bugün

aynı mahallede / köyde yakın civarda, ya da aynı apartmanda yaşayan insanlar / aileler arasındaki ilişkilerin bütünüdür.

ev ziyaretleri, çeşitli yardımlaşma ve sosyal faaliyetler, yemekler, sohbetler ve gece gezmeleri bu ilişkilerin içindedir. hasta ziyaretleri, cenaze kaldırma, borç alış verişi, darda kalana yardım etme, sır tutma vs. de dahil edilmelidir. hatta komşunun mülkünü satın almada öncelik hakkına sahip olma komşulukla ilgili bir dizi hak ve sorumlulukların kaynağını teşkil etmektedir.

ne yazık ki son yıllarda, bu ilişkiler; aş, iş ve ekmek derdi (ekonomik zorluklar), vakit darlığı, toplumsal yozlaşma, güvensizlik ve çekememe gibi nedenlerle zayıflamaktadır. özellikle (büyük) şehirlerde aynı apartmanda oturan bazı aileler birbirlerini tanımamakta, hatta bir zarar gelir düşüncesiyle evini bu tip muhabbetlere kapatmaktadır.

(bkz: komşu komşunun külüne muhtaçtır)

"Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve maliki bulunduğunuz kimselere iyilik edin..."
(Nisa Suresi - Ayet 36)
Eğer öğrenci iseniz komşuluk ilişkileriniz gerçekten çok yıpranıyor. bazen koca bir aile 20 yaşındaki gençlerden daha çocuksu olabiliyor.
çıkar ilişkisidir, misal verilen tabağın illa boş gönderilmemesi gibi.
Bir tabak kurabiye yollarsın bir tabak böreğe dönüşüp gelir ilginç. Ne demişler börek gelecek yerden kurabiye esirgenmez.
muhtaç olduğumuz küllerinden doğmasını beklediğimizdir.
Eskiden daha bir sıcaktı bu komşuluk ilişkileri. Misal, evde tuz yada soğan kalmaz. Markete falan gidilmez en yakın komşudan istenirdi ödünç olarak... Şimdi hiç bir şey bitmiyor. Bitse de merdivende zoraki selamlaşılan komşular merhaba demekten aciz. Allah muhtaç etmesin.
Komşu çocuklarına ders çalıştırmaktır çoğu zaman.
kapıda gördüğünüzde iyi akşamlar komşu denmesidir.komşularım yaşamıştır, her zaman morelim bozuk olduğunda tatlılar yapar tüm apartmana dağıtırdım, komşularım alaycı bir şekilde; bugün neden morelin bozuldu, diye sorarlardı ah yüksel abla; çocuklarımın tatlı ihtiyacını gideriyorsun haline üzülsem mi sevinsem mi bilemiyorum, derdi.
dizilerle birlikte insanın beklentilerini arttıran ilişkilerdir.
burhan alltıntop ve iffet sütçüoğlu'nun bol kahveli, bol dedikodulu komşuluk ilişkileri nereye bizim apartmandakiler nereye?
genellikle gelir düzeyiyle ters orantılı olarak değişen ilişkilerdir. zengin adamlarda komşuluk ilişkileri sıfıra yakındır. ancak fakir insanlar arasında üst düzeydedir.
globalleşen dünya sonucu çok bozulmuştur.

görsel
kaldımı hala böyle bir ilişki?.
asansörde karşılaşınca ''günaydın/iyi akşamlar'' demekten ileri gitmeyen ilişkiler.
eskisi gibi değildir. eskiden mahalleye bi sapık hırsız girdi mi tabur halinde sopalarla taşlarla etkisi hale getirilirdi. şimdi ne oluyor a dostlar pencerenin arasından kesip aman başıma bi şey gelecekse ben karışmam havalarında çok kişi.
bir saat önce sınavdan çıktım. eve gelicem ama önce kütüphaneye aldığım kitapları iade için uğramam gerekiyordu. gittim, bıraktım. günlerdir sabah akşam tost yemekten ayda yürür gibi adım atıyorum, üstümde bir uyuşukluk..

otobüse binip eve dönüyorum. indiğimde bir fırının önünden geçtim, acaba simit mi alsam. kalmamış. bu saate simit mi kalır be abicim?
muhtemelen ev arkadaşlarım evde olmayacak veya olsalar da evde yemek olmayacak. ve umarım mutfak temizdir. yolda yürürken kendi kendime konuşuyorum. yalnız kalınca sık sık yaptığım birşey zate..

bir apartmanda yaşıyorum. üst katta ev sahibi var. alt katta da biz kalıyoruz. altlı üstlü birbirimizin komşusuyuz. hem arka tarafta hem de ön tarafta birer bahçemiz var. altı tane de civciv almıştık, üçü soğuktan öldü. diğer üçü de büyüdü, hepsi horoz olacak. yumurtalarından faydalanma düşü yerle bir oldu yani..

eve yaklaşırken bahçemizden kadın sesleri geliyor, yaklaşınca ancak görebiliyorum. ev sahibi kadın gün yapmış hem de bahçede. çay içip birşeyler yiyorlar ama o an göremiyorum. masanın etrafında boş bir yer yok en aşağı 9-10 kadın. benim annem hiç güne gitmedi, kadınların birinin yanında olan çocuğu bir an kendim olarak düşünüyorum, ilerde bunun farkını anlayabilecek miyim acaba?

bahçe tarafından geçerken selam veriyorum, kadınların bazıları bana aşina. küçücük bir yer zaten burası, bir gördüğünü bir daha görebilme ihtimalin sürekli var yani. onlar da bana selam veriyor. nasıl hoşuma gidiyor anlatamam. bence insanlık hala ölmemiş.

eve girdiğimde hala ne yapacağımı düşünüyorum. birşeyler yemezsem -adam gibi birşeyler yemezsem- muhtemelen uyuyakalacağım birazdan. derken kapı çalıyor, ev sahibinin kızı geliyor. adı gamze, gülerek 'tabak versene bir tane bana' diyor. o an dünyalar benim oluyor. içimi mi okudun, yoksa ben yanınızdan geçtim diye göz hakkı münasebetiyle mi ikramda bulunuyor bilmiyorum ama koşarak mutfağa gidip bir tane tabak alıp geri dönüyorum.

tabağı hemen geri getiriyor içinde börek çörek tatlı ve kısır var. bu kadınlar ağızlarının tadını biliyorlar. neden evlenince kilo aldıklarını da bir nebze anlar gibi oluyorum. teşekkür edip biraz da eblek eblek sırıtarak tabağı alıyorum. gamze abla aç olduğumu tabağı süzüşümden anlıyor ve gülerek 'afiyet olsun bol bol ye' diyor.

tabağı aldıktan sonra camı açıp hepsine teşekkür ediyorum ergen çocuklar gibi veya minnetimi belirtmek için. tam olarak bilmiyorum neden yaptığımı ama hepsi 'afiyet olsun oğlum' deyiverip gülüyorlar. o görüntü dünyanın en güzel görüntüsü gözümde..

bu yazıyı istanbulda yaşamış, komşuluktan zerre kadar payını almamış biri olarak yazıyorum. böyle güzel insanlar hep olsun, umarım benim gibi başka öğrencilere denk gelir de zor zamanınızda sizi küçük parçacıklarla mutlu edebilirler. allah onlardan gani gani razı olsun. bu da böyle bir anım olsun..
Gecenin 1 inde, geceliğiyle, acaba 1 fincan kahveniz varmı boyutunda olmamalıdır.
Alttakinin çamaşırı var mı askıda ya da balkonda biri oturuyo mu diye düşünmeden balkondan aşağı sigara külü, sofra bezi, halı, kilim... silkeleyen, yeri geldiğinde tüküren, camın önünden maydanoz, patates, ekmek kırıntısı gibi şeylerin toplanmasına vesile olan, seksen sekiz kez uyarıldığı halde bir türlü bunu ciddiye almayan, saygıda kusur edilmemesine rağmen gün boyu kişi hakkında dedikodu yapabilecek, 70 yaşındaki akraba* yüzünden bir türlü sıcak bakamadığım ilişkidir. Böylesi ev değiştittirir, düşman başına.
Komşuluk ölmüş abi. ben gidip "ismail amca senin kız bu gece bende kalsın, lazım" diyorum. adam beni bıçakla kovalıyor. böyle mi olduk biz.
gençleri siyasi katılıma yönelten motivasyonlar arasındadır.
almanya'da da bitmiş.

altı aydır oturduğum evde kapı komşumun kim olduğunu bilmiyordum. geçenlerde kapımı çaldılar, açtım. karşımda bir zenci çift buldum. karşı dairede yaşlı bir zenci varmış ya amına koyim. adamdan bir haftadır haber yokmuş. ben görmüş müyüm onu.
dedim valla ben izindeydim, yeni geldim. hatta orada kim oturuyor bilmiyorum, evden işe işten eve pozisyonundayım. gana'lı oldukları tahmin edilen çift telefonla sağı solu aradılar ve itfaiye geldi az sonra. dört tane zebellah gibi alman kapıyı nasıl kıracaklarını tartışıyorlar. boyları tavana değecek neredeyse. dakikalar geçiyor bunlarda icraat yok. dedim amına koyim omuzlansanıza kapıya Adam içerde. ölmüş olabileceğinden şüpheleniyoruz. bunlar yok şöyle yapalım yok böyle yapalım, şirket kızar kapıya zarar vermeyelim falan. sonra biri aldı eline balyozu kafasına göre vuruyor kapıya. neyse kapı açıldı bir süre sonra. bende de bir suçluluk duygusu var. komşumu tanımıyorum diye ve ya Adam ölmüşse. içeriden kesif bir rutubet kokusu yayıldı. polisler de gelmişti bu arada ve bizi sokmadılar içeriye. düşünsenize biricik kapı komşumun evine beni sokmadılar beni. neyse kapıdan baktım Adam yatağında öylece uzanıyormuş. aldılar, hastaneye götürdüler, on gün oldu hala dönmedi. kapı delik deşik her geçişte görüyorum. umarım sağlığına kavuşmuştur. işte avrupa'nın hali budur dostlar. yaşlı ve yabancı cenneti.
akp dönemi ile bitmiştir.
Günümüzde artık menfata yöneliktır.
Günümüzde bitmiş olan ilişkilerde.Evet maalesef.
yeni evli çiftten üst komşu olmaz olsun arkadaş.bi de yüz yüze geliyoruz olmuyo.
bazılarının bu konuda eğitim alması gerekir!

(bkz: şerefsizler)