O da var olanın ağır ağır yokluğu
Şurda bir gündüz kımıldamakta
Dağılmanın beyaz organı: tuz birikintileri
Gibi bir gündüz
Kalın kabuklarını kaldırır doğa.

Düşer bir balıkçının tersi olan şey
Kirli ağustos! beni ordan oraya götüren eşya
Aklımda üç beş otel ya kalır
Ya kalmaz üç beş otel aklımda
O da değil bir otelin kendisi
Yalnızlığın kahverengi organı: düş birikintisi
Bir de kahverengi alevlerden yapılma.

Başka değil, yokluğu görmek için
Kirli ağustos! gözkapaklarımı da yaktım sonunda.

edip cansever
dicle ile fırat'da yer alan çok sevdiğim bir küçük iskender $iiridir. edip cansever'in o muhte$em $iiriyle bir kar$ıla$tırınız.

kırılan bir yağmur var bu yazda
insan gözkapaklarına $iir yazamaz ya, onun için.. zaten hep onunla..

çıkıp cehennem varmı$ desem
çıkıp akrep benim desem
bir kadeh rakı devirsem, söylensem
bir siyahî kadın soyunsa kar$ı pencerede
pencere ağustos olsa, kirlense
kaldığım ev, otele dönü$se, bo$ kalsa, birikse
yattığım yatak gri bir endişeye
her $ey biriktiği kadar hiçbir $eye çevrilse,
yakla$ık bir on dakikam kalsa binmek istemediğim son trene

yine de
yine de "seni seviyorum" diye not dü$er miydin
nefesinle kestiğin ağır bileklerime

7 ağustos 2003