşka, sonsuz bir boşlukta yüzüyor gibisinizdir, aklınızdan milyon tane düşünce geçmesi gerektiği halde hiç bir şey düşünemez, sadece yola bakarsınız bomboş gözlerle...
poets of the fall grubunun çıkış parçasıdır. max payne 2 oyununun soundtrackleri arasında yer alır. takdire şayan bir parçadır.
(bkz: en damar rock parçalar)
In our headlights, staring, bleak, beer cans, deer's eyes
On the asphalt underneath, our crushed plans and my lies
Lonely street signs, powerlines, they keep on flashing, flashing by

And we keep driving into the night
It's a late goodbye, such a late goodbye
And we keep driving into the night
It's a late goodbye

Your breath hot upon my cheek and we crossed that line
You made me strong when I was feeling weak and we crossed that one time
Screaming stop signs, staring wild eyes keep on flashing flashing by

And we keep driving into the night
It's a late goodbye, such a late goodbye
And we keep driving into the night
It's a late goodbye

The devil grins from ear to ear when he sees the hand he's dealt us
Points at your flaming hair, and then we're playing hide and seek
I can't breathe easy here, less our trail's gone cold behind us
Till' in the John Mirra* you stare at yourself grown old and weak

And we keep driving into the night
It's a late goodbye, such a late goodbye

şeklindedir...
zaten muazzam bir şarkı olan bu şarkı, bir de max payne 2 gibi kasvetli bir oyunun kapanış şarkısı olunca daha da fena hale gelir. insanı olduğu yere mıhlar. credits akmaya başlar ve o ses tonu... aaaah ah.
max payne 2 yeni bitmiş. ağzımda buruk bir tad. sigara içme isteği geldi bir an içimden. saat gece yarısını çoktan geçmiş. o gün boyunca ekrandan gözünü ayırmamış ben, perdeyi aralıyorum. dışarıda yağmur var, tesadüfe bak. çizgi romanın son kısmı biter, the end yazısı görülür. credits i de izleyelim bari derken bu şarkının ilk notaları duyulur ve..

sigaranın son nefesini çekerken credits in son yazıları kayar ekrandan, şarkı fade out olmaya başlar, gözler hafiften dolar sanki. max in yerine koyarsın kendini, midenin tam üstüne çok ağır bir taş koyarlar o anda. güzel şeylerin ne kadar çabuk bittiğini düşünürsün.

sonra mı? sonra bi sigara daha yakarsın, bilgisayarı kapatır, hayata okkalı bir küfür savurur ve yatarsın.

uyuyamayacağını bilerek.
oyunun sonlarına doğru bir bölümde kötü adamlardan birinin piyanoyla da çaldığı enfes şarkı. oyunun o kısmında pek çok oyuncu gibi ben de adamı öldürmeden önce bekleyip şarkıyı dinlemiştim.

http://www.youtube.com/watch?v=roN2d9TO6mA
"Latte" goodbye okudum.

Starbucks premsesi miyim, neyim.
sözlerini kelimesi kelimesine anladığım ilk ingilizce şarkı olmuştur. ayrıca oyunu bitirdiğimde kayan yazılarda çalarak gecenin 3 ünde yanaklarımın ıslanmasına neden olmuştur.
harbiden damardır. insanda max payne 2 oynama isteği doğurur, max payne'a hayran bırakır. aman tanrım...
poets of the fall şarkısı.

--spoiler--

and we keep driving into the night
it's a late goodbye, such a late goodye

--spoiler--

kısmı kopartır. max payne 2'nin süprizidir bir yerde. insanın yeniden oynayası gelir. max payne 3'ün sonunu merakla beklemekteyiz.
sözlerinin max payne serisinin yaratıcısı ve senaristi sam lake'in bir şiirinden uyarlandığı, fevkaladenin fevkinde bir poets of the fall şarkısı.
körü körüne aşkı anlatan müthiş melodileri ile dinlemesi de çalması da keyifli şarkı.
harika ötesi bir potf şarkısı.
daha girişiyle sizi içine çeken bir müzik.

hala dinlemediyseniz ;

https://www.youtube.com/watch?v=5CmaHb3BueM
max payne 2 nin efsane soundtruck ı.