bugün

anlatılan bir olayın kulaktan kulağa, kişiden kişiye geçerken uğradığı değişimdir. tanım bu, yanlış anlamayın. bazen ilk anlatılan hikaye döne dolaşa ilk anlatılanın kulağına gelir ama ilk anlatanın anlattığıyla zerre kadar alakası kalmamıştır ve ilk anlatan bunun kendi anlattığı hikaye olduğunu anlayamaz bile.

ilk duyulan hikaye;

x - baba bizim üniversitede bir hoca sınavda sormuş..''risk nedir?'' öğrencinin biride sınav kağıdına yazmış..''risk budur'' o kadar. kağıda başka bişey yazmamış. hoca öğrenciye 100 vermiş.
y - hadi be! olaya bak.

sonra hikayeyi dinleyen şahıs hikayeyi başka birine anlatır:

y - olum bizim üniversitede hocanın biri sormuş. ''risk nedir?'' öğrencilerden biride cevap kağıdına yazmış..''riskin mına koyim sana bişi olmasın'' hoca çocuğa 100 vermiş.
z- yuhhh lan!

ordanda başka birine:

z - hoca demiş ki risk nedir? çocukta kalmış ayağa hocaya bi nah çekmiş ve al sana risk.. risk budur demiş. çocuk sınavdan 100 almış ama okuldan atılmış. şimdi kaportacılık yapıyomuş..
k- vay mına koyim yaa!

aynı sirkülasyonla devam eder hikaye:

k- hoca çocuğa demiş ''risk nedir?'' çocukta kalkmış ayağa indirmiş donu. cukkayı götermiş hocaya ve demiş ki ''risk budur''. hocada çocuğa onun her yeri risk olsa ne olur lan. o kimse için risk teşkil etmez, merak etme sen demiş. sonrasında çocuk depresyona girip intihar etmiş.
t - ohaaa!

.

t - hoca demiş ki ''risk nedir?'' çocukta kalkmış ayağa, donu indirip domalmış ve demiş ki ''risk budur? bu riski alıyorum. çakmak isteyen gelip çaksın''..sonrasında hoca ile çocuk hollanda'ya gidip orda eşcinsel evliliği yapmışlar. çocuğa tubitak'tan çalışma teklifi gelmiş ama çocuk kabul etmemiş. hollanda 'da yaşıyolarmış şimdi.
x- hasiktir lan. olaya bak. bende sana bi hikaye anlatıcaktım ama bunun yanında tırıs kaldı bendeki.
t- neydi lan senin ki merak ettim anlatsana.
x - hoca sormuş risk nedir. çocukta kağıda risk budur yazmış 100 almış.
t - ee?? sonra ne olmuş?
x - sonrası yok olum. bu kadar olay.
t - e bumu yani olay. neresi olay olum bunun. hayret bişi ya.

işte bu şekilde değişir gider olaylar, hikayeler, anılar, yaşananlar ve yaşatılanlar. bu yüzden nerde yaşanıyor ve yaşatılıyorsa..
bizim oralarda söylenen bir söz vardır:
"aşağı mahallede bir yalan söyledim yukarı mahalleye gittim ben de inandım."
zakna: zaknafien
şapşal kız: şk
diğer şapşal kız: dşk *

üniversitede yapılan organizasyonla kuşadasına gidilmektedir. sabahın bir körü, selçukta kahvaltı molası verilir. otobüsten inilir ve tesise doğru şen şakrak yürünür. şk yüzünde komik bir ifadeyle ekibe döner ve
- "aa salaklara bakın hamburger yazacaklarına hanburger yazmışlar" der. yola çıktıklarından beri kuşadasında yıllarını geçirmiş olmanın verdiği gazla ben buraları bilirim diyerek o yöreleri anlatıp duran zakna,
- "yok yanlış yazmadılar. o bu tesisin special yiyeceğidir, biliyorum ben" diye sallar. ve şk hariç herkes bu espriye güler.

neyse tesise girilir. yemek falan yenir. keyif çayları içilirken, dşk masaya gelir ve şöyle der,
- "ya biliyor musunuz? bu selçuk denen yerin yöresel bir sandiviçi var. adı da hanburger! ben yedim bildiğin hamburger. ne salakça ya!!"

evet gerçekten salakça!
- olum var ya dişe zeytin ya sürdüğün zaman iyi geliyormuş, çürümüş dişleri onarıyormuş.
+ hee öyle mi? sağolasın denerim

---

denenir, olumlu sonuç alınır;
+ geçen bir arkadaştan duydum, yağ dişe iyi geliyormuş denedim oldu
- ne yağıydı?
+ ee şey ya, dur dur bir bitki yağı
- ayçiçek yağı mı?
+ ha evet yav, ayçiçek yağı.. dene derim

---

denenir, yarım sonuç alınır;
- geçen bir şey denedim sonuç aldım, dişe yağ sürüyorsun diş sağlıklı oluyor
+ ha siktir lan, ne yağıydı?
- şey ya, dur dur böyle az bulunuyor
- fındık?
+ ha evet, fındık fındık

---

denenir, hiç bir sikim değişmez;
+ ya geçen var ya bir tarif buldum*, dişleri besliyor, bir yağ ama neydi yav...
- çok kullanılıyor mu?
+ evet evet
- motor yağı?
+ ha şey, evet ulan, dene bak
- tamam

---
denenir, diş etinin amına koyulmuştur...
(bkz: sehir efsaneleri/#2930035)
her duyulan şeye inanmama dersidir.
kül kedisi hikayesindeki ayakkabı aslında cam değil, tahta imiş. fakat çeviri sırasında hata yapılmış.
bu olayı bir fıkra ile örnekleyelim hemen;
"Albay , Binbaşı' ya: yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. erleri talim elbiseleriyle alayın talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, ustu kapalı olan talimgaha oturursun.
Binbaşı ,Yüzbaşı ya: Albayın emri ile yarin sabah dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta talim elbisesiyle yapılacaktır.
Yüzbaşı , Teğmen e: Albayın emriyle yarin sabah dokuzda talim elbisesiyle güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir.
Teğmen , Başçavuşa: yarin sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile Albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak.çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.
Başçavuş , askere: yarin sabah saat dokuzda kapalı talimgahta albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun.
askerler kendi aralarında: yarin sabah bizim Başçavuş Albayı tutuklayacakmış!..."