bugün

eğer vakit ayırıp aşağıdaki linkte bulunan pdf dosyasını indirip, okursanız, kuran hakkında çok değerli olduğuna inandığım bilgilere ulaşacaksınız. dinimizin kolaylık dini olduğunu gösteriyorlar bu eserle.

https://docs.google.com/v...DgxNTFjMWY4NDg1&hl=tr
kuran hakkında son derece ilgi çekici araştırmaları bir kitap haline getirip, kitabevlerine dağıtmayı başaran nadide grup.
“Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize” okuduğum ilk kitaplarıdır. http://www.mucizeler.com/ Kitap şaşırtacak bilgilerle, Kuran’ın insan sözü olamayacağını çok güzel bir şekilde kanıtlıyor. Bu kitaptan sonra “Uydurulan Din ve Kuran’daki Din” adındaki kitaplarını okudum. http://www.kurandakidin.net/ Müslüman olduğunu düşünenlerin, Müslümanlığını çok güzel bir şekilde sorgulatan bir kitaptır. islam dinine bulaşmış saçmalıkları ortaya çıkaran ve gerçek dini öğrenmek için tek kaynağın Kuran-ı Kerim olduğunu kafaları çatlatırcasına vurgulayan harika bir eser. Dini yazılar ve “Dini yazılar 2” adında iki kitapları daha var. Piyasadaki saçma sapan dini yazılardan çok farklı yazılar bulunuyor. http://www.diniyazilar.com/ iddialarının aksini kanıtlayabilecek ilahiyatçı yoktur.
"uydurulan din ve kurandaki din" kitabını okudum ve gerçekleri gördüm. 23 yaşında müslüman oldum sayıyorum kendimi. ondan önce sadece uydurmalara ve hurafelere inanmak zorunda hissediyormuşum kendimi, allah'a bile inanmıyormuşum meğerse.
inançlarında hatalar olabileceğini kabul edemeyen insanların, haksız yere iftiralarına ve hakaretlerine maruz kalan gruptur. "uydurulan din ve kuran'daki din" kitabından sebebe grubun din düşmanı olduğunu idda edenler olmuştur. kitabın giriş bölümüne göz atanlar grubun amacını anlayacaktır. giriş bölümünden bir bölüm:

"Din hakkında yapılan tartışmalar hem medyada, hem de halkın arasındaki tartışmalarda sürekli gündeme gelmektedir. Bu tartışmalarda kimin haklı olduğuna, hangi fikrin dini gerçeklere uygun olduğuna nasıl karar vereceğiz? Neden din adına farklı doğrular ileri sürülmektedir? Gerçek dini din adına uydurulanlardan nasıl ayırt edeceğiz?

işte elinizde duran bu kitap tüm bu soruları cevaplamak ve bu konudaki kafa karışıklıklarını gidermek için yazılmıştır. Kitabın hareket noktası olan ve cevaplanması gereken en önemli soru, “Dinin kaynağı nedir?” sorusudur. Bu soruya verilecek cevap diğer soruların cevabını da belirleyecektir. ilerleyen sayfalarda görüleceği gibi, din adına ortaya atılan farklı fikirlerin temel kaynağı bu soruya verilen farklı cevaplardır. Dini tartışmalara “Dinin kaynağı nedir?” sorusuna net bir şekilde cevap vermeden girişmek ve her soruyu teker teker, dini anlamadaki yöntemi belirlemeden ele almak, medyada ve halkın arasında gördüğümüz çıkmazın birinci sebebidir.

“Dinin kaynağı nedir?” sorusuna vereceğimiz cevap, bizim dini anlamadaki yöntemimizin temelini belirleyecektir. Bu soruyu cevaplamadan tartışmaya girenler, yöntemsiz bir şekilde dini anlamaya kalkışıyorlar demektir. Söz konusu kişilerin bir soruya Kuran’dan, bir soruya bir hadis kaynağından, bir soruya kendi dünya görüşlerinden, bir soruya bir mezhepten, başka bir soruya apayrı bir mezhepten cevap verdiklerini görüyoruz. Yöntemsiz bir şekilde dine yaklaşanlar sonunda; kendi istek, arzu ve saplantılarını dinselleştirmeye kalkmaktadırlar. Bu kişilerin ileri sürdükleri fikirler sağlam bir mantığa (yönteme) dayanmadığı için ise, bu görüşleri duyan kişiler, bu fikirlerin neden ve nereden kaynaklandığını anlayamamaktadırlar. Bu yüzden dini anlamadaki yöntemi belirlemek ve “Dinin kaynağı nedir?” sorusuna öncelikle cevap vermek, din adına ortaya atılan kafa karışıklığını gidermenin en önemli şartıdır.

Din, Allah tarafından insanlara gönderilen bir sistemdir. O zaman “Dinin kaynağı nedir?” sorusu; Allah’ın beklentilerinin, isteklerinin, emirlerinin, tavsiyelerinin neler olduğunu doğru bir şekilde anlamamız için cevaplanmalıdır. Acaba dinin kaynağı sadece ve sadece Kuran mıdır? Yoksa Kuran’ın yanında hadisler de dinin kaynağı mıdır? Mezheplerin dini konularda otorite olması mümkün müdür? Tarikatlar ve bu tarikatlardaki şeyhleri nasıl değerlendirmeliyiz, bunların dindeki konumu nedir? işte tüm bu ve benzeri soruların cevaplarını bu kitapta inceleyeceğiz ve bu sorulara verilen yanlış cevapların dini anlamadaki yanlış bir yönteme sebep olduğunu, yanlış yöntemin ise din adına ortaya atılan uydurmaların nedeni olduğunu göstermeye çalışacağız.

Bu kitabı okuduktan sonra dini konularda görüş beyan eden kişilere ilk olarak dini anlamadaki yöntemlerini sormanızı; “Dinin kaynağı nedir?” sorusuna verdikleri cevapları öğrenmenizi, sonra bu kişilerin bu soruya verdikleri cevaplar ile (yöntemleriyle) çelişip çelişmediklerini kontrol etmenizi öneriyoruz. Sadece bu yöntemi uygulamak bile, din hakkında “otorite” olarak sunulanların, aslında kendi içlerinde nasıl çelişkide olduklarını saptamak için yeterli olacaktır.

Toplumda, yöntemi olmadan dini konularda konuşan kişiler kadar, savundukları yöntemleriyle hayattaki uygulamaları birbirine uymayan kişilere de dikkat etmek gerekir. Bu kişilerin uygulamalarına bakarak gerçek dini inançlarını anlamak mümkün olmayabilir. Örneğin “Dinin kaynağı nedir?” sorusuna verdikleri cevap, aslında Afganistan’daki Talibanlar gibi yaşamalarını gerektiren bu kişilerin, yaşam tarzları hiç de Talibanlara benzemiyor olabilir. Bu kişiler, savundukları teori/yöntem ile yaşadıkları pratik arasında uçurum olan kişilerdir. Şunu belirtmeliyiz ki örneğini verdiğimiz bu kişiler, islam dünyasının bir azınlığı değil, önemli bir kalabalığıdır. Gerekli olan, yöntem ve teori diye adlandırdığımız temeli doğru kurmak ve bu sayede yaşam ile inanç arasındaki çelişkiyi kaldırmaktır. Sağlam, ayakları yere basan, doğru bir yöntem ile dini anlamanın neticesinde ve yaşam tarzını teoriden, yöntemden kopartmayan bir yaklaşım ile rasyonel, mantıklı, düzgün bir sonuç ortaya çıkabilir. Tüm bunları sağlayacak olan ise en başta “Dinin kaynağı nedir?” sorusunu doğru cevaplamamız ve bu doğru cevaptan hiç kopmadan, sapmadan yaşam tarzının (pratiğin) nasıl olması gerektiğini ortaya koymamızdır.

Allah’ın gönderdiği sistem olan dinin saptırmalardan, sömürülerden, geleneklerden ve keyfiliklerden korunmasının çaresi budur. Çünkü dinin kaynağı olanı, dinin kaynağı olmayandan ayırt etmeyi öncelikli sorun gören yöntemimiz, aslında Allah’tan olan ile insani olanı ayırt etmek anlamına gelmektedir. Bu yöntemdeki titizlik, Allah’tan olanı (dinin kaynağını), insani olanla (uydurma dini kaynaklarla) karıştırıp, din diye (Allah’ın sistemi diye) sunma çabalarına set çekecektir."
dinle uzaktan yakından alakası olmayan biri olan beni, öncelikle "kuran hiç tükenmeyen mucize" kitaplarıyla islam'a ısındıran ve ardından "uydurulan din ve kuran'daki din" kitabıyla islam'ın dışarıdan göründüğü gibi değil, çok daha akla dayalı ve saçmalıklardan uzak bir inanış olduğunu yine kuran ayetlerine dayanarak kanıtlayarak, dindar biri olmama vesile olan harika gruptur.
grubun en önemli üyesi Dr. Caner Taslaman'dır.. islamda tek kaynağı olarak Kuranı baz alırlar..Radikal reformist islamcı bir grup diyebiliriz. mezhepçi tarikatçı islami ekolleri kabul etmedikleri gibi bir aşağılama söz konusudur, bunu videolarda ve eserlerinde görebiliyoruz.. herşeye rağmen liberal bir reformist olarak eserlerinden faydalanılması gerektiği kanaatindeyim..
ana dilde ibadete cevaz veren bir gruptur. gerisini siz hesaplayın.
şiddetle tavsiye ettiğim grup. zira bu insanlar müslümanları doğru ile yanlışı ayırma konusunda uyarmaya çalışırlar. ev sevdiğim düşünürlerden olan caner taslaman' da bu grubun bir üyesidir.

özet: istifade edin bu bilgilerden, dininizi yobaz leş sakallı hacı, hocalardan öğrenmeyip, onun yerine daha bilgili, daha görgülü, daha realist, ve rasyonalist olan bu insanlardan öğrenin, size doğruları ve gerçekleri göstermek için çabalıyorlar.

ama nerdee bunları anlayabilecek aydın kesim. neyse uzatmayayım şiddetle tavsiye ediyorum.
Doğru islam'ı anlatan gruptur. Ancak gerçek islam broşür dağıtan sahte hocaların işine gelmiyor.
Çalışmalarından her bahsedildiğinde reformist olmakla suçlanan grup.
Tam anlamıyla troll olan gruptur. Müritleriyle, hocalarıyla her şeyiyle trolldür....

Birçok ayeti ( Resulullaha uymak, peygamberlerin şeriat koyması, ilhamen alınan bilgi, nesih, ululemre itaat, bilenlere sormak, muhkem- müteşabih ayetler, başörtüsü, hırsızlık edenin elinin kesilmesi, talakla ilgili ayet vs vs.) bağlamından kopararak, çarpıtarak anlamını bozarlar yada hiç konuşmazlar....

Daha sonra Kurandaki müşriklerle ilgili bir ayeti cımbızlayıp bütün Müslümanları müşrik ilan ederler;))
Tabii kendileri kuran müslümanı, yerseniz.
Onlar dışındaki herkes ya kafir, yada müşrik...

Halbuki islam Hukukunda bir kişi kendine müslüman diyorsa onu tekfir eden dinden çıkmış olur...

Kuran müslümanlığı (#28551973)

Ayrıca şu listeyi hazırlamaktaki mantık nedir acaba?

http://www.kurandakidin.c...-dine-ilavelerin-listesi/

Bu kadarmı cahilsiniz, bu kadarmı okuma özürlüsünüz? Kadınla erkeğin bir arada olmaması dine ilaveymiş.... Edebli olmak dine ilaveymiş yani...

Peygamberin bizzat yasakladığı At, eşek eti helalmiş... Nahl 8e baksaydınız barii....

Hadi tasavvuf hakkında ilim sahibi olmadan fikir sahibi olmanızı anlarımda Masturbasyonu serbest görmeniz pek normal değil;)

Ayrıca Kuranda belirtilmeyen namaz sayısını yükseltmekle kastınız ne acaba??? Namaz kılmayınmı diyorsunuz???

Kurban Bayramında Kurban Kesmek bile dine ilaveymiş.... Dedim ya bunlar Kuran okumuyolar, cımbızlıyolar diye...

Daha neler neler....

Ayrıca bu grubun Caner Taslamanla ilgisi varmı bilmiyorum ama Caner Taslaman ve Emre Dormanla aynı yayınevine bağlılar.
Hepside aynı troller zaten. Hepsi kafayı Kuranla yemiş.
Akrabamızın cenazesinde dağıtılan "Kuran'daki Dualar ve Seçme Ayetler" isimli kitabını elime almamla takip etmeye başladığım grup. Daha sonra diğer kitaplarını da okudum ve pek çok kişiye tavsiye ettim. Bu grubun çalışmalarını takip ederken şunu farkettim, gelenekçi islam anlayışını savunan pek çok insan "Uydurulan Din ve Kuran'daki Din" kitabından son derece rahatsız. Bu kitabın peygamberi yok saydığını iddia ediyorlar. Din konusunda gerçekten bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş durumda. Özellikle din herkes tarafından argümanlarla araştırma yapılmadan uçsuz bucaksız konuşma konusu yapılabilmekte

insanlar daha çok kendi öğrendiğini en doğru kabul etme ve bunu değiştirmeden koruyarak yeni gelen her türlü veriyi bir tehlike olarak algılama peşinde. Aslında insanlar kendi zihinlerindeki taraflı, muğlak, üstün körü didiklenmiş ve şüphe edilmemiş temsiller üzerinden kavga ediyorlar. Tarifi tam manasıyla yapılmayan kavramlar hem gerçek düşüncelerimizi ifade etmede yetersiz kalıyor hem de yeni kavgalara zemin hazırlıyor. Sonuç olarak bu kavgaların çoğu sonuçsuz, etkisiz ve bilinçsiz kaldığı gibi sürekli bu döngüde devam ediyor.

Zihinde incelikli düşünme ve çözümlemeci kafa yapısının oturmadığı bir toplumda bu tip kavgalar sonuçsuzca sürer gider. Burada objektivite olmamasının, ortak noktada buluşulamamasının en temel sebebi kullanılan ön kabulün, paradigmanın farklı olmasıdır. insanların önce bir şeye inanır, sonra eldeki verileri inançlarına göre yorumlayarak kimi zaman ömür boyu sürecek fikir mücadelelerine girişirler. Aslında bu noktada kişinin neyi nasıl yorumladığının belirleyicisi başta kullanılan paradigmadır, bağlamdır. Bağlam arka fondaki bir renk gibidir. Örneğin arka planda fona mavi rengi koyarsanız üzerine sarı renk iliştirmeye kalktığınızda bu size yeşil görünür. Mavinin üzerine kırmızı iliştirirseniz, bu seferde kırmızıyı değil bordoyu görürsünüz. Düşüncelerde zihine çağrıldığında aynı bu şekilde değerlendirilirler. Kullanılan bağlam düşünce içeriğinin algılanmasına rengini verir.

Bu noktada objektif olarak hepimizin kabul edeceği tek bir şey vardır. O da insan sözü olmayan ilahi olan tek kaynak olan Kuran'dır. Din açısından bir şeyin doğru veya yanlış olduğuna karar vermek için Kuran kıstas alınmalı, bir şey Kuran'a uyduğu ölçüde doğru, çeliştiği ölçüde hatalı denilebilmelidir.