Bizans birçok yönden osmanlı yı tehdit etti
Osmanlı kendi devrinde görülmeyecek bir şekilde adam akıllı kendilerini uyardı
Ama ne halk ne de devlet bu uyarıyı siklemedi osmanlı da sikti attı.

Ne var bunda?
(bkz: kürt lütfen)
(bkz: yüzsüzlük)
Bunu diyen kişinin Halil inalcık okuması şarttır. Ama pardon siz Halil hocadan da iyi biliyorsunuz. Pardon çok afedersiniz.
hem fethettik, hem yağmaladık, hem önümüze geleni domaltıp siktik, hem de ağızlarına verdik.
o gün orada bulunan bizanslıların soyundan gelen varsa, atalarıyla "gurur duyabilir".
amına koyduk mu diyeydik?
Beline sağlık dedeciğim. zamanında bunları öyle silkmişsiniz ki 550 yıl geçmesine rağmen torunları hala ciyaklıyor.
bu kadarı da pes dedirtir. evet.
avrupalılarda osmanlı=işid algısının oluşma sebebidir.
fetihten sonra yagma yapilir, eski zamanlarin kurali budur. yoksa o askerler niye savassinlar?
2004'den bu yana değişmeyen lezzet.
(bkz: kebap)
böyle başlıkları görünce ceddim ile daha çok övünesim geliyor. zamanında iyi koymuşlar vesselam.
sikik sokuk talihsiz beyanat. rica edip vermelerini mi bekleseydik amk ? yağma zaten sırf bizde değil, tüm dünyada var. geçmişte de vardı şimdi de var, yöntemi değişti o ayrı. ayrıca neden şehri aldık konusuna girmiyorum, ilkokul tarih dersini benden almak zorunda kaldıysanız siktirin gidin.

o günün devletlerinde yağmada, ele geçirilen toprak üzerinde yaşayanlar ya köle oluyor ya ölü. amk biz kostantiniyye'yi aldığımızda adamları biçmediğimiz gibi köle de yapmadık, daha üzerine dini özgürlük vermişiz. patrikhanesi duruyor, bazilikası duruyor, kilisesi duruyor. elbette bazı yapılara kendi istediğim şekle sokacağım, o da benim kılıcımın hakkı amk.

sen ise buraya gelip yalandan bizans duyarı yapıp sikimik sikimik konuşuyorsun.

(bkz: derhal burayı terket kardeşim)

kılıç artığı.
Özür dilerim ama barış haksız değil.

Güle oynaya kabul etmedi bizans halkı şehri vermeyi. Evet belki de amerika gibi kalleş bir şekilde içlerine adam sokup iç savaş çıkarmadı osmanlı ama yağmalandığı doğrudur.
Yağmalama hunların veya vikinglerin yaptığı bazende emevi arapların yaptığı birşeydi. Yağmacı kavimler yamalar ve giderdi. Bugün istanbul Türkiye cumhuriyetinin bir şehri ise demekki sadece yağmalama yapılmamış fethedilmiş. Hatta fetih olayı bile tartışmalı çünkü 1950 ye kadar istanbul da yarım milyon Rum yaşıyordu. Biz ona yurt edindiler diyelim.
Görende önce yağmalanıp sonra fethedildi sanacak. Amk cahilleri.
istanbulun tarihinden haberi olmayan savaş hukukunu bilmeyen bir homo odunus başlığı. Nedir yani, Septimus Severus gibi tüm şehri yakıp yıkıp halkı kılıçtan mı geçirmişiz? Sanki bizden önce 40 sefer el değiştirmedi istanbul. Öncekiler çok masumdu..

--spoiler--
istanbul’un temelleri M.Ö. 7. yüzyılda atılmıştır.Yunanistan’dan gelen Megara’lılar M.Ö. 680’lerde Marmara Denizi’ni geçerek istanbul’a ulaştılar ve bugünkü Kadıköy’de Halkedon adını verdikleri bir kent kurdular. “Körler Ülkesi” olarak da anılan Halkedon’un halkı tarımla uğraşıyordu. M.Ö. 660’larda da Trak kökenli komutanlar Bizans önderliğinde yola çıkan Mega’lıların diğer bir kolu bugünkü Sarayburnu’nun olduğu yerde başka bir kent daha kurdu. Efsaneye göre Delfi Tapınağı’ndaki kahinin öğüdüne uyarak burayı seçen Megara’lılar, komutanlarının adından hareketle, kente “Bizantion “ adını verdiler. Bu yörede Megara’lılardan önce de bazı Trak toplulukları yaşamaktaydı. Muhtemelen Megara’lılarla yerli halk kaynaşmışlardır.

Bizantion bir ticaret kenti olması ve savunma açısından avantaj sağlayan konumu nedeniyle kısa zamanda büyüdü ve parası Yunan Kolonilerinde geçen bağımsız ve güçlü bir site haline geldi. M.Ö. 513 yılında Bizantion ve Halkedon Anadolu’yu fethederek ilerleyen Perslerin eline geçti. Ama M.Ö. 489’da Persleri yenen Sparta’lı komutan Pausantas, Bizantion’u Perslerden kurtardı ve M.Ö. 4777ye kadar kente egemen oldu. Bu tarihte Atinalılar kenti ele geçirdi ve Bizantion M.Ö. 4767da Atina’nın önderliğindeki Delos Birliği’ne katıldı. Bu birliğin dağılmasından sonra bir müddet bağımsız kalan kent, M.Ö. 405’te Atina-Isparta savaşları sırasında Ispartalıların eline geçti.M.Ö.340’da Makedonya Kralı Filip (Büyük iskender’in babası) tarafından kuşatılan kent Arkhon Leon tarafından savunuldu ve surları tamir ettirildi. Fakat daha sonra bir dönem Büyük iskender’in haleflerinin egemenliği altına girdi. M.Ö. 3189’de Büyük iskender’in komutanlarından Antigonos’a tabi oldu ama bu dönemde kent yine yerel yöneticiler tarafından idare edildi.M.Ö. 278’de batıdan gelen Germen kavimlerinin akınına uğradı. Ele geçirilip yağmalandı ve haraca bağlandı. Daha sonra Makedonyalıların baskısı altında kaldı ve M.Ö 202 yılında bu baskıdan kurtulmak için Bergama Krallığı ve Roma Krallığı'nı yardıma çağırdı.Romalılar Makedonya savaşlarından sonra M.Ö. 146’da egemenliklerini Balkanlar’a Küçükasya’ya yayarlarken Bizantion Roma’ya tabi oldu. Önceleri idari olarak varlığını sürdüren kent, daha sonra Bitinya-Pontus eyeletinin bir parçası haline geldi.ROMA IMPARATORLUĞU DONEMIBizantion’un Roma egemenliği altına girmesi biraz da kendi isteğiyle olmuştur. M.Ö.2.yy.da uzun sürmüş bir Bitinya-Makedonya çekişmesinin odağı olmaktan bıkan Bizantion, Kizikos ve Rodos’la birlikte Roma’yı yardıma çağırdı ve M.Ö 146’da Roma’nın egemenliğine girdi. Önceleri idari olarak varlığını sürdüren kent, daha sonra Bitinya-Pontus eyaletinin bir parçası haline geldi. Böylece 700 yıllık kent devleti statüsü bitmiş oldu ama önemini korumaya devam etti.

Roma idaresinde nispeten sakin bir 350 yıllık devir yaşayan Bizantion’u M.S 2 yy.a dek sarsan tek olay, Septimus Severus ve Pescenius Niger arasındaki savaşta Pescenius’u tutmasıdır. M.S 195-196’da savaşı kazanan Septimus, bu ihanetin intikamını Bizantion’u yıkarak ve halkını kılıçtan geçirerek alır. Ancak daha sonra şehrin tekrar inşasına yardım eder. Yine de Bizantion’da Büyük Konstantin dönemine dek kayda değer bir gelişme olmamıştır.Roma imparatoru I.Kontantin 330 yılanda Bizantion’u yeni başkent olarak ilan etti. Şehir yeniden inşa edildi ve “Constantinopolis” ismini aldı. I. Kostantin’in döneminde Hristiyan dünyasının en önemli dini ve siyasi merkezlerinden biri haline geldi.Şehir 4. ve 5. yüzyıllar boyunca bazı saldırılara maruz kaldı. Özellikle Got’ların ve Vizigot’ların akınlarına uğradı. 440 yılında Hun imparatoru Atilla şehre saldırdı. 450 yılına kadar Hunlara haraç ödendi. Özellikle 5. yüzyılda istanbul’da mezhepler arası tartışmalar ve çatışmalar yaşandı ve bunlar bazen ayaklanma veya iç savaşa dönüştü.Fakat herşeye rağmen istanbul, bu süre içerisinde önemini korudu. Dışarıdan, özellikle Trakya’dan getirilen toplulukların da etkisiyle, 5. yüzyılda kentin nüfusu Roma’yı aştı. Bu dönemde bugünkü Galata’nın yerinde Sykai adlı yarı kent özellikleri taşıyan bir dış mahalle kuruldu. Gittikçe büyüyerek bir ticaret kenti haline gelen Sykai, kurulan bir köprüyle kente bağlandı.Bu esnada ise Batı Roma imparatoluğu sürekli güç kaybediyordu. 476 yılında Ostrogorlar Batı Roma imparatoru Romulus Augustus’u tahttan indirdiler ve imparatorluk alametlerini Doğu Romu imparatoru Zenon’a teslim ettiler. Böylece Batı Roma imparatorluğu tarihe karışıyordu, fakat aynı zamanda da istanbul Roma imparatorluğu’nun tek başkenti haline geliyordu.

http://www.istanbullife.o...etihten_once_istanbul.htm
--spoiler--

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
(bkz: artık)